30 Mart 2015 Pazartesi

İÇİMDEKİ EŞCİNSEL RUH

“Vavien” ile dikkat çeken Engin Günaydın, bir kez daha hem senarist hem de başrol oyuncusu… “İçimdeki Ses”, yaratıcı gözüken bir fikri ‘hayal mi, gerçek mi?’ klişesine sıkıştırıp ‘basmakalıp’ hale getiriyor. Günaydın’ın iyi yazdığı espriler eğlenceli bir süreç getirirken, Ersin Korkut filmin kahkaha dozunu arttırıyor. Rakiplerinin düşük seviyesi sebebiyle 2015’in ilk üç ayının en öne çıkan yerli komedilerinden birine dönüşen “İçimdeki Ses”in DVD’si raflara girdi.
İçindeki sesin söylediklerini dinleyen bir adamın matrak hikayesi… Selim ve Engin Günaydın bize her telden çalan bir eser vermiyor, güzel bir fikrin habercisi oluyor. “İçimdeki Ses”, “Kadınlar Ne İster”in (“What Women Want”, 2000) kadınların sesini duyan Mel Gibson’ın canlandırdığı Nick’ine benzer bir keşif gibi gözükse de o kadar özgün ilerlemiyor. Aksine temeldeki mesele tıkanıp kalıyor ve iç benlik olarak konumlanıyor. ‘Yaratıcılık dönemi krizi’ her şeyi kontrol altına alınca bayat bir ‘hayal mi, gerçek mi?’ sorusuyla yüzleşiyoruz.
ALKOL, TUHAF AŞK VE MUHAFAZAKAR ANNE
Bu noktadan sonra da bizi Beyoğlu’nun arka sokaklarından ya da Galata’dan entelektüel bir senaristin dünyası bekliyor. Dizilere senaristlik yapan bu şahıs, 40 yaşında tam bir kaybeden… Alkol sorunu sebebiyle karaciğer ameliyatı olmuş, içki içmesi yasaklanmış. Uzun süredir kız arkadaşı olmamış bir adam. Bu sebeple de evine umreye de giden muhafazakar annesini çağırıyor.
Türbanla peygamberimizin vatanına giden bu kadın, evde türbansız oturuyor. Füsun Demirel’in katkısıyla bir neşe, bir profesyonellik yayıyor. Araya giren ise şans eseri karşılışılan güzeller güzeli Leyla Lydia Tuğutlu oluyor. Oyuncu, Kemal Uzun’un ucuzluk fışkıran “Günce”sinden (2012) sonraki ikinci rolünde de bu duruma uyum sağlıyor. Tuhaf bir aşk sürecine malzeme oluyor.
YARATICILIK DÖNEMİ KRİZİ KOMEDİSİ
Açıkçası “İçimdeki Ses”in klasik bir yaratıcılık dönemi krizi filmine, komedisine doğru ilerlediği kesin. “Bir Yazarın Hayatı” (“Permanent Midnight”, 1998) ve “Hayalimdeki Aşk” (“Ruby Sparks”, 2012) ile bağlantı kuran bir hikaye yapısı akıyor. Net çalıntı demek mümkün değil filme. Ana karakterinin zihnine giren eser, “İncir Reçeli” (2010) ve “Fakat Müzeyyen Bu Derin Tutku” (2014) gibi ‘dram’a kayan işlerle de akraba.
Görsel açıdan bakınca yetenekli kurgucu Levent Çelebi bağlama esaslarını değil aldığı parayı önemsiyor bu kez. Girişteki Trump Towers’ın jimnastik salonuna giren genel plandan başlayan bu yaklaşım, kolaycılığı besliyor.
HOMOFOBİK EŞCİNSEL KOMEDİSİ Mİ?
O sahnede bile karşımıza çıkan sahicilik sıkıntısı, plansızlık görmezden gelinir gibi değil. Projenin eşcinsel ya da biseksüel gibi gözüken ana karakteri, onun muhafazakar annesi ve sürekli seks imasında bulunan metres arasında gidip gelmesi garip bir etkileşim getiriyor. İşin doğrusu eşcinselliğe ‘göz kapaklarını boyuyor’, ‘garip şekilde gülüyor’ veya ‘Zeki Müren taklidi yapıyor’ gibi boyutsuz şeylerle yaklaşan “İçimdeki Ses”, uzun süre homofobik olmayı beceriyor.
Fazlasıyla Hollywood’un tutucu işlerini, eşcinsel komedilerini akla getiriyor. Ama tutucu annenin böyle bir Beyoğlu’nda olması da sahici değil. Bu ‘tipler’in hayali olarak planlanmasını anlarız. Ama Kadıköy’de çıkan çetelerin tepkisi veya öpüşürken üzerine atlama mizanseni yamama duruyor. Örneğin kızın bir köpeğe dönüştüğü rüyadan uyanması gibi hamleler bir ‘plan’ olsa tutabilirdi.
ERSİN KORKUT KAHKAHANIN ADRESİ
“İçimdeki Ses”, içindeki eşcinsel ruha gidip gelme yaşayan bir yazarın üzerine gidiyor. Buna odaklanırken ise kör kör parmağım gözüne laflar ediyor. Eşcinsel kimliğin garipliği bir yana, kadın karakterin seks imasını yarılarda kesmek de muhafazakar bir söylem getiriyor. Annenin tavrına eklenen bu durum, kadını da o noktaya götürüyor.
En çok güldüren dublörlük yapan ve yanında aynı kıyafetli ‘doppelganger’ı (çifgezer) ile dolaşan Ersin Korkut. Yılmaz Erdoğan’a benzeme esprisinden rekor kahkaha çıkarıyor. Sırrı Süreyya Önder’in ‘Eyvah Eyvah’, “Vavien” (2009) ile ‘Recep İvedik’ göndermeleri ‘iğneleyici’ ama tutmamış. Yönetmenin ya da kısıtlı prodüksiyonun genele sirayet eden ‘tek çekimde halledelim’ arzusu o sahneyi de baltalıyor.
NASIL BİR EĞİLİMİ VAR?
2015’in ilk üç ayının “Çarşı Pazar”dan (2015) sonra en oturaklı yerli komedi filmi “İçimdeki Ses”, bir AKP dönemi güldürüsü gibi sanki… Muhafazakarken, eşcinselleri dışlamak, sadece üç çocuklu evliliklerin makbul olduğunu söylemek gibi bir arzusu var. Kritik süreçte siyasi rejimi mutlu etmek ya da onların kitlesini avucuna almak gibi bir dert canlanıyor sanki.
Eşcinsel olduğunu 40 yaşına gelip bilemeyen bir adamın işin ucunu tecavüz olayına kadar götürmesi de zaten tuhaf. Her erkek bunu yaşamıştır demek ahlaki açıdan nasıl gözüküyor?

FİLMİN NOTU: 3.1

Künye:
İçimdeki Ses
Yönetmen: Çağrı Bayrak
Oyuncular: Engin Günaydın, Füsun Demirel, Leyla Lydia Tuğutlu, Ersin Korkut, Sırrı Süreyya Önder
Süre: 93 dk.
Yapım yılı: 2014

Kerem Akça - Habertürk

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder