8 Mart 2012 Perşembe

Din Eğitimi Bir İhtiyaç Değildir

Din eğitimi bir ihtiyaç değildir. Onun gereksinim olmasını isteyen büyüklerdir

Ahmet Nesin: Din dersi gereksinim değildir Nazlı Ilıcak

Çocuklarımızın diğer çocuklardan farklı olduğunu kaç yaşından itibaren anlatırız, hiç düşündünüz mü? Onlardan kaç yaşında bişeyler yapmasını, hiç bilmedikleri şeyleri becermesini isteriz? Bu gaddar istek 3 yaşından itibaren başlar hemen hemen...

Sabah Gazetesi yazarı Nazlı Ilıcak bugünkü yazısında (7 Mart Çarşamba) “Bence eğitimin sorunları, kutuplaştırıcı bir ortamda tartışılmamalı. Din eğitimi bir ihtiyaçtır.” diye yazmış.

Yazıyı okuduğumdan beri kendi çocukluğumu ve çevremi düşünmeye başladım, neydi benim çocukken gereksinimim, sanırım ilk gereksinimlerim doğal olanlardı. Su yada süt içmek, dişim çıkarken ağlamak, nedenini bilmeden refleks olarak gülmek, o kadar süte dayanamayıp gaz çıkarmak, ilgi beklemek ve hepsinden önemlisi tembel tembel bir yaşam geçirmek.

Doğduğumda fizik derslerine girmek gibi bir gereksinimim olmadı, tarih, coğrafya yada matematik öğrenmek gibi bir önceliğim olmadı, dilimi annemle konuşarak öğrendim herkes gibi. Doğal olarak din de benim gereksinimim değildi. Bütün bunlar bana sunulan şeyler, durup dururken eksikliğini hissettiğim şeyler değil.

Geçenlerde yine yazmıştım dünyada her insanın dilsiz ve dinsiz doğduğunu. Diyelim ki Fransız bir anne babadan dünyaya geldiniz ama doğar doğmaz sizi Arap bir aile evlatlık olarak aldı. Yavaş yavaş büyüdüğünüzde, derdinizi konuşarak anlatmanız gerektiğinde ailenize “Ya anne, baba fransızca konuşsanıza, ben Fransızım ve konuştuğunuz arapçadan hiçbişey anlamıyorum!..” demezsiniz, çünkü dil size başkaları tarafından sizden önce doğan ve onu öğrenenler tarafından öğretilir.

Yada 4-5 yaşınıza geldiğinizde, babanız sizi bayram namazına götürmeye kalksa “Hayır baba, ben Müslüman değilim, Pazar günü kliseye gitmem gerekiyor!.. demezsiniz, dil ve din size çevreniz tarafından işlenir. İlk karşılaştığınız olay “Babası, oğlum bugün ilk kez anne dedi…” olur. Bu ifade hep çok komiğime gitmiştir ama aynı oranda da kızdırır. Komik çünkü çocuk en çok haşır-neşir olduğu annesine seslenir, ilk sözcüğünde “Bekçi amca” diyen çocuk görülmemiştir bugüne değin. Kızdırır çünkü annenin bu açıklaması biraz kadının erkeğe kurduğu bir üstünlük gibi gözükür bana.

Konuşmak çocuğun bir gereksinimidir ama bu başkalarından duyduklarımızla gelişir, derdimizi anlatma gereksinimiz vardır ve çevremiz hangi dili konuşuyorsa o dili öğreniriz.

Din bunların dışında bir olaydır, aynı dil gibi din de çevremizden aldığımız kültürle belirlenir, yani çocuk aklı ermeye başladıktan sonra dine gereksinim duymaz, çünkü o dertlerini konuşarak anlatır, dinle değil. Başkası zorlamadığı takdirde buna gereksinimi yoktur.

Okula başlamak da çocuğun bir gereksinimi değildir, büyükler çocuğu okula yönlendirir. Çocuk oyun oynamak yerine ders çalışmak gibi bir gereksinim duymaz. Nazlı Ilıcak’ın söylediği “Din eğitimi bir ihtiyaçtır.” sözü çocuklar için değil büyükler için söylenmiş bir tümcedir. Dinciler küçüklere dini öğretme gereksinimi duyarlar, onlara bilmedikleri, konuşup yazamadıkları bir dilde Kur’an ezberletmeye kalkarlar. Arapça bilmeden Arapça Kur’an’ı ezberlemiş olursunuz ama anlamadığınız için hiçbir işe yaramaz.

Doğduğunuz ülkenin dilini öğrenmek zorundasınız, zaten onu süreç içinde seversiniz ama doğduğunuz ülke halkının yada halklarının benimsedikleri dini çocuk yaşta öğrenmek, daha doğrusu öğrenemeden öğrenir konumuna düşmek zorunda değilsiniz. O yüzden çocuklar için “Din eğitimi bir ihtiyaçtır.” değildir. Onun gereksinim olmasını isteyenler büyüklerdir, aynı AKP genel başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın dindar nesil yetiştirmekten kastı budur.

Ahmet Nesin

Radikal

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder