5 Haziran 2011 Pazar

Herkes kendiyle barışmak zorunda.

Nil Karaibrahimgil bu kez romantik/komedi türünde bir single çıkardı: 'Hakkında Her Şeyi Duymak İstiyorum'.

Herkes kendiyle barışmak zorunda. Herkes başkasına benzmeye çalışır. Ne kadar çok benzersen kendini o kadar rahat hissedersin. Çünkü öne çıkmıyorsun, sivrilmiyorsun. Sürüde kaybolup gidiyorsun. Beni ben yapan farklılıkları kapamak yerine daha da açıp göstermeyi öğrendim. Çok güzel bir şey. Farklılıklarımın altını çizmek dışında yapabileceğim bir şey yok. Zaten hepimizin geni yüzde 99.9 aynı. Bizi diğerlerinden farklı kılan neyse onun üzerine gitmek lazım. Herkes kendi skalasına baksın, orada nelerin sesi açıksa onları iyice abartsın.

Geçen hafta Londra’daydınız. Nasıldı?

Londra’yla aramda tuhaf bir bağlantı var. Yağmuru da grisi de bana çok iyi geliyor. İnanılmaz derecede ilham veriyor. İnsanlar, müzeler, tiyatrolar... İçi boş enjektör gibi gidiyorum, tüm gördüklerimi, okuduklarımı “Vjjjt” diye çekip, beslenip geri geliyorum.
 
Bitmek bilmeyen bir merakınız var sanki...
 
Hayata karşı iyimser, heyecanlı bir merakım; her şeyi görmeye, duymaya karşı müthiş bir açlığım var.
Tıpkı sünger gibi çekiyorum her şeyi. Hüseyin Çağlayan demişti bana, “Sünger gibisin” diye.

Sizi kitap/film dolusu bir odaya kapatsalar aylarca çıkmazsınız sanki...

Üç gün eve kapanıp okuduğum, izlediğim, dinlediğim zamanlar oluyor. Sonra “Manyak mıyım ben? Niye evde oturuyorum? Yaşlanınca zaten evde olacağım!” diyerek kendimi sokağa atıyorum. Fakat sokakta olunca da müthiş bir vicdan azabı duyuyorum.

Malum, ‘Ya kaçırıyorsam?’ hissi...

Geçenlerde kendimi dizimde laptop, sağımda iPad, solumda iPhone şeklinde buldum. Üçüyle de farklı şey yapıyorum. İnsanlarla sohbet edemiyorsun ve sürekli bir aygıt seni dürtüp “Bak bak bak, mail geldi”, Bak bak bak mesajın var.” diyor. Kişisel filtrelerimizi daha akıllıca kullanmamız gereken bir dönemdeyiz. Filtre, kontrol çağımızın en anahtar kelimeleri. Kendimi dışarı bırakmak istediğim kadarını bırakıyorum. İçeride kalan kısmım mahremim. Bu anlamda çok kontrollüyüm. Belki de fazla kontrollü...

Yormuyor mu aşırı kontrollü olma hali?

Çok. Yorulduğumu hissediyorum. Her şey kontrolümde olsun, her şey mükemmel olsun durumu var. Bunu biraz aşmam, kendimi bırakmayı öğrenmem lazım.

Fala inanır mısınız?

İnanmam...

Falsız kalır mısınız?

Kalmam... Ama astrolojiye inanıyorum. Bende de tüm kadınlar gibi gelecek merakı var.


Ali Tufan Koç - Radikal

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder