Nil Erkoçlar'ın cinsiyet değiştirip Rüzgar adını alması, büyük yankı uyandırdı. İnternette en çok aranan konuların başında Rüzgar geliyor. Peki bu ilgi neden? aksam.com.tr uzmanlara sordu...
Nil Erkoçlar'ın ameliyatla cinsiyet değiştirmesi son günlerin en önemli konularından biri haline geldi. Konu çok büyük ilgi çekti, en çok okunanlar, internettte arananlar arasında yerini aldı. Bu haberin sosyal medyada da 'neden bu kadar ilgi çektiğini' konunun uzmanlarına sorduk.
Prof. Erol Göka / Psikiyatrist
CİNSELLİK ÇOK MERAK EDİLİYOR
"Geçmişte Nokta dergisinde çalışan bir arkadaşıma, hakaret etmek isteyen biri, gazeteci arkadaşımın hep din ve cinsellik konusunda yazdığını söylemişti. Oysa ki gazetecinin böyle konularla ilgilenmesi şaşırtıcı değildir. Çünkü psikolojimizin yapısı nedeniyle cinsellik ve maneviyatla ilgili konulara eğilimimiz yüksektir. Birinde dünyevi, diğerinde de ölüm ötesi merak ettiğimiz sorulara cevaplar ararız. Cinsiyet gibi hiç değişiklik olmayacağını düşündüğümüz bir konuda, bunun tersi bir durum yaşandığında insanlar şaşkınlığa uğrar. Bu tarz haberlerin de reytingi çok yüksektir. Din ve cinsellikle ilgili konular herkesin ilgisini çeker."
Sosyolog Prof. Ayhan Aktar / İstanbul Bilgi Üniversitesi
POPÜLER KÜLTÜRDE CİNSELLİK PARLATILIYOR
"Nil Erkoçlar'ın cinsiyet değiştirip Rüzgar adını almasının bu kadar ilgi çekmesinin nedeni; erkekken ameliyat olup cinsiyet değiştirenler çokken, bunun tersine fazla rastlanmıyor. Bir kadın, erkek olunca çok ilgi çekiyor. 'Köpek insanı ısırınca haber olmaz, insan köpeği ısırınca haber olur' durumu var burada. Bu tarz cinselliği içeren konuların rağbet görmesinin ve çok okunup, tartışılmasının nedenlerinden biri de popüler kültürde cinsellik çok parlatılıyor."
Sosyolog: Prof. Nilüfer Narlı / Bahçeşehir Üniversitesi
ESKİDEN TARTIŞILAMIYORDU
"Türkiye'de cinsellik tabu olmasına rağmen insanlar büyük bir ilgiyle takip ediyorlar bu haberleri. Artık dijital medya, sosyal medya gerçeği var. Yorumlara bakıldığında, cinsiyet değişikliğine büyük tepki gösterenleri ve daha objektif, duygusal yaklaşanları görüyoruz. Türkiye'de homofobik söylemler yüksek seviyelerde. Argoda kullanılan bir kelime var, ben şimdi telaffuz etmek istemiyorum; pasif eşcinsel anlamına geliyor ve bunu insanları aşağılamak amacıyla kullanıyorlar, nefret söylemi mevcut. Aslında insanlar eskiden de bu konularla çok ilgiliydi. Bülent Ersoy ameliyat olduğunda sahneye çıkması yasaklandı. O zaman medyada çeşitlilik de yoktu, internet yoktu; bu konular tartışılamadı. Şimdi ise liberal söylemin katkılarını görüyoruz. Artık her yerde tartışılabiliyor, basın kuruluşları da bu konuları haber yapabiliyor. Üniversitelerde tezlerin yazıldığı, tartışıldığı uygun bir ortam var."
Dr. Nil Mutluer / Sosyal bilimci, 'Cinsiyet halleri' kitabının editörü
"Cinsellik yasa ve yasakla doğrudan ilgili bir kavram, zira toplumun yeniden üremesiyle olduğu kadar milliyetçi muhafazakar heteronormatif değerlerin korunması ve sürdürülebildiğiyle de doğrudan ilgili. Toplumdaki kuralları belirleyici bir rolü olduğundan da herkesin üzerine fikir yürüttüğü bir konu. Oysa, bu herkesin konuyla ilgili bilgi sahibi olduğu anlamına gelmiyor. Çoğu zaman, cinsellik heteroseksüel cinsel birleşmeyle özdeşleştiriliyor. Oysa, ne cinsellik sadece bir eyleme indirilebilecek bir konu, ne de cinsel yönelim sadece heteroseksuel ve sabit. Cinsellik adına yasak olduğu, 'normal' olmadığı düşünülen birçok şey, doğrudan cinsellikle ilgili değil; toplumu kontrol etmek için geliştirilen argümanlar. Cinsellik yasa koyucu bir konu olduğu için konuşuluyor, herkesin bir fikri var, ama bilinmiyor ve daha da vahimi bilinmediğinin de farkına varılmıyor. Kısaca söylemek gerekirse cinsellik bilinmiyor, üzerine duşünülmüyor ancak tabularla belirleniyor. Hal böyle olunca cinselliğin içindeki farklı yönelimler, çeşitlilikler ve oluşlar da yasaklarla, ötekileştirmelerle karşılaşıyor.
HERKESİN İÇİNDE FARKLI EĞİLİMLER OLABİLİR
Rüzgar Erkoçlar toplumda hepimizin potansiyel olarak sahip olduğu cinsel yönelimlerinden birini fark ediyor ve cinsel kimliğiyle ilgili bir seçim yapıyor. Bu süreçte de, bunu ne bir medya malzemesi olarak kullanıyor, ne de bir kimlik meselesi haline getiriyor. Yalın bir şekilde hayatıyla ilgili bir karar alıyor. Kimileri için bu seçim saygı duyulacak bir seçim olduğundan, tepkileri olumlu yönde gelişiyor. Ancak kimileri için bu mücadele edilmesi gerekilen bir konu ve Erkoçları ötekileştiren bir tavır takınıyorlar. Bu ötekileştirici söylem, içerisinde insanın temel hak ve özgürlüklerine karşı nefret suçunu da barındırıyor. Bu durum, sadece Erkoçlar'ın değil, tüm LGBT bireylerin karşılaştığı ayrımcılıklarla, şiddeti tetikleyen bir söylem. Oysa, LGBT bireyler bu ülkenin yurttaşı ve bu bağlamda hak ve özgürlüklerinin sağlanması, korunması gerekiyor. Erkoçlar örneği bize yeniden LGBT bireylere karşı ayrımcılık ve şiddeti engellemek iin gerekli adımların hem anayasada hem de gerekli hukusal-pratik uygulamalarda atılması, homofobi-transfobi ile mücadele etmenin medya, eğitim, iş hayatı gibi farklı alanlarda gerekliliğini hatırlatıyor."
Alaz KUSEYRİ/aksam
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder