10 Mayıs 2010 Pazartesi

Dolaptaki eleştirmen

Zaman zaman gazetelerde öyle bir yazı okuyorum ki, okuduğuma inanamıyorum, dönüp 'Acaba gerçek mi' diye tekrar okuyorum... Gerçek olduğuna emin olduktan sonra da şaşkınlıkla dehşet arasında bir duyguya kapılıyorum...
Bende bu hissi yaratan son yazı televizyon eleştirmeni Yüksel Aytuğ'un geçenlerde kaleme aldığı şu satırlardı:
'Pazartesi günü Derya Baykal'ın programındaydım. Geçen yıl konuk olduğumda birlikte gardırobun içine oturup, elbise yenileme kampanyasının tanıtımını yapmıştık. Bu kez bir mizansen hazırladık. Ben yine gardıropta olacaktım ve Derya Baykal da sanki beni bir yıldır orada unutmuş gibi yapacak, kapağı açıp, şaşıracaktı. Ama beklediğinden daha büyük bir şaşkınlık yaşadı. Zira ben gardıropta bulduğum erkek takım elbisesinin 'hesabını' sordum.
'Gel de bu satırları okuyunca kahkahalarla gülme...'Ne var bu satılarda' diyecekler içinse bir zorunlu açıklama: 'Dolaptan çıkmak' ya da 'dolapta olmak' İngilizce'de eşcinsellikle ilgili yaygın bir tabirdir... Dolaptan çıkan kendini afişe eden, dolapta kalansa kendisini gizleyen eşcinsel için kullanılır.
Yüksel Aytuğ'un gardıroptan çıkışı da bu açıdan düşününce manidar değil mi?Aytuğ bu jargonu belli ki bilmiyor ama dikkatli bir televizyon eleştirmeni olarak hiç mi South Park'ın efsanevi 'Trapped in the closet' bölümünü izlemedi? Bir evin dolabına kendisini kilitleyen Tom Cruise'un konu edildiği bu bölümden tarihe 'Tom Cruise won't come out of the closet' cümlesi kaldı: Mealen 'Tom Cruise kendisinin eşcinsel olduğunu açıklamayacak...
'Kuşkusuz Yüksel Aytuğ televizyondaki bir mizanseni anlatmaktan başka bir şey amaçlamıyordu bu yazıyı kaleme alırken... Ama bazen kelimeler öyle bir yere savruluyor, öyle bir oyun oynuyor ki böyle akıl kaçırtıcı satırlar çıkabiliyor...
Oray Eğin - Akşam Gazetesi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder