6 Haziran 2011 Pazartesi

Güç sen değilsin

Söz panzerin üzerindeki kadında

Ankara'daki Hopa eyleminde panzere çıkan ve polis tarafından kalçası kırılan Dilşat Aktaş anlatıyor

Ankara’da hastane odasında yatan bir kadın... En az altı haftası felç riskiyle girdiği o odada geçecek. Kırık kalça kemiğini iyileştirmesi için en az altı aya ihtiyaç var. Altı ay boyunca raporuyla tescilli, iş göremez.

Geçen hafta Hopa’dan, ‘üzerinde durulmayacak’ bir ölüm kadar, orada yaşananlar için Ankara’da yapılan eylemde çekilmiş, panzerin üzerinde bir kadın fotoğrafı kaldı zihinlerde. O fotoğrafın çekildiği andan sonrasını görmüyoruz. Kalçası kırılmış bir kadının hikâyesiyle parçaları tamamlıyoruz.

‘Güç sen değilsin’

Sokağa bakan bir hastane odasında yatan Dilşat Aktaş’la konuşuyoruz. O günü soruyorum önce. Halkevleri’nin merkezinde Hopa’da yaşanan gerginliği internetten takip edişlerini anlatıyor. Hacettepe Üniversitesi, Felsefe Bölümü mezunu olan Dilşat, üç yıldır Halkevleri’nde yönetici.

Önce hastaneye kaldırılan Metin Lokumcu’nun haberi geliyor, doktoruna ulaşılıyor. Bir süre sonra da ölüm haberi... AK Parti Ankara İl Binası önüne siyah çelenk koymaya karar veriyorlar o anda.

Dilşat telefonda “Bu düşündükleri gibi basit bir ölüm değildi. İradeden söz ediyorsak, orada esas irade halktı” diyor.

Gittiklerinde panzerler ve polis barikatı hazırdı. Sonrasını biliyorsunuz.

“Protesto etmek bir hak. Ama siz o gün bir panzerin üzerine çıktınız. Birçok insana göre ikisi ayrı şey. Bir kadını oraya çıkaran nedir?” diyorum.

“Bana hep o anlık bir öfke miydi diye soruyorlar. Ya da sadece Hopa’da yaşananlarla bir duygudaşlık mı? Ama içimde dokuz yıldır birikmiş bir kadın düşmanlığı öfkesi vardı. Aydını, sanatçısı, kadını, erkeği, bu hükümete muhalif olan herkesin başına neler geldiğini biliyoruz. Yeter artık demek istedim. Güç sen değilsin demek istedim.”

Hayır daha önce hiç panzere tırmanmamış. Çeşitli eylemlerde gözaltına alınmışlığı var. Hatta daha birkaç ay önce Ankara, Yüksel Caddesi’nde Halkevleri standını açarken yaşanan gerginlikte polisten yumruk yemiş bir kadın olarak haber de olmuş.

‘Biz 2023 için tehlikeyiz’

Bir de sonrası var. Tayyip Erdoğan’ın kendisine atfen ‘kadın mı kız mı belli değil’ cümlesini soruyorum. Eğer bir eylemciye dair öfke söz konusuysa kadın ya da kız olmasının önemi ne?

“Erdoğan kadın düşmanlığını kendisi o kadar iyi ifade ediyor ki, bizim bir şey dememize gerek kalmıyor. Şunu artık anlaması gerekli: Kadınlar onu sevmiyor. Seçimlere 10 gün kala Halkevleri’ni hedef olarak göstermiş. Sokağın ne kadar tehlikeli olduğunu anlatmaya çalışıyor halka. Her sıkıştığında yaptığı gibi önce vatan-millet- Sakarya, sonra da ahlak diyor. AKP’nin toplumsal yardım politikalarını, kendi ahlak ve toplum anlayışında kadına biçtiği rolü reddeden kadınlar onun için bir tehlike. 2023 planları yapıyor. Ben o planlar için bir tehlikeyim. Karadeniz’de HES mücadelesine bakın, İstanbul’da, Ankara’da kentsel dönüşüme karşı verilen mücadeleye bakın. Hepsinde kadınlar sürükleyici rolde. İşte bu yüzden biz tehlikeyiz. Panzerin üzerine çıkan bir erkek olsaydı böyle tepki vermeyecekti. Sadece bu yüzden belden aşağı vurdu.”


Panzerden indikten sonra üzerine gelen polislerin önce sırtına sonra özellikle kasıklarına, kalçasına vurduğunu söylüyor Dilşat. “Sen nasıl çıkarsın oraya! Göreceksin gününü. Başına daha neler gelecek” dediklerini hatırlıyor coplandığı anda.

Ailesinin tepkisini merak ediyorum. Çok üzüldüklerini ama arkasında olduklarını, arkadaşlarının desteğinden mutlu olduklarını anlatıyor.

Peki diyorum Tayyip Erdoğan ziyaretine gelse... Ne demek ister kendisine. Şaşırarak “İçine mi doğdu” diyor. Meğer birgün evvel Erdoğan, Dilşat’ın yattığı Ankara Dışkapı Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin çocuk bölümüne gelmiş. Amaç Cizre’de imam hatip lisesi öğrencilerinin kaldığı yurda düzenlenen saldırıda yaralanan Fehmi Fidan’ı ziyaret...

Haberi duyan Dilşat ve arkadaşları afallamış; ‘Yoksa?’ demişler, ne planlıyor diye düşünmüşler. Ama hayır, Dilşat’ın odasına gelmemiş. Sadece “Bu hastanede mi?” diye sorduğunu biliyoruz. Gelse diyeceği de şuymuş Dilşat’ın: “Bedenimizden elini çek.”

Pınar Öğünç - Radikal

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder