23 Eylül 2016 Cuma

Kaos GL dergisinin 150. sayısı çıktı!

1994 yılından beri yayın hayatına devam eden Kaos GL dergisinin 150. sayısı “Queer Marksizm” dosya konusuyla yayınlandı.


Kaos GL dergisinin “Queer Marksizm” dosya konulu 150. sayısı çıktı. Online aboneler dergi websitesinden, basılı haline ulaşmak isteyenler ise önümüzdeki haftadan itibaren kitapçılardan yeni sayıya ulaşabilirler.

Dosya konusu dışında 150. sayıya özel söyleşi ve yazıların da olduğu derginin Genel Yayın Yönetmeni Aylime Aslı Demir’in sunuş yazısı şöyle:

Marksist teorisyenler için queer deneyim ve politika

“LGBTİ hareketin Marksizme yönelttiği belki de en temel eleştirilerden biri her türden çatışmanın ancak sınıf çatışmasıyla ilişkilendirilmesi üzerineydi. Marksizmin eşcinsellik kavrayışı ise ancak burjuva toplumundaki bozulmanın ve çöküşün ifadesi olarak işaretlenmekten çoğu zaman öteye gidemedi.

“Günümüzde işçi sınıfının militanlığının kaleleri olan sektörler her geçen gün gerilerken bunların yerine yeşeren prekaryanın, geleneksel “işçi sınıfı” imajına sahip olmadığı da oldukça açıktır. Zaten bu “işçi” imajının içinde değerlendirilmeyen LGBTİ’ler de geleneksel iş kollarında maruz bırakıldıkları ayrımcılıktan kaçış olarak daha “rahat”  iş kollarında istihdamı tercih etmekte (Kaos GL – “Türkiye’de Özel Sektör Çalışanı Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Trans ve İntersekslerin Durumu” araştırması). Bununla birlikte Klasik Marksizmin sınıf anlayışı da –artı değer edinimi, üretim araçlarının mülkiyeti ve üretim sürecinin denetimi- her geçen gün Marksizmin içinden ve dışından gelen eleştirilerle birlikte daha fazla itiraza, güncellemeye meyletmekte.

“Bu sayıyla birlikte Marksist teorisyenler için de Queer deneyimin ve politikanın sadece dipnotlardan (Türkiye menşeli literatür için henüz bu bile oldukça önemli bir adım sayılabilir) ziyade hareket noktaları olarak nasıl ele alınabileceğini tartışmaya açmak istedik.

“Ekonomik kalkınmayı, kapitalist öznelliğin pençesinden kurtarmak elbette oldukça radikal bir proje. Ancak cinsel morfolojinin yeniden düşünüldüğü Queer siyasetin barındırdığı kaynaklar içinde bunun mevcut olduğunu, Queer siyasetin tam da bu öznelliğin kusursuzluğunu küresel metalaşma anlatısının tutarlılığı ve uyumluluğunu bozmaya yönelik üretken bir tutarsızlık zemini sunabileceğini düşünüyoruz.

Queer teori ile Marksist teori arasında temas kurmak

“Bu imkânlara yönelik denemeler LGBTİ ve Queer çalışmaları alanında giderek artan çalışma başlıklarından biri haline geldi. Queer çalışmaları yapan ve aynı zamanda Marksizmin açıklayıcı gücü ile bu alana ivme kazandıran metinlerden biri Kevin Floyd’un The Reification of Desire: Toward a Queer Marxism (Arzunun Şeyleşmesi: Queer Bir Marksizme Doğru) olsa da, Tarihsel Materyalizm konferanslarının son yıllarında artan Queer Marksizm başlıkları bize vaatler sunmakta.

“Her ne kadar literatüre yapılan katkılar son yıllarda artmış da olsa, Stonewall’un (1969) hemen akabindeki Guy Hocquenghem, Jeffrey Weeks, Gey Left Collective gibi oluşumların ve dergide oldukça geniş bir şekilde yer verdiğimiz Lavender and Red Unioun’un Gey Komünizm tartışmaları gibi, sosyalizm ve radikal cinsel özgürleşme üzerine yapılan erken dönem çalışmalar da örnek olarak sayılabilir.

“Dergide kabaca üç grupta tasnif edebileceğimiz –Queer teori ve Marksist teori arasında temas kurmaya yönelik çalışmalar (içeride Alan Sears’ın, John D'Emilio’nun, Serdar Küçük’ün, Christina Petterson’ın yazılarında takip edebileceğiniz üzere), aktivist cephenin daha ziyade ağırlık verdiği bir çizgi olarak teorisini/pratiğini Marksist bir bakış açısı altında toplamaya yönelik eylemlilikler (yine içeride Lavender and Red Union -Lavanta ve Kızıl Birlik- özelinde 1974’ten 1977’ye kadar Los Angeles merkezli olan erken bir gey komünist politik örgütlenmesinin gelişmesi, tarihi, siyaseti ve mirasına üzerine, hareketin eski bir üyesi olan Walt Senterfitt’le gerçekleştirdiğimiz söyleşi) ve mevcut sınıfsal konfigürasyonda Queer bireylerin pozisyonu üzerine yapılan (nihayet içeride Tara Atluri ve Mayra Cotta ile İzadora Xavier do Monte’nin metinlerinde takip edebileceğiniz) çalışmalara yer verdik.

150!

“Bu sayının dosya konusu, Kaos GL olarak önümüzdeki bir yılın çalışma başlıklarından biri olması nedeniyle bizim için oldukça önemli. Ancak önemi sadece bununla kısıtlı değil; zira 150. sayımızı yayınlamış oluyoruz bu sayıyla. Bu topraklarda “ibneye güven olmaz” sözünün aksini sadece bu sayıyı yayınlamasıyla bile (belki de) yerle yeksan etmiş olan bir hareketin dergisini, bizzat derginin okurlarına-yazarlarına sorduk, bu sayıyı onlarla karşıladık.

“Dergimizin, hareketimizin sürekliliğini var eden kaybettiğimiz ve hâlihazırda birlikte mücadele ettiğimiz aktivistlere sonsuz teşekkürler; hep birlikte nice sayılara!”

Kaos GL

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder