23 Mayıs 2010 Pazar
‘Kendinizle gurur duyun’ mesajı verdi, gay-lezbiyen turist istedi
Toronto Turizm ve Kongre Birliği Başkan Yardımcısı Andrew Weir, gay ve lezbiyen turizmini geliştirmenin en öncelikli hedeflerinden biri olduğuna dikkat çekerken, “Gay gezginler sadece yazın değil, tüm aylarda tatil yapıyor, daha sık seyahat edip, çok fazla para harcıyor. Bu tam da bizim istediğimiz şey. Biz gaylerin Toronto’yu ziyaret etmesini, burada tatil yapmasını hedefliyoruz” dedi.
Gay ve lezbiyen kültürü için düzenledikleri ‘Pride Toronto’nun festivallerinden biri olduğunu vurgulayan Andrew Weir, her yıl 1 milyondan fazla kişinin Toronto’ya dünyanın dört bir yanından bu festival için gittiğini söyledi. Onlara ‘Gelin ve kendinizle gurur duyun’ çağrısı yaptıklarını anlatan Andrew Weir, Toronto’da çok fazla eşcinsel yaşadığını, gay ve lezbiyen birlikleri ile birlikte çalışıp onları desteklediklerini de vurguladı.
Sofistike gezginler
Andrew Weir, Toronto’da gay ve lezbiyen turizmini geliştirmenin yüksek önceliklerinden biri olduğunu belirterek sözlerini şöyle sürdürdü:, “Yaptığımız bir diğer şey de şu, sadece gay’lerin yaşadığı alanları onlara sunmuyoruz. Sofistike kent gezgineleri olan gay’lerin seyahatlerine Toronto’nun destinasyonlarını sunuyoruz. Sadece gelin ve gay barlarımızı görün demiyoruz. Çünkü gayler de alışveriş yapmak, yürüyüşe çıkmak, müzeleri ziyaret etmek istiyorlar.”
Gay medya buluşması
Gay ve lezbiyenlere ulaşmak için farklı yolları deneyeceklerini de anlatan Andrew Weir, önümüzdeki aylarda dünyanın dört bir yanındaki gay basınını Toronto’ya davet edeceklerini söyledi. Tur operatörleri ve ajanslarla çalışıp, her ülkenin gay pazarını incelediklerini de belirten Weir, “Örneğin geçen yıl Uluslararası Gay ve Lezbiyen Seyahat Birliği’ni Toronto’da misafir ettik. Hangi pazarın gay turizmi için en yüksek potansiyeli taşıdığını söylemek çok zor. Ancak büyük şehirler diyebilirim. Genelde gaylerin yaşadığı büyük topluluklar büyük şehirlerde. Buralarda gay medya da çok aktif” diye konuştu.
Yeliz Öz- Hürriyet Gazetesi
Göbeğinizle sevimli olduğunuzu düşünmekten vazgeçin
Tarihin gözde erkeklerine bakın; biri bile göbekli değil! O yüzden artık göbeğinizle sevimli olduğunuzu düşünmekten vazgeçin. Dr. John Biffra’nın yeni kitabı “Erkekler İçin Garantili Göbekten Kurtulma Rehberi”ndeki kurallara uyun, fit olun.Waist Disposal: The Ultimate Fat Loss Manual for Men (Erkekler İçin Garantili Göbekten Kurtulma Rehberi) adlı kitabın yazarı Doktor John Biffra, beş maddeye uyarsanız bir ayda göbeğinizin erimeye başlayacağını söylüyor.
İşte o 5 madde:
-Kalori saymayı unutun! Kaloriler yerine ne yediğinize dikkat edin. Yüksek proteinli, düşük kalorili ve doyurucu yemekler yemelisiniz. Aç kalıp iştahınızın şahlanmasına yol açmayın. Ara öğünlerde kuruyemiş atıştırın.
-Gazlı içeceklerden, şekerli yiyeceklerden uzak durun.
-Et, balık, tavuk, yumurta, havuç ve patates dışındaki sebzeler, özgürce yiyebilecekleriniz. Her zaman şunu aklınızda tutun: Bütün alışkanlıklarımızın temelinde evrimsel geçmişimiz var. Evrimin başından beri et, balık, meyve, yumurta, fındık-fıstık, sebze yiyoruz. Ama sağlığa zararlı yiyeceklerle yakın geçmişte tanıştık. Bizim için bu kadar yeni olan yiyecekleri, hayatımızdan çıkarmak ne kadar zor olabilir ki?
-Diyeti ve sporu sadece göbekten kurtulma yolu olarak görmeyin. Yapacağınız her şey genel sağlığınız için faydalı. Bunu düşünürseniz severek spor yaparsınız.
-Amacınız kilo vermek değil, yağlardan kurtulmak olsun.
SPORUN ETKİSİ YÜZDE 40
“Bütünegzersizler kilo verdirir. Kilo vermenin mantığı, vücudun kalori yakmasıdır. Aslında oturduğumuz yerde bile bunu yaparız; nefes alıp vermek, elimizi kaldırmak, yediğimiz yemekleri sindirmek gibi yaşamsal faaliyetlerimizde vücudumuz kalori yakar'' diyen Spor Birimleri Şefi Erhan Ünal, şöyle devam etti:
''Ama önemli olan, kas oranımızı artırmak ve karın kaslarını kuvvetlendirmektir. Bunu da öncelikle direnç egzersizleriyle başarabiliriz. Ağırlık egzersizleri, pilates, yoga gibi... Bu egzersizler, kas oranlarını artırarak metabolizmayı hızlandırır. Daha çok kalori yakmak için ayrıca 30-50 dakikalık kardiyovasküler egzersizler faydalıdır; yani koşu, yürüyüş, bisiklet, kick boks, futbol, basketbol, tenis... Yağ yakarken ve göbeği eritirken; beslenme yüzde 60, spor ise yüzde 40 oranında etkilidir. Beslenmeyi düzene sokmadan kilo vermek imkânsızdır.”
-Havuç hariç, sebzelerin hepsini çiğ olarak sınırsız tüketebilirsiniz.
-Meyvelerden muz, üzüm ve incir yerine şeftali, armut, karpuz, malta eriği, kiraz, erik ve çileği tercih edin.
-Ara öğünde, sabah saat 10.30-11.00 civarı yarım simit ve bir bardak ayran tüketin. Simitteki susamın yağlarıyla ayranın yağı birleşince, karın yağlarını kırıyor. Akşam üzeri ise saat 15.30 civarında meyve yemelisiniz.
-10 günde bir, bir porsiyon sütlü tatlı yiyebilirsiniz. Ama diyet tatlı olmasın.
İçinden altı kadın çıktı!
Ali Poyrazoğlu, yeni oyunu 'Tanımadığım Adamlar'da altı farklı kadın kılığına giriyor. Usta oyuncu, oyundaki 'Madam Arşaluz' karakteri için de Fransa'dan göğüs kalıbı getirtmiş Rol gereği kadın oldular
46 dergisi için kadın kılığında kamera karşına geçen Şahan Gökbakar, akıllara rolü uğruna kadın kılığına giren ünlü oyuncuları getirdi.'Rol gereği her şeyi yaparım' diyen ünlü ve başarılı aktörler, bugüne kadar kadın kılığında cömert pozlar vermekten çekinmedi.Oyunculuklarını gösterebilmek uğruna kameraların ve objektiflerin karşısına geçen ünlüler arasında kimler yoktu ki.Kemal Sunal'dan Müjdat Gezen'e, Okan Bayülgen'den Levent Kırca'ya kadar uzanan listedeki isimler, ünlü olmanın yolunun 'kadın kılığı'na girmekten geçtiğini gösterir nitelikte.MÜJDAT GEZEN'LE BAŞLADI
Modayı Müjdat Gezen başlattı desek yanlış olmaz. 1978 yılında çekilen 'Gırgıriye' isimli filmde kadın kılığına giren Gezen, öncü isimlerden biri oldu.Gülşen Bubikoğlu, Münir Özkul, Adile Naşit ve Ayşen Gruda gibi ünlü isimlerin biraraya gelerek oynadıkları 'Gırgıriye' isimli flimde Gezen, bu haliyle herkesi güldürmeyi başardı.'Hababam Sınıfı' serisinde canlandırdığı 'İnek Şaban' karakteriyle mesaj veren Kemal Sunal da 'Şabaniye'adlı filmde kadın kılığında karşımıza çıkmıştı.
HERKESİ GÜLDÜRDÜLER
Bu anlamda sahnelerin en ünlü karakteri ise hiç kuşkusuz 'Huysuz Virjin'di.40 yıldır kendi adından ziyade 'Huysuz Virjin' olarak anılan Seyfi Dursunoğlu, kadın kılığında kendine özgü esprileriyle herkesi eğlendirdi.'Olacak O Kadar' isimli programıyla günümüzdeki olayları ve kişileri, kendi mizahı anlayışıyla anlatan Kırca, 7'den 77'ye herkesi kahkahaya boğdu.
Kırca, Bülent Ersoy'dan Muazzez Abacı'ya kadar pek çok ünlü kadını canlandırdı.Yaptığı makyaj kadar sesinin benzerliğiyle dikkat çeken Ata Demirer de pek çok stand-up gösterisinde Bülent Ersoy kılığına girdi.
Okan Bayülgen programında 'Şelale' isimli bir kadını canlandırmıştı.
Fatih Ürek de 'Şeytanın Pabucu' filmindeki rolüyle sevilmişti.
Emre Kınay ise 'Aile Reisi' dizisi için kadın olmuştu.

Kadın kılığına girdiklerinde en çok ses getiren iki ünlü ise Sarp Apak ve Gürgen Öz oldu.'Plajda' filmi için kılık değiştiren ikili, birbirilerine yaptıkları ağdayla da izleyiciyi eğlendirmeyi başarmıştı.
Bükreş’te 300 kişi gay pride için yürüdü
Dün (22 Mayıs) Romanya, Bükreş gay pride yürüyüşüne 300 kişi katıldı. Katılımcılar arasında İngiltere Başkonsolosu Robin Barnett de vardı. Hafta başında Güney Afrika, Avusturalya, Kanada, Çek Cumhuriyeti, Fransa, Almanya, İngiltere, Hollanda, İspanya, İsveç ve Amerika konsoloslukları Romanya’daki LGBT’leri destekleyen ortak basın bülteni yayınladı.
Bükreş’te 17-22 Mayıs tarihleri arasında süren eşcinsel festivali 22 Mayıs’taki yürüyüş ile sonlandı. Bu seneki etkinlikler arasında Romanya’daki LGBT bireyleri gösteren bir fotoğraf sergisi ve tiyatro oyunu da vardı.
pembedergi
Slovakya’nın ilk gay pride yürüyüşüne neo-naziler saldırdı

Slovakya’nın dün (22 Mayıs) Bratislava’da düzenlenen ilk gay pride yürüyüşüne neo-naziler saldırdı. Polis yürüyüşün güvenliğini sağlayamadı. 500 kişinin olduğu yürüyüşe 80 kişi kadar saldıran Slovenská Pospolitosť ismindeki neo-nazi grup fiziksel saldırıdan önce de yürüyüşü yumurta yağmuruna tuttu.Yürüyüşün yapılacağı çok uzun süre önceden bildirilmiş olduğu için Slovak polisinin yeterince hazırlık yapmaması eleştiri konusu oldu. Bratislava’nın bu ilk gay yürüyüşünün amacı açık görüşlü toplum ve evrensel insan hakları konseptlerini yaymaktı.
PembeDergi.com
Hapishanede bir eşcinsel olmak!
Kapalı kapılar ardında, her şeyden uzak, umutsuz… Bir hücrenin soğuk penceresinden gökyüzünü seyretmek, uçan bir martıya bakarak özgürlüğü düşlemek. Dışarıda bıraktıklarınızı, belki bir eşin sıcak kollarını, belki bir annenin saç okşamasını, belki bir çocuğun yaramazlıklarını özlemek…
Tek dayanağınız, koğuş arkadaşlarınızla kuracağınız dostluklar… Ama hepsi size nefretle bakıyorlar. Çünkü siz onlardan değilsiniz! Hatta onların nefret ettiği – her nedense- bir kimliğin temsilcisisiniz: Eşcinselsiniz yani Manisa Cezaevi’ndeki eşcinsel mahkumu intihardan son anda kurtarmışlar. Peki nasıl anlaşılmış mahkumun eşcinsel olduğu? Erkek arkadaşına yazdığı mektup, cezaevi yönetimi tarafından okununca!
Mahkum, Murathan Mungan’ın şiirinden alıntılar yapmış meğerse.
Neymiş bu şiirde geçenler? “Keşke yanımda olsaydın sevgilim” diyormuş şair… Peki suç mu? Değil.
Bir ahlak bekçisi gardiyan mektubu alıp diğerlerinin önünde, bizim mahkumun yüzüne çarpmış; “Erkek adama yakışır mı, erkek adama ilan-ı aşk etmek!” Hem eşcinsel hem mahkum ya, üstelik hayatının sırrı da çıkmış ortaya, o da gidip kendini asmış. Allah’tan son anda kurtarmışlar.
Var mı böyle trajik bir öykü? Peki var mı böyle bir adalet türü? Yok.
Tutuklu mektuplarında cezaevi yönetiminin ahlaki bir inceleme yapması söz konusu değil. Üstelik kanunda, bu konuda sır saklanması gerekliliği vurgulanıyor. Peki o mektup o gardiyanın eline nasıl geçiyor? O adam müsveddesi nasıl hakla, tüm arkadaşlarının ortasında, bir tutuklunun idam fermanını imzalayabiliyor?
Ölümden dönen o mahkum şimdi dava açmış, hakkını arıyormuş. Kişisel hakkını değil, insanlık hakkını.
Adaletimiz ona bu hakkını verirse, o gardiyan suçlu bulunursa, belki hiçbir şey değişmeyecek ama bu sonuç bundan sonrasına ‘emsal’ olabilecek. Bir daha gardiyan kısmı cümlesine, “Seni ib…..” diye başlamadan durup düşünecek.
Aslında tümü vicdan meselesi. O karanlık hücrelere, parmaklıların arkasına kendinizi koyun ve düşünün… Gökyüzünde uçup giden martı dişi mi, erkek mi?
Arda Uskan - Takvim
eşcinsel olduğu ortaya çıksa muhtarlık bile yapamaz
Sami Tosun - Sabah Gazetesi
Kız Şaban’ın çiğnenen onuru
1959’da Mardin’in Mazıdağı’nda doğmuş. Hatırlar mı bilemeyiz, küçükken ailecek geçmişler Diyarbakır’ın Mardinkapı’sına. Adını soyadını, ilkokul üçüncü sınıfa kadar yazmış defterlerine, ötesi fazla gelmiş, bırakmış. 49 yaşında, iki sene önce öldürüldüğünde, gazeteler daha 10’lu yaşlarında ‘kadınsı’ davranışlarının dikkat çektiğini, çevresi tarafından dışlandığını, babasının onu evden kovduğunu yazdı. Belki de evden kovulduğu için bıraktı okulu.
10’lu yaşlarında evsiz bir Şaban ne yapar? Gazeteler fuhuş yaptığını yazdı. 11-12 yaşında mı başladı? Mersin’in, Adana’nın pavyonlarında konsomatrislik yapana kadar nerede uyudu bu insan? Diyarbakır’ın, Mardin’in, kıza benzediği için gidip babasına laf sokan adamlarına pavyonlarda ‘Kız Şaban’lık yaptıktan sonra nerede uyandı? İstanbul’a gitmiş diyorlar sonra, Pürtelaş’a, Kazancı’ya, Cihangir’e; bu kez Yeliz olarak…
1980’de askere aldılar, tez vakitte çürüğe ayırdılar. O aradaki dört yılda ne oldu, 1984’te hangi parayla, kimin ameliyat masasına yattı kadın olarak kalksın diye? Haberlerde Ali Nihat Mındıkoğlu’nun ismi geçiyor; ama gazetelere tekzip mektuplarıyla “Ben yapmadım” diyor Profesör. O zaman kim?Burası İstanbul, burada böyle… Artık tam bir Kız Şaban olarak sokaklarda… Hortum Süleyman’la çok hatırası vardı, kesin; iki yıl sonra dayanamadığı bir gün döndü Diyarbakır’a. İnatsa inat… Hançepek’te, genelevin tam karşısında bir ev kiraladı. Penye tişörtlerini memelerinin tam altından içine soktuğu, çiçekli basmadan yere uzanan eteği, boynunda beşibiryerdeleri, kolunda burma bilezikleri ve hep Şaban gibi kesilmiş saçlarıyla korsan genelevinin sahibesi oldu. O kapının onca yıl kaçak işleyebilmesinin de var sebepleri.
Zamanında onu babasına ihbar edip evinden kovulmasına vesile olan eniştesiymiş. Unutmamış. Tam 20 yıl sonra gidip eniştesini bacağından vurdu Kız Şaban. Diyarbakır Merkez Kapalı Cezaevi’nde kimse istemedi onu koğuşunda. Derler ki, bir tek siyasi kadın tutuklular Kız Şaban olarak buyur etmiş onu aralarına.
Cezaevinden çıktı, geç kalmış gibi işe koyuldu. Çok para biriktirdi, inat gibi dünya malına yatırdı her şeyini, oynar gibi parayla, tefecilik de yaptı. Ama ortak olduğu eczanede parası çıkışmayan yoksullara, paketleyip verdirtiyordu da ilaçları. Göçmenlerin, yasanın dışına itilmişlerin, karaların, kaçakların, Çingenelerin mahallesinde yardımseverliğiyle anıldı hep. Parası olsa da bırakmadı Hançepek’i… 2004’te kadın satma işini bıraktı sadece.
Hayatında en kıymetlisi, son 13 yılını birlikte geçirdiği, ‘oğlum’ dediği, ailesine de yardım ettiği Ali Yavuz’du. Zaten birlikte öldürüldüler 2008’de; Ali 35’inde o zaman. Kız Şaban hep en büyük emelinin Ali’yi evlendirmek, torun yüzü görebilmek olduğunu söyledi. Ama ölümünden sonra gazetelerde ‘evlatlık’ı hep tırnak içinde yazdılar. İkna olmamışlardı.
Yüzüne atılan jiletler, kim bilir kaç kez ıssızda gasp… Bahçe duvarlarını gittikçe sağlamladığı, pencerelerin ve dahi tavanların demirlendiği, oyun masasının, iskambil destesinin hiç toplanmadığı bir ev… Ve sonra açılmamış okey taşlarının durduğu bir masanın dibinde, alacak verecek davasından, 40 lira için işlendiği söylenen iki cinayet; dört tutuklu… Geçen hafta dördünün de cezası müebbet hapise bağlandı.Çelen, resmi kayıtlara geçen Diyarbakır’ın ilk transseksüeli, geriye Kayapınar’da bir mezar taşı bıraktı.Kemal Sunal’sız, başka bir Şaban filmi…
Pınar Öğünç - Radikal
İlk Kürtçe LGBTT dergisi 'Hevjîn' çıktı
Eşcinsel ve transeksüellerin ilk Kürtçe dergisi “Hevjin” adı altında çıktı. Dergi iki ayda bir yayınlanacak. Diyarbakır’da yaklaşık 3 yıldır çalışma yürüten Hevjîn LGBTT oluşumu (Lezbiyen, Gay, Biseksüel, Travesti, Transeksüel) oluşumunun ilk Kürtçe dergileri olan “Hevjîn” çıktı. Derginin ilk sayısı 4 yıl önce İstanbul’da bıçaklanarak öldürülen gazeteci-yazar Baki Koşar’a ithaf edildi.Dergide bir dosya konusu olarak “Kürt eşcinsel ve transseksüeller vardır” deniliyor. Derginin anışma kurulunda; Ezra Yıldırım, Diren Özkan, Harika Peker, Mekiye Ormancı, Melike Çoşkun, Mij Ba, Naşide Buluttekin,Nebahat Akkoç ve Özlem Örçen yer alıyor.Muhafazakarlar eşcinsel yürüyüşüne tepkili
Yürüyüşçülere 'normalleşme' çağrısı yapan grup, 'Yürüyeceğinize, gidin tedavi olun' tavsiyesinde bulundu. Dünya Çeşitlilik Günü'nü dolayısıyla bir grup eşcinsel 6 yıldır mayıs ayının üçüncü haftasında Bükreş sokaklarında yürüyüş yapıyor. Katılımcıların çoğunu değişik Avrupa ülkelerinden gelenlerin oluşturduğu grubun aktivitesine bu yıl Bükreş'teki 11 Avrupa büyükelçisi yazılı beyanla destek verdi.
Yürüyüşün dış mihraklı olduğunu düşünen milliyetçi-dindar kesim ise buna tepkili. Yağmurlu havaya rağmen patrikhane binası önünde toplanan 100 kadar genç, yürüyüşe izin veren kurumlara, parlamenterlere ve destek veren Avrupa elçilerine attıkları sloganlarla tepki gösterdi.
Ellerinde çarpık ilişkilere tepkiyi ifade eden pankartlara taşıyan protestocular, 'Biz çeşitlilik değil, normallik istiyoruz', 'Romenler temizdir, lanetli eşçinsel değil!', 'Romanya Sodom değil' diye bağırdı. Göstericiler, aşırı yağan yağmur için, "Bu bir rahmettir; geceye kadar devam eder de onların yürüyüşü iptal olur." temennisine diğerleri 'amin' diyerek katıldı.
Yağmur nedeniyle erken dağılan gruptan bir protestocu, yürüyüşe destek veren ülke elçilerine ateş püskürdü. Bu elçilerin Romen halkı ve Hıristiyanlıkla dalga geçtiklerini ileri süren protestocu tepkisini, "Şu an AB'den gelen her şey Romen halkının aleyhinedir. AB ülkeleri eşçinselliği zorla boğazımıza sokuyor, ama biz Hıristiyan bir devletiz." sözleriyle dile getirdi.
'Şu yağmur Allah'ın bir rahmeti' diyen bir başka protestocu ise, önemli bir dini bayram arefesinde yapılan bu gösteriyi millete büyük saygısızlık olarak görerek, "Bu dejenere edici hareketlerle, resmen yüzde 90'ı Ortodoks Hıristiyan olan bir millete küfrediyorlar.' ifadelerini kullandı. Hafta başında beri değişik etkinliklerle gündem oluşturmaya çalışan eşcinsellere bu yıl İngiltere, Çek, Almanya, Fransa gibi büyükelçilikler kucak açarak aktivite mekanları sağladı. Bu akşam gerçekleşecek yürüyüşe çoğu yabancı yaklaşık 600 kişinin katılması bekleniyor.
Star Gazetesi
MÜSLÜMAN ERDOĞAN ve AKP: EŞCİNSELLİK “CAİZ”DİR! YÜRÜYÜN İBNELER!
AKP ile “çok sıradan / olağan” hale gelen bu Eşcinsellik, Lezbiyenlik ve Gay’lik, “iki kişi” arasında kalsa anlamı bir başka, Televizyon’la, Gazete’yle, Yürüyüş’le veya bir başka propaganda aracıyla “Toplum”a yaygınlaştığında anlamı başkadır! Bu “alenileştirilemez”… Allah’ın bu konudaki düşüncesi çok açıktır, bu bir “iğrençlik”tir:
Ve Lût... Toplumuna şöye demişti: "Sizden önce âlemlerden hiçbirinin yapmadığı bir iğrençliğe mi girişiyorsunuz?" (A’raf 80)
Topluma yaymak / sevdirmek için “Eşcinsellik” adı konan, fakat asıl adı hepimizin bildiği gibi “ibnelik” olan bu “sapık ilişki”, ilk defa Lût Peygamber Zamanı’nda Yaşayanlar tarafından yapıldı… Ondan önce hiç kimse “kadın-kadına” veya “erkek-erkeğe” cinsel ilişkiye girmedi:
Lût'u da gönderdik. Toplumuna şöyle demişti o: "Öyle bir iğrençliğe bulaşıyorsunuz ki, sizden önce âlemlerden bir tek kişi bunu yapmamıştır." (Ankebut 28)
Yani o Lût Kavmi’nde başlayan bu 1-2 kişilik sapıklık, Kavim içinde “aleni” yapılmaya başlanınca bütün Lût Kavmi’ne yayıldı yani sıradanlaştı / normal bir ilişki haline geldi… Bu geliş ve gidiş, Lût Kavmi’nin Ruhsal Torunları’nı aratmayan Erdoğan-AKP İktidarı’nda “zirve” yaptı ve bunlar artık “Yürüyüş” bile yapar oldu:
“2003” Haziran ayında, Lambdaistanbul, Eşcinsel Onur Haftası Etkinlikleri’ni 10. yaş kutlamalarıyla birleştirdi. 10. Yıl Lambdaistanbul Eşcinsel Onur Etkinlikleri kapsamında, Türkiye’de ilk defa eşcinseller kendi başlarına İstiklal Caddesi’nde, yaklaşık 50 kişinin katılımıyla bir yürüyüş gerçekleştirdi. (lambdaistanbul Sitesi)
Önce 50 kişi ile yapılan bu yürüyüş, sonraki yıllarda da AKP’nin “Caiz’dir Fetvası”yla binleri geçti:
İstanbul Eşcinsel Onur Yürüyüşü 2007: Geçtiğimiz Pazar günü, ilk denemeden 15 sene sonra İstanbul'da 1500 kişi tutuklanmadan, itilip kakılmadan belki de Türkiye'nin ilk hakiki "Pride Yürüyüşünü=Gurur Yürüyüşü’nü" gerçekleştirdi. (Kürşad Kahramanoğlu / KAOS GL / forum.ciwciw Sitesi / 15 Temmuz 2007)
Murat Ytağanbaba - İnternetajans





.jpg)


