31 Aralık 2023 Pazar

RTÜK yerel seçimler öncesi ceza yağdırdı: Tarikatlar istedi, "Kızıl Goncalar" cezalandırıldı

"İktidarın sopası" RTÜK, yerel seçimler öncesi Fox TV, Halk TV, SZC, Tele 1 ve KRT'ye ağır cezalar verdi. Tarikatların hedefindeki "Kızıl Goncalar" dizisine de 2 kez program durdurma cezası verildi.

Basın meslek örgütleri tarafından "iktidarın sopası" olarak nitelenen Radyo ve Televizyon Üst Kurulunun (RTÜK) yerel seçimler öncesi, iktidar çizgisinde yayın yapmayan televizyon kanallarını cezaya boğdu. Fox TV, Halk TV, SZC, Tele 1 ve KRT'ye ağır cezalar verildi. Tarikatların hedefindeki "Kızıl Goncalar" dizisine de yüzde 3 para ve 2 kez program durdurma cezası verildi. Cezalar tepki topladı.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Özgür Karabat, “İktidarın sansür aparatı RTÜK, Fox TV, Halk TV, SZC TV, Tele1, KRT ve TGRT kanallarına ağır yaptırım ve cazalar uygulamıştır. RTÜK artık bir denetleme kurulu değil; Saray'ın sansür aparatıdır! Anayasa ile güvence altına alınmış temel haklarımızı hedef alan her türden müdahaleye daha güçlü bir ses çıkarmak zorundayız” dedi.

CHP Milletvekili Mehmet Bekaroğlu ise “İktidarın sopası RTÜK, kanallara ceza yağdırdı. Mazlum olduklarını söylediler, mağduriyet söylemleri ile iktidara geldiler. Şimdi kendilerini ‘mağdur edenlerin’ tüm araçlarını/sopalarını/silahlarını acımasızca kullanıyorlar; 28 Şubatlara, 12 Martlara, 12 Eylüllere rahmet okutuyorlar” ifadelerini kullandı.

"KIZIL GONCALAR"A 2 KEZ PROGRAM DURDURMA CEZASI

CHP kontenjanından RTÜK üyeliğine seçilen İlhan Taşcı, verilen cezaları, sosyal medya hesabından "RTÜK tarikat ve cemaatlere boyun eğdi" diyerek duyurdu.

Taşcı, "Tarikat ve cemaatlerin iç yüzünü kurgusal olarak anlatan Kızıl Goncalar dizisine 'toplumun milli ve manevi değerlerine' aykırılıktan Üst Kurul yüzde 3 idari para 2 kez de program durdurma cezası verdi" dedi.

Kızıl Goncalar dizisinin yapımcısı Faruk Turgut daha önce “Eğer korkak olsaydım bu işleri yapmazdım. Bize savaş açtılar ama sonuna kadar mücadele edeceğiz” demişti.

RTÜK cezasına dair gazeteci Fatih Polat “Dizide 28 Şubat müdahalesine de eleştirel bakış var. RTÜK'teki iktidar hegemonyasının beklendiği gibi onlar değil, tarikatlarla ilgili bölümler kanına dokunmuş. Kafa bu olunca kendi cenahları izlenir bir şey üretemiyor ve sopa zoruyla kültürel hegemonya açığı kapamaya çalışıyor” ifadelerini kullandı.

Gazeteci Berkant Gültekin ise “Kızıl Goncalar'a kesilen bu cezayla ilgili 3 şey söylenebilir: 1- Diziye verilen ceza, dizide anlatılanları doğruladı. 2- RTÜK, tarikat adetlerini ‘toplumun manevi değerleri’ ile eşitledi. 3- Dizinin ne anlattığını RTÜK dahil pek çokları anlamadı ama dizi büyük reklam yaptı” diye yazdı.

FOX TV'YE SOMALİ CUMHURBAŞKANI'NIN OĞLU VE FARUK KOCA CEZASI

RTÜK'ün bir diğer CHP’li Üyesi Tuncay Keser ise “RTÜK’ten ‘seçim ayarlı’ cezalar...” diyerek seçimlere doğru cezaların daha da artacağının sinyallerini verdi.

RTÜK, FOX TV’de FOX Haber Genel Yayın Yönetmeni Doğan Şentürk moderatörlüğünde düzenlenen “Orta Sayfa” programında, kurye Yunus Emre Göçer’in Somali Cumhurbaşkanı’nın oğlu tarafından öldürülmesi olayı ile hakem Halil Umut Meler’e yumruk atan eski Ankaragücü Başkanı Faruk Koca’nın ve sonrasında yaşananların eleştirilmesi nedeniyle "tarafsızlık ilkesini ihlalden" yüzde 3 para cezası verdi.

Gazeteci Bülent Mumay, FOX TV’ye verilen cezaya dair şunları söyledi: “RTÜK'ün seçim ayarlı verdiği cezalar tuhaf ötesi... Ama bir ceza var ki, adalet ile zerre alakaları olmadığını ortaya koyuyor. FOX TV'ye ceza gerekçelerinden biri, Doğan Şentürk’ün Orta Sayfa programındaki ‘Faruk Koca’yı koruyacakları kanaatindeyim’ sözleri… Cezaları açıklamanızdan saatler önce, Faruk Koca havai fişeklerle serbest bırakılmadı mı? Pes.”

HALK TV'YE "TERÖR" VE LGBTİ CEZASI

Halk TV’ye “Halk Meydanı” programında İrfan Değirmenci "LGBTİ bireyleri övdüğü" gerekçesiyle "milli ve manevi değerlere aykırılıktan" ve “Nasıl Olacak” programında “terör eylemini, faillerini ve mağdurlarını terörün amaçlarına hizmet edecek sonuçlar doğuracak şekilde sunulduğu” iddiasıyla 2 kez yüzde 3 para cezası verildi.

Halk TV Yönetim Kurulu Başkanı Cafer Mahiroğlu verilen cezaya tepki gösterdi. "Heybemize bunu da koyan yolumuza öyle devam ederiz" diyen Mahiroğlu şunları kaydetti: “Yeni yılda bizi yalnız bırakmadıkları için RTÜK 'e sonsuz teşekkürlerimi iletiyor ve iyi yıllar diliyorum. Artık o kadar bu cezaları benimsedik ki söyleyecek lafımız kalmadı... Heybemize bunu da koyar yolumuza devam ederiz... Bizim sermayemiz, vatan sevgimiz ve halkımıza olan bağlılığımızdır; bu değer bizden kaybolmadıkça sözlerimiz bitse de yüreğimiz susmayacak...”

Halk TV Muhabiri Seyhan Avşar, “Bir yandan Anayasa Mahkemesi kararlarını uymamak için hukuku rafa kaldıran mahkemeler, diğer yandan toplumda en ufak farklı fikri boğmak için basın özgürlüğünü rafa kaldıran RTÜK… İktidar elindeki tüm aygıtlarla demokrasinin kırıntısını dahi bırakmamaya kararlı” ifadelerini kullandı.

SÖZCÜ TELEVİZYONUNA TÜİK CEZASI

RTÜK, Sözcü televizyonunu da es geçmedi. Kanalda yayınlanan “Para Politika” programında sunucu Ebru Baki’nin, TÜİK çalışanının işsizliği az göstermelerinin karşılığında prim ve terfi aldıklarına ilişkin sözlerini aktarması nedeniyle "tarafsızlık ihlali" savıyla yüzde 3 idari para cezasına oy çokluğuyla karar verildi.

Sözcü yazarı ve SZC TV yorumcusu Deniz Zeyrek, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin’i etiketleyerek “Bu ceza sanırım bana… RTÜK, Kıbrıs gezisinin masraflarını biz Sözcü çalışanlarından çıkarmak istemiş. Küçük bir not: Ben şahsen bir konuda ‘tarafsız’ değilim. Emekçiden, emekliden, işsizden, gerçekten ve halkın haber alma hakkından ‘tarafım’” dedi.  

SZC TV Genel Müdürü Alişer Delek ise “RTÜK'ten Sözcü TV'ye ilk ceza... Gazetecilikten, ifade özgürlüğünden, kamu yararından bir adım geri atarsak cezamızı vatandaş keser. Gerisi vız gelir tırıs gider...” ifadelerini kullandı. 

TELE 1'E YILMAZ GÜNEY CEZASI 

RTÜK, Tele 1’e “kişileri küçük düşürmekten” yüzde 3, kara para aklama yöntemlerinin tartışıldığı program nedeniyle yüzde 3, Yılmaz Güney’in tartışıldığı programa da “suçluyu övmekten” yüzde 3 idari para cezası verdi.

RTÜK, Tele 1’de yayınlanan “5. Boyut” programında, TELE1 Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ ve Atilla Dorsay’ın Yılmaz Güney hakkında söyledikleri sözleri "suçluyu övmek" olarak tanımladı.

"Forum Hafta Sonu" programını sunan Namık Koçak’ın sözlerine ise "kişileri küçük düşürdüğü" iddiası yöneltildi. 

“Gündem Özel” programında ele alınan son dönemlerin önemli konularından olan uyuşturucu ticareti ve kara para aklama dolandırıcılığı hakkında kullanılan ifadeler nedeniyle yüzde 3 ceza verildi. Cezanın gerekçesi olarak programa konuk olarak katılan Nedim Türkmen’in “uyuşturucu üssü” ve “kara para merkezi” sözleri gösterildi. 

RTÜK, bu gerekçelerle TELE1’e üst sınırdan ceza uyguladı.

KRT'YE "IŞIKHAN VE KOCA'YI ELEŞTİRDİN" CEZASI

KRT’de Zafer Arapkirli’nin Çalışma Bakanı Vedat Işıkhan’ı “Aşırı yoksulluk yok” sözleri, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’yı da yurt dışına giden doktorların "para için gittiklerine" dönük el işareti nedeniyle eleştirmesinden dolayı “küçük düşürmekten” kanala yüzde 3 idari para cezası verildi.

Zafer Arapkirli ise RTÜK’e sosyal medya hesabından cevap verdi. Arapkirli “Biz değil onlar küçük düşürüyor... Çalışma Bakanı ve Sağlık Bakanı'nı eleştirmek suç olamaz. Ortada hakaret yok, saldırı yok. RTÜK, her iki bakanın eleştirisini yaptığımız programım nedeniyle KRT TV'ye ceza kesmiş. Bizi yıldıramayacaksınız. Bizi susturamayacaksınız” ifadelerini kullandı. 

TGRT'YE STARBUCKS BARDAĞI CEZASI

TGRT’ye de haber bülteninde Starbucks bardağının görünmesi nedeniyle “gizli ticari iletişim”den yüzde 3 idari para cezası verildi.

RTÜK Kanunu’nda bulunan “yayınlarda gizli ticari iletişime yer verilemez” hükmünü ihlal eden yayın için TGRT Haber’e üst sınırdan idari para cezası yaptırımı uygulandı.

TGRT Haber, bir haber bülteninde sunucunun masasının üzerinde Starbucks bardağı bulunması nedeniyle sunucuyu ve yönetmeni işten çıkarmış ve kanal, ilgili sunucu Meltem Günay ve yönetmenle yolları ayırdığını duyurmuştu. 

NETFLIX, SHOW RADYO, BEYAZ TV…

RTÜK’ün verdiği diğer cezalar ise şöyle:

RTÜK toplantısında Flash Haber’de yayınlanan “Başkent’te Gündem” programı hakkında hazırlanan iki ayrı rapor görüşüldü. Flash TV’ye, Turgut Koçak’ın MHP hakkında söylediği sözler ile Fatih Ertürk ve Fahrettin Fidan’ın eleştirileri nedeniyle üst sınırdan idari para cezası yaptırımı uygulandı.

TGRT Haber’in futbol programı da ceza aldı. “Stüdyoda Futbol” isimli yayını ele alan RTÜK, programda hakem camiası hakkında söylenen sözler nedeniyle idari para cezası verdi.

İspanya yapımı “Pieles” isimli filmde geçen sahneler nedeniyle, Netflix’e idari para ve katalogdan çıkarma cezası verildi.

Show Radyo’ya Kadir Çöpdemir’in yayında küfür ettiği gerekçesiyle idari para cezası verildi.

Geçtiğimiz hafta alınan “Spor Yayınları İlke Kararı”na uymayan Beyaz TV’nin “Derin Futbol” programına yaptırım kararı alındı.

Cadde TV ve İlke TV’deki ihlallere yaptırım kararı alındı.

https://www.evrensel.net/haber/506770/rtuk-yerel-secimler-oncesi-ceza-yagdirdi-tarikatlar-istedi-kizil-goncalar-cezalandirildi

RTÜK'ten Halk TV'ye "Halk Meydanı" cezası: "LGBTİ+ çocuklar çok seviniyorlardır"

İRFAN DEĞİRMENCİ: İNSAN HAKLARINA SAYGI DUYMAYI ÖĞRENECEKLER

RTÜK'e göre Esmeray'ın "Şu anda beni ekranda gören özellikle Z kuşağında olan LGBTİ+ çocuklar şu an çok seviniyorlardır ve kendilerini yalnız hissetmiyorlardır buna eminim" cümleleri yasaya aykırı.

RTÜK'ten Halk TV'ye "Halk Meydanı" cezası: "LGBTİ+ çocuklar çok seviniyorlardır"

Haftalık olağan toplantısını yapan Radyo ve Televizyon Üst Kurulu, izleme raporlarını görüştü, toplantıdan, Fox TV'ye "Kızıl Goncalar" için ceza çıkarken, Halk TV'ye de İrfan Değirmenci'nin yönettiği "Halk Meydanı"nda trans sanatçı Esmeray'ın konuşmasından dolayı ceza verildi. 

CHP'nin RTÜK üyesi İlhan Taşçı'nın açıkladığı yaptırım kararlarında Halk TV'ye dair yaptırım şöyle belirtildi: 

*Halk TV’ye “terör eylemini, faillerini ve mağdurlarını terörün amaçlarına hizmet edecek sonuçlar doğuracak şekilde” sunulduğu iddiasıyla %3 idari para; aynı kanalda LGBT+konusundaki değerlendirmeler nedeniyle milli ve manevi değerlere aykırılıktan % 3 idari para cezası verildi

Bu da Halk TV’de 'Halk Meydanı' programında İrfan Değirmenci’nin LGBTİQ+ hakkındaki yorumları üst sınırdan yaptırıma uğradığı anlamına geliyor. 

RTÜK'e göre trans aktivist Esmeray'ın "Şu anda beni ekranda gören özellikle Z kuşağında olan LGBTİ+ çocuklar şu an çok seviniyorlardır ve kendilerini yalnız hissetmiyorlardır buna eminim" cümleleri de yasaya aykırı. Esmeray bu sözleri, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü nedeniyle hazırlanan "Halk Meydanı"nda söylemişti. 

"Nefret suçları yerli ve milli değerimiz değildir"

bianet'e konuşan Halk Meydanı'nın sunucusu gazeteci İrfan Değirmenci, şöyle dedi:

"Söz konusu sözler, trans aktivist Esmeray'ın. Yani o söylemişti 'beni ekranda görünce seviniyorlardır' diye. Yayın 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü yayınıydı ve Esmeray da otobanda cesedinin üzerinden arabayla geçilen trans seks işçilerinden söz etmişti. Beni derinden etkileyen bu nefret suçlarının önlenmesi için bin kere ceza kesseler bin kere yayın yaparım. Nefret suçları yerli ve milli değerimiz değildir. İnsan haklarına saygı duymayı öğrenecekler."

https://bianet.org/haber/rtuk-ten-halk-tv-ye-halk-meydani-cezasi-lgbti-cocuklar-cok-seviniyorlardir-289893

13 Ağustos 2023 Pazar

Obama’nın mektubu ortaya çıktı: Erkeklerle sevişmeyi hayal ediyorum

ABD'nin eski başkanlarından Barack Obama'nın 1982'de yazdığı bir mektup ortaya çıktı.

ABD eski Başkanı Barack Obama’nın 40 yılı aşkın bir süre önce yazdığı bir mektup ortaya çıktı…

Timesnownews.com'un haberine göre, 1982’in Kasım ayında o dönemki kız arkadaşı Alex McNear’a yazdığı mektupta Obama, “Eşcinsellik ilgili olarak, bunun kendini şimdiki zamandan uzaklaştırma girişimi, belki de dünyevi hayatın sonsuz maskaralığını sürdürmeyi reddetme olduğuna inandığımı söylemeliyim. Biliyorsun, erkeklerle her gün sevişiyorum ama hayal gücümde” ifadesini kullanıyor.

21 yaşındayken kaleme alınan mektupta Obama, McNear ile Los Angeles’ta Occidental College’ta okurken birlikte olmuştu. Mektubun şu an Emory Üniversitesi’nde saklandığı belirtildi. İki kız çocuğu babası olan Obama 1992 yılında Michelle Obama ile evlenmişti.

Obama’nın sözcüsü konuyla ilgili bir açıklama yapmadı.

https://www.odatv4.com/dunya/obama-nin-mektubu-ortaya-cikti-erkeklerle-sevismeyi-hayal-ediyorum-97280469

12 Ağustos 2023 Cumartesi

Barbie Filmi İki Ülkede Daha Yasaklandı!

Margot Robbie'nin Barbie filmi, feminizm ve cinsellik tasviri nedeniyle Orta Doğu'da iki ülkede daha yasaklanma riskiyle karşı karşıya kaldı.

Barbie bu yıl sinemalara bomba gibi düştü. Film, geçtiğimiz Temmuz ayında vizyona girdiğinden bu yana, dünya çapında milyonlarca hayran pembe kıyafetlerini giymesine ve Greta Gerwig’in popüler Mattel bebeğini yeniden tasarlamasını izlemek için sinemalara akın etmesine sebep oldu. Film, hem hayranlar hem de eleştirmenler tarafından çoğunlukla beğenilirken, feminist temaları nedeniyle bazı tepkilerle de karşılandı.

Yalnızca feminizm, güç dengesizliği ve kadınlık konusundaki temel tartışması nedeniyle değil, aynı zamanda komik diyalogları ve topluluğun olağanüstü performansları nedeniyle geniş çapta övgüyle karşılansa da, uluslararası alanda tartışmalı bir konu olduğunu kanıtladı. Vietnam, filmin Çin’in Güney Çin Denizi’ndeki toprak iddialarını öne süren bir dizi çizgi parçası olan dokuz çizgili bir haritayı tasvir ettiğinin ortaya çıkmasının ardından filmi yasaklamıştı.

Bugün, filmin galasından üç hafta sonra, iki ülke daha filmi kendi topraklarında yasaklamak istiyor. Lübnan Kültür Bakanı Mohammad Mortada Çarşamba günü yaptığı açıklamada, Barbie’nin eşcinselliği teşvik ettiği ve “inanç ve ahlak değerleri” ile çeliştiğinin tespit edildiğini bildirdi. Kültür bakanının yorumları nedeniyle, Genel Güvenlik Sansür Komitesi film hakkında inceleme başlattı.

Ayrıca, Kuveyt de resmi olarak bu filmi yasaklayan kalabalığa katılıyor. Eyalet haber ajansı Salı günü yaptığı açıklamada, Barbie ve doğaüstü korku filmi Talk to Me’yi “kamu etiği ve sosyal gelenekleri” korumak için yasakladığını söyledi. Orta Doğu ülkeleri, seks, eşcinsellik ve dini konuları ele alan filmlerin sansürlenmesine veya yasaklanmasına yabancı olmadığı için yasak haberleri kimse için sürpriz olmadı.

https://www.turkmmo.com/barbie-filmi-iki-ulkede-daha-yasaklandi-h1000084928.html

3 Haziran 2023 Cumartesi

Paris'in simgelerinden Zafer Takı'na Onur Ayı için yapılan 3D gökkuşağı süslemesi

Paris'in simgelerinden Zafer Takı'na Onur Ayı için yapılan 3D gökkuşağı süslemesi gerçek sanıldı; sosyal medya ayağa kalktı

2023 Pride'ı kutlamak için video sanatçısı Ian Padgham, Paris'in dünyaca ünlü Zafer Takı'nı 3D teknolojisini kullanarak gökkuşağı ile süsledi. Videonun gerçek olduğu düşünen sosyal medya kullanıcıları ise görüntülere tepki gösterdi.

LGBTİ+'ların sembolü haline gelen gökkuşağıyla Zafer Takı'nın süslenmesi homofobik yorumlara neden olurken büyük bir kesim tarafından da coşkuyla karşılandı.

Görüntülerin yayılması ve gelen tepkiler üzerine Fransa'nın önde gelen gazetelerinden Libération ise yayımladığı haberde, görüntülerin 3D teknolojisi kullanılarak hazırlandığını ve Zafer Takı'na hiçbir işlem yapılmadığını belirtti.

https://t24.com.tr/video/paris-in-simgelerinden-zafer-taki-na-onur-ayi-icin-yapilan-3-d-gokkusagi-suslemesi-gercek-sanildi-sosyal-medya-ayaga-kalkti,54441

Gericiler tehdit etti Ege Onur Pikniği iptal edildi!


İzmir’de hedef gösterilen İkinci Ege Onur Pikniği, ertelendi. Öğrenciler konuyla ilgili basın açıklamasını polislerin çemberi içinde yaptı. Açıklamada “Bizi kriminalize edemezsiniz” denildi.

Ege Üniversitesi’nde düzenlenmek istenen ve hafta boyunca TGB, Büyük Aile Platformu (BAP), TÜGVA ve Yeniden Refah Partisi tarafından hedef gösterilen İkinci Ege Onur Pikniği, Emniyet Müdürlüğü’nün LGBTİ+’ların güvenliğini sağlamayacağını bildirmesi üzerine ertelendi.

Piknik için okula gelen öğrenciler, açıklama yapmak üzere Alsancak’ta bulunan İzmir Barosu binası önüne gitti. Baro binası önündeki kitlenin etrafını çeviren polis, açıklamaya izin vermedi.

“ÇOCUK İSTİSMARINI AKLAYAN TÜGVA BİZE AHLAK DERSİ VEREMEZ”

Yaşanan gerginliğin ardından LGBTİ+’lar polis ablukası içerisinde açıklama yaptı. “Vatan Partisi’nin gençlik yapılanması olan TGB, TÜGVA, Yeniden Refah Partisi, Büyük Aile Platformu, cihatçı ve faşist çeteler, Birkonfed Genel Başkanı tarafından sosyal medya üzerinden açık bir şekilde saldırıya uğrayacağımıza dair tehdit edildik” denilen açıklamada, Ege Üniversitesi’nin LGBTİ+’ların güvenliğini almak için hiçbir önlem almadığına dikkat çekildi.

Pikniğe gelen öğrencileri kampüs girişinde durdurarak “Nereye geldin?” şeklinde sorular yönelten emniyet mensuplarının ise ‘cihatçı-faşist’ grupların kampüse girişine izin verdiği dile getirilen açıklamada, şu ifadelere yer verildi: “Daha geçtiğimiz günlerde üç eşi olduğu ortaya çıkan Yeniden Refah Partisi, yöneticileri çocuk istismarı faili olan ve çocuk istismarını aklayan TÜGVA ve korku-nefret yayan söylemlerle iktidarın bekçiliğini yapan TGB, bizlere ahlak dersi veremez. Varoluşumuza ve hayatlarımıza sapkınlık, ABD propagandası diyerek kriminalize edemezsiniz. Biz LGBTİQ+’lar olarak işte, okulda, mecliste, kampüste sokakta ve yaşamın her alanında vardık, varız, var olmaya devam edeceğiz.”

https://tele1.com.tr/gericiler-tehdit-etti-ege-onur-piknigi-iptal-edildi-855785/?fbclid=IwAR1bJDl8Uv5boAp-QdL1aU4t4jg2bt1aBBBI-xrJL8K9vZisZ2MKbpiKzCw

Günün homofobileri

Gençlerden LGBT dayatmasına isyan: Ülkemizi cinsel kimlik siyasetiyle bölmeye çalışıyor başaramayacaklar!

TGB ve TÜGVA, Avrupa Birliği'nden fonlanan LGBT derneği ÜniKuir'in üniversite yerleşkesinde yapılacak etkinliğinin iptal edilmesini istedi. Gençler, 'LGBT dayatmasını normalleştirmek ve meşrulaştırmak istiyorlar. Ülkemizi cinsel kimlik siyasetiyle bölmeye çalışıyor başaramayacaklar' diye konuştu...

Gençlerden LGBT dayatmasına isyan: Ülkemizi cinsel kimlik siyasetiyle bölmeye çalışıyor başaramayacaklar!

Avrupa Birliği fonları ile desteklenen ÜniKuir Derneği, devlet üniversitelerinde cinsiyetsizleştirme faaliyeti yürütüyor. Üniversitelerde çeşitli topluluklar aracılığıyla etkinlikler düzenleyen ÜniKuir, Ege Üniversitesinde buluşma çağrısı yaptı. Aydınlık'ta yer alan habere göre; Türkiye Gençlik Birliği (TGB), Türkiye Gençlik Vakfı (TÜGVA) ve Büyük Aile Platformu, cinsiyetsizleştirme akımını yayan ÜniKuir'e tepki gösterdi.

Netflix, Disney+, Onur Yürüyüşleri, çizgi filmler, çocuk kitapları, animeler, mangalar... Erkek ve kadın dışındaki cinsiyetler dört bir yandan dayatılıyor. Henüz ilkokula bile başlamamış Caillou bile artık masum değil. Dijital mecralarda eşcinsellik normalleştiriliyor. Ergenlik döneminin doğal süreci olan kimlik arayışı, Batı'nın pompaladığı bu fırtınada cinsiyetsizleşmeye evriliyor. Emperyalizm, bu kez kadın ve erkek dışı cinsiyetler üreterek gençliği milli kimliğinden kopartmayı hedefliyor. Ekranlardan, kitap sayfalarından başlayan dayatma üniversitelerde ete kemiğe büründü. AB destekli ÜniKuir, bugün Ege Üniversitesinde buluşma çağrısı yaptı. Çeşitli etkinliklerle gençlik içerisinde cinsiyetsizleştirme akımını yayan gruplara Türkiye Gençlik Birliği tepki gösterdi. TGB'liler, Ege Üniversitesi Rektörlüğü'nden bu grupların faaliyetlerine izin verilmemesini istedi.

Ege Üniversitesinde piknik adı altında yapılması planlanan buluşmaya karşı üniversitede basın açıklaması düzenlendi, üniversite yönetiminden etkinliğin iptal edilmesi istendi. Yurtdışından fonlanan Kaos GL Derneği de ÜniKuir'in yapmayı planladığı buluşmayı destekliyor. TGB adına açıklama yapan Ege Üniversitesi öğrencisi ve TGB İzmir İl Başkan Yardımcısı Özer Çelik, "Bu piknik ile LGBT dayatmasını Ege Üniversitesi içinde normalleştirmek ve meşrulaştırmak istiyorlar. LGBT ideolojisi, ABD ve Batı dünyası tarafından tüm dünyaya özellikle de ülkemize çeşitli araçlarla dayatılmaktadır." dedi.

'LGBT PROPAGANDASI AB PROJESİ KAPSAMINDA'

LGBT dayatmasının toplumun temel taşı aileyi hedef aldığını söyleyen Çelik sözlerine şöyle devam etti: "Cinsel tercih özgürlüğü, cinsel yönelim, cinsel ayrımcılıkla mücadele gibi bilimle, doğayla, hukukla, ahlakla yakından uzaktan ilgisi olmayan kavramlarla insanlar kendi cinsiyetine ve doğasına yabancılaştırılıyor. Kadın erkek eşitliği yok ediliyor. Bugün milletimizi etnik, dinsel, mezhepsel ve cinsel kimliklere bölmenin bir ayağı da LGBT dayatmasıyla yapılıyor. LGBT dayatmasıyla insanlık onuru ayaklar altına alınıyor; toplumumuzda yozlaşma ve şiddet teşvik ediliyor. LGBT'yi savunan kuruluşları AB ve ABD'den fonlanıyor. LGBT dayatması bugün çocuk yaşlara kadar indi. Avrupa ülkelerinde yapılan Onur Yürüyüşlerinde çocukların çıplak bedenleri sergileniyor, çocuklar istismar ediliyor. Henüz 8-9 yaşındaki çocuklara uydurma cinsel kimlikler dayatılıyor.

"Avrupa Birliği ve ABD, LGBT kuruluşlarına her yıl milyonlarca dolar para harcamaktadır. Avrupa Birliği projesi kapsamında üniversitelerde LGBTİ projeleri yürütmekle görevlendirilen ÜniKuir Derneği her yıl Avrupa Birliği tarafından para almaktadır. ABD ve AB, LGBT derneklerine parasal destek sağlayarak ülkemizde gençliği yozlaştırmak, kadın erkek eşitliğini bozmak, çocuklarımızın geleceğini karartmak istiyor.

'EGE ÜNİVERSİTESİNİN GELECEĞİ KİME EMANET?'

"Türk gençliğini LGBT aktivisti yapamazsınız. Piknik, yürüyüş, kültür sanat adı altında gençliği kendi cinsiyetine yabancılaştıramazsınız. Ege Üniversitesi yönetimi Batı'nın gençliği cinsiyetsizleştirme saldırısına izin vermemelidir. Avrupa'dan milyonlarca lira fon alan, okulumuzda resmiyeti bulunmayan bu derneğin üniversitemizde etkinlik yapması mümkün değildir. Üniversitemiz bu korsan etkinliğe dur demelidir.

'LGBT DEĞİL BİLİM YUVASI'

"Ege Üniversitesi'nin bilim yapmak, öğrencilerini hayata hazırlamak, Türkiye'ye faydalı yurttaşlar yetiştirmek, ülkemizin kalkınmasına katkı sunmak gibi hedefleri bu etkinlikle bağdaşmamaktadır. Üniversitelerde LGBT kulüpleri hangi amaca hizmet etmektedir? ABD emperyalizmi daha önce Türk gençliğini etnik ve mezhepsel olarak bölmeyi denedi başaramadı. Sağ sol diye bölmeye çalıştı başaramadı. Şimdi cinsel kimlik siyasetiyle bölmeye çalışıyor başaramayacaklar. AB ve ABD'den fonlanarak üniversitelerimizde LGBT dayatmasının aracı olan kulüplere izin vermeyeceğiz. Var olan kulüpler de derhal kapatılacak!"

ÜNİVERSİTELERDEKİ DURUMU RAPORLADILAR

20 devlet üniversitesinde sivil toplum kuruluşları tarafından Avrupa Birliği (AB) fonlarıyla başlatılan LGBTİ+ projesini Aydınlık, 4 Temmuz 2022'de manşetinden gündemine getirmişti. Ankara'daki 8, İstanbul'da 12 devlet üniversitesinde uygulanan proje kapsamında "öğrencilerin insan haklarına erişimi ve üniversitelerde maruz kaldıkları ayrımcılıklar" raporlandı. Proje yürütücüleri amaçlarını "Türkiye'de LGBTİ+ haklarının sistematik olarak üniversite temelli olarak izlenmesinin temelleri atılacaktır." diye duyurdu.

https://www.sabah.com.tr/yasam/genclerden-lgbt-dayatmasina-isyan-ulkemizi-cinsel-kimlik-siyasetiyle-bolmeye-calisiyor-basaramayacaklar-6497335


Halbu ki ne hayalleri vardı (!) Seçimin ardından ilk LGBT eylemine geçit verilmedi!

Emniyet, İzmir Barosu önünde açıklama yapmak isteyen LGBT'li sapkınlara izin verilmedi.

CHP'nin arka bahçelerinden İzmir Barosu, LGBT'li sapkınlara destek vererek bir açıklama yayınlamak istedi.

İzmir Emniyet Müdürlüğü eşcinsellik propagandasının yapıldığı açıklamaya izin vermedi.

Üniversitedeki etkinliği de iptal ettiler!

AB tarafından fonlanan 'ÜniKuir' isimli LGBT örgütünün, İzmir Ege Üniversitesi'nde yapmayı planladığı 'Onur Pikniği'ne izin çıkmadı. Örgüt, etkinliği yapmakta kararlı olduklarını açıkladı.

Emniyetten "güvenliği sağlayamayız" açıklaması gelince, LGBT’li örgüt, "Cihatçı çeteler toplandı, endişeliyiz" diyerek etkinliği iptal etti.

https://www.yeniakit.com.tr/haber/secimin-ardindan-ilk-lgbt-eylemine-gecit-verilmedi-1763125.html


Şimdi De Cinsiyet Değiştirme Ameliyatlarını Hedef Aldı, “Allah’a Karşı Gelmek” Dedi

YAZAR: GÜLİZ YILDIZ ZEREN

Cinsiyet Değiştirme Ameliyatları Tartışması gündemde !

Türkiye’de cinsiyet ve kişilerin cinsel yönelimlerine yönelik söylemler devam ediyor. Covid-19 Pandemisi sürecinde aşı karşıtlığı söylemleriyle bilinen Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Serhat Fındık, bu kez de cinsiyet değiştirme ameliyatlarını hedef aldı, SGK’nın ameliyatları karşılamasına tepki gösterdi. Devam eden twitlerinde Dünya Tabipler Birliği Cenevre Bildirgesi Hekimlik Andını’nın fotoğrafını paylaşarak, “Hekimlik andı içmiş hiçbir hekim, “cinsiyet değiştirme ameliyatını ve tedavilerini” onaylamaz, uygulamaz ve bu tip insan fıtratına aykırı işlemler karşısında sessiz kalmaz…” diyen Fındık’ın paylaşımlarına ilişkin Bilim Sağlık Haber Ajansı (BSHA) Türk Tabipleri Birliği Başkanı Dr. Şebnem Korur Fincancı‘dan değerlendirme aldı. Fincancı, eşcinselliğin DSÖ tarafından hastalık statüsünden çıkartılmasına ve Türkiye’nin de DSÖ üyesi bir ülke olduğuna atıfta bulunarak, “Hakikat ötesi ve bilim dışı açıklamalarla toplumdaki ayrıştırıcılık beslenmeye çalışıyor. Kınıyoruz” dedi. 

Seçim Sürecindeki Söylem Devam Ediyor

Mayıs ayında ivme kazanan, iki tur şeklinde gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı seçimleri sürecinde kişilerin cinsiyet özgürlüğünü hedef alan söylemler iktidar partisi ve destekçileri tarafından sık sık gerçekleştirildi. Eşcinsellerin hedef alındığı, gösterildiği seçim sürecinin ardından sosyal medyada da konuyla ilgili paylaşımlar gerçekleştirilmeye devam ediliyor. Seçim sonrasında da bir profesör hekimin eşcinsellik, cinsiyet değiştirme, cinsiyet değiştirme ameliyatlarını hedef alan paylaşımları dikkat çekti. Göğüs Hastalıkları Uzmanı, Alerji ve Uyku Tıbbı Profesörü Dr. Serdar Fındık, twitter üzerinden cinsiyet değiştirme ameliyatlarının ülkemizde Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) tarafından karşılanmasını eleştirdi, konuyla ilgili ‘Asıl tedavisi psikolojik/psikiyatrik çünkü tamamen ruhsal bir durum tıp etiğine aykırı ALLAH’a karşı gelmek En kısa sürede yasaklanmalı” şeklinde paylaşımda bulundu. 

 “SGK Tarafından Karşılanıyor, Allah’a Karşı Gelmek”

Prof. Dr. Serhat Fındık, 31 Mayıs’da twitterda yaptığı paylaşımlarda cinsiyet değiştirme ameliyatlarının ve ömür boyu ilaç tedavilerinin Türkiye’de SGK tarafından karşılandığı bilgisini kamuoyuyla paylaştı. “RUSYA “Cinsiyet değiştirme ameliyatlarını” yasaklayan kanun teklifi sunuldu. Doğrusunu yapıyorlar” diyerek paylaşımlarına devam eden Prof. Dr. Fındık, Amerika’da cinsiyet değiştirerek erkek olan bir kadının fotoğraflarını yayınladı. Fındık, “Bir kızın “erkek”?! olması veya bir erkeğin “kız” olması Cinsiyet değiştirme ameliyatları ve hayat boyu ilaç tedavileri Ülkemizde SGK tarafından karşılanmakta Hiçbir zaman çocuk sahibi olamayacaklar. Asıl tedavisi psikolojik/psikiyatrik çünkü tamamen ruhsal bir durum Tıp etiğine aykırı ALLAH’a karşı gelmek En kısa sürede yasaklanmalı” dedi. 

Hekimlik Andı İçmiş Bir Hekim Cinsiyet Değiştirme Ameliyatı ve Tedavilerini Onaylamaz

Fındık ayrıca, Dünya Tabipler Birliği Cenevre Bildirgesi Hekimlik Andını’nın fotoğrafını paylaştığı bir başka tweetinde; “Hekimlik andı içmiş hiçbir hekim, “cinsiyet değiştirme ameliyatını ve tedavilerini” onaylamaz, uygulamaz ve bu tip insan fıtratına aykırı işlemler karşısında sessiz kalmaz…” cümlelerini kullandı. Cenevre Bildirgesi Hekimlik Andı’nda cinsiyet, cinsel yönelim konusunda geçen madde şu şekilde: “Görevimle hastam arasına; yaş, hastalık ya da engellilik, inanç, etnik köken, cinsiyet, milliyet, politik düşünce, ırk, cinsel yönelim, toplumsal konum ya da başka herhangi bir özelliğin girmesine izin vermeyeceğime…” Prof. Dr. Fındık’ın paylaşımları takipçilerinden bazılarından destek alırken, bazıları paylaşıma tepki gösterdi. 

fincanci

TTB Başkanı Fincancı: Hakikat Ötesi, Bilim Dışı Söylemleri Kınıyoruz!

Bilim Sağlık Haber Ajansı (BSHA) Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi Başkanı Dr. Şebnem Korur Fincancı’dan konuyla ilgili değerlendirme aldı. Kişilerin cinsel eğilimleri ile ilgili tercihlerine yönelik yapılan söylemlerin hekimler tarafından hedef alınmasını, cinsiyet değiştirme ameliyatlarının SGK tarafından karşılanmasına yönelik saldırıların doğru olmadığını, hakikat ötesi ve bilim dışı söylemleri kınadıklarını belirtti. Bu söylemlerin toplumdaki ayrıştırıcılığı besleyeceğini belirten Fincancı, eşcinselliğin sağlık sorunu değil doğrudan kişililerin cinsiyet kimliği ve cinsel yönelimiyle bağlantılı olduğunu ve tıp biliminin burada herhangi bir biçimde bir hastalık tanımı yapmayacağını hatırlattı.

TTB Başkanı Dr. Fincancı sözlerine şöyle devam etti: “Uluslararası alanda tüm dünyada hekim birlikleri bu yönde bildirgelerle, açıklamalarla konuyu gündemde tutarak bilim dışı söylemlerin önünün kesilmesi için çaba sarf ediyor. Ancak aynı zamanda tüm dünyada neoliberal kapitalist sistemin kültürel kodlarını oluşturmak üzere yerleşik hale getirmeye çalıştığı postmodernizm ve beraberindeki hakikat ötesi çağ, bilim dışılığın sanki hakikatmış gibi değerlendirilmesine de kanal açıyor. Bu elbetteki çok tehlikelidir. Ve ne yazık ki son dönemde hukuk alanının da bu bilim dışılığı ifade özgürlüğü gibi değerlendirmesiyle karşılaşıyoruz.”

Anayasa Mahkemesi “İfade Özgürlüğü” Kapsamında Değerlendiriyor!

TTB Onur Kurulu ve Yüksek Onur Kurulu tarafından yargıya taşınan bu ve benzer ‘bilim dışı’ açıklamaların, vakaların Anayasa Mahkemesi tarafından ifade özgürlüğü kapsamına alındığına dikkat çeken Fincancı, “Anayasa Mahkemesi, bilim dışı açıklamalar yapan tıp biliminin ilkelerine aykırı, tıbbi uygulamalar içerisinde olan ya da görüşler bildiren meslektaşlarımızın bu açıklamaları konusunda ifade özgürlüğü kararları veriyor. Bunlar üstelik, TTB’nin onur kurulu ve yüksek onur kurulunun bu konuda etik ihlal kararlarına karşı yapılıyor. Bu yüzden bu söylemler çok tehlikelidir. Cinsiyet kimliği ve cinsel yönelimi nedeniyle insanlar ayrımcılığa uğrayacaktır. Gereksinim duydukları tıbbi desteği almak yerine bu kimliklerine yönelik saldırılarla karşı karşıya kalacaklardır. Bu toplumdaki zaten var olan ayrıştırmanın da bir parçasına dönüşeceklerdir” dedi. 

“COVİD-19 Pandemisinde De Karşımıza Çıkmıştı!”

Hakikat ötesi tutumda ve bilim dışı paylaşımların, söz konusu kişi özelinde de, özellikle COVİD-19 pandemisi sırasında da toplumun karşısına çıktığını söyleyen TTB Başkanı Fincancı, “Sağlık politikalarının yönlendirilmesinde yönlendirici olma eğilimini, Covid-19 sürecinde de görmüştük. İstanbul Sözleşmesi’nden nasıl bir gecede çıkıldıysa, evet çıkma gerekçesi düşünüldüğünde, çok kolaylıkla Sosyal Güvenlik Kurumu’nun ameliyatları destekleme kararını da geri çekmesi ile karşı karşıya kalabiliriz. Bu ameliyatlar, merdiven altı mekanlarda yapılıyordu. Ve ne kadar ciddi sağlık riskleri oluşturduğunu da, SGK’nın cinsiyet değiştirme ameliyatlarını karşılamadığı zamanlardan biliyoruz. Nasıl ciddi sağlık sorunları yarattığını görmüştük. Yine özellikle kadınların 10 haftaya kadar istenmeyen gebeliklerini sonlandırma konusunda kamu sağlık otoritesi geri çekilmiş durumdadır. Pek çok hastanede yasal olmasına rağmen uygulama olanağı ortadan kalktı. Ve merdiven altı alanlarda kadınlar 10 haftaya kadar olan istenmeyen gebeliklerini sonlandırma çabası içerisindedir. Çünkü sağlık sistemi ile karşı karşıya kaldı.Hakikat ötesi, bilim dışı söylemlerin bu paylaşımlarla bütün topluma yayılmasına olanak sağlanmaktadır. Adım adım siyasi otoritenin eşcinsellik ile ilgili tutumunu bu kişiler hakikat ötesi ve bilimdışı açıklamalarıyla beslemiş olacaklardır” diye konuştu. 

Türkiye’nin de Üyesi Olduğu DSÖ Eşcinselliği Hastalık Statüsünden Çıkardı

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından 1990 yılında escinsellik, hastalık statüsünden çıkarıldı. DSÖ’nün bu kararı, DSÖ üyesi ülkeler tarafından da kabul edildi. Türkiye, 9 Haziran 1949 tarih ve 5062 sayılı Kanunla DST Anayasasını onaylayarak üyesi oldu. BSHA’nın wikipedia.org internet sitesinden derlediği bilgilere göre; bu kararla eşcinsellik bir hastalık, bozukluk ya da eksiklik olmaktan çıkarıldı, 3 farklı yönelimden biri olduğu, 3-4 yaşlarına kadar belirlenen, kişinin kendi seçmediği bir durum olarak tıp bilimi tarafından tespit edildi. Ayrıca 1993 yılında DSÖ eşcinselliği ‘Uluslararası Hastalıkların Sınıflandırılması’ndan da çıkardı. ICD-10 maddesinde ‘cinsel yönelim, tek başına, bir hastalık olarak kabul edilemez’ vurgusundan bulunuldu. DSÖ’nün kararından çok önce 1973 yılında Amerikan Psikiyatri Derneği (APA) eşcinselliği ‘Akıl Hatalıkları Teşhis ve İstatistikleri Klavuzu’ndan çıkararak, eşcinselliğin insanların cinselliğinin pozitif ve normal çeşitlerinden biri olduğunu açıkladı. 1973, 1990 ve 1993 yıllarında WHO ve APA tarafından eşcinsellik ile ilgili tespitler yapılmış; eşcinselliğin bir hastalık olmadığı, doğuştan kaynaklı bir yönelim olduğunun  altı çizilmiştir. (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı) 

 https://www.bsha.com.tr/simdi-de-cinsiyet-degistirme-ameliyatlarini-hedef-aldi-allaha-karsi-gelmek-dedi/


ABD Büyükelçilik binasına LGBTI paçavrasının asılması kabul edilemez

Genel Başkan Yardımcısı | Dış İlişkiler Başkanı İstanbul Milletvekili Doğan Bekin sert bir açıklamada bulunarak; “Her yıl Haziran ayında düzenlenen LGBTI+ Onur Ayı başlangıcı dolayısıyla , Batı’da insan hakları ve temel özgürlüklere dayandırılmaya çalışılan sözde ‘eşit hak arayışı’ kılıfı adı altında ABD Ankara Büyükelçilik binasına LGBT¬¬I sapkınlığı bayrağının asılması kabul edilebilir bir durum değildir.

ABD ile nezdinde bulundukları ve akredite edildikleri Türkiye Cumhuriyeti arasında dostluk ilişkileri kurulması ve siyasi, askeri, ekonomik, kültürel, bilimsel ve diğer alanlardaki ilişkilerin ve işbirliğinin geliştirilmesi amacıyla faaliyet göstermesi gereken ABD Büyükelçiliğinin görev,yetki anlayış ve tanımının dışına çıkarak LGBTI¬ sapkınlığı bayrağını kabul edilebilir bir durum olmasa gerek.

ABD Büyükelçiliğinin yabancı misyon görev anlayışıyla tezatlık oluşturan bu yaklaşımı, milletimizin aile yapısı ,inanç ,manevi değerler manzumesine ve insanlık onuruna  kötü örnek oluşturacak niteliktedir.

Bu konuyla ilgili olarak Türkiye Cumhuriyeti nezdinde akredite edilen ABD Büyükelçisinin görev alanı dışına çıkarak toplumun ahlaki yapısını bozmaya yönelik olan bu yaklaşımının T.C. Dışişleri yetkilileri tarafından behemehal resen incelenerek ve bunun sonucu olarak  ABD Büyükelçisinin derhal bakanlığa çağırılıp gerekli nota verilmesinin büyük zaruret olduğunu ifade etmek isteriz.” dedi.

https://www.bayrakhaber.com/2023/06/02/abd-buyukelcilik-binasina-lgbti-pacavrasinin-asilmasi-kabul-edilemez/


Mil-Diyanet Sen'den Çağı: O Paçavrayı Derhal İndirin...!

Mil-Diyanet Sen Genel Başkanı Celaleddin GÜL, Ankara’daki binasına LGBT paçavrası asan ABD Büyükelçiliğine, "O PAÇAVRAYI DERHAL İNDİRİN...!" çağrısında bulundu.

ABD Büyükelçiliği LGBT sapkınlığının propagandasına soyunarak Ankara’daki binasına LGBT paçavrası astı.

Toplum ahlâkını ve aile yapısını hedef alan LGBTİ sapkınlığına sahip çıkan ABD Büyükelçiliği, paçavranın LGBT’yi legalleştirme çabası olarak anılan ‘Onur Haftası’ nedeniyle asıldığını ifade etti.,

Mil- Diyanet Sen olarak, kurulduğumuz günden beri bu sapkın akımlarla ve derneklerle mücadele ettik. Aileyi ve toplumu ifsat etmeyi amaçlayan bu derneklerin kapatılması ve tüm faaliyetlerinin yasaklanması için iki defa İçişleri Bakanlığına dilekçe verdik.

ÇAĞRI:

İslam’a bin yıl sancaktarlık yapmış aziz milletimizin teveccühüyle 13. Cumhurbaşkanı saçilen Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a, "ABD başta olmak üzere birçok Avrupa ülkesinin desteklediği ve finanse ettiği LGBT derneklerinin bir an önce kapatılması ve tüm faaliyetlerinin durdurulması" çağrımızı yineliyoruz.

Ayrıca, ABD Büyükelçiliği astığı LGBT paçavrasını derhal indirmeli ve küstahlığı nedeniyle aziz milletimizden özür dilemelidir.

Celaleddin GÜL 

Mil-Diyanet Sen Genel Başkanı

https://www.mihraphaber.com/haber/15252684/mil-diyanet-senden-cagi-o-pacavrayi-derhal-indirin


ABD Büyükelçiliği’ne LGBTİ+ bayrağı asılmasına Yeniden Refah Partisi’nden tepki: “Sapkınlık”

Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı Doğan Bekin, ABD Büyükelçiliği’nin Ankara’daki yeni binasına LGBTİ+ bayrağı asılmasına tepki gösterdi.

ABD Ankara Büyükelçiliği binasına LGBTİ+ bayrağı asıldı. Elçiliğin Twitter’daki hesabından binaya asılan bayrağın fotoğrafı ile birlikte paylaşılan mesajda; “1 Haziran’ın, Amerika Birleşik Devletleri’nde ve dünya genelinde eşit hak arayışının hatırlandığı ‘Onur Ayı’nın başlangıcı olduğu hatırlatılarak, “Amerika Birleşik Devletleri, zorlu bir küresel görev olarak insan haklarını ve temel özgürlükleri herkes için geliştirme taahhüdünün merkezinde yer almayı sürdüren LGBT bireylere karşı şiddete, kriminalizasyona, ayrımcılığa ve damgalamaya son verilmesini savunmaya devam etmektedir” ifadeleri kullanıldı.

Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Doğan Bekin, ABD Büyükelçiliği’nin binasına LGBT bayrağı asılmasına tepki gösterdi. Bekin, yazılı açıklamasında, Dışişleri Bakanlığı yetkililerini konuyla ilgili harekete geçmeye çağırarak şöyle dedi:

“Her yıl Haziran ayında düzenlenen ‘LGBTI+ Onur Ayı’ başlangıcı dolayısıyla, Batı’da insan hakları ve temel özgürlüklere dayandırılmaya çalışılan sözde ‘eşit hak arayışı’ kılıfı adı altında ABD Ankara Büyükelçilik binasına LGBT sapkınlığı bayrağının asılması kabul edilebilir bir durum değildir. ABD ile nezdinde bulundukları ve akredite edildikleri Türkiye Cumhuriyeti arasında dostluk ilişkileri kurulması ve siyasi, askeri, ekonomik, kültürel, bilimsel ve diğer alanlardaki ilişkilerin ve iş birliğinin geliştirilmesi amacıyla faaliyet göstermesi gereken ABD Büyükelçiliğinin görev, yetki anlayış ve tanımının dışına çıkarak LGBT sapkınlığı bayrağının asılması kabul edilebilir bir durum değildir. ABD Büyükelçiliği’nin yabancı misyon görev anlayışıyla tezatlık oluşturan bu yaklaşımı, milletimizin aile yapısı, inanç, manevi değerler manzumesine ve insanlık onuruna kötü örnek oluşturacak niteliktedir. Bu konuyla ilgili olarak Türkiye Cumhuriyeti nezdinde akredite edilen ABD Büyükelçisi’nin görev alanı dışına çıkarak toplumun ahlaki yapısını bozmaya yönelik olan bu yaklaşımının, Dışişleri yetkilileri tarafından behemehal resen incelenerek ve bunun sonucu olarak ABD Büyükelçisi’nin derhal bakanlığa çağırılıp gerekli nota verilmesinin büyük zaruret olduğunu ifade etmek isteriz.” (DHA)

https://www.gazetepencere.com/abd-buyukelciligine-lgbti-bayragi-asilmasina-yeniden-refah-partisinden-tepki-sapkinlik/

LGBTQ+ Onur Ayı protestolar geçit törenleri ve partilerle başlıyor


Haziran, ABD ve birçok ülkede LGBTQ+ bireylerin yaşamlarını ve deneyimlerini kutlamak ve zor kazanılan medeni hakların geri alınmasını protesto etmek amacıyla düzenlenen Onur Ayı'nın başlangıcına işaret ediyor.

ABD’de ise bu yılki Onur etkinlikleri, bazı eyalet meclislerinin drag gösterilerini engellemeye, cinsiyet onaylayıcı bakımı yasaklamaya ve öğretmenlerin sınıfta cinsellik ve cinsiyet hakkında nasıl konuşabileceklerini sınırlamaya çalıştıkları, çekişmeli bir siyasi ortamda gerçekleşecek.

Bu siyasi iklimde etkinlikler kesintiye uğradı. Sanatçılar taciz edildi. Kasım ayında Colorado'da silahlı bir kişinin eşcinsellerin gittiği bir gece kulübünde ateş açması sonucu beş kişi öldü, çok sayıda kişi de yaralandı.

New York merkezli bir hak grubu olan Reclaim Pride Coalition'ın kurucularından Jay W. Walker, bugünlerde yaşananların LGBTQ+ topluluğunun şeytanileştirilmesi çabalarının en kötü dönemi olduğunu söyledi.

Bu çabaların, halkın bu ay Onur etkinliklerine katılmalarını engellemeyeceğini söyleyen Walker, "Toplumlarımızı baskı altında tutamazsınız. Hiç kimse yapamaz. Bu temel insan hakkıdır" dedi.

Onur etkinlikleri nasıl başladı?

Haziran, 28 Haziran 1970'te New York'ta düzenlenen ve o zamanlar "Christopher Sokağı Eşcinsel Kurtuluş Günü" yürüyüşü olarak adlandırılan ilk Onur Yürüyüşü’nden bu yana LGBTQ+ hakları hareketi için önemli bir ay konumunda.

Bu etkinlik, bir yıl öncesinde New York'taki eşcinsel barı Stonewall Inn'de yaşanan 1969 ayaklanmasına karşı bir meydan okuma eylemiydi. Bara yapılan polis baskınının ardından, beyaz olmayan trans kadınların kısmen başını çektiği bir kalabalık, öfkelerini yetkililerle mücadeleye kanalize etti. Bu olay, LGBTQ+ hakları için küresel hareketleri tetikledi.

Yarım asrı aşkın bir süredir her yıl düzenlenen yürüyüşlerin, AIDS salgını ve eşcinsel evlilikler gibi belirli konularda harekete geçilmesini talep etmek için bir fırsat olma ve halka açık bir kutlama işlevi de var.

Mücadele ne noktada?

Bugünlerde Onur kutlamaları ve etkinlikleri ABD’nin dört bir yanında düzenleniyor.

Aralarında, New York, San Francisco, Chicago, Denver ve Minneapolis'in de bulunduğu en büyük şehirlerin çoğu ana yürüyüşlerini Haziran ayının son hafta sonunda gerçekleştirirken, başkent Washington gibi bazı şehirler etkinliklerini ay boyunca ve hatta yılın diğer zamanlarında düzenliyor.

Yürüyüşlerin yanısıra edebiyat dinletilerinden ve sanat performanslardan partilere ve sokak festivallerine kadar çeşitli etkinlikler de bu ay yapılıyor.

Bu hafta sonu Florida’da Vali Ron DeSantis ve eyalet meclisi bir dizi LGBTQ+ karşıtı yasayı kabul etmesine rağmen, Orlando bölgesindeki tema parkları ve oteller yıllık Eşcinsel Günleri etkinliklerine evsahipliği yapacak.

Sao Paulo, Tel Aviv, Madrid ve Toronto gibi dünyanın birçok şehrinde de büyük kalabalıkları çeken Onur etkinlikleri düzenleniyor.

Geçmişteki bazı etkinliklerde, hala çözülmemiş gerçek sorunları gölgede bırakan ticarileşme ve kurumsal katılımlarla ilgili endişeler vardı. New York'ta son birkaç yıldır büyük Onur Yürüyüşü ile aynı gün ikinci bir etkinlik düzenleniyor. Reclaim Pride Coalition, etkinliklerinin Stonewall'u canlandıran protesto ruhuna geri döndüğünü söylüyor.

New York Lezbiyen Yürüyüşü de Onur etkinliklerinin sadece geçit törenleri değil, protestolarla da ilgili olduğu fikrini işliyor.

Pürüzler neler?

Onur etkinlikleri, 2015’te ABD Anayasa Mahkemesi’nin Obergefell v. Hodges kararıyla eşcinsel evliliği tanıması gibi, son yıllarda kutlanacak pek çok şeye sahipti.

Ancak son birkaç yıl daha zor geçti; pandemi sırasında Onur etkinlikleri kısıtlandı. Geçen yıl sokaklara geri dönüldü; ancak nefret dolu söylemlerin ve LGBTQ karşıtı yasama eylemlerinin yükselişi endişe yarattı.

Ülke genelinde en az 17 eyalet, reşit olmayanlar için cinsiyet onaylayıcı tıbbi bakıma kısıtlamalar veya yasaklar getirdi. Transseksüel sporcular da en az 20 eyaletteki okullarda kısıtlamalarla karşı karşıya.

İnsan Hakları Kampanyası örgütünün eyalet mevzuatları direktörü ve kıdemli danışmanı Cathryn Oakley, "Bu yılın hissiyatı direniş, güç bulma, topluluk olma ve neşemizi, varoluş hakkımızı ve burada olma hakkımızı merkeze alma olacak" dedi.

https://www.voaturkce.com/a/lgbtq-onur-ayi-protestolar-gecit-torenleri-ve-partilerle-basliyor/7119142.html

2 Haziran 2023 Cuma

Şiddetle Mücadele Ağı Newroz’da LGBTİ+'lara yönelik saldırıyı kınadı

Newroz'a katılmanın cinsiyet, ırk, renk, dil, din, cinsel yönelim ayırt etmeksizin herkesin temel hakkı olduğunu vurgulayan Diyarbakır Şiddetle Mücadele Ağı, Newroz alanında gökkuşağı bayrağı açtıkları için sözlü ve fiziksel şiddete maruz bırakılan LGBTİ+'ların taleplerinin takipçisi olacaklarını vurguladı.

DİYARBAKIR - Diyarbakır Şiddetle Mücadele Ağı, 21 Mart'ta düzenlenen Newroz kutlamaları sırasında, gökkuşağı bayrağı açan LGBTİ+'lara yönelik fiziksel, sözlü ve psikolojik şiddete, yaptığı yazılı açıklamayla tepki gösterdi.

"Newroz Bayramına dair kutlama programlarına özgür ve güvenli biçimde katılmak cinsiyet, ırk, renk, dil, din, cinsel yönelim vebenzeri ayırt etmeksizin her bireyin ve grubun en temel hakkıdır" denilen yazılı açıklamada, Newroz alanında her kutlamada olduğu gibi LGBTİ+'ların gökkuşağı bayrağı açtıkları ve kısa bir süre sonra kendilerini Amedspor Direniş Taraftar Grubu olarak tanıtan kişiler tarafından bayrağın indirilmeleri yönünde tehdit edildikleri vurgulandı.

‘ŞİDDET SOSYAL MEDYADA DEVAM ETTİ’

Yaşanan sözlü şiddetten sonra fiziksel şiddete maruz bırakılan LGBTİ+'ların alanı terk etmek zorunda kaldıkları belirtilen açıklamada şu ifadeler yer aldı:

"Alandan ayrılmak zorunda bırakılan LGBTİ+’lar tarafından sosyal medya aracılığı ile yapılan ifşa üzerine Amedspor Direniş Taraftar Grubu resmi sosyal medya hesabı üzerinden yapılan açıklamalarda şiddet dilini sürdürmüş ve ilgili açıklama ve paylaşımlarda Newroz alanında gerçekleşen şiddetin video kaydıyla kanıtlanmasını talep etmişlerdir. Ancak bizler biliyoruz ki, hayatta kalanın ikincil travma yaşamasına sebep olan şiddetin kanıtlanmasını isteme, olayın iftira olduğunu belirtme, faillerin belirsizliği iddiasıyla hedef saptırma, mağdur edebiyatı yapmakla suçlama, mağdur suçlayıcılığı yapma, mağduru ve beyanlarını itibarsızlaştırma, mağdurun niyet ve duruşunu herhangi başka bir yere çekme çabasına girme şeklindeki yaklaşım ve söylemler hemen her şiddet vakasında karşılaşılan tipik eril aklı savunma ve reaksiyonlarıdır.

Yapılan karşı açıklamada hayatta kalanlardan yana olmayan, fail aklamaya dönük tüm yaklaşım ve söylemler mevcut durumu daha da vahim hale getirmiştir. Şiddetle mücadeledeki temel ilkelerin gereği yerine getirilmemiştir. Failin kim olduğuna bakmaksızın hayatta kalanı odağa alma ve beyanını esas alma şiddetle mücadele ederken temel ilkelerimizdendir.

Şüphesiz ki Amedspor Direniş, Barikat ve maalesef Morbarikat Taraftar Grupları gibi kadın katliamlarına ve ayrımcılıklara karşı sözü ve refleksi olan grupların bu olayla anılmasından son derece üzüntü duyuyoruz."

'KURUMLAR ŞİDDETE GEREKÇE BULMAMALI'

İstanbul Sözleşmesi’nin anayasaya aykırı bir şekilde feshedilmesinde LGBTİ+’ların gerekçe gösterildiğini vurgulayan Diyarbakır Şiddetle Mücadele Ağı'nın açıklamasında, şu ifadelere yer veridi: "Bizler şiddete maruz kalan kişilerin beyanını esas alarak mücadele eden sivil toplum kuruluşları, meslek odaları, sendikalar ve kadın yapıları olarak, şiddet uygulayan kişilerin aidiyetini bildirdiği kurumlardan şiddete gerekçe bulmalarını değil, kamuoyuna ve hayatta kalanlara karşı özeleştiri vermelerini; ayrıca her türlü şiddete ve ayrımcılığa karşı birlikte mücadele etmeyi, yine faillerin araştırılmasına dönük bir çaba içerisinde olmalarını bekleriz.

Şiddetle Mücadele Ağı bileşenleri olarak Newroz alanında LGBTİ+lara yönelik şiddet uygulayan Amedspor Direniş Taraftar Grubu'nu, sonrasında sosyal medya hesaplarından aynı şiddeti devam ettiren Amedspor Direniş, Barikat ve maalesef Morbarikat Taraftar gruplarını kınıyor ve hayatta kalanların talep ettiklerinin takipçisi olacağımızı kamuoyuna duyuruyoruz." (DUVAR)

https://www.gazeteduvar.com.tr/siddetle-mucadele-agi-newrozda-lgbtilara-yonelik-saldiriyi-kinadi-haber-1517000

Homofobi: ABD Büyükelçiliğinden skandal hareket: LGBT bayrağı astılar!

ABD, toplum ahlakını ve aile yapısını hedef alan LGBTİ sapkınlığına bir kez daha sahip çıktı. ABD Büyükelçiliğine LGBTİ paçavrası asıldı. Skandala sosyal medyada tepki yağdı.

ABD Büyükelçiliği Ankara’da yeni yapılan büyükelçilik binasına LGBT bayrağı astı. Skandalı sosyal medya hesaplarından yaptıkları paylaşımla açıklayan ABD Büyükelçiliği, aile ve toplum ahlakını hedef alan LGBTİ sapkınlığına sahip çıktı.

Bu bayrağın fotoğrafı da sosyal medyadan paylaşılarak şu ifadeler eklendi:

“1 Haziran, Amerika Birleşik Devletleri’nde ve dünya genelinde -bugün de devam eden- eşit hak arayışının o güzel çeşitlilik yelpazesinin ve uzun ve çalkantılı tarihinin hatırlandığı #OnurAyının başlangıcıdır. Amerika Birleşik Devletleri, zorlu bir küresel görev olarak insan haklarını ve temel özgürlükleri herkes için geliştirme taahhüdünün merkezinde yer almayı sürdüren #LGBTQI+ bireylere karşı şiddete, kriminalizasyona, ayrımcılığa ve damgalamaya son verilmesini savunmaya devam etmektedir.”

https://www.haber7.com/guncel/haber/3329471-abd-buyukelciliginden-skandal-hareket-lgbt-bayragi-astilar

1 Haziran 2023 Perşembe

Homofobik bir haber: Filistinlileri katlettiği yerde LGBT haklarını savunacaklar

 Filistinlileri katlettiği yerde LGBT haklarını savunacaklar

İsrail, bir yandan Filistin’i bombalarken şevkatli elini LGBT’ye uzattı. Batı'nın kültürel dayatması olan LGBT ayı için Haziran boyunca bir dizi kutlama planlandı.

Bugün başlayacak törenlerde 100 kadar etkinlik yapılacak. LGBT törenleri için “İsrail'in demokratik, eşitlikçi ve hoşgörülü olduğunu gösterme zamanıdır.” mesajları verildi.

İddialı hazırlıkların yapıldığı LGBT kampanyası, bir dernek tarafından yürütülüyor. LGBTQ Derneği Başkanı Hila Pe'er, “LGBT etkinlikleri bu yıl çok önemli. İsrail halkının bu yılki etkinliklere katılarak, İsrail'in demokratik, eşitlikçi ve hoşgörülü olduğunu gösterme zamanıdır. Haklarımızın ve özgürlüklerimizin hükümetin tehdidi altında olduğu yılda, eşcinsel topluluğa kültürümüzü, kimliğimizi ve sevgimizi gururla göstereceğiz.” ifadelerini kullandı.

KUDÜS'TE DE KUTLAMA OLACAK

Filistin halkının yıllardır baskın, gözaltı ve silahlı saldırılara uğradığı işgal altındaki Kudüs toprakları da yarın başlayacak LGBT kutlamalarına ev sahipliği yapacak. Kudüs'ün sözde ‘Gurur ve Hoşgörü Evi’ Başkanı Jonathan Valfer, “Siyaset bu yıl, eşcinsel topluluk üyelerine yönelik şiddet, psikolojik ve duygusal yardım çağrılarında artışa neden oldu. Kudüs'te gerçekleşecek geçit töreni, ifade özgürlüğünün, kanun önünde eşitliğin, güvenlik içinde yaşama ve kim olduğumuzla gurur duyma hakkının bir sembolüdür.” dedi.

Şalom gazetesinin haberine göre, Ortadoğu’nun en büyüğü olarak kabul edilen Tel Aviv geçit töreni ise 8 Haziran'da gerçekleşecek. Tel Aviv ayrıca cuma günü İsrail'in en sevilen sanatçılarının yer aldığı Yarkon Park'ta bir partiye ev sahipliği yapacak.

https://www.aydinlik.com.tr/haber/filistinlileri-katlettigi-yerde-lgbt-haklarini-savunacaklar-392781

NYT: Erdoğan'ın söylemleri LGBTİ+'lar arasında endişeyi artırıyor

ABD'de yayımlanan New York Times gazetesi Erdoğan'ın seçim sürecinde LGBTİ+'lara karşı yaydığı nefret söyleminin topluluk içindeki yankılarına değinen geniş bir makale yayımladı. Makalede, muhalefet partilerinin LGBTİ+ haklarını sahiplenmediği vurgulandı.

Artı Gerçek - ABD'nin önde gelen gazetelerinden New York Times (NYT), Türkiye'deki seçim sürecinde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın hedef aldığı LGBTİ+ topluluğunun geleceği nasıl gördüğüne dair detaylı bir haber yayımladı. 'Erdoğan'ın saldırılarının ardından Türkiye'deki LGBTİ+'lar arasında korku yayılıyor' başlıklı makalede gazeteye konuşan LGBTİ+ hakları savunucuları, seçim kampanyası boyunca 'aile' vurgusunu öne çıkaran ve her fırsatta LGBTİ+'lara saldıran Erdoğan'ın nefret söylemlerinin yarattığı endişe ve belirsizliği dile getirdi.

'BİR GÜN YAKALANIR MIYIM?'

Gazeteye konuşan Sosyal Politika, Cinsiyet Kimliği ve Cinsel Yönelim Çalışmaları Derneği'nin (SPoD) Koordinatörü Oğulcan Yediveren, "İnsanlar korkuyor ve 'Sokak ortasında kesilecek miyiz yoksa şiddetli bir saldırıya mı uğrayacağız?' gibi distopik düşüncelere sahipler" dedi. Yediveren, seçimlerin ardından yoğunlaşması beklenen baskı ortamında "İnsanların kimliklerini gizleyeceğini ve bunun yeterince kötü bir durum olduğunu" dile getirdi.

Yediveren, "İnsanların kendilerini çok yalnız ve izole hissettiğini" aktararak trans bireylerin iş, barınma, uygun ilaç ve bakıma ulaşmak için mücadele ettiğini hatırlattı. Eşcinsellerin bazı durumlarda heteroseksüel evliliklere zorlandığını ve çevrelerine açılmaktan korktuğunu vurgulayan SPoD koordinatörü, şiddet tehdidi altındaki LGBTİ+'ların "Bir gün yakalanır mıyım?" korkusunun söz konusu insanlar üzerinde yarattığı strese dikkat çekti.

'MUHALEFET PARTİLERİ LGBTİ+ TALEPLERİNİ SAHİPLENMEDİ'

NYT, son yıllarda toplumda LGBTİ+'lara yönelik baskıların arttığına dikkat çekerek, üniversitelerdeki LGBTİ+ kulüplerinin kapatıldığını, kamusal alanda herhangi bir faaliyet yürütülmesinin çeşitli şekillerde engellendiğini aktardı. Gazete, 2014'ten bu yana yasaklanan onur yürüyüşlerinin Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 'Türkiye vizyonuyla' örtüştüğü yorumunu yaptı. New York Times, LGBTİ+ haklarını genişletecek ve sınırlayacak herhangi bir yasa olmamasına rağmen seçim döneminde LGBTİ+ karşıtı söylemin daha da belirginleştiğine dikkat çekti. Gazete, LGBTİ+ karşıtı söylemlere sarılan Erdoğan'ın muhafazakâr tabanını bu yolla konsolide ettiğini ancak "[Muhalefetteki] Hiçbir siyasi partinin eşcinsel evliliği veya evlat edinmeyi yasallaştırmaya, transseksüel gençler için tıbbi bakımı genişletmeye çalışmadığını" vurguladı.

LGBTİ+ SÖZLEŞMESİNİ İMZALAYAN 11 MİLLETVEKİLİ MECLİSTE

Erdoğan'ın seçim kampanyası sırasında LGBTİ+'ları 'toplum için bir tehdit' diye nitelediğini hatırlatan gazete, Cumhurbaşkanı'nın mayıs başında katıldığı bir toplantıda gençlere "LGBTİ+ aile kurumuna enjekte edilen bir zehirdir. Halkının yüzde 99'u Müslüman olan bir ülke olarak bu zehri kabul etmemiz mümkün değil" dediğini de aktardı.

SPoD'un seçim kampanyası yürüten milletvekili adaylarından LGBTİ+ haklarını korumak için bir sözleşme imzalamalarını istediğini yazan gazete, adaylardan sadece 58'inin sözleşmeyi imzaladığını ve bunlardan yalnız 11'inin meclise girdiğine yer verdi.

'TEHDİTLER DAYANIŞMAYI DA BÜYÜTÜYOR'

Saldırıya uğrama korkusuyla isim vermeden gazeteye konuşan kuir ve Kürt bir öğrenci ise, "Normalde şiddet uygulamayacak insanların, hükümetin kendisi gibi insanlara karşı yaydığı nefret sebebiyle bunu yapmaya cesaret edebileceklerini" vurguladı.

Artan tehditlere rağmen birçok LGBTİ+'nın hakları için savaşmaya ve toplumdaki görünürlüklerini korumaya kararlı olduklarını aktaran gazete, artan saldırı tehdidinin LGBTİ+'lar içindeki dayanışmayı da artırdığının altını çizdi. (DIŞ HABERLER)

https://artigercek.com/dunya/nyt-erdoganin-saldirilari-lgbtilar-arasinda-endiseyi-artiriyor-252366h

Cübbeli Ahmet "İki erkeğin tokalaşmasında tehlike var. Cinsel meyil olabilir" dedi.

 Cübbeli Ahmet "İki erkeğin tokalaşmasında tehlike var. Cinsel meyil olabilir" dedi. Sizin gerçekten tedaviye ihtiyacınız var

Sürekli kadınları hedef alan Cübbeli Ahmet Hoca olarak bilinen Ahmet Mahmut Ünlü bu kez "İki erkeğin tokalaşmasında tehlike var” diyerek erkekleri hedef aldı.

Cübbeli Ahmet "İki erkeğin tokalaşmasında tehlike var. Cinsel meyil olabilir" dedi. Sizin gerçekten tedaviye ihtiyacınız var

Kamuoyunda ‘Cübbeli Ahmet’ olarak bilinen İsmailağa tarikatından Ahmet Mahmut Ünlü, Youtube kanalında yayınladığı videoda dikkat çeken ifadeler kullandı.

İktidara yakınlığıyla bilinen Cübbeli Ahmet neredeyse söyledikleriyle ve eylemleriyle her gün yeni bir olaya imza atıyor.

Cübbeli Ahmet yayınladığı videoda bu kez erkekleri hedef aldı.

"İKİ ERKEĞİN TOKALAŞMASINDA TEHLİKE VAR"

İki erkeğin tokalaşmasından cinsel meyil doğabileceğini söyleyen Cübbeli Ahmet, “Tokalaşmada tehlike var. Çünkü neden? Belki bir adam karşı taraftaki adama cinsel meyil duyar onunla da tokalaşma bahanesiyle elini bırakmaz. Şüphelendin, baktın fazla samimiyet oldu. 10 sevap eksik olsun de çek elini” ifadelerini kullandı.

Öte yandan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, seçim kampanyasında LGBTİ+’ları hedef aldığı konuşmasında "Beni bağışlayın, erkeklerle erkekler evlenecek, kadınlarla kadınlar evlenecek" açıklamalarına sıklıkla başvurmuştu.

Cübbeli Ahmet'in bu videosu sosyal medyada gündem oldu.

CÜBBELİ AHMET’İN EŞCİNSELLERLE İLGİLİ SÖZLERİ DİKKAT ÇEKTİ

Eşcinselleri hiçbir zaman hor görmediğini söyleyen ve “Benim de kalbim kayabilir. Korkmak lazım” diyen Cübbeli Ahmet şu ifadeleri kullanmıştı:

Ben öyle birini görsem de Allah'ım beni böyle bir günaha bulaştırma" derim. Ben ona hemen dua ediyorum. "Allah belasını" versin demem, hayatta yapmam. Çünkü günahkarı görsem benim de başka bir günahım var. Ona da hidayet dilerim. Allah'a şükrederim beni hiç olmadıysa bu günaha düşürmedi. Benim de kalbim kayabilir. Korkmak lazım.

https://www.yenicaggazetesi.com.tr/cubbeli-ahmet-iki-erkegin-tokalasmasinda-tehlike-var-cinsel-meyil-olabilir-dedi-671882h.htm

Letonya'da eşcinsel Dışişleri Bakanı Rinkevics cumhurbaşkanı seçildi

Letonya'da kendini açıkça eşcinsel olarak tanımlayan eski Dışişleri Bakanı Edgars Rinkevics cumhurbaşkanı seçildi.

Ülkenin cinsel tercihini saklamadan seçilen ilk eşcinsel cumhurbaşkanı olma özelliğini de kazanan Rinkevics, Twitter'dan paylaştığı mesajında "Letonya Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı olarak seçilmekten onur duyuyorum, Letonya halkına iyi hizmet etmek için elimden geleni yapacağım" dedi.

Rinkevics 2014 yılında yine Twitter üzerinden eşcinsel olduğunu açıklayarak ülkede bir ilke imza atmış ve "her türlü birliktelik için yasal bir çerçeveye" destek verdiğini ifade etmişti.

Bu sebeple Rinkevics'in seçilmesi LGBTQ+ dünyası tarafından ülke için önemli bir dönüm noktası olarak yorumlandı.

Ülkede geçen sene yargı eşcinsel çiftlerin yasal olarak tanınma hakkına sahip olduğuna hükmetti. Fakat komşularına göre LGBTQ+ hakları konusunda daha muhafazakar bir tablo çizen Baltık ülkesinde eşcinsel evlilik ya da bu çiftlerin evlat edinme hakkı hala bulunmuyor. 

Rinkevics ülkede bir ilke imza atmasına rağmen dünyada ise bir ilk değil. Avrupa'nın en küçük iki ülkesinden biri olan San Marino ilk defa kendini açıkça LGBTQ+ olarak tanımlayan Paolo Rondelli'yi Nisan 2022'de devlet başkanı seçmişti.

Avrupa'da ayrıca Lüksemburg Başbakanı Xavier Bette ve Sırbistan Başbakanı Ana Brnabic de LGBTQ+ topluluğuna ait görevdeki iki politikacı olarak tanınıyor.

https://tr.euronews.com/2023/06/01/letonyada-escinsel-disisleri-bakani-rinkevics-cumhurbaskani-secildi

Güney Kore’de tarihi adım: Eşcinsel evlilik yasası meclise sunuldu

Güney Kore'deki milletvekilleri, eşitlik mücadelesinde belirleyici bir an olarak sivil gruplar tarafından kutlanan bir hamleyle, ülkenin ilk eşcinsel evlilik yasasını önerdil.

Muhalefetteki Adalet Partisi'nden Jang Hye-yeong tarafından önerilen ve tüm partilerden 12 milletvekilinin ortak sponsorluğunda sunulan evlilik eşitliği yasası, ülkenin medeni kanununu aynı cinsiyetten kişileri evliliğe dahil edecek şekilde değiştirmeyi amaçlıyor.

Tasarının geçmesi pek olası değil, ancak aile fikrini geleneksel kriterlerin ötesine genişletmesi için hükümet üzerindeki baskıyı artırması beklenen üçlü bir yasa tasarısının bir parçasını oluşturuyor. 

Güney Kore sivil eşcinsel birliktelikleri tanımıyor. Anayasa, evlilik ve ailenin, “bireysel haysiyet ve cinsiyet eşitliği temelinde” kurulacağını şart koşuyor. Bu hüküm, genellikle evliliği karşı cinsten çiftlerin birleşmesi ile sınırlayıcı olarak görülüyor.

Jang, çarşamba Ulusal Meclis önünde, "Aile, toplum adı verilen daha büyük bir topluluğu oluşturan en temel birimdir" dedi.

Marriage Equality Korea sivil grubunun avukatı Ryu Min-hee, Guardian'a, "Bu tarihi bir an, ancak bu sadece başlangıç. Tasarılar derhal mecliste görüşülmeli" diye konuştu.

Güney Kore’de eşcinsel çiftlere yasal haklar vermeye yönelik geçmişteki çabalara, bu tür hareketlerin "eşcinselliği yasallaştıracağını" iddia eden dini gruplar karşı çıktı.

https://t24.com.tr/haber/guney-kore-de-tarihi-adim-escinsel-evlilik-yasasi-meclise-sunuldu,1112913

31 Mayıs 2023 Çarşamba

Japonya'da mahkeme, eşcinsel evlilikleri yasaklamayı anayasaya aykırı buldu

Japonya'da mahkeme, eşcinsel evliliği yasaklamanın anayasaya aykırı olduğuna karar verdi. Bu gelişmenin ardından Japon hükümeti üzerindeki 'eşcinsel evliliği yasallaştır' baskısı arttı.

Japonya'da mahkeme, eşcinsel evliliği yasaklamanın anayasaya aykırı olduğuna karar verdi. Bu gelişmenin ardından Japon hükümeti üzerindeki 'eşcinsel evliliği yasallaştır' baskısı arttı.

Temel hak savunucuları bu gelişmenin eşcinsel evliliği tam olarak tanımayan tek G7 ülkesi statüsündeki Japonya'da önemli bir değişim sağlayacağını öne sürüyor. 

Nagoya bölge mahkemesinin salı günü verdiği karar sonrası Japonya'da ikinci kez bir mahkeme yasağın anayasaya aykırı olduğunu ilan etmiş oldu. 

Bu şekilde her iki mahkemeye göre de 'eşcinsel evlilik', evliliğin "her iki cinsiyetin karşılıklı rızasına" dayalı olarak tanımlandığı savaş sonrası anayasasına uygun bir statü. 

Ancak Nagoya mahkemesi, ilişki içinde olan iki erkek tarafından açılan davayı da karara bağlayarak, çiftin devletin evlenme haklarını ellerinden aldıkları gerekçesiyle talep ettikleri birer milyon yen tazminatı reddetti. 

Çiftin avukatı Yoko Mizuşima, mahkeme dışında gazetecilere "Bu karar bizi, yasakta yanlış bir şey olmadığını söyleyen geçen yılki kararın yanlışından ve hükümetin utanç verici söylemlerinden kurtardı" dedi.

Yasağın anayasaya aykırı olmadığına dair geçen yıl Osaka mahkemesinde bir karar alınmış ve bu karar temyize götürülmüştü.  

Tokyo'daki üst mahkeme aynı cinsiyetten aileler için yasal koruma olmamasının insan haklarını ihlal ettiğini söylemişti.

G7 öncesi hazırlanan tasarı "tatmin etmedi"

Mahkemeler bu yönde karar almış olsa da hükümet bu yönde bir adım atmış değil. 

Hiroşima'daki G7 liderleri zirvesi öncesinde eleştirileri önlemek adına bir LGBTQ+ hakları yasa tasarısı hazırlanmıştı ancak G7'den hemen önce iktidardaki Liberal Demokrat partideki (LDP) muhafazakarların muhalefeti sebebiyle zirvenin başlamasından bir gün önce son derece sulandırılmış bir versiyonunu sunmak zorunda kaldı.

Tasarı başlangıçta "ayrımcılık kabul edilemez" diyordu, ancak şimdi "haksız ayrımcılığa" müsamaha gösterilmemesi gerektiğini söylüyor. 

Halkın desteği yüzde 70

Bu sırada kamuoyu yoklamalarında eşcinsel evliliğe halkın desteği yüzde 70'e kadar çıktı. 

Japonya'da nüfusun yaklaşık yüzde 65'ini kapsayan 300'den fazla belediye, eşcinsel çiftlerin ortaklık anlaşmaları yapmasına izin veriyor, ancak yine de hakları evli bir çifte göre sınırlı.

Örneğin eşlerinin mal varlığını miras alamıyor, eşlerinin sahip olabileceği çocuklar üzerinde ebeveynlik hakları edinemiyorlar.

https://tr.euronews.com/2023/05/30/japonyada-mahkeme-escinsel-evlilikleri-yasaklamayi-anayasaya-aykiri-buldu

30 Mayıs 2023 Salı

LGBTİ YURTTAŞLARI HEDEF ALDI

 LGBTİ YURTTAŞLARI HEDEF ALDI

Konuşmasının devamında LGBTİ yurttaşları hedef alan Erdoğan, şu sözleri sarf etti:

"Bu CHP, LGBT'ci midir? Bu HDP, LGBT'ci midir? Bu İYİ Parti, LGBT'ci midir? O yanındaki bazı ufaklıklar var, onlar da LGBT'ci midir? Peki AK Partiye, MHP'ye, Cumhur İttifakının diğer üyelerine LGBT sızabilir mi? Her seçim bizim için bir yeniden doğuştur. Bizde aile kutsaldır. Aileye kimse dil uzatamaz. Kadına şiddet bizde haramdır. Buna kimse tevessül edecemz. Ümüğünü sıkarız. Önümüzdeki dönemde milletimize ne söz verdiysek onu yapacağız. Yerine getiremeyeceğimiz hiçbir sözü vermeme prensibimize de bağlı kalacağız."

https://www.evrensel.net/haber/491035/kisiklida-konusan-erdogan-balkon-konusmasini-saraydan-yapacagini-duyurdu

Boğaziçili öğrenci: Gözaltına alırken işkence ettiler

 ONUR YÜRÜYÜŞÜ DAVASI

Boğaziçili öğrenci: Gözaltına alırken işkence ettiler

Savunma yapan öğrenci “Eylem yapmak suç değildir. Biz anayasal hakkımızı kullandık. Bunun sonucunda da gözaltına alındık. Güvenlik kuvvetleri bizi uyarı yapmadan gözaltına aldı. Saatlerce aç susuz bir şekilde bekletildik. Biz anayasal hakkımızı kullandık suçlamaları kabul etmiyorum” dedi.

Boğaziçi Üniversitesi’nde 20 Mayıs 2022'de düzenlenen 9. Onur Yürüyüşü’nde gözaltına alınan 70 öğrencinin yargılanmasına bugün de devam edildi. Bugün 18 sanık öğrenci savunma yaptı. 

Öğrenciler, "polise mukavemet" ve "gösteri ve yürüyüş kanununa muhalefetten" (2911 No'lu Kanun) yargılanıyor. Yargılananlar arasında bir öğretim üyesi de var.

Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi 58. Asliye Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya öğrenciler ve avukatları katıldı. Kimlik tespitlerinin ardından başlayan duruşmayı, Uniquir, Trans Pride, LİSTAG, Sivil Alan Araştırmaları Derneği, İstanbul Pride, SPoD, Boğaziçili Akademisyenler adına öğretim üyeleri Can Candan ve Esra Mungan ile Kanada Konsolosluğu temsilcileri de takip etti. 

Avukatların ısrarı ile polisler salondan çıkarıldı

Davanın dünkü duruşmasında (29 Mayıs Pazartesi) 20'ye yakın sanık öğrenci savunma yapmıştı. Bugünkü duruşmada, avukatlar ilk olarak salondaki sivil polislerin salondan dışarı çıkarılmasını istedi, dün talebi kabul eden mahkeme başkanı bugün aynı talebi kabul etmedi.

Daha sonra öğrencilerin avukatları yine sivil polislerin salondan çıkartılmasını istedi. Mahkeme Başkanı iki sivil polisi yanına çağırdı, iki polis Güvenlik Şube’den olduklarını belirtti. Bunun üzerine avukatlar, “Bizim müvekkilerimiz güvenlik şube müdürü Hanifi Zengin hakkında burada konuşuyor, kendilerini nasıl ifade edecekler?” diye sordu.

Polisler, bu kez de "görevli" olduklarını söyledi. Mahkeme, sanıkların kendilerini rahat savunmaları adına sivil polislerin salondan çıkarılmasına karar verdi. 

"Saatlerce ters kelepçe ile bekletildik" 

Daha sonra savunma yapan öğrenci* hakkındaki suçlamaları kabul etmediğini söyledi. Slogan attığını ve hukuka aykırı bir cümle söylemediğini belirtti. Öğrenci, “Zengin hepimizi gözaltına alacağını söyledi. Gözaltına alınırken darp edildik. Direnmediğimi söylediğim halde kelepçemi çok sıktı. Uzun süre ters kelepçe takıldı" dedi. 

Başka bir öğrenci* savunmasında ihtar yapılmadan gözaltına alındıklarını ve saatlerce gözaltında bekletildiklerini söyledi. Suçlamaları kabul etmedi.

"Anayasal hakkımızı kullandık" 

Daha sonra konuşan öğrenci de “Eylem yapmak suç değildir. Biz anayasal hakkımızı kullandık. Bunun sonucunda da gözaltına alındık. Güvenlik kuvvetleri bizi uyarı yapmadan gözaltına aldı. Saatlerce aç susuz bir şekilde bekletildik. Biz anayasal hakkımızı kullandık suçlamaları kabul etmiyorum” dedi.

"Mücadelemin meşruiyeti bana güç veriyor"

Savunma yapan öğrencilerden M. Güneş de asıl yargılanması gerekenin İstanbul Güvenlik Şube Müdürü Hanifi Zengin olduğunu söyledi ve kendisinden şikayetçi oldu. Gözaltına alınırken kolunun yaralandığını anlatan Güneş, şöyle dedi:

“Bugün yargıladığınız LGBTİ+ mücadelesi bugün başlamadı ki! İlk ve tek LGBTİ+ yargılaması örneği bu değil ki. LGBTİ+'lar  yıllardır mücadele ediyor, yıllardır yargılanıyor. Hala pes etmedik. Çünkü hareketimiz bu korkuyla başetmeyi öğrendi. Ben de öyle."

“Bir kere "ne yaptık ki biz?" diye soruyorum kendime. Görünürlük, hak ve eşitlik istemekten başka ne yaptık ki? Cevabım "hiçbir şey" olduğu için korkumla baş etmeye yetecek gücüm var. Mücadelemin meşruiyeti, gayemin haklılığı bana bu gücü veriyor."

"Bir daha olsa yine Onur Yürüyüşü'ne giderim"

"Bu güç öyle bir güç ki o gün yaşadığım her şeye rağmen mücadeleye devam edebiliyorum. Mücadelemin karşısına dikilenlerin de bu nefret derecesini gözü dönmüşlük olarak niteleyeceğim. yoldan geçen bile işkenceyle gözaltına alındı o gün. Nasıl bir nefret ki bu? Hayır, ne yaptık ki biz? Hak aramak suç mu oldu bu memlekette? Niye bunları yaşıyoruz? Bir daha olsa yine Onur Yürüyüşü'ne giderim."

Güneş’in ardından savunma yapan öğrenci de “Anayasal hakkımı kullandım suç olan bir eylemim yokken gözaltına alındım, iddiaları kabul etmiyorum“ dedi.

"İhtar yapılmadı"

Savunma yapan iki öğrenci de suçlamaları kabul etmedi. Daha sonra konuşan öğrenci de “Dersten çıktım ve yürüyüş yapıldığını gördüm. Anayasal hakkımı kullanayım yürüyüşe destek olayım dedim, ben de arkadaşlarla yürüdüm. İhtar olmadı, ihtar olmadan gözaltına alındık“ dedi. Suçlamaları kabul etmedi. 

"Okulun resmi temsilcisi olarak oradaydım"

Başka bir öğrenci de savunmasında şuları söyledi:

“Üniversitenin resmi kurulu olan öğrenci temsilciliği kurulunda görevliyim. Orada olmak ve gözlemlemek adına katıldım. Bize herhangi bir ihtar yapılmadı. Emniyet güçleri tarafından ablukaya alındım. Hanifi Zengin, bize herkesin gözaltına alınacağını söyledi. Suçlamayı kabul etmiyorum. Derhal beraat istiyorum."

"En temel hakkımız yaşam hakkımız engelleniyor"

Savunmasını yapan öğrenci şöyle dedi:

“En temel hakkımız olan yaşama hakkımızı kullanmamızdan mahrum bırakılıyoruz. Ayrımcılığa, nefrete maruz bırakılıyoruz. Hakkımızı savunmak için oradaydım. Orada suç unsuru olmamasına rağmen hukuksuzca gözaltına alındık. Hanifi Zengin bize hakaretler etti. ‘Hepiniz ya isteyerek ya zorla gözaltına alınacaksınız‘ dedi."

"Suçum olmadığı için orada kalmaya devam ettim. İşkence edilerek gözaltına alındım. Ters kelepçe yapamayacaklarını söylediğim halde bana zorla ters kelepçe yaptılar. Sürekli olarak darp ettiler. Suçlamaları kabul etmiyorum. Beraatimi talep ediyorum."

"Kollarımdan tutup saçımı çekerek gözaltına aldılar"

Savunma yapan öğrenci de suçlamaları kabul etmedi. Şöyle dedi:

“Ne olduğuna bakmak için oraya gittiğimde beni hızlıca çemberin içine attılar. Sınavım olduğunu ve girmezsem mezun olamayacağımı söyledim. Benim kollarımdan tutup saçımdan çekerek gözaltına aracına götürdüler. Makasları olmadığı için ters kelepçemi kıramadılar. Rezalet bir gündü. Hukuksuzca gözaltına alındım, suçlamaları kabul etmiyorum.“

"Onur Yürüyüşleri'ni desteklemeye devam edeceğim"

Ö.D. isimli sanık öğrenci de suçlamaları kabul etmedi. Burada polislerin yargılanması gerektiğini söyleyen Demirtaş, şöyle devam etti:

"Polis bize güvende hissettirmek için var fakat ben bu olaydan sonra polisin bu şiddetinden sonra bana kendimi güvende hissettirmiyor. Ben LGBTİ+’ların içinde kendimi güvende hissediyorum. O yüzden Onur Yürüyüşleri’ni desteklemeye devam edeceğim."

"Muayenemiz hastane koridorunda yapıldı"

N. isimli sanık öğrenci de kendisine ters kelepçe uygulandığını anlattı. Daha sonra N.İ.A. da şunları söyledi :

“Onur Yürüyüşü’ne katıldım. Okulumuzda bugüne kadar herhangi bir engelleme yoktu. Polisler o gün dağılın uyarısı yapmadı. Biz dağılacağımızı söylediğimizde abluka altına alındık. Koridor açılmasını istedik. Sonra küfür ettiler. Polis şiddetine maruz kalmamak için kendim polis memuruna teslim oldum. Muayenemiz ise hastanenin koridorunda yapıldı. On saat boyunca yiyecek ve su vermediler. Suçlamaları kabul etmiyorum."

"Çift kelepçe taktılar"

Y.A. da şöyle dedi :

“Barışcıl yollarla eylem yapmak hak değil midir? Bizi ablukaya alan bize psikolojik ve fizyolojik şiddet uygulayan polisler ne kadar haklı davranmıştır? Hanifi Zengin adlı polis bize küfür etti. Çift kelepçe taktılar. Suçlamaları kabul etmiyorum."

Savunmaların ardından duruşmanın bugünkü oturumu sona erdi. Dava 1 Haziran 2023 Perşembe günü devam edecek. 

https://bianet.org/bianet/lgbti/279566-bogazicili-ogrenci-hanifi-zengin-den-sikayetci-oldu

Rusya’da ‘cinsiyet uyum ameliyatı’nı yasaklamaya yönelik yasa tasarısı

Rusya'da doktorların 'cinsiyet değiştirme' ameliyatı yapmasına yasak getirilmeye hazırlanılıyor. Hazırlanan yasa tasarısı Meclis'ten geçerse, doğuştan gelen cinsiyet anomalileri dışında doktorlar bu operasyonu yapamayacak.

Rusya Parlamentosu‘na doktorların cinsiyet uyum (cinsiyet değiştirme) ameliyatı yapmasını yasaklayan yeni bir yasa tasarısı sunuldu.

Rus haber ajansı TASS’ın aktardığına göre yeni yasa tasarısı tıp çalışanlarının “bir kişinin cinsiyetini değiştirmek için tasarlanmış tıbbi müdahaleler yapmasını” yasaklıyor, ancak çocuklarda doğuştan gelen cinsiyet anomalilerini tedavi etmek için yapılacak ameliyatları muaf tutuyor.

‣ Rusya’dan homofobik adım: Çevrimiçi akış sitelerinde LGBTİ+ içerikleri yasaklanıyor

‣ Rusya Meclisi’nden yetişkinler için ‘LGBTİ+ propagandası’ yasağı

TASS, doğuştan gelen anomalileri tedavi etmek için cerrahiye ancak federal bir halk sağlığı kurumundaki bir “tıbbi komisyon” tarafından onaylanması halindeizin verileceğini de yazdı.

Söz konusu tasarının Rus parlamentosunun alt ve üst kanadında onaylanması ardından da Rusya’da Devlet Başkanı Vladimir Putin tarafından imzalanması gerekiyor.

Putin iktidarında, LGBTİ+ topluluğuna yönelik baskılar, Batı tarafından “geleneksel olmayan” yaşam tarzlarının teşvik edildiği savunularak muazzam ölçüde arttı. Geçen yıl Rusya Parlamentosu’nda kabul edilen bir diğer yasayla LGBTİ+’ların kamuda ve medyada temsili yasaklandı.

https://yesilgazete.org/rusyada-cinsiyet-uyum-ameliyatini-yasaklamaya-yonelik-yasa-tasarisi/

LGBTİ+'lar ölsün mü, başka kimler ölsün?

Sadece birbirimizi okuduğumuzu bilmeme rağmen kendi kendime konuşmaya dayanamayıp yazdım

Cumhurbaşkanı seçim zaferinin ilk konuşmasında LGBTİ+'yı yerin dibine sokmaya çalıştı. İnanın çok merak ettim ve kendisine ne yazık ki sorma ihtimalim yok. 

Türkiye nüfusunun kaçta kaçı LGBTİ+'lı acaba? Eşcinsellik ve diğer farklı cinsel kimliklerde ne zamandır bir patlama oldu da, haberimiz yok ? Cinsel kimliğini gizleyen, toplumsal demografiyi etkileyip, aile yapısını bozan LGBTİ+'lıların sayısı milyonlara mı ulaştı? Herhalde ki, Cumhurbaşkanı ayağının tozuyla LGBTİ+'ya kılıçlarını çekti. LGBTİ+'lı bireyler ne yapmalı şimdi, vatandaşı oldukları yerde yaşama hakkı bulamıyorlarsa ölsünler mi? Kimin kiminle ne şekilde sevişeceğini başkası nasıl belirleyebilir acaba? Ayrıca "insanı severim yaratandan ötürü" lafını nereye koyacağız? 

Başka kimler ölsün? Erkek şiddetine maruz kalan kadınlar ölsün mü? Cinsel tacize uğrayan çocuklar ölsün mü? Ege'de yaşayanlar ölsün mü? Kürtler ölsün mü? 

Bu toprakların bütün vatandaşlarının ve kimliklerinin memleketi tek değil mi? Herkesin yaşama hakkı var mı, yok mu? 

Eşit vatandaşlık hakkı ve demokrasi Şam'da kayısı mı?

En azından Şam'da ya da Ankara'da kayısı değil değil mi? Peki ne? Bekir Ağırdır'ın bir anket yapıp " demokrasi nedir" sorusunu halka sorup, aldığı cevapları kamuoyuyla paylaşması hepimizi bilgilendirir. Bir de çeşit çeşit milliyetçilik var. Bu farklı türleri öğrenebilir miyiz? İç Anadolu'da yaşayanların da detaylı bir profilinin çıkarılmasına ihtiyaç var sanırım. 

Umut fakirin ekmeği mi?

Bu seçim sonuçlarına göre fakirin ekmeği Erdoğan. Cumhurbaşkanı bu ekmeği kendi cebinden vermediğine göre kimlerin cebinden verdiğini öğrenmeliyiz. Paraya para demeyenlerin cebinden veriyorsa sorun yok ama memurun ve işçinin cebinden veriyorsa, onların rızasını almalı. Kendi emeğiyle, kazancıyla geçinenler ve devletten yardım almayanlar da artık yoksullar için üzülmemeli, onların Erdoğan babası var. 

Umut kaybedenlerin züğürt tesellisi mi?

Tam da öyle, hep de öyle oldu zaten. Hepimiz umudumuzu yeniden tanımlasak mı acaba? Ben kendimden başlayayım; Annem, babam ve ben kendimizi bildik bileli sosyalizmi görme umuduyla bir ömür geçirdik. Sosyalizmden anladığımız farklılaşsa da özünde benzer bir gelecek tasavvur ettik. Bugün benim dünya görüşüme en yakın parti 45 yıl öncesinde olduğu gibi Türkiye İşçi Partisi ve oy oranı yüzde 1.7. Hani Cumhurbaşkanı "gramaj ağırlıklarını biliyorum" diyor ya, bizim ki bu kadar. İnsanların eşit fırsatlara sahip olması için verilen mücadelenin karşılığı bu kadar gram. Ben sosyalizmi göremeyeceğimi kabul ettim. Çoğunluğun eşit fırsatlara ve haklara sahip olma talebi yoksa zorla güzellik olmaz. Umudum ise sosyalist değerlere ve ahlaka sahip arkadaşlarımı koruyabilmek, onlarla yaşayabilmek ve soran olursa bildiklerimi anlatabilmek. Umudum birgün dünyaya hakim olan kapitalist sistemin tamamen tıkanması ve hiçbir silahın üretilmediği dünyanın kurulması. Silahlara dökülen servetler insanlara ve bütün canlıları korumaya harcansa ne göç sorunu kalır, ne küresel ısınma.  

Süleyman Demirel'e gecikmiş bir selam

Bu toplumu kanaatimce en iyi tanıyan ve müthiş kavrayıcı bir üslup kullanan Demirel'den öğreneceklerimiz var. Öncelikle kullanacağımız dil. Ayrıca haklıymış; "dün dündür, bugün bugündür" derdi. Biz de şimdi dünü bırakıp bugüne bakmalıyız. Yeni bir siyasi dil, yeni bir iletişim dili inşa etmeliyiz. Öncelikle de ortak paydası çok olanlar birlikte daha çok üretmeli.   

Nadasa devam

Sadece birbirimizi okuduğumuzu bilmeme rağmen kendi kendime konuşmaya dayanamayıp yazdım. Nadastayım ama arada yazmaktan geri duramıyorum. 

https://t24.com.tr/yazarlar/cigdem-anad/lgbt-artilar-olsun-mu-baska-kimler-olsun,40210