24 Eylül 2018 Pazartesi

Ayça Şen: En çok Performans Sanatı'nı seviyorum

❤️ŞÜKRAN MORAL🌟

En çok Performans Sanatı'nı seviyorum. Çünkü tüm çerçevelerin dışında, dolayısıyla bağımsız ve "Sanat" kelimesinin içini dolduran bir Eylem! Bedenini sanatsal malzeme, yeryüzünü bir tuval olarak gören, gonseptlerin ve "söfistige yöksek senatın" dışında, dört duvardan bağımsız, örfsüz, köksüz, tamamen özgür; şaşırtmayı, uykudan uyandırmayı amaç edinmiş, attığı tokatları makam-ı varoluş mertebesine çıkaran bir sanat dalı. Ve dinamiğini cesaretten alan, korkuturcasına korkusuzluktan beslenen. Kendinizi performans sanatçısının yerine bir an koymak dahi nefesinizi kesebilir; bu kadar da ciddi. Performans sanatçılarını belki bundan seviyorum: O naiflikleriyle küçücük detayları bile sonsuz ciddiye alışlarını, coşkuyla, kanıyla canıyla anlatma güçlerini. Onları ancak empati ile anlayabiliyorsunuz ve bu da iyileşme için size her an bir başlangıç fırsatı veriyor çünkü iyileşme ancak kendini karşındakinin yerine koyarak başlıyor. Ruhunu sokaktan alan performans sanatçılarının o çocuksu, kibirden uzak, gözlerinin içine bakan ve iki ayak üzerine dikilmenin hakkını veren hassasiyetlerine ulaşabilmek hiç de kolay değil; bizim gibi az gelişmiş, kadınlığın, hele ki ifadesinde kendini korkak alıştırmamış kadınlığın deli garı ya da orospu olarak etiketlendiği şuursuz, balık gözü ile yansıyan gülüşler diyarında.
Şükran Moral @sukranmoral gibi büyük bir sanatçı ile şu hayatta oturup bir saat de olsa konuşmuş olmanın ne müthiş bir his olduğunu ancak hissedebilen şanslılar anlar. (Yazının devamı yorumlarda)
aycasenbaskan"Öyle bir sessizlik oldu ki salonda, bir an korkup seyirciye bakasım geldi" dediği sergisinde herkesin önünde bir kadınla yatakta sevişmeye başladığında aslında kendini değil yüz çevrilen cinsel özgürlük ve bedenlerimiz üzerindeki hegemonyayı sergiliyordu. Bütün performanslarında olduğu gibi hiç bir güvenlik önlemi olmadan geneleve gidip girişin üzerine "Modern Sanat Müzesi" yazıp altında da kucağında "Satılık" yazısıyla hem kadın bedeninin hem de sanat eserinin metalaştırılarak sanat alıcısını, sanatın 'pazar'laşarak sanatçının motivasyonunun önüne geçmesini sert dille eleştirmesi, hamama çıplak olarak girip erkeklerin içinde oturması, galerinin vitrininde sokağa dönük şekilde jinekoloji masasına yatarak bacaklarının arasına yerleştirdiği monitörden yansıttığı talk showlar, cinsellikle ilgili konuşmalar ile vajinalarımızın dogmalarını sergiler, üç erkekle Mardin'in bir köyünde düğün yapar ve yine belirtiyorum, bütün bunları yaparken hiç bir güvenlik gücü kullanmaz. Öyle ki, ilk sansasyonel işini Vatikan'ın bulunduğu Roma'da memeleri açıkta çarmıha gerilmiş olarak dünyanın gözüne sokma cesaretini gösterir. Dün de Contempopari orada "alıcısıyla" buluşurken Şükran Moral Moda sokaklarında "Mezbaha" filmini göstermeye çalıştı ancak "Yine" saldırıya uğradı. 
Hele ki kadının yok sayılmasının kutsallaştırıldığı egemen politikalarda Şükran Moral gibi sanatçıların halatına tutunmaktan başka bir çare var mı?

https://www.instagram.com/p/BoBaxxIHiVb/?hl=tr&taken-by=aycasenbaskan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder