13 Mayıs 2018 Pazar

Rüzgar Erkoçlar: Cinsel rollerimiz eşitliğimizin önüne geçemez

İkisinin de hayatı mücadele içinde geçti. Yıllarca önyargılarla savaştılar. Şimdi ikisi de zor günleri geride bırakmış görünüyor, kariyerlerindeki yükselişin tadını çıkarıyorlar. Bu hafta vizyona giren ‘Öğrenci Kafası: Soygun’ filminin başrol oyuncuları Rüzgar Erkoçlar ve Beril Kayar’la buluştuk. Onur Ünlü’nün henüz vizyona girmeyen filmi ‘Put Şeylere’de de karşılıklı sahneleri olan ikiliyle hayatlarının dününü, bugününü konuştuk.


Amacım, sakin bir hayat yaşamaktı

Yıllar süren bir aradan sonra hem beyazperdede hem tiyatro sahnesindesiniz... Uzun süre iş bulmakta zorlandığınıza dair haberler okumuştuk. Şimdi ne değişti?

- Zamana ihtiyaç vardı. Zaten başlarda oyunculuk yapmak istemiyordum.

 Neden?

- Kendi halimde sakin bir hayat yaşamaktı amacım. Sonra bildiğin gibi, kendi isteğim dışında kamuoyuna ifşa edildim.

Cinsel rollerimiz eşitliğimizin önüne geçemez

 Peki şimdi ne değişti?

- Zaman geçti ve “Neden kendi mesleğimi yapmıyorum” diye düşündüm. O dönem birçok proje teklifi geldi ama içime sinen olmadığı için seçici davrandım. O kırılışı Onur Ünlü’nün ‘Put Şeylere’ filmiyle yaşadık. Ardından ‘Öğrenci Kafası Soygun’ ve ‘Baba Bir Buçuk’ filmleri geldi. Bu filmin ardından artık iyi bir dizi projesiyle ekranlarda olmak istiyorum.

 Geçen altı yıl size ne öğretti?

- Hayat bana çok şey öğretti. Mesela herkesin her şeyle ilgili empati kurması gerektiğini öğrendim. İnsanız, hepimizin kusurları, hataları olabilir. Her şeyimiz alkışlanacak diye bir şey yok.

 Şimdi hayatın nasıl bir dönemindesiniz?

- Hayatım ismim gibi çok hızlı ilerliyor. Daha önce keşfedemediğim yeteneklerimi keşfediyorum. Mutluyum. Bu biraz kendini sevmekle alakalı.

 Kısa bir süre önce Tuğba Beyazoğlu’yla evlendiniz. Ani bir karardı sanırım bu. Neydi aceleniz?

- Aşk. Doğru insanmış... Duygular planla ilerlemiyor. Bu tamamen iki insanın aynı enerjide, doğru zamanda titreşmesi. Ben de Tuğba’yla bunu yaşadım.

 Evlilik hayatta neleri değiştirdi?

- Her şey yolunda, değişen bir şey yok. Sadece aynı evde yaşamaya ve birbirimizi daha iyi tanımaya başladık. Bir de evlilik yaradı, biraz kilo aldım (gülüyor).

 Nasıl tanışmıştınız?

- Ortak bir arkadaşımızın aracılığıyla... Sağolsunlar, basından arkadaşlar ilk görüşmemizi herkese duyurdu.

Romantiğim, düşünceliyim

 Siz de buluşmak için Nişantaşı’nı seçmiştiniz ama. Bu ‘bile bile lades’ değil mi?

- Ben Tuğba’ya söylemiştim orada buluşmayalım diye. Ama onun böyle bir tecrübesi yok. O sebeple orada görüntülendik. Ve görüşmeye devam ettik. Şubatta nişanlandık. Eylülde evlendik.

 Aileleriniz tepkisi ne oldu?

- Tuğba hemen ailesine gidip basının bizi çektiğini anlatmış. Bu yüzden bir sorun yaşanmadı. Ben de hayatımda ilk defa biriyle buluşmadan önce bunu aileme söylemiştim. Genelde hayatıma giren kişileri ailemle tanıştırmam ama Tuğba’yı tanıştırdım. İçime doğmuş herhalde.

 Eşinize olan aşkınızı nasıl anlatırsınız?

- Hayatıma girmesi için doğru zaman buymuş. Her şeyin bir anlamı olduğuna inanıyorum.

 Nasıl bir eş oldunuz?

- Onu Tuğba’ya sormak gerek. Ama illâ bir cevap vermem gerekirse romantiğim diyebilirim. Empati kurarım, düşünceliyim...

 Centilmen misiniz?

- Korumacıyım, düşünceliyim. Birinin bir şeye ihtiyacı varsa koşarım. Etrafımdaki kadın arkadaşlarımı kapısına kadar bırakırım.

 Bir televizyon programında “Kadınlara güven olmaz” dediniz, bu çok eleştirildi...

- Röportajlarda bir saat konuşuyorsunuz, arada saliselik bir konu büyük puntolarla başlık oluyor. Programda da öyle bir şey soruldu, esprili bir cevap verdim, büyütüldü, gündem oldu.

 Gerçek düşünceniz o değil mi yani?

- Değil. O çok cinsiyetçi bir yaklaşım olur. Kadın ve erkek benim için eşit. Cinsel rollerimiz eşitliğimizin önüne geçemez. Herkese insan olarak bakmalıyız.

http://www.hurriyet.com.tr/kelebek/hurriyet-cumartesi/ayni-dili-konusuyoruz-40833089

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder