7 Ağustos 2020 Cuma

7 Ağustos 2020 homofobikleri

 Bu sözleşme Lût kavmi kokuyor

STK’lar, Türk aile yapısını bozarak cinsiyetsiz ve sapkın bir toplum oluşturmak isteyen “İstanbul Sözleşmesi”nin iptal edilmesi için çağrıda bulundu. Birçok Avrupa ülkesinin sorgusuz sualsiz çekildiği sözleşmenin, Müslüman Türkiye’de hâlâ uygulanmasının kabul edilemez olduğunu ifade eden Yeni Emekli Bir-Sen Genel Başkanı İsrafil Odabaş, “Ülkemiz, eşcinselliği teşvik edip, Lût kavmi kokan bu sözleşmeden acilen çekilmelidir” dedi.

Türk aile yapısını bozmak ve cinsiyetsiz bir toplum oluşturmak için çabalayan, sapkın dernekleri koruyan “İstanbul Sözleşmesi”nin iptal edilmesi için çeşitli alanlarda yetkili olan birçok STK bir kez daha yetkililere çağrıda bulundu.

“İstanbul sözleşmesi aile huzurunu baltaladı”

Hükümetin artık uyarılara kulak kabartması gerektiğini söyleyen Diva-Sen Genel Başkanı Mustafa Çopursuz, “Bizim öteden var olan bir aile yapımız var. Bu aile yapımız birilerine benzeme, birilerine yaranmak uğruna çok bozulduğunu görüyoruz. Bugüne kadar yapılan bütün çağrılarda bu sözleşmenin hiçbir işe yaramadığı aleni olarak ifade edilmiştir. İstanbul Sözleşmesi aile huzurunu baltaladı. Sapkın derneklerin önünü açtı. Erkeklerin evden uzaklaştırılmasına neden oldu. Bir aile bireyinin evden uzaklaştırılması refah bir hayatı sağlamaz. Genç beyinlere aile kavramının önemi anlatılmalı. Peygamber Efendimiz döneminde hiçbir sözleşme yoktu ancak refah bir aile yapısı vardı. Bu konuda batının bize verebileceği hiçbir şey yoktur. İstanbul Sözleşmesi derhal iptal edilmelidir” ifadelerini kullandı.

“Bu sözleşme lut kavmi kokmaktadır”

İstanbul Sözleşmesinin ülkemize, inanç yapımıza ve aile yapımıza uygun olmadığını vurgulayan  Yeni Emekli Bir-Sen Genel Başkanı İsrafil Odabaş, “Bu sözleşme yüzde 99’u Müslüman olan bu toplumun yapısına uymuyor ve aile yapımızın tamamını tahrip ediyor. Ülke olarak bu sözleşmeden acilen çekilmeliyiz. Bu sözleşme Lut kavmi kokmaktadır. Eşcinselliği teşvik etmektedir. Gençlerimize yönelen ‘sapkın’ cinsiyet kültürü söyleminin üstün hale gelmesi bizleri kaygılandırıyor. İnsanların ezici bir çoğunluğu bu sözleşmeye karşı olduklarını açıkça sergilediler. Ancak ne gariptir ki, bazı derneklerin bu sözleşmeyi savunması anlaşılır gibi değildir. Baktığımız zaman bu sözleşmeden ‘Aile düzenini bozuyor’ gerekçesiyle çekilen birçok ülke var. İspanya, Polonya, gibi ülkeler çekilirken, benim ülkemin bu sözleşmede kalma ısrarını anlamak mümkün değil. Polonya Adalet Bakanı sözleşmeden çekilme gerekçesinde, ‘Eşcinselliği ve cinsiyet ayrımının kalkması istenmektedir. Bu kabul edilir gibi değildir’ diyerek sözleşmeyi reddediyor. Bizim toplumumuz ne eşcinselliği ne de Lut kavminin geri gelmesini istemiyor. Aile yapımızın bu sözleşme sebebiyle bozulmasını istemiyoruz” şeklinde konuştu.

Herkes safını belli etsin!

Süresiz Nafaka Mağdurları Platformu Başkanı İlhan Ergincan da “LGBT, feminist derneklerin, ülkemizin ekmeğini yiyen bazı kurumsal firmaların, AK Parti içinde ki yeşil feministlerin, derneklerin ve birkaç siyasi partinin sözde kadına şiddete son veriyor aldatmacası ile Avrupa’nın fonları ile beslenen şer odaklarına hizmet etmektedirler. İstanbul Sözleşmesi kadına şiddete son veren sözleşme değildir. İstanbul Sözleşmesi her türlü ahlaksızlığa, lanetlenmiş kavmin torunlarının eğilimlerine ve Allah’ın ayetlerine karşı getirilen bir sözleşmedir. Herkes safını belli etsin. İstanbul Sözleşmesi derhal iptal edilmelidir” ifadelerini kullandı.

“Bu projeye karşı sessiz kalmayacağız”

İstanbul Sözleşmesine ilişkin TÜRGEV Başkanı Fatmanur Altun, TÜRGEV’in resmi internet sitesinde yaptığı açıklamada, “Türkiye Gençlik ve Eğitime Hizmet Vakfı (TÜRGEV) olarak biz de giderek belirginleşen bu dayatmaya karşı net duruşumuzu ortaya koyuyoruz. Homoseksüellik ve türevlerinin propagandasının yapılması, bunları özendirici üslup kullanılması toplumumuzun ezelden beri güçlü şekilde karşı olduğu bir olgudur. Ailelerin neredeyse tamamı biyolojik cinsiyeti temel almakta, çocuklarını ‘kadın’ ve ‘erkek’ olarak yetiştirmeye özen göstermektedir. İnsanlığı tehdit eden, toplumların taşıyıcı unsuru olan aileyi yok ederek toplumsal çözülme ve çürümeyi hızlandıran, gençlerin ve çocukların anlam dünyalarını altüst ederek onları bedensel ve ruhsal olarak yaralayan bu olguyu bir norm olarak asla kabul etmeyeceğiz. Propagandasının yapılmasına sessiz kalmayacağız. Gençlerimizin ve çocuklarımızın önüne konan bu yöndeki modelleri ve teşvikleri hoş görmeyeceğiz. İnsanlığın faşist yöntemlerle baskı altına alınmasına, cinsiyetsiz, ailesiz, atomize insan üretme projesine karşı sesimizi yükselteceğiz” diye konuştu.

https://www.yeniakit.com.tr/haber/bu-sozlesme-lut-kavmi-kokuyor-1353626.html


'Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmesini yerli ve milli yasal düzenleme yapılmasını teklif...

İSTANBUL Sözleşmesi Çalışma Platformu Sözcüsü Avukat Figen Şaştım, "Sözleşmenin 80'inci maddesinde de düzenlenen usul gereğince Türkiye'nin sözleşmeden çekilmesini ve hükümetin kadına yönelik şiddet başta olmak üzere tüm canlılara yönelik şiddeti önleme ve ortadan kaldırmayı hedef alan yerli...

'Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmesini yerli ve milli yasal düzenleme yapılmasını teklif..., System.String[]

İSTANBUL Sözleşmesi Çalışma Platformu Sözcüsü Avukat Figen Şaştım, "Sözleşmenin 80'inci maddesinde de düzenlenen usul gereğince Türkiye'nin sözleşmeden çekilmesini ve hükümetin kadına yönelik şiddet başta olmak üzere tüm canlılara yönelik şiddeti önleme ve ortadan kaldırmayı hedef alan yerli ve milli yasal düzenleme yapmasını teklif ediyoruz" dedi.

Sivil toplum alanında çalışan bir kısım kuruluşların kurduğu İstanbul Sözleşmesi Çalışma Platformu, İstanbul Sözleşmesi'ni hukuki, sosyolojik ve psikolojik açıdan değerlendirerek, hazırladıkları raporu kamuoyu ile paylaştı. Platform Sözcüsü Figen Şaştım, "İstanbul Sözleşmesi, Türkiye toplumunun temel dinamiklerine aykırı olan, kullanılan kavramlar ve hegemonik dille kadın erkek cinsi arasında dayanışma ve iletişim dilini ortadan kaldıran, dünya milletlerini cinsiyetsizleştirme ve üçüncü bir cinsi oluşturmanın ilk adımlarına öncülük eden proje bir sözleşmedir. Sözleşmenin 80'inci maddesinde de düzenlenen usul gereğince Türkiye'nin sözleşmeden çekilmesini ve hükümetin kadına yönelik şiddet başta olmak üzere tüm canlılara yönelik şiddeti önleme ve ortadan kaldırmayı hedef alan yerli ve milli bir yasal düzenleme yapmasını teklif ediyoruz" dedi. 

'İSTANBUL SÖZLEŞMESİ TEMİNAT DEĞİLDİR'Platform Sözcüsü Şaştım, raporu içinde sivil toplum örgütlerinin başkanları ve temsilcilerinin de yer aldığı, hukukçu, psikolog, sosyolog ve ilahiyatçılardan oluşan 12 kişilik ekiple hazırladıklarını söyledi. Gazetecilerin sorularını da cevaplayan Şaştım, "Neden İstanbul Sözleşmesi'nden geri çekilmek istiyorsunuz?" sorusu üzerine şöyle konuştu:

"Kadına yönelik şiddeti hiç kimsenin onaylaması söz konusu değil. Türkiye'nin kendi mevzuatı bağlamında, anayasa başta olmak üzere Türk Ceza Kanunu, Türk Medeni Kanunu ve ilgili tüm kanunlarda şiddetin önlenmesi ve şiddetin ortadan kaldırılmasına yönelik 6284 sayılı 'Ailenin Korunması ve Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesi Hakkındaki Kanun' dahil yasal düzenlemelerimiz mevcut. İstanbul Sözleşmesi'ne kutsiyet atfedilmesini bizler doğru bulmuyoruz. İstanbul Sözleşmesi Türkiye'de kadına yönelik şiddetin önlenmesi ya da ortadan kaldırılmasında bir teminat değildir. Kamuoyunda böyle bir yaklaşım ve anlayış var. İstanbul Sözleşmesi sanki 2011 yılında imza altına alınıp, 2014'te yürürlüğe girene kadar 'kadına yönelik şiddeti önlemeye dair Türkiye'de hiçbir mevzuat yok' gibi bir propaganda dili kullanılıyor. Ancak böyle değil. İmza edenlerin yola çıkarken niyetinin sembolik olarak uluslararası düzeyde kadına yönelik şiddeti önleme ve ortadan kaldırmada bizlerde sizler gibi düşünüyoruz, mesajını vermek amacıyla taraf olunduğu kanaatindeyim. Türkiye'de yasal bir boşluk olduğu için değil. İstanbul Sözleşmesi'ndeki birtakım kavramların ve Türkiye'ye ve Türkiye toplumuna dayatmacı dilin doğru olmadığını düşünüyoruz. Biz İstanbul Sözleşmesi'nin hedeflerinden birinin eşcinsel tercihlerde bulunma noktasında toplumu yönlendirdiğini, cesaretlendirdiğini düşünüyoruz. Ancak cinsel tercih eşcinsellikte olsa o kişilerin şiddete uğramasını ya da kötü muameleye maruz kalmasını onaylıyoruz gibi bir anlayışa da sahip değiliz."

https://www.sondakika.com/haber/haber-turkiye-nin-istanbul-sozlesmesi-nden-cekilmesini-13486764/


Doğu Perinçek: İstanbul Sözleşmesi'nin dayattığı hayat tarzını reddediyoruz!

İstanbul Sözleşmesi’nin bir toplum modeli dayattığını ve bu modelin kabul edilemeyeceğini dile getiren Vatan Partisi Genel Başkanı Dr. Doğu Perinçek’ten önemli açıklamalar geldi.

Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, Ulusal Kanal’da Çıkış Yolu programında gündemi değerlendirdi. Ulusal Kanal Genel yayın Yönetmeni Sinan Sungur’un sorularını yanıtlayan Doğu Perinçek, İstanbul Sözleşmesi’ne ilişkin partisinin aldığı karara ve gündemdeki tartışmalara değindi.

'İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’YLE EŞCİNSELLİK DAYATILIYOR'

İstanbul Sözleşmesi’nin dayattığı topluma tarif eden Doğu Perinçek, “İstanbul Sözleşmesi şu şekilde takdim ediliyor. Televizyonlarda, radyolarda sanki kadına dayak bu sözleşme ile önlenirmiş, sanki bu sözleşmeyi imzalamazsak Türkiye’de kadına şiddet serbest olacakmış. Sözleşmenin başlığı kadına şiddeti önleme sözleşmesi ya sanki sihirli değnek geliyor, dokunuyor Türkiye’ye ve kadına şiddet, dayak kalkıyor. 2011 yılında Ak Parti hükümeti bu sözleşmeyi imzaladı ve sözleşmeyi CHP, MHP, meclisteki PKK -BDP idi o zamanki adı- yani bugünkü HDP oy birliğiyle imzaladılar. 9 yıldır bu sözleşme Türkiye’de yürürlükte. Hani nerede o sihirli değnek, niye dokunmadı Türkiye’ye? Niye cinayetlerde bir azalma yok? Bir kere bu sözleşmenin kadını dayaktan koruyan hiçbir özelliği yok. Tam tersine kadını kenara iten, kadını süren, kadını kafese kapatan bir toplum modelini dayatıyor. Bu sözleşmenin en önemli özelliği kadınla ilgili değil Türk milletine kadınıyla erkeğiyle Edirne’den Kars’a, Hakkari’ye kadar bir toplum modeli dayatıyor. Çürümüş, erkek ve kadın cinsiyetlerinin ortadan kalktığı, eşcinselliğin normalleştirildiği ve bunun da adına toplumsal cinsiyet, cinsel yönetim özgürlüğü deniyor sözleşmede” dedi.

'NEREDE EŞCİNSELLİK VARSA ORADA KADIN KAFESTEDİR'

Eşcinselliğin olduğu yerde kadınların kafeste olduğunu ifade eden Perinçek, “Nerede kadın kafesteyse orada erkek erkeğe ilişki göreceksiniz, eşcinsel ilişki göreceksiniz. Eşcinsellikle kadının aşağılanması arasında tarih boyunca bir beraberlik var. Nerede görüyoruz bunu? Eski Yunan kölecilik toplumunda, Eski Roma toplumunda, Orta Doğu’nun aşırı baskıcı, feodal toplumlarında. Şimdi de Washington’un temsil ettiği Batı’nın çürümüş emperyalist-kapitalist toplumlarında… Tüm buralarda neyi görüyoruz? Aşırı sınıfsal baskı, zorbalık.” dedi. Doğu Perinçek sözlerine şu şekilde devam etti:

“İstanbul Sözleşmesinin maddelerine baktığımız zaman toplumsal cinsiyet kavramı 15-20 yerde geçiyor. Toplumsal cinsiyeti yanlış hatırlamıyorsam 4. maddede açıklarken kadın-erkek cinsiyetinin yanında, yani doğal cinsiyetin yanında tanımlıyor. Zaten tanımlarken de adını toplumsal cinsiyet olarak tanımlıyor. Ben herkesin anlayacağı şekilde onu tanrıların cinsiyeti diye söylüyorum. Toplumsal cinsiyet dedikleri bizim kadın ve erkek diye bildiğimiz cinsiyetin dışındaki cinsiyet tarifleri. Onlar da ne oluyor? Alfabenin harflerinden L, G, B, T, İ diye tanımlanıyorlar. Yani Lezbiyen kadına kadına, Gay erkek erkeğe, Biseksüel iki cinsiyetli yani hem eşcinsel hem normal, T transseksüel yani cinsiyetini değiştirmiş. Aslında bu İ, Q diye devam ediyor. İstanbul sözleşmesinde hem eş hem partner tabiri var. Bu da eşcinseller için. İşte bu partnerler eşcinsel ve bakıyorsunuz bunlar toplu olarak evlatlık aldıkları çocuklara tecavüz ediyorlar. Onların ideoloji ve felsefesine göre bu normal oluyor çünkü eşcinsellik tercih edilen bir hayat. E o zaman o çocuklara da eşcinselliği tercih ettiren bir hayat, denklemler geçerli hale geliyor. Yani bu bir reklam. Kadına şiddeti önleme diye söylendiği için biz de kadına vurgu yapıyoruz ama kadının yanında erkek de gidiyor. Yani, kadının mutlu olmadığı bir toplumda erkek mutlu olabilir mi?”

'CUMHURİYET VATANDAŞINI SAVUNUYORUZ'

İstanbul Sözleşmesi’ni Vatan Partisi olarak tüm Türk milletine anlatacaklarını bildiren Vatan Partisi lideri, “Biz İstanbul Sözleşmesi’ni Türk milletine anlatmayı son derece önemli buluyoruz ve dayattığı hayat tarzını reddediyoruz. Emperyalizmin toplumsal modeli bizim için kurtuluş değil. Biz sınıfsal eşitliklere doğru ilerleyen, sömürünün ve baskının kalktığı, dolayısıyla kadın-erkek arasında da eşitliğe doğru ilerleyen ve kadın üzerindeki bütün baskıların ortadan kalktığı ve buna temel olan yani kadına şiddete ve baskıya temel olan bütün ilişkilerin, kültürel ilişkilerin, bir takım olumsuz anane ve geleneklerin töre adı altında kadını ve kız çocuklarını haksız durumlara sürükleyen o törelerin kalktığı bir cumhuriyet kültürünü, bir cumhuriyet vatandaşını savunuyoruz. Bunu da erkek-kadın el ele yaratılması için Vatan Partisi olarak görevlerimizi üstlenmiş durumdayız” dedi.

'6284 İLE İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’Nİ BİRLİKTE SAVUNMAK MÜMKÜN DEĞİL'

Doğu Perinçek, “İstanbul Sözleşmesi giderse 6284 sayılı kanun da gider” iddiasına yanıt getirdi. Perinçek, “İstanbul Sözleşmesi giderse 6284 sayılı kanunumuz da gider gibisinden endişeler çok yanlış. Bu tamamen İstanbul Sözleşmesi’ni korumak için getirilen bir tezdir. Doğru değil. 6284’e sahip çıkıyoruz. O Türkiye’nin toplumsal kadın mücadeleleriyle kazandığımız toplumsal hak ve hukuku düzenlemektedir. İstanbul Sözleşmesi ise Batı’nın Türkiye’ye dayattığı bir sözleşmedir. İkisi birbirinden ayrıdır. 6284 sayılı kanuna dokunamazsınız! Hayır, tam tersine 6284 ile İstanbul Sözleşmesini birlikte savunmak mümkün değil. 6284’ü siz kalkacaksınız LGBTİ’ler, lezbiyenler, gayler vs. Batı’nın müfettişleri, zabıtaları Washington ile İstanbul Sözleşmesi’ni savunacaksınız. Aynı adamlarla 6284 sayılı kanunu savunmaya kalkarsanız 6284 sayılı kanuna en büyük kötülüğü yaparsınız çünkü bu milleti karşıya itersiniz. 6284 sayılı kanunun kalkanı olarak İstanbul Sözleşmesini getirmek 6284’e yapılacak en büyük cinayet, en büyük suikast” ifadelerini kullandı.

'İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’NDEN KANUN İLE AYRILABİLİRİZ'

Ulusal Kanal Genel Yayın Yönetmeni Sinan Sungur’un “Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesinden çekilmesi için ne yapması gerekiyor? Bir hukuki düzenlemeye mi gerek var burada?” sorusunu da yanıtlayan Doğu Perinçek şunları söyledi:

“Kanun ile olur bu. Şimdi kanunla uluslararası sözleşme imzalandığı zaman kanunların üzerinde bir düzleme çıkıyor çünkü bizim Anayasamızın 90. maddesine göre uluslararası sözleşmelerin anayasaya aykırılığı kabul edilemiyor. Mesela diyelim İstanbul Sözleşmesi bizim aile ile ilgili hükümlerine aykırıdır diye Anayasa Mahkemesine dava açamıyoruz çünkü sözleşmelerin anayasaya aykırılığı iddia edilemiyor. Bu durumda sözleşmeden nasıl çekileceksiniz? Ancak kanunla çıkılabilir. Bir Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ve Hükümet kararıyla bu sözleşmeden çıkılmaz ama belki iki kademeli bir şey yapılabilir. Önce bir bakanlar kurulu karar alır ondan sonra bunu Meclis’e getirir ve Meclis’ten de onaylatarak çıkabilir.”

https://www.aydinlik.com.tr/haber/dogu-perincek-istanbul-sozlesmesi-nin-dayattigi-hayat-tarzini-reddediyoruz-215292


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder