31 Temmuz 2011 Pazar

"Tek arzusu gerçekten sevildiğini hissetmekti"


Daphne Barak, ‘Saving Amy’ adlı kitabının son bölümünde, Amy Winehouse’u uyuşturucuya iten temel nedenin sevgisizlik olduğunu söylüyor

İlgili Haberler"Amy’ye gönderdiği çiçeklerin içine uyuşturucu gizliyordu""Damadımızın tek derdi Amy'nin çamaşırını indirmekti""Blake’le tanışana kadar bağımlılara ‘aptal’ derdi"

Tüm ilgili haberlerDaphne Barak, kendi problemlerini sürekli kızlarına aynalayan Winehouse Ailesi’nin, Amy’ye ihtiyacı olan sevgiyi veremediğini dile getiriyor.

Londra’da tedavi gördüğü hastaneden çıkıp, St. Lucia’da yaşamaya başladıktan sonra, Amy yeni dostlar edindi ve kendini yeniden kariyerine verdi. 8 Mayıs 2009’da katılacağı Jazz Festivali’nin hayatında bir dönüm noktası olacağını düşünüyordu. Aklında hep festivalde ne giyeceği ve nasıl bir performans sergileyeceği vardı. Babası Mitch Winehouse abartılı ve fazla iddialı bulsa da, Amy vücut hatlarını tamamen ortaya çıkaran mini elbiseler giymeye bayılıyordu. Kendisine ‘seksi’ ya da ‘güzel’ denildiğinde ise küçük bir çocuk gibi mutlu oluyordu. Mitch, “Kızım övgü kelimeleri duymaya bayılır. Özgüveninin güçlenmesi için zaman zaman ona iltifat etmeyi alışkanlık haline getirdim. Bu, ona gerçekten iyi geliyor” diyordu.

Winehouse Ailesi ile birlikte hazırladığımve bir kısmını kitabımda paylaştığım ‘Saving Amy’ adlı belgesel filmin çekimleri tamamlanmak üzereydi. Amy, benim festivale katılmadan ABD’ye dönmem gerektiğini duyduğunda çok üzüldü. Kendisini iyi hissetmesi için ona festival gecesi giymek için benim Herve Ledger marka elbiselerimden birini alabileceğini söyledim. Elbiselerimi denerken, gözlerindeki telaşı gördüm ve ona “Ne giyeceğin önemli değil! Çok güzelsin, ne giyersen giy harika görüneceksin. Eğer sahneye geri dönmeye hazır değilsen bunu menajerine söyle. Ama eğer hazırsan, sahneye çıkıp herkese ne kadar iyi olduğunu hatırlat” dedim.

AİLESİ SORUNLUYDU

Amy, “Onlara ne kadar iyi olduğumu 5 yıl önce göstermiştim zaten” diye ağlamaya başladı. Eski başarısını yakalayamayacağını düşünüyordu. Ona sarıldım ve o an anladım ki; Amy’nin tek arzusu sevildiğini bilmekti. Ailesi sorunlarla doluydu ve Amy’nin yaşadığı problemler ailesinin diğer üyeleri tarafından gerçek sorunlarının üzerini örtmek için kullanılıyordu. Özellikle Mitch kendi duygularını kızınınkilermiş gibi yansıtıyordu. Bunu, festival için Amy’nin yanına gelen eski eşi Janis’in bir sevgilisi olduğunu öğrendiğinde çok net hissettim. Mitch bana, “Janis bir aile dostumuzla berabermiş. Amy çok kızacak” dedi. Oysa bu tepki, kendi içinden geçendi.

YALNIZDI!

Mitch, festivale katılmadı. Yeni eşi Jane’in kendisinden ayrılacağı yönündeki tehditlerinden korkup, soluğu onun yanında aldı. Annesinin desteğiyle sahneye çıkan Amy, çok kötü bir performans sergiledi. Bana göre bunun nedeni kendini çok yalnız hissetmesiydi. Hayatı boyunca en büyük sorunu da bu oldu. Her zaman özlemle bahsederek andığı büyükannesi Cynthia dışında kimse onun kalbine tam anlamıyla dokunamadı. Bu yüzden de teselliyi uyuşturucu ya da alkol gibi sahte dostlarda aradı. Amy, onu korur gibi görünenlerin kurbanıydı.

TESELLİYİ KADEHLERDE ARADI

ST. Lucia’da yaşadığı dönemde, Amy’nin uyuşturucu bağımlılığının yerini alkol aldı. Babası Mitch, bu duruma öfkeleniyor ve zaman zaman onu herkesin içinde azarlayarak küçük düşürüyordu. Bir çift güzel söz duyabilmek için babasının gözünün içine bakan Amy, amacına ulaşamadıkça daha çok içiyordu. Bu kısırdöngü, hayatını ele geçirmişti.

BİZİM HİKAYEMİZ BÖYLE Mİ BİTECEKTİ?

AMY, 12 Temmuz 2009 sabahı boşanmak için St. Lucia’dan Londra’ya döndü. 16 Temmuz’da Londra Yüksek Mahkemesi’nde Blake ile bir araya geldiler ve evliliklerini bitirdiler. Mahkeme günü Amy, “Bizim hikâyemiz böyle mi bitecekti?” diye sayıklıyordu. Boşandıktan bir süre sonra çeşitli gazetelere demeçler veren Blake ise, “Amy’yi hep seveceğim, onun da beni hep seveceğinden eminim” diyordu. Herkes onların bir gün yeniden bir araya geleceğini düşünüyordu ama bu onlar için bir sondu.

Habertürk

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder