29 Mayıs 2020 Cuma

Günün homofobikleri

Kaçıncı ibret?

Kâzım GÜLEÇYÜZ

Bütün cemaat ve tarikatların son derece düzeysiz bir “istihbarat dili”yle kötülendiği “rapor” Diyanet’in adı kullanılarak ona atıfla servis edildiğinde Diyanet’ten ses çıkmadı.
Yarım ağızla “Bizim öyle bir raporumuz yok” gibisinden birşeyler söylendiyse de, net ve açık bir reddiye açıklaması yapıl(a)madı.

Peşinden bu “rapor” müsveddesi Perinçek’in yayınevi tarafından kitaplaştırıldı ve gazetesinde dizi yazı olarak da yayınlandı.

Diyanet suskunluğunu yine boz(a)madı.

Derken, Ramazan’ın ilk “VİP Cuma’sı”nda Başkanın okuduğu hutbedeki zina-eşcinsellik mesajları üzerine koparılan gürültüde Diyanet’e Perinçek de arka çıkıp destek verdi.

Cumhur ittifakında buluşan iktidar çevreleri ve bazı tarikat mensuplarıyla beraber...

Aynı tarikat mensuplarından, evvelce Ermeni meselesi için de Perinçek’e destek, takdir ve dua mesajları gönderenler olmuştu.

Tabiî, karşılığında Perinçek’in yayın organından alabildiğine cömert övgüler alarak...

Ergenekon davası fiyaskoyla bitip cezaevinden çıktığında ilk sözü “Cemaat ve tarikatların kökünü kazıyacağız” olan bir siyasetçi ile tarikatın o mensupları arasında gelişen bu yakınlık ve “samimiyet” çok ilginçti.

Keza iktidar partisine yakın kimi sivil platformların Perinçek’e gösterdikleri itibar da.

Evvelki sene Yeni Asya önünde tezgâhladıkları provokasyon denemesiyle kendi kendilerini rezil eden bir grup ile Perinçek’in partisinin gençlik kolları arasındaki işbirliği de.

Saray+AKP+MHP ittifakının dışarıdan sıkı destekçisi ve ortağı olan Perinçek’le “kökünü kazıma” sözü verdiği kimi tarikat çevreleri arasındaki “muhabbet,” tekke ve zaviyelerin devrim kanunlarıyla kapatılıp kapılarına kilit vurulduğu şeflik döneminde biatı, uzlaşmayı ve kullanılmayı içine sindiren bazı tarikatlara el altından verilen desteği hatırlatıyor.

Ama bu konjonktürel desteğin, iş bittikten sonra hemen geri çekilip, öncelikli hedeflerin vurulmasını takiben, bu tuzak için alet edilip kullanılanların dahi tasfiye edildiğini de.

Resmî ideoloji o zaman da hem kontrolü altındaki Diyanet’le, hem biat ettirdiği bu gibi tarikatlarla dinî hayatı formatlamaya çalışırken, boyun eğmeyenlerin üstüne gitmişti.

Tarih bir defa daha tekerrür ediyor.

Bu, ders alınmayan kaçıncı ibret?

https://www.yeniasya.com.tr/kazim-gulecyuz/kacinci-ibret_520791


İstanbul Sözleşmesi, inanç prensiplerimizi yok sayıyor
Prof. Dr. Sefa Saygılı

* İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı yasanın özünde aile kavramının olmaması; aile yerine ev içi tanımının ve toplumsal cinsiyet eşitliği kavramının getirilmesi ile LGTBİ+Q (eşcinsellik ve diğer sapkınlıklar) eğilimi özendirilmektedir.

https://www.milligazete.com.tr/makale/4725412/sefa-saygili/istanbul-sozlesmesi-inanc-prensiplerimizi-yok-sayiyor


Medyada İstanbul Sözleşmesi

EŞCİNSEL KARAKTERLER DİZİLERDE BOY GÖSTERMEYE BAŞLADI
“Cinsiyet yönelimi, cinsiyet kimliği” gibi kavramlar yeni bir üçüncü cinsiyetin oluşumuna zemin hazırlıyor, insanın yaratılış fıtratına uygun olmayan cinsiyet modelleri ortaya çıkarılmak isteniyor. Sözleşme ile güvence altına alınan LGBT üyeleri, dernek kurma haklarını elde ettiler. Bu durumdan cesaret alarak inancımıza, toplumsal ahlak kurallarımıza uymayan her türlü sapkın düşünceler, görüntüler yazılı ve görsel medyada açıkça beyan edilerek, bazı yayın araçlarının desteği ile sergilendi. Eşcinsel karakterlerin, yoğun bir şekilde dizi ve filmlerde boy gösterilmesi ve bu karakterlerin masum, mağdur, sempatik olarak yansıtılması bu sapkınlığın zemininin oluşmasına neden oldu. Günümüz dünyasında medya ve sosyal mecralar insanlar üzerinde büyük bir etki alanına sahip. İzlenilen dizi, film ve haberlerde konunun nasıl yansıtıldığı, videolardaki alt metinler, gazetedeki görüntüler, konuyu zihinlerde şekillendiriyor.

https://www.milligazete.com.tr/makale/4728471/sedanur-bulut/medyada-istanbul-sozlesmesi


“PROJE KURSAĞINDA KALACAK”


Emanetoğlu, “Ekrem İmamoğlu'nun 'eşcinsel evliliklere onay' projesi kursağında kalacak.” dedi

Bahar HIZAR

Yeniden Refah Partisi'nden İBB Başkanına tepki.

Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı Zafer Emanetoğlu,  Ekrem İmamoğlu'nun 'eşcinsellik' ile ilgili skandal açıklamasına tepki göstererek " İstanbul’un dağ gibi sorunları dururken mazbatayı almasının üzerinden bir yıl geçmeden kendisine sipariş edilen projeyi gerçekleştirme derdine düştü." dedi.

Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı Zafer Emanetoğlu, katıldığı bir canlı yayında İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun 'eşcinselliği' meşrulaştırmaya yönelik açıklamasına sert tepki gösterdi. İmamoğlu, ''eşcinsel vatandaşlarımızın haklarını korumakla yükümlüyüm'' ifadelerini kullanmıştı.

İmamoğlu 'eşcinselliği' savunarak milletinden ne kadar kopuk olduğunu gösteriyor

 "Geçtiğimiz günlerde İBB Başkanı Sn, Ekrem İmamoğlu’nun “Eşcinsel evlilikleri onaylıyor musunuz ?” sorusuna verdiği cevap, Türkiye’de toplumsal olarak nasıl tehlikeli bir zihniyetle karşı karşıya olduğumuzu bir kez daha göstermiş oldu." sözleriyle açıklamasına başlayan Emanetoğlu, şöyle konuştu:

"Sayın İmamoğlu bu soruya cevap verirken konuyu, bu zehrin hayatımıza enjekte edilirken kullanılan en önemli yardımcı kavram olan “özgürlükler” kapsamında ele alıyor ve eşcinsel evliliği bu bağlamda değerlendirdiğini ifade ediyor. Devletin, kanunun, inancın, toplumsal kültürün ve hayatın, tarihsel birikimin sınırlandıramadığı ve engelleyemediği bireyleri ve o bireylerin oluşturduğu kalabalıkları hedefleyen bir anlayışın, altına her türlü ifsat projesini saklayabildiği bir kavram özgürlük kavramı. Eşcinsellik ve eşcinsel evlilik konusu da son yıllarda özellikle AB dayatmalarıyla özgürlükler kapsamında değerlendirilerek normalleştirilmeye ve kabullendirilmeye çalışılıyor. Bu projeyi Türkiye’de uygulamaya sokanlar biliyorlar ki, Türkiye’nin en temel dinamiklerinden biri olan sağlam toplumsal yapısını yıkmanın en kısa yolu eşcinselliği meşrulaştırmaktan ve bu yolla aile yapısını ortadan kaldırmaktan geçiyor. Sayın Ekrem İmamoğlu da bu projenin hayata geçirilmesi için gayret edenler kervanına katılmış ve mensubu olduğu dinin, parçası olduğu milletin, sahibi olduğu tarihin ve o tarihsel birikimin oluşturduğu kültürün ne dediğini önemsemeden eşcinsellik konusunda insanların özgürce yaşamasına saygı duyduğunu ifade ediyor. Bu yaklaşımıyla milletin hizmetini görmesi için seçtiği bir Belediye Başkanı olarak maalesef milletinden ne kadar kopuk olduğunu gösteriyor."

Ekrem İmamoğlu 'Eşcinsel evliliklerin' normalleşmesi projesini uygulamaya soktu

Asıl skandalın Ekrem İmamoğlu’nun “eşcinsel evliliğe toplumumuz HENÜZ hazır değil” sözlerinin olduğunu vurgulayan Emanetoğlu açıklamasını şöyle sürdürdü:

"Ekrem İmamoğlu’nun bu açıklamasıyla, eşcinsel nikahı kıyma konusunda kendisinin hazır ve hevesli olduğunu ve toplumumuzun bu duruma hazır olmamasına da üzüldüğünü görüyoruz. Toplumun hazır olmadığı ve hazırlanması gerektiğine inandığı için olsa gerek Mart 2020’de başkanlığını yaptığı İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Şube Müdürlüğü” kurma girişiminde bulundu. İstanbul’un dağ gibi sorunları dururken mazbatayı almasının üzerinden bir yıl geçmeden kendisine sipariş edilen projeyi gerçekleştirme derdine düştü. Öyle anlaşılıyor ki  Sayın İmamoğlu İBB bünyesinde, görevde olduğu süre boyunca toplumu bu konuda hazır hale getirmek için yeni adımlar atacak, farklı çalışmalar yapacak ve farklı sipariş projeleri uygulamaya sokacak.

Yeniden Refah bu ifsat projelerinin karşısında kale gibi duracak!

Bu skandal girişimlerin milletimizin önünde ve şahitliğinde yaşandığı kaydeden Emanetoğlu, "Toplumsal hayatımızı ifsat için yapılan girişimler tek tek tarihe kaydediliyor. Tarihe kaydedilecek bir diğer gerçek ise Yeniden Refah Partisi kadrolarının ve teşkilatlarının Genel Başkanımız Dr. Fatih Erbakan’ın liderliğinde bu ifsat projesinin karşısında sağlam bir kale olarak duruyor oluşudur. Bugün yeni kurulan bir siyasi parti olarak, yarın milletimizin desteği ile mecliste yer alacak bu aziz milletin temsilcisi ve bu ülkeyi yönetecek 50 yıllık birikime sahip bir siyasi hareket olarak milletimizi ve ülkemizi ifsat etmeye çalışanlara karşı, var gücümüzle milletimizi ve ülkemizi milli ve manevi değerler ve ilkeler çerçevesinde İFSAD için değil, İHYA için çalışacağız." dedi.

 http://www.bizimsivas.com.tr/haber/proje_kursaginda_kalacak-24685.html


Allah’ın (c.c.) men ettiği bir sapkınlık!
 Adnan Öksüz

Adı lazım değil, geçenlerde bir akademisyen mesaj attı; “Adnan Bey, İstanbul Sözleşmesi 2014 yılında yürürlüğe girdi ama gazeteniz daha yakın zamanda bu yönde yayınlar yapmaya başladı…” diye. Daha uzun cümleler var. Kendince bazı övgü dolu cümleler de kurmuş, kurgulamış mesajında…
Kendince ‘ince’ mesajlar vermeye çalışıyordu, bu bay akademisyen!
Öyle mi? Peki, o zaman. Hazır mısın?
Tarih; 25 Kasım 2014…
Milli Gazete’nin manşeti; “Ahlâka davet!”
Haberden bazı ayrıntıları vermek istiyorum;
* “Dertleri büyükmüş; herkes hoşgörüyle bakıyormuş ama şu Milli Gazete yok mu şu Milli Gazete: Yazıyormuş, çiziyormuş, manşetine taşıyormuş yapılanları, yapılmak istenenleri. Binnaz hanımefendi buyurmuş… ‘Aşırı dinci gazete’ demiş... Biz LGBTİ meselesini ele alınca ‘nefret suçu’ işliyoruz; ‘dincilik’ yapıyoruz, üstelik bir de ‘aşırı’ gidiyoruz. Kendileri bizden nefret etmiş olmuyor ‘aşırı dinci’ diyerek, ama biz bir esası ortaya koyunca hanımefendiye ve zihniyetine rahatsızlık vermiş oluyoruz. Ama bilinsin ki, verdiğimiz rahatsızlıktan dolayı özür dilemiyoruz, dilemeyeceğiz!”
* “Yıllarca bu milletin değerlerine ve inancına saldırırken hiç nefret etmediniz zaten. Zaten ‘yobaz’ derken, zaten ‘gerici’ derken, zaten ‘aşırı dinci’ derken, zaten ‘örümcek kafa’ derken hep hoşgörünüzden dolayı söylediniz bütün bunları. Müslüman’ın yaşamaya bile hakkı yok sizin gözünüzde, öyle değil mi!”
***
Milli Gazete, Kasım 2014’te bu manşeti atarken, İstanbul Sözleşmesi’nin bu tarihten 3 ay önce yürürlüğe girdiğini hatırlatmak istiyorum…
AB’NİN TALEPLERİ SÖZ KONUSU OLUNCA EL ELE KOL KOLA...
Peki, İstanbul Sözleşmesi neden iptal edilmeli? Aşağıdaki satırlara dikkatlerinizi çekmek istiyorum;
* “Hadi bunlar bildiğimiz gibi... Ya bizim mahallenin sakinleri… Muhafazakâr medyanın kanalları, gazeteleri, yazarları, konuşanları… Akşam sabah ekranlarda fon müzikleriyle Asr-ı Saadet’i anlatan hocalar! Daha ne kadar sabredeceksiniz, daha ne kadar suskun kalacaksınız… Tek kelime de mi etmeyeceksiniz bu LGBTİ rezilliği için!”
* “Yıllar boyu maneviyatı yüreklere nakşeden tarikatlar, cemaatler... Bu vatanın, bu milletin temel direği sizsiniz! Allah’a (c.c.), Kur’an’a, Resulullahaa karşı açılmış bir savaş var. Aile kurumuna, gençlere, Asımın Nesli’ne açılmış bir savaş var... LGBTİ adı altında ‘ahlaksızca’ açıktan yürütülen bir saldırı var. Ne Batı boş duruyor, ne AB boş duruyor. Ne de onların Türkiye’deki uzantıları…”
* “Ahlaksız davete karşı işte bizim de size ahlaklı davetimiz: Susmayın. Susmayalım. Susmayacağız… Biz Milli Gazete olarak; AB’yi AB yapan değerlerin, sapkınlık anormalliklerinin değil; bu necip milleti millet yapan İslami değerlerin peşindeyiz ve savunucusuyuz. Yaptığımız ne muhalefettir ne de nefret. Davetimiz ahlaka! Asımın Nesli’ne, yarına!”
* “Meydanlarda, genel kurullarda, ekranlarda, manşetlerde kavgaları dillere destan… Mesele AB’nin talepleri olunca el ele kol kola... CHP ile AKP Tiran’da ‘sapkınlık seminerinde’ buluştu… Avrupa’nın ‘sapkınlık semineri’ Tiran’da gerçekleşti. Milletin Meclisi’nden Türkiye’yi temsilen vekiller istendi. Milli Gazete’nin ‘Ahlaksız davet’i manşetine taşımasıyla birlikte Meclis’te iktidarıyla muhalefetiyle el ele alınan temsil kararı için belirlenen milletvekillerinden üçü Tiran’a gitmeyeceğini açıkladı. Biz sadece CHP’li vekil Tiran uçağına binecek diye beklerken, sessiz sedasız, gizli saklı AKP’yi temsilen Nursuna Memecan’ın da aynı uçağa bindirildiği ortaya çıktı.”
* “İsimleri önceden açıklanan ve oylanan iki milletvekilini ikna edemeyen AKP Grubu, anlaşılıyor ki, büyük bir kararlılık ortaya koyarak bir başka milletvekilini göndermeyi başarmış. AKP’li vekil sadece gitmemiş, gidip de sadece konuşmakkleri...la da kalmamış… AB Parlamentosu Başkan Yardımcısı Ulrike Lunacek tarafından hem CHP hem de AKP’li hanımlara bir de görev tevdi edilmiş: Türkiye’ye gidin, seminerin sapkınlık semineri olmadığını anlatın!”
BU ŞİKÂYET BİZİM İÇİN ŞEREF MADALYASIDIR…
25 Kasım 2014 tarihli Milli Gazete manşetinde başka şu çarpıcı satırlar da yer alıyor;
n “AKP’li Nursuna Memecan’ın Türkiye’yi temsilen konuşma yaptığı seminerde CHP’li Binnaz Toprak da manşetlerimize atıfta bulunarak ‘aşırı dinci bir gazetenin yayınları’ diye Avrupa’ya Milli Gazete’yi şikâyet etmiş. Bilinsin diye söylüyoruz; hayıflanmadık, üzülmedik… İslam’ı, milletin değerlerini, aile yapımızı, gençlerimizi ve neslimize sahip çıkmaktan dolayı şikâyet ediliyorsak… Bu şikâyet bizim için şeref madalyasıdır… Müşerref olduk.”
* “Tiran’a giden Kadın-Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu Başkanvekili CHP’li Binnaz Toprak, durumu, “Biz buraya 4 kişi gelecektik. Ama gelmeden önce aşırı dinci gazete (Millî Gazete’yi kastederek), bunlar sapıkları koruyorlar, TBMM’de AB’nin sapıkları koruma projesine alet oluyor, diye yayın yaptı, üç kişi korkup kaçtı’ dedim. Çok şaşırdılar. ‘Çok şükür Nursuna Memecan Hanım cesaret edip geldi’ dedim, oradaki başkan da kendisini tebrik etti.” diyerek bir AKP, bir CHP milletvekili olarak LGBTİ’ler için verdikleri canhıraş mücadeleyi dikkat çekti.”
***
Haber bu şekilde devam ediyor… Bilmiyorum, yukarıdaki satırlar, “Adnan Bey, İstanbul Sözleşmesi 2014 yılında yürürlüğe girdi ama gazeteniz daha yakın zamanda bu yönde yayınlar yapmaya başladı…” diyen bay akademisyeni ikna edici oldu mu?
Yukarıdaki sadece bir örnek... Yarım asırdır, “Hak Geldi Batıl Zail Oldu” düsturu ile zikzaksız yayınlar yapan Milli Gazete’nin tarihi, ‘Önce Ahlak ve Maneviyat’ı önceleyen manşetlerle dolu…
Dileyen açıp bakabilir. Sadece hatırlatmak, hafızaları tazelemek istedim!

https://www.milligazete.com.tr/makale/4731367/adnan-oksuz/allahin-cc-men-ettigi-bir-sapkinlik

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder