Johnny Depp yapınca iyi ben yapınca mı kötü?
Kuşum Aydın, ekrana verdiği arayı değerlendiriyor ve her yıl bir başka imajla karşımıza çıkıyor. Yeni şarkısı 'Roman Style' için çektirdiği fotoğraflar eleştiri oklarına hedef olunca, kapısını çaldık...
Camdan dışarı bakıp 'Ağaçların ardında deniz var, ne güzel' diyerek mutlu olan bir adam Aydın; Kuşum Aydın. Her yaşadığı olaydan, hatta yaşamadığı ve üzerine mal olan tuhaflıklardan sonra ders çıkardığını ve gülümseyecek bir sebep aradığını söyleyen bir 'şov dünyası' insanı. 20 yılı geçmiş şöhret olalı, bir döneme damga vuran 'Gelin Kaynana' gibi televizyon programlarını sunmuş; sahneden hiç inmemiş. Programı kaldırılıp, üzerine de anneannesini kaybedince kafasını toplamak için bir süre Avrupa'ya giden Kuşum Aydın'la buluştuk ve hakkında çıkan dedikodularla ve son şarkısı 'Roman Style' için çektirdiği siyahi imajlı fotoğrafları konuştuk...
- Neler duydum hakkınızda neler!
Ölmüşüm, parçalanmışım, ülkeyi terk etmişim. Bıktım ama ne yapayım?
- Evlenmişsiniz!
Evlendim bak, o doğru. 2008 yılında evlendim. Bir saç stilistiyle; Almanya'da yaşıyor; adı Tülay. Aramız limoni ama son günlerde. Ancak boşanmadık, ısınırız yeniden diye ümit ediyorum.
- Hakkınızda duyduğum evlilik hikayesiyse, Hollanda'da bir erkekle evlilik yaptığınızdı!
Bıktım dedim ya, anla beni. Gizledim evliliğimi, zaten her yaptığım şey olay oluyor. Özel hayatla haber olmayayım dedim, bu defa da Hollanda uyduruldu.
- Sizi üzüyor mu çıkan haberler?
Şaşırıp üzülüyordum başlarda ama baktım olmuyor, üzülmekten vazgeçtim. Ancak çıkan haberleri eş, dost okuyor; annem okuyor; sorun burada. Hollanda'dayken 'Ölmüşsün, haberin çıkacak yarın' diye aradılar, artık sinirim de bozuldu. Gece yarısı annemi aradım, kadın korktu tabii, 'Ne oldu evladım?' dedi, 'Anneciğim öldüğümü haber yapacaklarmış, inanma; bak ben hayattayım' dedim ama ağladı.
- Ülkeyi terk ettiniz deniyor!
Bir dönem gittim ve iki yıl kadar yaşadım Avrupa'da. Ayol Avrupa şurası. İnsanlar sabah toplantı yapmak için başka ülkeye gidiyor ve dönüyor. Üstelik artık buradayım, sokaklarda değilim ya ondan. Oysa ulaşılması da kolay biriyimdir, birilerinin işine geldi 'Yok olmam'...
- Ekranda yoksunuz diye de dedikodular çıkmış olabilir.
Ekranda yokum ama şarkılar var.
- Şarkılar var bir de imaj fotoğraflarınız var; neden zenci oldunuz kuzum?
(Gülüyor) Geçen yıl da jartiyer giyip Hayriye olmuştum ancak bu kadar yadırganmadı! Roman kıyafetleriyle çıktı fotoğraflar ilkin, sonra da danışmanım Selim Akar'ın isteğiyle zenci oldum.
- Hoşluk olsun diye...
Başka ne diye olacak.
- Yani 'Ben bu piyasanın zencisiyim, zenciler en iyi müziği yapar, zenci haklarına dikkat çekeyim' gibi bir göndermeniz yoktu.
Yoktu, neler söylüyorsun Allah aşkına (gülüyor)? Herkes çok beğendi ancak entelektüel kesimden birileri eleştirdi. Onlar zaten beğenilen, sevilen her şeyi eleştirir. Gereksizdi, eğlenmek yerine gerilmeyi tercih ediyorlar. Küçümser bir tavırları var. Bir fotoğrafçı 'Sabahtan beri gülüyorum' diye yazmış.
- Belki gülümsüyordur, gülmüyordur!
Yok, alay ediyor aklınca. Sen entelektüelsin madem ben de soruyorum, ne bitirdin de entel oldun? Güzel sanatlar ve işletme okumuş biri olarak yanıma bile yanaşamazlar. Aydın deyince akıllarına kıvırtan, göbek atan biri geliyor. O insanın kim olduğuna baksalar ya! Beğenmeyebilirsin, görme o zaman. Eleştireceksen de düzgün yaz, anlayalım.
- Irkçı diyen bile oldu!
Nasıl bir komedi bu? Bugüne kadar yapılan Arap bacılar ne olacak? Olmamış diyebilirler, o kadar. Johnny Depp yapsa ayılıp bayılırlar, Kuşum Aydın yapınca 'tu kaka'. Ben ırkçıysam Recep İvedik ne? En büyük ırkçı o zaman Recep İvedik. Şarkı yapıyorum başıma gelene bak, bir de ekranda olsam neler olacak düşün. Demet Akalın'ı da yıllarca beğenmediler, görmediler ne oldu? Hepsi şimdi 'Türkan'la dans ediyor.
- Kıskançlık mı var işin içinde?
Olmaz mı? Bu kadar kötüysem, neden 20 yıldır sahneye çıkıyorum, insanlar neden beni dinlemeye, seyretmeye bayılıyor? 'Tarkan'ım' demedim ki! Eğlendiren bir sanatçıyım, albüm yapıyorum, program yaptım, dizi yaptım.
- Düşünmüyor musunuz ekranı?
İstiyorum ama nerede yapacağım? Yurtdışında sanıyorlar hala beni (gülüyor). Beni konserine çıkarmak isteyen firmalara 'Aydın yok' diyorlarmış. Sahne ve televizyon korkunç, kötülük ön planda. 'Aydın dönemi kapandı' diyorlar ama bak bir şarkıyla sarstım ortalığı. Ekranın durumu ortada beğenilmeyen bir şey varsa, denetleyiciler müdahale eder. Zamanında bize yaptıkları gibi.
- Nasıl başlamıştınız ekrana?
Kanal 6 dönemiydi, ilk albümüm çıkmıştı. Uzun saçlıydım o zaman, kadınlar matinesi gibi bir programdı, çıkıp anons yapıyordum. Hayalini kurduğum bir iş değildi, sonra Ekrem Çatay çağırdı. Bir program yapacağız dedi, bilincinde ve ciddiyetinde değildim işin. Kendimi ekranda buldum, 'Gelin Kaynana' başladı.
- Efsane program!
Bir ay geçmemişti üzerinden, baktım her yerde beni yazıyorlar. Şaşırdım kaldım. Ancak şikayetler gelmeye başlamıştı, ağladım saatlerce. Ekrem Bey'e söyledim, 'Halk telefon ediyor, beğenmediklerini söylüyorlar' dedim. Sen de bin, ben diyeyim 3 bin kişi arıyor. Ancak seyredilme oranlarında bir numarayız. Ekrem Bey, 'Bu telefonlar rakiplerden, bu telefonlar gelmezse üzül' dedi.
- 'Eltiler' dizisinde oynadınız. Oyunculuğu sevmiş miydiniz?
Sevdim ama çok utandım, Devlet Tiyatrosu oyuncularıyla aşık atılır mı? İçimden geldiği gibi oynamamı istiyorlardı, hatta herkesten fazla para alıyordum. Daha da üzülüyordum.
- Ailede şarkıcı var mıydı?
Annem çok istemiş, hatta assolist bile olabilirmiş. Babam istememiş, ancak babam yaşlandığı zaman 'Senin yüzünden meşhur olamadım' derdi. Ancak ben güzel sanatlar okuduğum için, çevremizde şarkıcı, oyuncu, yetenekli çok arkadaşımız vardır. Babam istemezdi tabii, iş öğreneyim diye, mal almaya Eminönü'ne yollardı. Tatlıcı dükkanları vardı, babam Galatasaray Lisesi mezunudur ve üzerine iktisat okumuş biridir. İşine sahip çıkmamı istiyordu, 'Banka adabı öğren' derdi. Ben isyanlardayım, ikinci üniversiteyi de babamın zoruyla okudum. Stravinski'ler uçuşuyor kafamda, iktisat okumaya başladım. Babamı kıramadım, inektim de. Hep birinci bitirdim okulları. Babam beni her zaman bir fabrika müdürü olarak görmek isterken, sahnede göbek attığımı duyunca hayal kırıklığına uğradı.
- Sahne okulla birlikte mi başladı?
Solist olarak çalışan arkadaşlarımız vardı, Ayşegül Aldinç çok havalıydı mesela. Dilim dışarıda bakardım, Sevim Tuna hastasıydım. Küçükken tuttururdum kıyafetlerini görmek için, 'Sevim Tuna'ya götürün' diye. Çizerdim kıyafetleri. Vokal yapan arkadaşlarıma katıldım, Güzin ve Baha'yla çalışmaya başladım. Çok beğendiler beni, reklam cıngılı da okurdum. Para kazanmaya başladım, hiç ihtiyacım yoktu paraya ama gidip üzerine bir de eşarp boyardım Ortaköy'de.
- Ee sahne, albüm?
Bir süre sonra Baha bana albüm yapmak istedi. Ne şanslıyım dinle, okumalarımı yaptım ama stüdyo yandı. Gitti bütün emekler, heba oldu, kül oldu. Tekstil işime döndüm, o sırada yine bir arkadaşım 'Sesin güzel, yeni bir bar var, gel haftada bir gün şarkı söyle' dedi. Oradan da meşhur oldum.
- Babanız hiç seyretti mi?
Asla, 'Ne işimiz var' derdi, 'Paraya ihtiyacın yok' der kızardı. Fatihli bir aileyiz, mutaassıptır çoğu. 20 yıl sonra barıştıklarım oldu. O kadar meşhur olup tutuşmuştum ki, kim takardı onları; sonradan ayaklarım yere bastı.
- O kadar tecrübe, emek verdiniz, ter döktünüz; şov dünyasındakilere ve yeni meşhurlara ne önerirsiniz?
Bir gün gelecek ve kimse aramayacak, hazırlayın kendinizi. Buruşacağız, çirkinleşeceğiz, şişmanlayacağız, tuvaletimizi altımıza kaçıracağımız günler de olacak. Kime kalmış bu dünya?
- Bir sonraki adım ne?
Çinli olacağım ama onlar ayaklanmasın, kalabalıklar ya korkarım (gülüyoruz).
Elif Aktuğ - Akşam
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder