Yıldız Tar: İbneyi küfür olarak kullanan çArşı grubu, LGBT aktivistlerin de müdahalesiyle bunu bir süre sonra bıraktı ve “Cinsiyetçi homofobik olmayan küfür öğretsenize” demeye başladı.
LGBT aktivisti ve gazeteci Yıldız Tar, Yoldaş Ben İbneyim - Solun LGBT ile İmtihanı kitabıyla sol-sosyalist ilişkisini irdeliyor. Tar’ın etha için yaptığı röportajların derlenmesiyle oluşan kitapta, Halkevleri Genel Başkanı Oya Ersoy’dan da bir itiraf yer alıyor: “İHD Ankara Şubesi’nde ’93 yılında çabalarımıza rağmen LGBT komisyonu kurulamadı. Solda uzun süre hastalık söylemi hâkimdi.” Yıldız Tar’a göre bu, merkezi politika düzeyinde epey aşınan bir düşünce ancak solda böyle düşünen yapılar hâlâ var.
ÖDP Eş Genel Başkanı Alper Taş ise “LGBT’lerin gerçek anlamda özgür olmadığı bir sosyalizmden bahsetmek doğru değil” diyor. Peki, hal böyleyken sol, sosyalist partilerin LGBT gerçekliğiyle tanışması neden bu kadar geç? Tar yanıtlıyor: “Sosyalistler de bu toplumun ve haliyle heteroseksist düzenin bir parçası. O yüzden kalıplaşmış düşüncelerden kurtulmak o kadar kolay olmuyor. Keza, LGBTİ hakikatinin önemsiz görülmesi gibi bir durum da vardı. Neyse ki dişimizle – tırnağımızla, “Direniyoruz ayol!” çığlıklarımızla artık görmezden gelinemeyecek bir hakikat olduğumuzu tüm topluma ve haliyle sosyalistlere de de göstermeye başladık ki bu daha başlangıç…”
Sağ partilerle de LGBT hareketi konulu röportajlar yapmayı düşündüğünü söyleyen Tar, alacağı yanıtlardan korktuğunu belirtiyor: “Söyleşi yaparak nefret söyleminin yaygınlaşmasına vesile olmak istemiyorum.” Tar’ın bu alandaki en büyük hayali ise bakın ne…
Biyografinizde “Şahsına dönük erkek ya da kadın gibi tabirlere karşı ziyadesiyle şirret olabiliyor” yazmışsınız. Kadın ya da erkek tabirine neden karşısınız?
Bir LGBT aktivisti olarak sadece ayrımcılığın görünen yüzü olan homofobi ve transfobiye karşı değil, o ayrımcılığın temelinde yer alan ikili cinsiyet rejimi ve heteroseksizme karşı da mücadele ediyorum. Sınıfsız, sömürüsüz, cinsiyetsiz bir dünya için mücadele verirken erkek veya kadın kimlikleri üzerinden tanımlamak veya tanımlanmak yerine cinsiyetsizliğin ve sonsuz sayıda cinsiyet olasılığının sularında dans etmeyi tercih ediyorum.
Kitap, etha’ya yaptığınız söyleşilerden oluşuyor ama adı Yoldaş Ben İbneyim çok öznel bir ifade. Kitaba neden bu ismi verdiniz?
Bu söyleşi dizisi de çok öznel bir yerden çıktı çünkü. Lisede sosyalist bir parti içerisinde örgütlüyken Mehmed Tarhan hakkında “Şu şey olan mı?” denildiğinde diyemediğim “Yoldaş ben ibneyim” sözünü şimdi her yerde söyleyebiliyor; Halkların Demokratik Kongresi ve Partisi’nde yer alan biri olarak kürsüden “Velev ki ibneyiz” sloganları attırıyor olmamdan çıktı. Bu biraz da benim sosyalist bir LGBT aktivisti olarak öznel deneyimlerinden doğan bir çalışma olduğu için bu ismi verdim.
Peki, röportajları bir arada toplamayı neden istediniz?
Bir tür kaynak oluşturmak istedim. LGBT hareketi ve sol, uzun zamandır üzerine konuşulan bir konu. Ancak meseleye ilişkin kaynak az. Hem bir ilk çalışma olarak derli toplu bir şekilde ulaşılabilir olması açısından hem de LGBT aktivistleri olarak solla ilgili konuşurken, “Ama yanlış hatırlıyorsunuz” diye tarihin çarpıtılmasına karşı “belgelerle” konuşmak için bu kitabı yazdım. Zaman zaman tartışmalarda insanların “Homofobiden arındık biz derken” geçmişi unuttuklarını görüyoruz. Geçmişi unutarak değil geçmişle yüzleşerek mücadele yürütülebilir. Bu kitap geleceğe bir tarih, bugüne ise bir analiz kaynağı oluşturması için yapıldı.
Kitapta her sol, sosyalist parti yer almıyor ama… BDP, CHP, DSP gibi büyük partiler neden yok?
Açıkçası parti olarak ne CHP’nin ne DSP’nin sol bir karakteri olduğunu düşünüyorum. Yapılarla röportaj yaparken kendilerini tarifledikleri biçimleri esas alıyorum ama bu genişlik CHP’ye kadar uzanmıyor. Keza İşçi Partisi’nin de adında işçi var ama uygulamaları, söylemleri, politikaları itibariyle faşist bir parti. Ha, CHP’de sosyal demokratlar ya da sosyal demokrat bir kanat yok mu? Var. Ancak bir parti politikası olarak sosyal demokrat bir politika gördüğümü söyleyemem. Merkezi düzeyde söyleşi yaptığım için de, CHP merkeziyle bir söyleşi sol içinde olmuyor.
Kemal Kılıçdaroğlu’yla söyleşi yapmayı isterim ama… CHP’nin yeni yeni LGBT hakikatiyle yüzleştiği bu günlerde makyajı kazımak ve merkezdeki isimlerin neler düşündüğünü görmek iyi olur. Binnaz Hoca’nın (Toprak), Şafak Pavey’in neler düşündüğünü biliyoruz ancak bu isimlerin parti içi mekanizmalarda çok etkin olmadığını da biliyoruz. Hatta CHP’nin kemik ulusalcıları ne diyor acaba LGBT’ye?
Kürt hareketi neden dizinin dışında?
Kürt özgürlük hareketi, sosyalist hareketlerden çok önce kamusal alanda sözünü söyledi, 2008 yılında. Ben biraz daha kamusal alanda söz söyleyemeyen yapıları konuşturmak üzerinden bir strateji izlemiştim. Ayrıca söyleşilerde merkezi politika ekseninde bir çalışma yürüttüm. BDP’nin merkezi politikası çok açık. LGBT mücadelesinin kendi mücadelelerinin bir parçası olarak görüyorlar. O sebepten BDP’de bir adım ileri giderek yerel örgütlenmeler üzerinden LGBT söyleşileri yapmak istiyorum. Mesela bir Van, Bingöl ya da Gever’de BDP’nin LGBT meselesine ilişkin görüşlerini merak ediyorum.
Öte yandan Kürt hareketlerinin bileşeni olarak BDP’nin görüşünü biliyoruz ama KCKi’nin, Kandil’in, Abdullah Öcalan’ın görüşünü merak ediyorum. En büyük isteğim Kandil’e gidip KCK ile söyleşi yapabilmek. Veya Öcalan üzerindeki tecridi delerek soru gönderebilirsem ya da heyetlere dahi mücadele eden bu devlet benim gitmeme “izin verirse” Öcalan’la LGBT meselesi üzerine konuşmak istiyorum açıkçası.
Bütün bu röportajları düşündüğünüzde, Türkiye solunun LGBT bireylere yaklaşımını nasıl özetlersiniz?
Bir kısmı klasik “Toplum buna hazır değil” argümanını savunuyor, bir kısmı henüz ne yapacağını kestiremiyor, bir kısmı için de bu bir insan hakları meselesi. Röportaj yaptığım yapıların hiçbirinde doğrudan bir homofobik tutum görmedim, daha çok örtük homofobi olabilir veya önemsememe, görmeme, “Bir meseleyi gündemimize alalım da nasıl alalım?” durumu vardı. Bir kısmı çok pragmatist yaklaşıp “Biz bunu konuşursak halk bize tepki gösterir, konuşmayalım, sonraya atalım” fikrinde. Mesela ibneyi küfür olarak kullanan çArşı grubu, LGBT aktivistlerin de müdahalesiyle bunu bir süre sonra bıraktı ve “Cinsiyetçi homofobik olmayan küfür öğretsenize” demeye başladı. Onlar bunu yaparken, birtakım sosyalistlerin “Toplum buna hazır değil” demesi hakikaten iç acıtıcı.
YOLDAŞ BEN İBNEYİM
Solun LGBT ile İmtihanı
Yıldız Tar
Ceylan Yayınları
2013, 101 sayfa, 6 TL.
İpek İzci - Radikal
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder