Tartışmayı Sümerolog Muazzez İlmiye Çığ’ın internette dolaşan mail’i başlattı. Çığ bu mail’de, Hıristiyanların İsa’nın doğuşu olarak kutladığı Noel bayramını eski Türklerin “yeniden doğuş bayramı”na benzetiyor, hatta Batı’nın bu bayram kutlamasını Türklerden “yürüttüğüne” işaret ediyor. Mail’i “forward” rekorları kırarken, ilk itiraz Taraf Gazetesi yazarı Sevan Nişanyan’dan geldi. Nişanyan, “Olmaz. Milli mitoloji yaratma gayreti başka şey, bilim başka şey. Birinin bol olduğu yerde öbürü yetişmez” diye yazdı.
Ardından tarihçiler de potaya girdi. Prof. Dr. Halil Berktay “Tarihin televolesi” yorumunu yaparken, Prof. Mehmet Ali Kılıçbay “Türkler göçebe, ne işleri var çam ağacıyla” tepkisini gösterdi. Biz de Muazzez İlmiye Çığ’ın kapısını çaldık. İşte anlattıkları...
Ardından tarihçiler de potaya girdi. Prof. Dr. Halil Berktay “Tarihin televolesi” yorumunu yaparken, Prof. Mehmet Ali Kılıçbay “Türkler göçebe, ne işleri var çam ağacıyla” tepkisini gösterdi. Biz de Muazzez İlmiye Çığ’ın kapısını çaldık. İşte anlattıkları...
AZERİ TÜRKLERİ BU BAYRAMI KUTLAMAYA HÂLÂ DEVAM EDİYOR
Bu bilgi bana internetten Adnan Atabek diye birinden geldi. Heyecanlandım. İran’ın Azerbaycan bölgesinde yaşayan bir tanıdığım Azeri Türkü Arif Esmail Esmailinia’dan teyit ettim. Kendisi mimar ama bu işlere çok meraklı. Nardugan Bayramı eskiden onlarda da kutlanırmış, hatta hâlâ kutluyorlar. Bana kutlama tebriki bile geldi. Ne yiyip ne içtikleri, nasıl eğlendiklerini anlatıyor. Benim bunlara itimadım var. Çünkü gayet mantıklı görünüyor. Biz hep kendimizi baltalamaya çalışan insanlarız, çok şaşıyorum, üzülüyorum. Hep dışarıdakiler kabul ediliyor, onlar doğru söylüyor deniyor.
AKÇAM AĞACI TÜRK HALI VE KİLİM MOTİFLERİNDE VAR
Akçam ağacı Türk halı ve kilim motiflerinde temsil ediliyor. Efsanelerimizde de var. Bu ağaç Orta Asya’da yetişiyormuş. Türkler Avrupa’ya devamlı akın yapıyor, Avrupa herhalde Hunlardan aldı bu geleneği. İznik konsilinde “Biz İsa’yı Güneş gibi düşünüyoruz, onun doğumu olarak kutlayalım diyorlar. Çam ağacı süslemesini ise ilk kez 1605’lerde Almanlar yapıyor. Aslında tamamen Türk ürünü. Avrupa’da ayakkabı yok, pantolon yok, dikişten haberleri yok. Pantolon giymeyi, dikiş dikmeyi Hunlardan öğreniyorlar. Asıl pagan onlardı. Hâlâ Türklüğünü kabul etmeyen tarihçiler var. Ben tarihi ortaya koyuyorum. İtirazı olan varsa kanıtı çıkarsın, bu böyle değil desin ve bunu ispat etsin. O zaman ben de ona “peki” derim.
KIRMIZI, TÜRKLERDE ÇOK ÖNEMLİ
St. Nicholas (Noel Baba) da Demre’de yaşamış bir derviş, fakirlere yardımcı olan saygın bir adam. Onu da Noel’le bağdaştırmışlar. Hepsinin kökeni Anadolu. Kırmızı giyme, nar kırma ritüellerini bilmiyorum. Ama kırmızı Türklerde çok önemli. Çünkü Türkler Güneş’e olduğu gibi ateşe de önem veriyorlar. Türklerin Tanrısı o kadar iyi ki, istediği tek şey sevgi: Her şeyi seveceksiniz. İşte bu sevecenlik mevzuu bugün de bir şekilde Türklerde devam ediyor. Mesela insan ayırmayız, soframız herkese açıktır, kolay arkadaş oluruz.
NARDUGAN'DI NOEL OLDU
Eski Türk inanışına göre yeryüzünün tam ortasında bir “akçam ağacı” vardı. Bu ağacın tepesi, gece-gündüze ve Güneş’e hükmeden Tanrı Ülgen’in sarayına kadar uzanıyordu. Gündüzlerin uzayıp gecelerin kısalmaya başladığı 22 Aralık’ta günün geceyi yenerek zafer kazandığına inanan Türkler, Güneş’in yeniden doğuşunu akçam ağacının altında, Nardugan (Nar: Güneş, Dugan: Doğan) adını verdikleri büyük bir şenlikle kutluyorlardı. En güzel giysileriyle şarkılar söyleyip oyunlar oynuyorlar, yaşlıları ziyaret edip, tüm aile fertleriyle özel yemekler yiyorlar, Güneş’i geri veren Tanrı Ülgen’e hediyeler bırakıyorlardı. Muazzez İlmiye Çığ’ın teorisine göre MS. 325’te İznik’te toplanan konsilde bu bayram İsa’nın doğumuyla özdeşleştirilip 24 Aralık’a alındı ve o gün bugündür Noel olarak kutlanıyor.
Şehriban Oğhan - Hürriyet Gazetesi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder