Sema Maraşlı'dan dikkat çeken çıkış! "10 yıl sonra utanç duyacaklar"
'İstanbul Sözleşmesi' ve 6284 sayılı kanunun ortaya çıkardığı sonuçları yıkım olarak değerlendiren Eğitimci-Yazar Sema Maraşlı dikkat çeken ifadeler kullandı.
TV5'te yer alan habere göre Muhammet Binici ile Söz Meydanı programına konuk olan Eğitimci-Yazar Sema Maraşlı, 'Aile ve Gelecek' üzerine değerlendirmelerde bulundu.
Konuyla ilgili İstanbul Sözleşmesi'nin aileyi ortadan kaldırmaya yönelik bir proje olduğunu söyleyen Maraşlı şöyle konuştu:
"Bizde aile çok kuvvetli bir yapı. Aileyi yıkabilmek için; ki aileyi yıkmak demek toplumu yıkmak demektir. O yüzden bu sözleşme ve onun getirisi olarak pek çok şey aileyi yıkıma doğru götürüyor. Çok fazla bekar var, erkekler evlenmek istiyor kanunlardan korkuyorlar, hanımlar evlenmek istiyor fakat erkekler evlenmek istemiyor."
RAKAMLAR BU SÖZLEŞMENİN CİNAYETLERİ ARTIRDIĞINI GÖSTERİYOR
"Çok yanlış bir algıyla, 'İstanbul Sözleşmesi kadını yaşatır' gibi yanlış bir algıyla insanlar işe yarar bir şey sanmya başladı bunu. Şu açık bir gerçek; bu sözleşmeden önce senede kadın cinayetleri 120 civarındayken şu anda 500'ü geçti. Şimdi her gün kadın cinayeti haberleri gelmeye başladı. Görmemek için manevi anlamda kör olmak lazım, sözleşme ciddi anlamda kadın cinayetlerini artırdı. Sözleşmenin amacı da kadın cinayetlerini azaltmak, böyle yazıyor. 'İstanbul Sözleşmesi yaşatır' diye sosyal medyada profesörler bile destekliyor ama ellerinde hiçbir veri yok. Tam aksine veriler öldürdüğünü gösteriyor. Bir zehir var, öldürüyor, ama ısrarla 'Bu yaşatır' demek gibi birşey İstanbul Sözleşmesi."
İstanbul Sözleşmesi'nin daha çok eşcinselliği artırdığına yönelik iddialara ilişkin Maraşlı, ''Bu sözleşme ve kanun toplumsal cinsiyet eşitliğini savunarak kimliksizleştirme çalışmalarına zemin hazırlıyor" dedi. Hükümetin eşcinsellikle ilgili maddeleri kanundan çıkarması yönündeki söylemleri üzerine; sözleşmenin bütün olarak bir hikayesi olduğunu vurgulayan Maraşlı, "Kadın cinayetlerini azaltmak ya da kadını korumak adına toplumsal cinsiyet eşitliğini bütün topluma kabul ettirmek istiyorlar. Bu tür maddeler olduğu sürece otomatik olarak eşcinsellik yayılacak" ifadelerini kullandı.
Eğitimci – Yazar Sema Maraşlı İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı kanunun ne anlama geldiğini anlatarak bu sözleşmeyi savunanların daha sonra pişmanlık duyacağını ifade etti. Maraşlı şöyle konuştu:
"İstanbul sözleşmesi bir sözleşme. Uygulamak için bir kanun çıkarmak gerekiyordu 6284'ü çıkardılar. Bunu kabul eden pek çok ülke var, kabul etmeyen itiraz edenler var, çıkmaya başlayanlar var. Her ülke farklı kanun çıkardı. Kendi kültürlerine göre. Ama bizimki kadar zalimi yok. Ne var 6284'de? 'Kadın beyanı esastır' diyor. Bu hiçbir ülkede yok. Delilsiz, şahitsiz birine bir suç isnat et, daha sonra o kişinin masum olduğu ortaya çıksa bile kadın o iftiradan dolayı herhangi bir ceza almıyor. Bu da çok rahat bir şekilde herkesin birbirine iftira atmasına sebep oluyor. Bunların temel felsefesi, toplumda kadına şiddet var ve bunu kaldırmanın bir tek yolu var; kadını erkekleştirmek, erkeği kadınlaştırmak ve cinsiyet rollerinden toplumu temizlemek. Bu Batı'nın çok büyük bir oyunu. İnsanı yalnızlaştırmak üzerine. Ne olacak? Roller bozulacak, eşcinsellikler artacak, evlilikler azalacak, aile bitecek. Bugün şuna inanıyorum ki; bugün İstanbul Sözleşmesini savunanlar belki bir 10 yıl sonra çok büyük bir utanç ve pişmanlık duyacaklar. Çünkü öldürülen her kadının kanında onların da parmağı onların da eli var."
Eşcinsel Selin Ciğerci evlat edineceğini açıkladı! Eşcinseller evlat edinebilir mi?
Eşcinsel kimliğiyle öne çıkan Selin Ciğerci'nin yasa dışı bir şekilde evlat edineceğinin ortaya çıkması tepkilere neden oldu. Ciğerci katıldığı bir televizyon programında eski manken Deniz Akkaya ile tartıştı.
Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de eşcinsellik propagandası tüm hızıyla artmaya devam ederken, eşcinsellerin evlat edinmesi de gündeme gelmeye başladı. Eşcinsel kimliği nedniyle popüler olan transeksüel Selin Ciğerci'nin evlat edineceğini açıklaması tartışmalara neden oldu.
'İKİZ ÇOCUKLARIM OLACAK'
Geçtiğimiz aylarda çocuk evlat edineceğini dile getiren Ciğerci, ''Buraya çok mutlu bir anne adayı fotosu bırakıyorum. Biz işlemlerimize başladık. Dua edin bir aksilik olmasın, seneye evladımızı kucağımıza alalım. Benim inşallah ikiz çocuklarım olacak. Fazla dillendirmek istemiyorum. Ama beni sevenler bana dua etsin. Başka bir şey istemiyorum. Ben bu mutluluk duygusunu doğurmadan tadacağım. Doğurmakla anne olunmuyor biliyorsunuz." ifadelerini kullanmıştı.
KANUNA UYGUNLUĞUNU ARAŞTIRDINIZ MI?
Ciğerci'nin bu açıklamaları tekrar gündeme gelmiş ve magazin programında tartışma konusu oldu. Tartışmada Ciğerci, “Sizin canınız sıkılıyor galiba Deniz Hanım… Şu anda ne hamile olan biri var ne de taşıyıcı anne. Ben sadece isteklerimi söyledim. İstersem evlatlık alırım, istersem taşıyıcı annelik yaptırır hapse de girerim. Size ne?” dedi. Bunun üzerine Deniz Akkaya, “Herkes annelik normlarına uygunsa anne olabilir. Bu kadar sosyal medyadan açıklamalar yaparken, taşıyıcı anneliğin Türkiye’de kanuna uygun olup olmadığını araştırmadınız mı?” diye sordu.
FUHUŞ YAPTIĞINI KABUL EDEN BİR ZAT
“Daha çocuğum olmadan böyle konuşmalar yapıyorsunuz” diyen Ciğerci’ye karşılık veren Akkaya, “Senin çocuğun olamaz bu şekilde. Kanunlar izin vermiyor” şeklinde konuştu. Ciğerci, “Kızınla mayolu fotoğraflarını yayınlıyorsun. Onun reklamını yapıyorsun. Sana ne benim isteklerimden” diyerek tepkisini gösterdi. Akkaya Selin Ciğerci'yi Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'na şikayet edeceğini söylerken ünlü isme fuhuş suçlamasında da bulunarak, "Bu zad kendi ağzıyla parasız kaldığı dönemde fuhuş yaptığını kabul etmiştir. Herkesin ahlak anlayış kendini ilgilendirir ama anne olmayı senden öğrenecek değilim. İnsan fuhuştan buralara geldim diyerek övünürken aynı anda çocuğuna mayo giydirdin diyecek kadar işine göre değerleri değişen şahsiyetsizsin." ifadelerini kullandı.
KISA FİLME DE KONU OLMUŞTU
Yaşanan tartışmaların ardından akıllara Rusya'da eşcinsellerin evlat edinmesiyle ilgili hazırlanan kısa film geldi. Söz konusu kısa filmde evlat edinilecek olan çocuk anne beklerken elinde kız kıyafetleriyle bekleyen bir eşcinselle karşılaşıyor.
Başkan Dr. Palancıoğlu'ndan Avrupa ülkelerine ahlak ve insanlık dersi
Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Konseyinde asil üye olarak Türkiyeyi temsil etmek üzere Fransa'nın Strazburg kentinde yapılan ve video konferans toplantısına katılan Melikgazi Belediye Başkanı Dr. Mustafa Palancıoğlu, LPGTİ (lezbiyen, gey, biseksüel, transgender, intersex) olarak kısaltılan eşcinsellik, homoseksüellik ve heteroseksüellik gibi sapık ve gayri-ahlaki kavramları son yıllarda tüm ülkelere yayma ve destekleme çalışmasında olan Avrupa Ülke temsilcilerine tokat gibi cevaplar verdi.
Video konferans toplantısında konuşan Palancıoğlu, LGBT olarak bilinen eşcinsellik, homoseksüellik ve heteroseksüellik gibi yeni yaklaşımların aslında bir hastalık olduğunu, hiç bir dinde cinsiyet bozukluğunun yeri olmadığını söyledi. Cinsiyet bozukluğu sonucu oluşan bu hastalıklı durumu çeşitli gökkuşağı kavramı ve renkleri ile şirin göstererek, gençleri, çocukları ve toplumu yanlış yönlendirmenin ve aile kavramını yıpratmanın doğru olmadığını sert ifadeler ile vurguladı.
Dr. Palancıoğlu, son yıllarda LGBTİ olarak adlandırılan ve üçüncü cinsiyet adı verilmeye çalışılan hastalığa özgürlük ve hak iddialarında bulunmanın çok yanlış ve kabul edilemez olduğunu söyleyerek şunları kaydetti:
"Yüce Yaratan, dünyayı yarattığı andan itibaren sadece iki cinsiyeti var etmiştir. Lezbiyenlik, homoseksüellik biseksüellik gibi konularda şiddete, nefret söylemlerine ve ötekileştirmeye biz de karşıyız ancak erkek ve kadın haricinde üçüncü bir cinsiyet oluşturma gayretlerine de şiddetle karşıyız. Aile yapısını bozacak gayri meşru ilişkilere yol açacak LGBTİ girişimine tamamen karşıyız."
"Bu hastalığın tedavisi konusunda mücadele etmemiz gereklidir aksi takdirde aile kavramı ortadan kalkacaktır. Buna müsaade edemeyiz" diyen Palancıoğlu, "LBGTİ'li bireyleri özendirici, cezbedici hele demokrasi ile bağdaştırmak toplum ve aile düzenini bozmak gelecek nesiller için tehlike oluşturacaktır. Bu durumu yasal platformlara dönüştürmek aile yapısını ve bütünlüğünü önemli ölçüde zarar vermektedir. Ayrımcılığın karşısındayız. Ama LGBTİ'nin toplumumuza dikte edilmesine asla izin vermeyiz” şeklinde konuştu.
Başörtülü Müslüman eşcinsel kız! The Bold Type adlı dizide tepki çeken karakter...
2017 yılında ABD'de yayınlanmaya başlayan The Bold Type adlı dizide başörtülü Müslüman bir kadın eşcinsel bir karakter olarak canlandırıldı. Eşcinsellik propagandası içeren diziyle Müslüman kızlar üzerinde eşcinsellik baskısı oluşturulmaya çalışıldığı belirtildi.
Küreselcilerin tüm dünyada organize bir şekilde hayata geçirdiği 'eşcinsellik baskısı' her geçen gün artarak devam ediyor. Son olarak ABD'de yayınlanan The Bold Type adlı dizide başörtülü Müslüman bir kadın eşcinsel bir karakter olarak canlandırıldı. Müslüman, başörtülü ve eşcinsel kimliklerinin yüklendiği karakter üzerinden oluşturulmaya çalışılan algı tepki çekti.
4 SEZON SÜREN DİZİ BU YIL SONLANDI
2017 yılında ABD'deki Freeform kanalında yayınlanmaya başlayan The Bold Type, 4 sezon 46 bölüm sürdü. Geçtiğimiz aylarda 4. sezonla birlikte dizi final yaptı. Cosmopolitan dergisinin eski editörü Joanna Coles’un hayatından ilham alan dizi bir kadın dergisindeki genç çalışanların renkli maceralarını ekrana getirmişti.
MÜSLÜMAN KIZLARI EŞCİNSELLEŞTİRME ÇALIŞMASININ BİR PARÇASI
Dizinin konusundan çok dizide yer alan başörtülü Müslüman bir kızın eşcinsel olarak canlandırılması dikkat çekti. İran asıllı Nikohl Boosheri'nin Adena El-Amin adlı bir Müslüman kızı canlandırdığı dizide siyahi bir kızla eşcinsel ilişki yaşaması tepki çekti. Tepkilerin ardından yapılan açıklamalarda, Müslüman kızların arasında eşcinselliğin yaygınlaştırılması için yapılan çalışmanın bir parçası olduğu vurgusunda bulunuldu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder