By Deniz Elin Deniz -9 Ocak 20224
Haberlerde gördüm. Diyanet, bünyesinde bulunan yatılı çocuk yurtlarındaki güvenlik kameralarını yetersiz geldiği için değiştirecekmiş. Allah Allah, Diyanet gibi “uhrevi”, “ulvi” bir kurum bünyesindeki çocuk yurtlarının kamera sistemlerini neden değiştirme, güçlendirme ihtiyacı hissetsin ki?
Tabii ya, şeyden olabilir. Hani bazen hırsızlar camilere bile dadanır ya, ondan.
Yok değil.
Hım, o zaman, organ mafyası sabilere musallat oluyordur.
O da değil!
Ay o zaman şeydir, şey. Diyanet’e de Fetö, PKK iltisak, ihtişaf, ay inkişaf..Aman her neyse işte o şey etmiştir.
Hayır, maalesef hiçbiri değil.
Maalesef dedim çünkü, asıl gerekçeyi anladığımda, “Keşke gerekçe bunlardan biri olsaydı” diye geçirdim içimden. Eminim asıl gerekçeyi duyduğunuzda siz de benim gibi “keşke” diyeceksiniz, çünkü Diyanet’in güvenlik kamerası geliştirme icraatının arkasındaki asıl endişe tüm bunlardan çok daha dehşetengiz, çok daha alçak bir şey. Sıkı durun, Diyanet, din-Kur’an öğretmek için yurtlarına aldığı erkek çocuklarını bünyesindeki olası bazı sapkın belletmenlerin tacizlerinden korumak için kamera sistemlerini yenileme ihtiyacı duymuş.
Düşünebiliyor musunuz!
İnsanın gönül rahatlığıyla çocuğunu teslim edeceği bir kurum ve bu yaşananlar.
“Din öğretimi” ve özellikle de “İslam Öğretimi”, “çocuk”, “Kur’an Kursu”, “Cinsel saldırı”…Nasıl, asla bir cümlede geçmemesi gereken kavramlar, öyle değil mi?
Ama ne yazık ki, bunları bir arada o kadar çok duyduk ki, Diyanet bünyesinde olmayan diğer dini kurumlara bağlı yurtlarda yaşananlar da cabası.
Çocuğa zorla din eğitimi zulmü yetmezmiş gibi, üstüne bir de cinsel saldırı. Zulüm içinde zulüm anlayacağınız.
İnsanın avazı çıktığı kadar; “Neuzubillah!!” diyesi geliyor
Yıllar önce bir olay vesilesiyle eski Meclis Başkanı Cemil Çiçek’in; “Bu topraklarda bin yıldır din adına yalan söyleniyor” dediğine şahit olmuştum. Çiçek’in “Muhafazakar” kimliğini anlatmama gerek yok sanırım, o bile böyle diyorsa, din eğitimi konusunda içinde bulunduğumuz vahametin boyutunu varın artık siz tahmin edin.
Evet bu topraklarda bin yıldır din adına yalan söyleniyor ve o yalanların başında da “Çocuklara din eğitimi” geliyor. Çünkü Kur’an’ın hiçbir ayetinde çocuklara din eğitimi yer almaz. Çocuktan sadece çocuklar diye söz eder. Çocuklarınızı şöyle emzirin gibi. Ya da, “Yetim çocuklara şöyle davranın” gibi, o kadar. Çocuklarınızın başını örtün, çocuklarınıza kuran ezberletin, namaz kıldırın…Ya da haşa, “Çocuklarınızı yatılı kurslara verin ki, sapkın bir belletmen musallat olsun” şeklinde bir emir yok.
Yok çünkü zaten bütün çocuklar reşit yaşa gelene kadar günahsız Müslüman’dır. Ama gelin görün ki, bu günahsız Müslümanlar kendini Müslüman zanneden bir takım günahkar büyükler tarafından zoraki din eğitimine tabii tutulmuyor mu, yanarım da ona yanarım!
Bu madalyonun bir yüzü.
Bir de öbür yüzü var, LGBT toplumunu ilgilendiren. Şöyle ki, bu tür yurtlarda cinsel tacize maruz kalan erkek çocukları- elbette bu sadece Diyanet için değil, pedofilinin olduğu her yer için geçerli- yaşadıkları bu travmayı bir ömür sırtında taşıyor. Heteroseksüel olsa bile ileriki yaşlarında “Yalancı eşcinsel” tavırlar gösterebiliyor. Kimlik çatışması yaşıyor. Gerçekte eşcinsel olmadığı halde, bir gey’e bir trans kadına cinsel partner, hatta sevgili bile olabiliyor. Ama bir yandan da bu durumu da bir türlü kabullenemiyor. “Neden ben, benim ne günahım vardı?” isyanları eşliğinde derin bir ruhsal bunalıma düşüyor. Bir yandan eşcinsel erkeklerle beraber oluyor, öbür yandan çocukken pedofili bir erkeğin tacizine maruz kaldığı için eşcinsellerden nefret ediyor. Çünkü pedofilinin saldırısını da eşcinsel bir ilişki zannediyor. Oysa pedofili tıpkı zoofili gibi asla bir seksüel eğilim falan değil, tedavi edilmesi gereken bir hastalıktır. Ama o bu önemli farkı kavrayamadan, içinde biriken nefret bir gün bir yerde, bir anda patlıyor. Artık o an, hangi eşcinsel partnerinin yatağına denk geldiyse.
Bir değil, iki değil, üç değil, dört değil, beş değil, altı değil…
Tam 38 bıçak darbesiyle onu öldürüyor!
Çünkü öldürmek istediği bir kişi değil, bir günah!
Çocukluğunda zorla boynuna dolandırılmış bir günah!
Ama olsun, ne çıkar!?
Nasılsa birazdan Diyanet Başkanı elinde kılıcıyla mihraba çıkacak ve; “Lutilik, eşcinsellik sapkınlıktır. Hastalıkların arkasında eşcinsellik vardır. Gelin hep birlikte bu illetle mücadele edelim” diyecek.
Bir diğer üst düzey yetkili de; “Bu LGBT’lilerin çocuklarımızın ahlakını bozmasına izin veremeyiz” duyarı kasacak!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder