28 Şubat 2013 Perşembe

"Benim Çocuğum" Sinemalardan önce Meclis'te!

Tartışma yaratacak belgesel Meclis gündeminde!

"Benim Çocuğum" çocukları eşcinsel, bi seksüel veya trans bireyler olan Türkiyeli bir grup anne ve...

Çocuğunuz birgün karşınıza geçti ve dedi ki: “Gey olduğumu söylersem, üzülür müsün anne?”

O an gelse, ne yapardınız?

Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyesi Can Candan çok önemli bir işe imza attı. Çocukları, eşcinsel, biseksüel ya da trans olan ailelerin evlerinin içine girdi. Anne ve babalara, en mahremlerinde, en derinlerinde yaşadıklarını anlattırdı.

Yönetmenliğini yaptığı “Benim Çocuğum” belgeseliyle LGBT (lezbiyen, gey, biseksüel, trans) çocukları olan yedi ebeveynin (beş anne, iki baba) gerçek öykülerini ekrana taşıdı.

Meclisin başka işi mi kalmadı?

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) milletvekili Binnaz Toprak, filmin Ankara'daki galasına katıldı ve filmi Meclis'te göstermek istediklerini söyledi!

“Meclisin başka işi mi kalmadı?” demeyin. Diyorsanız da önce bu belgeseli izleyin.

“Vekiller, onları da temsil ediyor”

Can Candan, “Benim Çocuğum”un mecliste gösterileceğine inanıyor. Haberturk.com'un sorularını yanıtlarken şöyle dedi:

“Neden kabul edilmesin ki? Millet Meclisi bu toplumun meselelerinin konuşulduğu, çözümlerin üretildiği bir yer değil mi? Her ülkede olduğu gibi Türkiye’de de milyonlarca LGBT  birey var. Temsil ettikleri vatandaşların meselelerini Meclis’e bu şekilde taşımak isteyeceklerini düşünüyoruz."

"Sadece Bülent Ersoy ve Zeki Müren’i bilirdim"

Türkiye nefret cinayetleri konusunda hayli kabarık bir deftere sahip. Farklı cinsel yönelime sahip olanların uğradığı aile içi şiddet ve homofobiye bağlı saldırılar her gün gazetelerde.

Filmde bir anne şöyle diyor: “O zamana kadar eşcinsellikle ilgili bir şey bilmiyordum. Tek gördüğüm şey televizyonda Bülent Ersoy, Zeki Müren örneğiydi. Sokakta trans birey gördüğümde ağzımı burnumu büküyordum. ‘Aman bunlar da niye böyle giyiniyor, neye heves etmişler’ diye. Aileleri iyi büyütmemiş, bakmamış, ilgilenmemiş diyordum. Korkunç önyargılıydım. Hiçbir şey bilmiyordum.”

Bir cinayetin önüne bile geçilebilir

Bu önyargı hepimizde var.

Az ya da çok. Yüksek sesle ya da fısıltıyla, ama var...

Önyargının kırılması, şiddetin önüne geçmenin en temel yöntemi. Meclisteki diğer milletvekillerinin Binnaz Toprak’ın önerisine göstereceği yaklaşım bu sebeple mühim.

Adım önce mecliste atılırsa, birçok insanın algısını değişebilir, birçok aileye yardım edilebilir. Hatta kimbilir belki gelecekteki bir cinayetin önüne bile geçilebilir!

“Koskoca dünyaya sığdıramadılar mı evladımı?”

Tüm milletvekillerinin -görüşleri ve inançları ne olursa olsun- küçük kızı, “Baba ben kendimi erkek gibi hissediyorum” diyen bir babanın hissettiklerini dinleyecek sabrı ve zamanı olmalı.

Neden mi?

Çünkü orada, karşınızda anne ve babalar var. Oturmuş size kendi kuzucuklarını anlatıyorlar, en sahici halleriyle...

Çünkü bu belgeselde, travesti olduğu için 57 yerinden bıçaklanarak öldürülen kızının ardından “koskoca dünyaya sığdıramadılar mı evladımı?” diye soran anneye bir cevap veriliyor.

Onun çocuğu gibi çocukları içine kabul edebilecek bir dünyanın ipucu veriliyor.
Sokakta bir LGBT yürüyüşüne denk gelirseniz, kafanızı çevirip, gözlerinizi devirip geçebilirsiniz. Ama bu “aile filmi”ne gözlerinizi kapatmamalısınız.

Bir kamera da vekilleri çekmeli

Film ne kadar çok insana ulaşırsa o kadar etkili olacak. O yüzden bu değerli 82 dakikayı, sadece !F İstanbul’da gösterilmekten kurtarmak gerek. Can Candan, “Eğer bu filmi televizyonda sinemada görmek istiyorsanız talep etmeniz lazım” dedi.

Binnaz Toprak da talep etti.

Şayet gerekli izinler çıkar ve “Benim Çocuğum” mecliste gösterilirse, bir kamera da milletvekillerini çekmeli. Onların tepkilerinden yeni bir film çıkma olasılığı da ihtimal dahilinde.

Anne ve babaların dikkatine!

Şimdi en baştaki soruya dönelim. Çocuğunuz birgün karşınıza geçti ve sizden farklı bir cinsel yönelime sahip olduğunu söyledi.

Dedi ki: “Anne, ben geyim.”

Ya da, “Baba ben lezbiyenim.”

Ne yapacaksınız?

Sözü Klinik Psikolog Şeniz Pamuk’a bırakalım:

"Şunu bilin: Çocuklarınız değişmedi"

“Aileler için böyle bir haberle karşılaşmak tabii ki kolay değil. Çocuklarından bu haberi alan ailelerin bu haberi ilk anda anlayışla karşılamaları çok düşük bir ihtimal. Aileler, hem çocukları hem de toplumun tepkileri hem de kendi açılarından büyük kaygı duyarlar.

Birçok ailenin tepkisi, "Çocuğumuz hasta, normal değil", "Şimdi herkes bizim hakkımızda konuşacak, elaleme rezil olacağız", "Biz nerede yanlış yaptık?"," Çocuğumuz çok mutsuz olacak", "Onu bu kararından vazgeçirmek için bir şeyler yapmalı", "Normal ilişkiyi mutlaka bir denemeli" şeklinde olur.

Aileler şunu hep akıllarında tutmalı: Çocukları değişmedi, eskiden beri paylaştıkları ne varsa yine paylaşacabilirler.  Bu durum için kendi muhasebelerini yapmak, kaygılarıyle yüzleşmek ve başetmek için zamana gereksinimleri olduğunu çocuklarının da bilmesi gerekir.

"Onu değiştirmeye çalışmayın"

Çocuğunuzun bu konudaki kararını değiştirmeye çalışmak pek de iyi sonuç vermez.  Bu noktada ailelerin, kendilerinin ve toplumun cinsellik konusundaki düşüncelerini sorgusuz sualsiz kabul etmek ya da evlatlarıyla birlikte olmak arasında bir seçim yapmaları gerekebilir.
Zaten ezbere karşı bir mücadele vermek zorunda olan çocukların, ailelerinin desteğini hissetmeleri onlar açısından çok değerli.

Ailelerin, cinsel seçimin kişinin sadece bir yönü olduğunu ve aslında aile ile ilişkide en az yer tutan bölüm olduğunu bilmeleri önemlidir.

Gençler, ailelerine nasıl söylemeli?

 Kişinin cinselliğini, heteroseksüel bir ilişkinin dışında yaşamak istemesi, çok değişik ölçülerde olmak üzere, tüm toplumlarda tedirginlikle karşılanır. Bu biraz da alışılmışın dışında, bilinmez olana karşı duyulan bir tedirginlik.

LGBT yönelimli bir kişinin, toplum içinde karşılaşacağı çeşitli sorunların yanında, ele alması gereken en önemli ve zor konulardan biri de bu durumu ailesiyle paylaşmak.

Böyle bir  paylaşımda bulunmadan önce, gencin eğer mümkünse aileden kendisine yakın hissettiği, anlayış göstereceğine inandığı biriyle, örneğin kardeşi, kuzeni gibi, durumu konuşmasında yarar var.
Genç, uygun olduğuna inandığı bir anda ailesine de kendi cinsel tercihleri hakkında bilgi vermeli.

Bu bilgilendirmenin, kısa ve öz olmasında yarar var.

Genç, tercihinin arkasında durduğunu, hissettiklerinde samimi olduğunu ve bu seçimiyle mutlu olduğunu aileye hissettirmeli. Elbette bunu yaparken, aileden gelebilecek çok şiddetli tepkileri de gözönünde bulundurmalı.

BİLGİ: *Dünyada her iki günde bir LGBT bireyin nefret cinayeti nedeniyle öldürüldüğü tahmin ediliyor. Uluslararası Af Örgütü'nün raporlarına göre 70’e yakın ülkede eşcinseller insanlık dışı muamele görüyor . Sekiz ülkede eşcinsellere idam cezası uygulanıyor.

Işıl Çimen - Habertürk

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder