19 Ağustos 2016 Cuma

Hükümet, bundan sonra LGBTİ yürüyüşüne izin vermeli

Yine bir trans birey cinayeti beni kahretti.  Hande Kader, insan denemeyecek psikopat mahluklar tarafından yakılarak öldürüldü. Kahroldum. Kahroluyorum. Ayşe Arman iyi ki yazdı. Bize de tekrar yazma fitili verdi.

Hande Kader, O da bir Gizli Özne’ydi. İçinde fırtınalar kopan ve bunu kimseye anlatamayıp sadece kendi yaşayan...

2013 yılında Gizli Özne adlı bir belgesel çekmiştim. 12. Filmmor Kadın Filmleri Festivali’nde gösterildi.

Gizli Özne, bir televizyon dizisinde uzun süre rol alabilen ilk trans kadın, oyuncu ve şarkıcı olarak alkışlar alan ama cinsel kimliği dolayısıyla gündelik hayatta yaşadığı ayrımcılıkla baş etmeye çalışan, hayatın her alanında kendisi olarak var olabilmek isteyen Ayta Sözeri’yi anlatıyor.

Benim belgeselde yapmak istediğim ajitasyon değil,  sevgili arkadaşım Ayta’nın bu zalim dünyada kendi olma mücadelesini ve bunu başarmasını anlatmaktı. Özel bir hikayeden, genel bir umut verebilmek merhem olabilmekti.

Belgeselin adını Ayta koydu, Gizli Özne. Bizler çünkü Gizli Özneleriz, toplumda yokuz dedi...

“Ecelimle ölmek istiyorum bu yüzden #AnayasadaLGBT”  çünkü birileri senin ölmene karar verebiliyor bu ülkede. Eğer ona benzemiyorsan seni dışlamakla kalmıyor, dışlayanların ve ayrımcılığa uğrayanların haricinde de nefret duyanlar var ve bunların nefret suçlarına karşı koruma altına alınmasını istiyorum. Cinsiyet yönelimininin, cinsiyet kimliğinin koruma altına alınmasını istiyorum.” diyordu Ayta.

Dünyadaki trans cinayetleri istatistiklerini açıklayan Transgender Europa’nın raporuna göre Türkiye trans cinayetlerinde Avrupa’da bir dünyada ise dokuzuncu sırada yer alıyor.

15 Temmuz’da ülke olarak çok ciddi bir tehlike atlattık... Hala anlamaya çalışıyoruz, rüyalarımıza giriyor... Misal ben, sokakta askerler vurmaya çalışırken annem hasta diyerek onu götürmek için yalvarıyorum ve hastaneyi de artık bombalamazlar diye düşüşünüp üstümüze atılıyor, kara toz bulutları görüp uyanıyorum. Bu halk tankların önüne siper oldu. 245 kişi can verdi. Gazilerimiz var. Ağustos’ta Yenikapı’da demokrasi mitingi yaptık.

İşte demokrasiye geliyorum. Sıla’nın üstüne gidildi, demokrasi düşmanı ilan edildi. E linç de bu ülkenin en büyük hobilerinden.

Halbuki Sıla oraya samimiyetle gidenlere değil, şov yapanlara karşıydı.

 Demokrasi sadece oy kullanma hakkı değil, çoğunluğun kazandığı ve çoğunluğa hizmet eden bir şey de deği, çoğunluğun hakları için değil bütünlüğün hakları için çalışmalı.

Ama daha yeni bu haziran ayında hükümet LGBTİ Onur Yürüyüşü’nü yasakladı.

Ve de birtakım gruplar, yürüyüş yapacaklara saldırmak için yol gözledi. Yürümek isteyenlere gaz sıkıldı. Yine 3. dünya ülkesi resimleri yaşandı.

Madem bundan sonra demokrasi diyoruz, var diyoruz, buna inanıyoruz. Gelecek haziranda hükümet LGBTİ yürüyüşüne izin vermelidir. LGBTİ bireylere, size saygı duyuyoruz demeli.

Bülent Ersoy sanatçı olduğu için mi saygı duyuyoruz,

Peki Hande Kader seks işçisi olması kendi suçu muydu?

Hadi oradan be...

Bu toplum, insanı kemiren bakışları, insanı kemiren gıybetleri onları buna sürüklüyor.

 Aynaya bakın, kendinizle yüzleşin. Etiketleri, kategorileri bırakın. Demokrasi varsa, özgürlük varsa Hande Kader’in de Bülent Ersoy gibi yaşama hakkı var.

Kimsenin kimseden fazla yaşama hakkı yok...

Çağnur Öztürk - T24

http://t24.com.tr/yazarlar/cagnur-ozturk/hukumet-bundan-sonra-lgbti-yuruyusune-izin-vermeli,15271

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder