21 Temmuz 2017 Cuma

Eşcinsellik evrimsel avantajı sebebiyle doğanın aslolan bir gerçeğidir

Eşcinselliğin doğada bulunuyor olması bazı biyologlar için sinir bozucu derecede zor bir sorudur; ancak eşcinsel seks dahilinde keşfedilen yeni bir fayda, bu davranışın evrimsel süreçte neden korunduğuna dair bilgiler veriyor olabilir. Meyve sinekleri üzerinde yapılan çalışmada, aynı cinsiyetten olan bireylerin seks yapması davranışının kalıtsal olabildiği ve bu davranışa neden olan genlere sahip dişilerin daha yüksek üreme potansiyellerine sahip olduğu tespit edildi. Daha fazla üreme potansiyeli, evrimsel bir avantaj demek... Evrimsel avantaja sahip olmak da, bu yönelimin popülasyon içerisinde korunması için çoğu zaman yeterli bir sebeptir. Bu ilginç araştırma, Proceedings of the Royal Society B dergisinde yayınlandı.
Bir özellik ya da davranış eğer ki bir organizmanın üreme başarısını düşürüyorsa, o özelliğin Doğal Seçilim yoluyla korunmasını beklemezsiniz. Evrimsel süreçte o özellik ya da davranış elenerek yok olacaktır. Sonuçta kısaca "evrim" olarak adlandırabileceğimiz yaşamda kalma oyununun tek amacı, genlerinizi sürdürmektir. Eğer öyleyse, aynı cinsiyetten olup da birbiriyle seks yapan ancak üreyemeyen neden bu kadar fazla sayıda tür bulunuyor? Eşcinsellik, nasıl oluyor da 1500 civarında farklı türde gözlenebilir miktarda sık bulunuyor?
Bilim insanları, söz konusu makalemizde de yer verdiğimiz gibi bu soruya birçok farklı açıdan yaklaşmış ancak bugüne kadar ortak bir yanıta varamamışlardır. Konuyla ilgili her ne kadar birçok farklı açıklama bulunuyorsa da, bunlardan teorik altyapıya ve pratik araştırmalara da dayanan 2 tanesi, Eşcinsel Seks Davranışları'nın (ESD) nedenlerini açıklama konusunda öne çıkmaktadır: aşırı baskınlık ve cinsel zıtlık (antagonizm). Bunlardan ilki, ESD'nin popülasyon içerisinde yaygın görülmesi için bu davranışlara neden olan genlerin heterozigot olarak bulunmasının, homozigot olarak bulunmaya göre avantajlı olması gerektiğini söyler. Yani eşcinselliğe neden olan genlerin 1 kopyasını taşıyan bireyler, 2 kopyasını da taşıyanlara kıyasla avantajlı olmalıdırlar. İkinci açıklama ise, cinsiyetlerden bir tanesi için üreme bakımından dezavantajlı olan bir genin, diğer cinsiyet için avantajlı olması halinde popülasyon içerisinde korunabileceğini ileri sürer. Yani örneğin eşcinsellik bir türün erkeklerine zarar veriyor olabilir; ancak eğer ki o türün dişilerine fayda sağlıyorsa, bu evrimsel açıdan yeterli olabilmektedir.
Peki bu iki açıklamadan hangisi geçerli olan? Bunlardan hangisi soyun devamlılığını tehdit ediyor gibi gözüken eşcinsellik davranışının popülasyon içerisindeki yaygınlığını daha iyi açıklayabilir? Yapılan son araştırmada St. Andrews Üniversitesi'nden uzmanlar tarafından seçilen yöntem, bir dizi genetik ve davranışsal testi içeriyor. Öncelikle iç melezlenme (akraba çiftleşmesi) ile üretilmiş meyve sineklerini inceleyerek, eşcinselliğe neden olan genleri tespit etmeye çalıştılar.
Bunu yapabilmek için erkek meyve sineklerinin genomlarını analiz ettiler ve onların diğer erkeklere nasıl davrandığını gözlediler. Bu gözlem sırasında, erkeklerin diğer erkeklerle çiftleşmek için kur yapıp yapmadıkları, yapıyorlarsa ne sıklıkla yaptıkları gibi özelliklere bakıldı. Bu kur davranışları arasında yalama, şarkı söyleme ve cinsel organları temas ettirme gibi davranışlar yer alıyordu. Sonrasında buradan edinilen bilgi, hangi genlere sahip olan sineklerin daha fazla ESD gösterdiğini anlamak için kullanıldı.
Araştırmanın son basamağında ise sinekler deneysel olarak farklı kombinasyonlarda çaprazlandı (çiftleştirildi) ve doğan yavruların genetik yapısı ile davranışları incelendi. Daha spesifik olarak uzmanlar, daha yüksek eşcinsel davranışlar gözlenen soy hatlarından gelen dişilerin üreme başarısı oranlarının artıp artmadığını görmek istiyorlardı.
Yapılan titiz araştırmalar sonucunda uzmanlar, aşırı baskınlık hipotezinin biraz daha öne çıktığı sonucuna vardılar. Ne yazık ki sonuçları iki açıklamadan bir tanesini tamamen geçerli, diğerini tamamen geçersiz ilan etmeye yetmedi. Aslına bakacak olursanız, bulgularını değerlendiren araştırmacılar, iki mekanizmanın da eşcinselliğe neden olan davranışların altyapısındaki genlerin popülasyonda kalabilmesinde rol oynuyor olabileceğini düşünüyorlar.
Ancak bu, araştırmanın en ilginç sonucu değildi: daha yüksek eşcinsel davranış sergileyen soylardan gelen erkeklerin ürettikleri dişi yavrular daha fazla üreyebiliyorlardı! Bu da, eşcinselliğe neden olan genlerin erkeklere zarar veriyor olsalar bile, dişilerde üreme başarısını arttırmasından ötürü canlı türlerinde korunmuş olabileceğini gösteriyor.
Evrim Ağacı Açıklaması: Bu konudaki birçok açıklamayı yazımızın başındaki makalede vermiştik; dolayısıyla tekrar detaylara girmeyeceğiz. Sadece "İyi de, eşcinsel bireyler nasıl çocuk sahibi oluyorlar ki?" gibi bir soru akla gelebileceği için o noktayı aydınlatalım: her şeyi siyah ve beyaz olarak görmeye çalıştığımız için, eşcinselleri de (ve genel olarak "cinsel yönelim" konusunu da) bu kalıba oturtmaya çalışıyoruz. Ancak ne cinsel yönelim, ne de geriye kalan çok sayıda konu siyah-beyaz değil. Arada çok fazla renk var. LGBTİ bireyler (sadece insanlarda değil, diğer hayvan türlerindekiler de) %100 belli bir cinsel yönelimi sürdürmek durumunda değiller. İnsanlarda durum biraz daha anlaşılır: eğer ki üremek isterlerse, bundan cinsel haz duymuyor (ya da çok az duyuyor) olsalar bile biyolojik olarak üreyerek yavru sahibi olabiliyorlar. Ayrıca sperm bağışı, tüp bebekler, evlat edinme gibi birçok farklı yöntem de bulunuyor. Dahası insanlarda ve diğer hayvan türlerinde eşcinsellik yavru üretebilecek cinsel birleşmeden %100 uzak durmak anlamına da gelmiyor. Muhtemelen eşcinsellik birçok farklı genin ve gelişimsel özelliğin bir karışımı olarak ortaya çıkıyor. Dolayısıyla "biseksüel" olarak bilinen, iki cinsiyete de çeşitli seviyelerde cinsel yönelim hisseden bireyler, eşcinselliğin popülasyon içerisinde korunmasına ciddi anlamda katkı sağlıyor olabilirler. Daha önceden buradaki yazımızda da belirttiğimiz gibi, sanılanın aksine insan popülasyonun büyük bir kısmı "%100 heteroseksüel" bireylerden oluşmuyor. Birçok insan, kabul etse de etmese de, farkında olsa da olmasa da, iki cinsiyete de çeşitli seviyelerde ilgi duyabiliyor. Popülasyonun çoğunda bu baskın olarak "karşıt cinsiyet" olduğu için, insan toplumlarında "toplumsal cinsiyet" dediğimiz kategorizasyon oluşuyor. Halbuki biyolojik ve davranışsal olarak analiz edilecek olduğunda, insanların cinsel yönelimlerinin sandıklarından çok daha farklı olabildiği görülüyor. İşte tüm bunlar bizlerin gözünden kaçabilir; ancak evrimsel sürecin mekanizmalarından kaçamıyor. Muhtemelen bu nedenle eşcinseller var ve muhtemelen türümüzün sonuna kadar da var olmayı sürdürecekler.

http://www.ecsforum.net/escinsellik-neden-bu-kadar-yaygin-muhtemelen-evrimsel-avantaji-nedeniyle-t53081.html?s=1ad7dd1cc62b0bce7e1b4d14083b223f&

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder