17 Temmuz 2016 Pazar

Ajda Pekkan'dan evrimist ve fitüristik paradokslar: Teknolojiden önce Ajda Pekkan vardı!


Hayvanlar daha evrimist genelde insanlara göre.

Ormanda yaşayan bir insan gibiyim. Sanılmasın ki ben şehirde, metropolde yaşayan bir kadınım, hiç değilim. Belki de uzaylıyım, bilmiyorum. Çok entegre olamıyorum, uyum sağlayamıyorum hayata. O yüzden o soyutluğu kendi işimde daha çok buluyorum.

Mutluyum. Çünkü illa ki birinin beni mutlu etmesi gerekmiyor, kendi başıma da mutluluğu öğrendim.

Çok edilgenim içimde. Bunun ne olduğunu bilmiyordum eskiden.
Sonra edilgenlikle mutluluğun bir sentezi oldum.
Şimdi iyiyim yani. Daha önceleri paradokslar yaşadım. Hangisi doğru hangisi yanlış diye. Ama sonunda insan kendi ile mutlu olmayı becerebiliyorsa eğer, bunu öğrenebiliyorsa, hayattan birtakım dersler çıkarabiliyorsa ne âlâ.
Bütün bunların hepsi fatura ödemek gibi. KDV’leri var biliyorsun.

Ajda Pekkan’ın kölesiyim aslında.

Ajda’nın ona, Ajda Pekkan'a tahammülü yok. Çünkü Ajda artık çok soyut, kafasına göre takılmak istiyor.

Bu durağan hayata alışıyorsun. Kendini pasifize ediyorsun sürekli.

Benim hayatım neyse, bundan sonra da onu yaşayacağıma inanıyorum. Hesap yapamıyorum. Matematikte zayıfım.

Zaten paradokslar çok güzel. Aşkın güzelliği o çelişkiler.

Şimdi her şey bu siber çağa, teknolojiye göre. Ben zaten hep teknolojiktim. Teknolojiden evvel ortalarda ismi olan biriydim.

Fütüristim. İlk zamanlar bilmediğim için bunun tadını çok yaşadım. Sonra farkındalık başlıyor.

Kendimden çok keyif alıyorum. Hiçbir şeyi özlemiyorum, hiç kimseyi kıskanmıyorum, hiçbir şeyi kıskanmıyorum. Niye acaba, bende bir hastalık mı var?

Kendi içimde bir de mükemmeliyetçiyim, problem o. Akşama kadar terzim var benim evde. Her gün provam oluyor. Bir şeyler yaratmayı seviyorum.

Bana kimse soru soramaz. Çünkü ben kimseye soru sormuyorum.

Oyunculuğu şimdi öğrendim ama esas hayatta. Şimdi olsa çok güzel oynarım, hatta ödül bile alırım.

Çocuk istemedim, çünkü sağlıklı bir aile formatı içinde değildim, çok çocuk yaşta 16 yaşındayken sahne sinema olaylarına girdiğim için “Ben neredeyim, ne yapıyorum” oldum.

Ömür GEDİK - Fotoğraflar: Aytekin YALÇIN

Hürriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder