4 Nisan 2018 Çarşamba

Prezervatif kullanmadan eşcinsel ilişkiye girmek çok cesurca bir şey mi sizce de? AIDS öldüremiyor artık!

Bazı eşcinsel erkekler nasıl AIDS'ten korkmadan korunmasız cinsel ilişkiye giriyor?

2016'da HIV virüsüyle bağlantılı hastalıklardan ölenlerin sayısı 10 milyondu. (Kaynak: Dünya Sağlık Örgütü WHO)

"İlk seks partime gittiğimde prezervatif kullanılması konusunda ısrarcı oldum" diyor Selim, Londra'da yaşayan, 30'lu yaşların ortasında bir eşcinsel.

10 yıl önce Türkiye'den İngiltere'ye taşınmış. BBC'ye farklı bir isimle konuşmayı kabul etti:

"Partnerlerimle, çöpçatanlık uygulamalarında tanışıyorum, bir gün biri beni bir partiye götürdü. Yaklaşık 10 erkek daha vardı, bol bol uyuşturucu ve seks. Hoşuma gitti."

Selim her zaman kendini korur, kendine bakardı. Ama davet edildiği partilerden birine ağır bağımlılık yapan uyarıcı ilaç 'kristal metamfetamin' alarak gitti. Hiç prezevatif kullanmadan üç farklı erkek beraber oldu.

Acil önlem

"Hiç kimse prezervatif kullanmıyordu" diyor Selim ve ekliyor:

"Ben de onlara uyup kullanmadım ama Pep hapı kullanabileceğim aklımın hep bir köşesindeydi".



Erkeklerle cinsel ilişkiye girenlere düzenli HIV tedavisi görmeleri tavsiye ediliyor.

Pep, HIV virüsünü vücuda girdikten sonra etkisiz hale getiren hapla acil tedavi yöntemi için kullanılan tanımlama.

Selim, grup seks partisinden bir gün sonra kliniğe gitti ve neler olduğunu anlattı. AIDS hastası olup olmadığını bilmediği biriyle anal seks yapmıştı.

Klinik, Selim'e Pep tedavisi uygulamaya başladı. 28 gün boyunca günde iki adet bu güçlü haplardan alması tavsiye edildi.

Sağlık yetkilileri Pep tedavisinin %100 etkili olduğunu söylemiyor ama yalnızca son çare olarak öneriyor.

Prezervatifler yırtılabilir
Asıl önemli olan, tedaviye en kısa sürede başlanması. Risk taşıdığı düşünülen ilişkilerden sonra 72 saat içinde alınması gerekiyor. Bu hap İngiltere'de acil tedavi yöntemi olarak ücretsiz temin edilebiliyor.

AIDS, 1980li yıllarda dünya genelinde yayılmaya başladı.

Selim, Pep hapı aldığı ilk günler mide bulantısı yaşadığını ama ciddi yan etkileri olmadığını söylüyor. Daha sonra HIV testi oldu ve negatif çıktı.

Hiç kimse Pep'in enfeksiyonu tamamen vücuttan çıkarabileceğini kesin olarak söyleyemiyor ama Selim, acil tedavi yöntemi olduğunu bilmenin rahatlatıcı olduğu hissinde.

"Memleketim Türkiye'de Pep hapı alan eşcinsel var mı bilmiyorum .Ama düşünün, prezervatifler yırtılıyor. Kazalar oluyor. Kadın veya erkek olun. Ne yapacaksınız?"diyor Selim.

Son yıllarda HIV tedavisinde ilerlemeler sağlandı ama ilaçlara ve bilgiye erişim ülkeden ülkeye değişiyor.

Enfeksiyon oranlarında düşüş

HIV virüsü kapanlara verilen antiretoviral ilaçlar, sağlıklı ve üretken olmalarını sağlıyor.

Telif hakkıBRENT STİRTON/GETTY
Image caption
Dünya Sağlık Örgütü Afrika Bölgesi, 2016'da 25.6 milyon kişinin HIV virüsüyle yaşadığını duyurdu.
Bugün, Dünya AIDS Günü.

Dünya Sağlık Örgütü (WHO), AIDS hastalarından yalnızca yüzde 54 yetişkinin ve yüzde 43 çocuğun antiretoviral terapi görebildiğini söylüyor.

Durumun en kötü olduğu bölge, Sahra Çölü'nün güneyindeki Afrika ülkeleri.

WHO verilerine göre, yeni AIDS hastalarının neredeyse üçte ikisi Afrika bölgelerinde yaşıyor.

Ama dünya genelinde AIDS hastalarının sayısının azaldığı belirtiliyor. 2000-2016 yılları arasında HIV virüsü kapanların oranı yüzde 39 oranında düştü, HIV'den bulaşan hastalık nedeniyle yaşanan ölümlerin sayısıda üçte bir oranında azaldı.

Bu düşüş Londra'daki eşcinseller arasında da görülüyor.

Pep'ten Prep'e

Londra'nın en büyük beş cinsel hastalık kliniğine göre, 2014-2015 arasında erkeklerle cinsel ilişkiye giren erkekler arasında HIV teşhisi konanların oranında yüzde 32 düşüş oldu.

Prep, HIV virüsünün çoğalmasını engelleyen hücreleri koruyor.

Bu düşüşün nedenlerinden birinin Prep tedavisi olduğu düşünülüyor.

Prep, HIV virüsü ile karşılaşılırsa vücuda yerleşmesini önlemeyi hedefleyen günlük hapla tedavi yöntemi. Pep ise HIV virüsünü vücuda girdikten sonra etkisiz hale getiren hapla acil tedavi yöntemi.

Selim şimdi Prep kullanıyor. Acil tedavi yöntemi olarak Pep almaya gittiği klinikte HIV uzmanlarıyla konuşmuş. Korunmasız cinsel ilişkiye girenler artınca o da güvenli seks yönteminde ısrarcı olamamış.

'Özgürlük'

Selim daha sonra Prep tedavisine başlamış. Düzenli olarak HIV testi yaptırıyor ve negatif. Klinik Selim'i ayrıca madde bağımlılığı sorunlarıyla ilgili danışmanlık hizmetiyle iletişime geçirdi.

Prep, tek bir tablet. günlük ya da "etkinlikten etkinliğe" alınıyor. Sınırlı bir zaman diliminde cinsel ilişki öncesi ve sonrası alınabiliyor.

Her iki yöntemin de, yüksek risk gruplarında olup korunmasız seks yapanları korumada etkili olduğu görüldü.

AIDS tedavisine başlamak için bireyin HIV pozitif olduğunun teyit edilmesi ve böbrek sağlığı için düzenli olarak kan testleri yapılması gerekiyor.

İngiliz eşcinsel dergisi Attitude'ün editörü Matt Cain, bahar aylarından bu yana Prep hapı alıyor ve hapın yaygınlaşmasını destekliyor.

Cain, "Ben AIDS korkusunun eşcinsel erkeklerde yaygın olduğu 80'li ve 90'lı yıllarda büyüdüm. Eşcinsel ilişkinin sonuçları birçoğumuz için korku ve utançtı" diyor.

Sanal ilaçlar
Cain, Prep tedavisinin eşcinsel erkeklerin korkusuz cinsel hayata kavuşabilmeleri için önemli olduğunu düşünüyor.

"Geçmişte hatalarım oldu. Pep almak zorunda kaldım ama şimdi cinsel hayatımda korkuya yer yok" diyor Cain.

Sağlık uzmanları HIV'ye karşı ucuz ve güvenilir yöntem olarak prezervatif kullanımını öneriyor.

Ama Prep tedavi yöntemi de risk faktörü içeriyor. Aslında bir araştırmaya göre etkili olma oranı yüzde 86, bu oran birçokları için yeterli değil.

Matt Cain, "Ama bu araştırmaya katılan bazı gönüllüler ilaçlara tamamen bağımlı kalmadı ve bazılarının da HIV pozitif olduğu düşünülüyor. Daha büyük çaplı araştırmalar var ama onların sonuçlarını beklemeliyiz" diyor.

Cain tabletlerini Bangkok'taki yasal bir klinikten internet aracılığıyla satın alıyor. Bu klinik ilacın aynısını aylık yaklaşık 65 dolar gibi bir fiyata satıyor. Tabletin patentli fiyatı ise 10 kat fazlası.

İngiltere ve İskoçya, Prep tedavisini ulusal sağlık hizmetlerine dahil etti. Aralarında Fransa, Avustralya ve Kanada'nın da olduğu bazı ülkelerde de Prep tedavisi uygulanıyor.

Kim ödüyor?

Bu haber yazıldığı sırada Brezilya'da da Prep tedavisinin yüksek risk grupları için bugünden itibaren başlaması planlanıyordu.

İngiltere'de sağlık yetkilileri yaklaşık 10 bin kişide Prep tedavisi uyguluyor.

ABD'de yapılan 3 yıllık denemenin sonuçları, New England of Medicine dergisinde 2010 yılı Kasım ayında yayımlanmış, 'Prep adı verilen yeni tedavi yöntemi' olarak ilk kez adı geçmişti.

Matt Cain, "ABD'ye gittiğimde Grindr (eşcinseller için çöpçatanlık uygulaması) yükleyerek döndüm. Çoğunun statü kısmında 'HIV negatif, Prep alıyor' yazıyordu. Şimdi ise hemen hemen herkes böyle yazıyor" diyor.

2010 yılında yapılan araştırmadan sonra Prep ABD'de yaygın hale geldi. Masraflarını özel sigorta şirketleri karşılıyor.

Sağlık sisteminin devlet tarafından finanse edildiği ülkelerde Prep'in mali yükü tartışma yaratıyor.

Eleştirenler, "Neden prezervatif kullanmak istemeyenlerin mali yükünü halk sırtlanmalı?" diye soruyor.

Matt Cain bunun ayrımcı bir düşünce olduğu kanısında:

"Benim vergilerimin bir kısmı tüp bebek tedavisi gören çiftlere ya da mide kelepçesi takanlara, kürtaja, doğum kontrol haplarına, HPV aşısı olan genç kadınların tedavilerine gidiyor. Heteroseksüel olanların ihtiyaçları karşılanıyor, neden eşcinsellerin de karşılanmasın?"

Cain, dünya genelinde hükümetlerin Prep kullanımıyla da uzun vadede harcamaları düşürebileceğini savunuyor. HIV pozitif olan bir kişinin ömür boyu tedavi masrafları, önleyici haplardan daha yüksek olabiliyor.

Brezilya'nın da Prep tedavisine başlaması bekleniyor.

Ama bazı sağlık yetkilileri, prezervatif kullanımının azalmasıyla eşcinsel erkekler arasında cinsel yolla bulaşan hastalıklarda artış yaşanabileceği uyarısında bulunuyor.

The Attitude dergisi editörü, bu düşüncenin eşcinsel ilişkileri "şeytanlaştırmanın başka bir yolu" olduğu görüşünde:

"Prezervatifsiz cinsel ilişkiye giren çok sayıda heteroseksüel tanıyorum. Hiç kimse onlara böyle tepki göstermiyor.

"Eşcinsel erkekler prezervatifsiz cinsel ilişkiye girdiğinde ise bu ahlaki yargılama mevzu oluyor. Daha zayıf enfeksiyonlardan korumadığı için HIV tedavisi olamayacağınızı söylemek çok saçma."

Matt Cain, Prep'in eşcinsel erkekleri özgürleştirecek ve heteroseksüellerle eşit seviyeye çekecek önemli bir etken olduğunu söylüyor ve sözlerini şöyle noktalıyor:

"Bu iyi bir şey değil mi? Kim korkuyla yaşamak ister ki?"

http://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-42193931


Araştırma: HIV virüsü kapan biri artık 78 yaşına kadar yaşayabilir

Yapılan son bir bilimsel araştırmaya göre, AIDS hastalığına neden olan HIV virüsünü yakın zamanda kapan biri, tedavideki ilerlemeler sayesinde virüsü taşımayan biri kadar uzun yaşayabilir.

İngiliz The Times gazetesinin okurlarına duyurduğu araştırma İngiltere'deki Bristol Üniversitesi tarafından yürütüldü ve yayımlandı.

Bu araştırmaya göre 20 yaşında iken teşhis konulan biri, daha iyi ilaçlar sayesinde 78 yaşına kadar yaşayabilir.

Teşhisin ilk yıllarında hastalıktan hayatını kaybetme oranı da, 2000'li yıllara kıyasla yarı yarıya azalmış durumda.

Çalışmayı yürüten ekibin başı olan Adam Tickey, gazeteye, "Araştırmamız, HIV tedavisinin tıbbi gelişmelerle nasıl bir başarı hikayesine dönüştüğünü ortaya koyuyor" dedi.

1980'li yıllarda Aids salgınının ilk yıllarında, HIV teşhisi koyulan bir hastaya "ölü" gözüyle bakılıyordu.

HIV'in vücutta çoğalmasını ve etkinleşmesini engelleyen antiretroviral ilaçların 20 yıldır kullanıldığını açıklayan Tickey, ancak yeni ilaçların daha az yan etkisi olduğunu ve virüsün bunlara karşı direnç kazanamakta güçlük çektiğini söyledi.

HIV virüsü taşıyan yaklaşık 100 bin insanın yaşadığı İngiltere'de her yıl 6 bin kişiye teşhis koyulduğu belirtiliyor.

http://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-39880304


HIV pozitif hastanın tedavisi tartışması: 'HIV ahlaki değil, tıbbi bir durumdur'
Hatice Kamer

Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Kadın Doğum Servisi'nde HIV taşıyan hamile bir kadının ameliyatı öncesi ve sonrasında gelişen ve birden fazla soruşturmaya neden olan olayın yankıları sürüyor.

Geçen ay yaşanan olayda Dicle Üniversitesi Hastanesi'ndeki bazı doktor ve asistanlar hastanın HIV pozitif olması nedeniyle hastayla ilgilenmeyi kabul etmemişti. Hastane, hekimler hakkında soruşturma başlattı.

Ancak bu olay meslek etiği, hasta ve hekim hakları, HIV'ye (Human Immunodeficiency Virus / İnsan Bağışıklık Yetmezlik Virüsü) karşı toplumsal algıyla ilgili tartışmaları yeniden gündeme getirdi.

Türkiye'de HIV pozitifli bireylere karşı yaklaşımı, HIV pozitif bireylerin tedavisinde alınması gereken önlemleri, hasta ve hekim haklarını, enfeksiyonun Türkiye'de yayılma oranını uzmanlara sorduk.

Olayda mağdur hastanın ve eşinin HIV tedavilerini yapan Dicle Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Kemal Çelen, HIV'in kronik ve tedavi edilebilir bir hastalık olduğun söyledi, toplumda yer etmiş yanlış algıya dikkati çekti.

HIV'e karşı toplumdaki ön yargının algının ve bilgi eksikliğniin sağlık alanına da yansıdığını söyleyen Profesör Çelen, ön yargılardan dolayı HIV pozitif hastaların, hastalıklarının bilinmesinden çekindiklerini söyledi.

"Hekimler ameliyata girmek istemiyor"

Çelen, ameliyata girmek istemeyen hekim iddiasını da toplumdaki yanlış algının hekimler arasında yer bulmasına bağlıyor. Ameliyattaki sterilizasyon dışında ek tedbir alınması gerekmediğini belirten Çelen şöyle devam ediyor:

"Tüm hastalara ameliyatta aynı standart uygulanmalı. Hasta HIV pozitif diye ek bir önlem alınmıyor. Bir sezaryen işlemi yapıldığında hiçbir hastalığı olmayana yaklaşımınız neyse, HİV'liye de yaklaşım öyle olmalı. Bilmediğimiz binlerce bulaşıcı vakayla karşılaşıyoruz ama birçok hastalık koruyucu tedbirle bertaraf ediliyor".

"Toplumdaki AIDS korkusu ayrımcılığa neden oluyor"

Türk Tabipler Birliği Diyarbakır Tabip Odası Başkanı Mehmet Şerif Demir de, AIDS/HIV pozitif kişilerin haklarının, diğer hastalardan farklı olmaması gerektiğine dikkat çekiyor.

Hekimlerin ve sağlık kurumlarının, hastalığın derecesine bakmaksızın tüm hastalara yeterli ve insani bakım vermekle yükümlü olduğunu hatırlatan Şerif, toplumda AIDS korkusunun, HIV/AIDS ile yaşayan insanlara uygulanan suçlamalara ve ayrımcılığa gerekçe oluşturduğunu belirtiyor:

"HIV/AIDS ile yaşayan kişilerin doğru tedavi ve bakıma ulaşmasının önünde duran engellerden en önemlisi damgalanmadır. Bu durumda tedaviye erişimleri engellenmekte, çalışma hakları ellerinden alınmakta, eğitim haklarından mahrum bırakılmakta, yaşam hakları dahi ellerinden alınabilmektedir."

Dünyada 36, 9 milyon HIV pozitif ile yaşayan birey var

Dünya Sağlık Örgütü göre, HIV ile yaşayan insan sayısı 36.9 milyon. 1,2 milyon kişi ise AIDS nedeniyle hayatını kaybetti.

Sağlık Bakanlığı verilerine göre Türkiye'de ilk vakanın tespit edildiği 1985 yılından günümüze kadar bildirimi yapılan HIV/AIDS sayısı 11 bin 109. 1 Aralık Dünya AIDS Günü'nde yaptığı açıklamada Sağlık Bakanlığı, Türkiye'nin dünyada HIV/AIDS açısından, hastalığın az sıklıkta görüldüğü ülkeler arasında değerlendirildiğini belirtti.

"Türkiye'de son 5 yılda HIV çok arttı"

HIV ile yaşayan bireylere destek için kurulmuş Pozitif Yaşam Derneği, Sağlık Bakanlığı'nın açıklamalarının aksini söylüyor ve son beş yılda HIV virüsünün Türkiye'de çok arttığına dikkat çekiyor.

Derneğin Yönetim Kurulu Üyesi Canberk Harmancı, 1 Aralık 2017 tarihi itibarıyla Türkiye'de 16 bin 644 kişiye HIV pozitif tanısı konulduğunu söyledi.

BBC Türkçe'nin sorularını yanıtlayan Harmancı şöyle devam etti:

"1985 ile 2010 arasında 25 yılda 4500 kişiye HIV tanısı konmuşken, 2011-2017 yılları arasında altı yıllık gibi kısa bir zamanda 12 bin kişi HIV pozitif ile yaşadığını öğrenmiştir. Son beş yılda enfeksiyon hızla yayıldı ve dünyada enfeksiyonun en hızlı yayıldığı bölge Türkiye."

Harmancı, Sağlık Bakanlığı'nın 2016 sağlık istatistik yıllığına sadece AİDS evresinde tanı alan 103 kişinin eklendiğini, 2016'da HIV tanısı alan 2600 kişinin gözardı edildiğini ileri sürüyor: "Gelişen tedavi yöntemleriyle bireylerin AIDS evresine gelmeden yaşadıkları dünyamızda, sırf artışı görmezden gelmek için kullanılan bu yöntem Türk Sağlık sistemini ve devletini zarar uğratıyor" dedi.

Harmancı, son birkaç ay içinde Dicle Üniversitesi'nde yaşanan olaya benzer onlarca vaka sayabileceklerini söyleyerek şöyle devam etti:

"Hasta sırf HIV pozitif olduğu için operasyona girmemeyi kendinde hak gören kişi aynı zamanda hekim yetiştiriyor. Bu da bu ayrımcılıkların eğitim yoluyla yeniden üretimini sağlıyor.

"Bu vakalarda iyileşme görülmemesinin nedenlerinden biri, sağlık profesyonellerinin hata olduğunu görseler dahi birbirlerini korumaya çalışmaları. Hekimler hatanın üstünü kapatmaya çalışarak bu çarkın kırılmasını engellemekte ve suçu pekiştirmektedirler."

"Hastalığın bulaşma yolu üzerinden ahlaki değer üretiliyor"

Harmancı, enfeksiyon uzmanları dışında birçok hekimde HIV konusunda ahlaki kodların da devreye girdiğini ve toplumda HIV'e karşı ilk tepkinin korku, sonra nefret olduğunu söylüyor:

"Korku duygusunu HIV enfeksiyonuyla bağdaştırılan ölümcüllük algısı üretirken, nefreti enfeksiyonun cinsel yolla bulaşıyor olması destekliyor."

"HIV ahlaki değil, tıbbi bir durumdur" diyen Harmancı, hastalığın bulaşma yolu üzerinden ahlaki değer üretildiğini, HIV'li bireylerin ahlaksızlıkla suçlanarak nefret objesi haline getirildiklerini söylüyor.

Sağlık Bakanlığı verilerine göre HIV enfeksiyonu yüzde 49.8'i cinsel yolla, yüzde 1.5'i damar içi madde kullanımı yoluyla bulaşıyor. Bulaşma yolu bilinmeyen vakaların oranı ise yüzde 46,7.

Harmancı, Türkiye'de HIV'e karşı toplumsal algının temelinde medyanın tavrının ve kullandığı ötekileştirici dilin payının da çok yüksek olduğuna dikkat çekiyor.

"Biz medya profesyonellerine AIDS'li veya AIDS hastası kullanımlarının hatalı; HIV'li demenin ötekileştirici olduğunu kavratamadık. HIV ile yaşayan birey demek gerekiyor. AIDS diye bir hastalık yok, HIV enfeksiyonu tedavi edilmezse, ortaya çıkan yeni evreye AIDS deniyor."

Ne olmuştu?

27 yaşında HIV Pozitif gebe bir kadın, Aralık ayında doğum sancıları tutunca Siirt'ten, Dicle Üniverisitesi Hastanesi'ne ne sevk edildi. İddialara göre Doğum Kliniği'ne birçok hekim hastanın ameliyatına girmeyi kabul etmedi. Bunun üzerine Başhekimlik devreye girdi ve o sırada görevli olmayan bir doktor evinden gelerek ameliyatı yaptı. Doktora yardım eden iki aylık asistan hekimin parmağına ameliyat sırasında iğne battı.

Hekime Proflaktif (koruyucu) tedavi uygulandı ama genç asistan suç duyurusunda bulundu.

Dicle Üniversitesi Hastanesi Başhekimi Prof.Dr. Ali Kemal Kadiroğlu ''Ben bu hastaya bakmam'' yaklaşımın kabul edilemez olduğunu, defansif'' davranıp ameliyata girmeyi kabul etmeyen bazı hekimlerin hakkında tutanak tutulduğunu söyledi. Kadiroğlu, hastanede koruyucu malzeme olmadığı iddialarının doğru olmadığını, bariyerli eldivenlerin iğne batmasına engel olmadığını savundu.

Üniversite konuyla ilgili soruşturma başlattı. Diyarbakır Başsavcılığı asistanın şikayeti üzerine "Taksirle adam yaralama ve adam öldürmeye teşebbüs'' iddiasıyla soruşturma başlattı.

Sağlık Bakanlığı ise 'tedaviden imtina etmek veya hasta seçmek gibi hekim meslek etiğiyle bağdaşmayan davranışları tasvip etmediklerini" söyleyerek soruşturma başlattıklarını açıkladılar.

Olayla ilgili Diyarbakır Tabip Odası da inceleme başlatan bir diğer kurum.

http://www.bbc.com/turkce/haberler-turkiye-42590399

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder