Geçen aylarda gerçekleşen Tophane’deki galerilere saldırılardan sonra ilk defa Tophane’deki bir sergiye gidiyorum. Mahalle her zamanki sakinliğine ve ışıltısına sahip. Esnaf dükkanlarını kapatıyor, kahve önü komşularının çaylı sohbetlerini bekliyor. Tophane’nin etkili galerilerinden Outlet’te Necla Rüzgar’ın “Hasar Tespiti” sergisinin açılışı var. İlk gözüme çarpan galeri önündeki polisler oluyor. Sonra sergiyi gezmeye başlayınca bir kez daha şaşırıyorum; Yeşilaycı bir açılışla karşılaşıyoruz. Anlayacağınız alkollü içkinin olmadığı bir sergideyiz. Hem açılıştaki polisler hem de alkolün olmaması son olaylardan sonraki bir temkinliliği ve endişeyi hissettiriyor. Bir tarafıyla da mahalleye karşı bir saygı olarak da okunabilir. Başka birine göre ise bir taviz olarak da algılanabilir doğal olarak. Nasıl algılanırsa algılansın aşırı alkol tüketimlerinin ve buna bağlı arızaların eksik olmadığı sanatsal açılışlar düşünüldüğünde en azında sağlığa iyi geliyordu.
İki ayrı anlayış
Necla Rüzgar’ın sergisi iki ayrı anlayış sergiliyor. Bunu bölünmüş salonlarda da görmek mümkün. Girişdeki işler ilüstrasyon tadında, foto realistik anlayışından da tınılar taşıyan trajik duyarlılıklarla yoğrulurken, diğer salondaki işler sanat tarihi ikonografisi içindeki ünlü tablolarla ironik ilişkiler kuruyor; hatta yer yer parodiye uç veren, güncel sanat içinde rutinleşmiş hatta sıkıcılaşmaya başlamış “bildik” duyumsamalar üretiveriyor. Necla Rüzgar, serginin ilk bölümünde, bireysel isteklerle, toplumsal istekler arasındaki gerilime ilişkin resimlerine yer vermektedir. Serginin ikinci bölümünde ise, Deniz Gezmiş’lerin yargılanması metaforu üzerinden, genel olarak deniz ve boğulma imgeleriyle dile gelen resimler yer almaktadır. Serginin üçüncü bölümünde, sanat tarihinde yer etmiş popüler imgelerle günümüz Türkiye toplumunun farklı sınıf ve kesimlerine ait yaşam pratiklerinin iç içe geçtiği yapıtlar yer almaktadır.
İşlerin ana kavramı örtünme ve türban üzerinden yürüyor; ya da Anadolu’nun gelenekselleşmiş başörtüsü üzerinden… Necla Rüzgar sergiyi “Hasar Tespiti” olarak adlandırılmasını ise şöyle açıklıyor: “Hasar, bir şeyin yerinden oynamasının, dolayısıyla yatağından çıkmasının sonucudur. Tıpkı deprem durumunda olduğu gibi, deprem nasıl kıtanın, toprak parçasının yerinden oynaması ve yer değiştirmesi sonucu ortaya çıkıyor ise, hasar durumunda da olup biten, yaşantı ve olayların yerinden, mantığından çıkmasıdır. Bu durumda, “Hasar Tespiti”, mal ve mülke ilişkin bir zarar ziyan tespitinden çok, dünyada olma durumunda yitirdiklerimize ilişkin bir tespittir.” Özellikle Vermeer’in İnci Küpeli Kız tablosunun Rüzgar tarafından yorumlanması bir ikon olarak kafamıza kazınıyor.
“Hasar Tespiti” isimli sergi 29 Ocak tarihine kadar Outlet Galeri’de görülebilir.
ALİ ŞİMŞEK - Birgün
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder