Annem ev hanımı. Babam 22 yıldır AKM’de güvenlik görevlisi, hâlâ görevine devam ediyor. Kardeşim 14 yaşına yeni girdi. O da Mimar Sinan üniversitesi Devlet Konservatuarı bale bölümünde. Benim yolumdan gidiyor diyebiliriz.
Dokuz yaşındayken AKM’de çocuk balesine başladım. İlk sahne heyecanımı AKM sahnelerinde yaşadım ben de herkes gibi. Evimden bile daha çok zaman geçirdim orada. Hafta sonları götürürdü babam okullar tatil olduğu için. Baleye başlamadan öncesinde de sonrasında da bol bol gidip temsil izlerdim. Ben sanat ve sanatçı kelimesini orada öğrendim. Bazen seyirci kısmından izlemek yerine kulislerden takip ederdim. Sanatçıların konsantrasyonlarını ve sarf ettikleri eforu görmek beni çok heyecanlandırırdı. Kendime hedefler koyardım dansçıları görünce. 10 sene sonra bu rolde ben dans edeceğim gibilerinden…
Babam “Bale seçmeleri var, çocuk balesi için ne düşünürsün?” diye sormuştu. Hiç oralı olmadım. Futbolcu olmaktı hayalim. Ama o gitmiş benim adımı yazdırmış. Kayıtların bitmesine az kala, son anda yetişmiş. Listedeki son aday bendim. Ertesi gün babamla annem elimden tutup götürdü beni. Benim ne olup bittiğinden doğru dürüst haberim yok tabii. Sınava girdim ve kazandım. İyi ki de bale yapıyorum diyorum şu an. Hiç pişman olmadım.
Çocuk balesine başladıktan iki sene sonra hocalarım beni konservatuvar sınavlarına yönlendirdi. İki aşamalı sınavdan sonra Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’nda eğitim görmeye hak kazandım.
2009’da İsviçre’nin Lozan kentindeki yarışmaya katıldım. İngiltere Royal Bale, İsviçre Zürih, Almanya’da ise Stuttgart ve Münih’ten burs kazanmıştım. Tercihimi Stuttgart’dan yana kullandım. 2009 Eylül’de başladım ve iki hafta önce sınavlardan başarıyla geçip mezun oldum.
Balet olmam çevremde ilk başlarda garip karşılanmıştı. “Boş ver ne yapacaksın başka meslek bul kendine” diyenler oldu. Annem ve babamsa ilk günden itibaren yanımdaydı ve ben de söylenenlere kulağımı tıkadım. Ama işin ilginç yanı ilk başlarda tepki gösterenler artık beni görünce “Keşke ben de balet olsaydım” diyor.
Futbolcu olmak küçüklük hayalimdi. Tabii ki artık futbol oynamam söz konusu değil. Ama üzülmüyorum dünyaya tekrar gelsem yine bale yapmak isterdim.
Türkiye’de bale yeteri kadar ilgi görmüyor. Almanya’da ilk bale temsili izlediğimde çok şaşırmıştım. Buradaki dansçılar star muamelesi görüyor ama acaba şu anda İstanbul’da kaç kişi bir dansçının adını biliyor?
Anne Sema Topçuoğlu
Çocuklarımın ikisinin de baleyle uğraşmasından gurur duyuyorum. Hasan’ın ilk başladığı yıllar çevremdeki insanlar baleye önyargılı bakıyordu. Şimdi nasıl başladıklarını, hangi yolu izlediklerini merak ediyorlar. Çocuklarımı sahnede görmek heyecan verici. Hele bazen iki oğlumun da aynı sahneyi paylaşması gururumu ikiye katlıyor.
Baba Bülent Topçuoğlu
Ben sanatı da sanatçıları da çok seviyorum. O yüzden oğullarımın da sanatçı olmasını çok istedim ve onları bu mesleğe yönelttim. Hasan’ın başarılarından dolayı çok gururlu ve mutluyum.
Elif Türkölmez - Radikal
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder