7 Ağustos 2011 Pazar

'Panpişler' kurban mı, cellat mı?

Hilal Cebeci'nin başlattığı 'panpiş' muhabbetinin niye bu kadar abartıldığını anlamak güç. Beden bugün nesne. Ve hemen her yer nesnelerin cinsel bir içerikle bütünleştirilerek sunulan reklam görüntüleriyle dolu
BİR 'panpiş' muhabbetidir gidiyor.

Herkes, sanki benzerlerine hiç rastlanmamış gibi, diline bunu dolamış.

Birisinin sosyal medyaya koyduğu, o da öyle ahım şahım olmayan, yarı erotik, yarı nü diyelim haydi, görüntülerini konuşuyor herkes.

Değer mi? Günlük gazeteleri şöyle kabaca tarayanlar o resimlerden çok daha beterlerinin 'poz' olarak verildiğini görecektir. Neden böyle bir yol girilir?

İnsanların bir bölümü artık bedenlerini bir meta olarak kullanmaktan kaçınmıyor.

Kaçınmak bir yana bunu başlı başına bir amaç olarak benimsiyor.

İşi biraz daha görüntüyle ve bedenle ilgili olanlar var bu tür resimleri yayınlananlar arasında, mankenler, hatta sinema oyuncuları diyelim. Onları anlamak biraz daha kolay. Son kertede görüntü üstünden gelişen bir 'imaja' sahipler. Aslında sinema 'yüz'le ilgili bir şeydir ama varsın olsun, onlar bedenlerini de katsın işin içine ve onu kamusal alana sunmaktan çekinip kaçınmasın, biz de doğal karşılayalım. Daha şaşırtıcı olan, neredeyse herkesin aynı kulvara girmesi; o mecralara çıkmak, oralarda görünmek için bedenini, biraz da cinsellik, erotizm içerecek biçimde sergileme hırsı. Bu, başlı başına bir zorlamayı, 'mizansen'i gerektiriyor. Bundan kaçınan da neredeyse yok. Söz konusu ettiğim mizansenin içine gebelik gibi dolaylı olanlar giriyor. Birisinin bir başka şahısla öpüşürken, sevişirken görüntülenmesi gibi 'doğrudan' erotik sayılabilecek sahneler giriyor.

EBEDİ GÜZELLİĞİN PEŞİNE DÜŞTÜK

Bunların daha çok gazete eklerinde yer aldığını sananlar da yanılıyor. Orası 'özel' bir alan olarak bu konulara, bu görüntülere hasredilmiş durumda.

Oysa bir de gazetelerin kendileri var bu görüntüleri sergileyen. Yıllar yılıdır gazetelerin bazen ön, bazen arka sayfaları çıplak, yarı çıplak kadın resmi bastı.

Kendisini 'en ciddi gazete' diye pazarlayan gazete de bir noktadan sonra bundan kaçınamadı. Bir başka gazetenin çok problemli genel yayın yönetmeni o resimleri her gün öğleden sonra belli bir saatte oturup seçmeyi hayatının en önemli zevki olarak dile getirdi. (Zaten son zamanlarda da 'oral seks' falan anlatıyor.) Gördüğüm, bildiğim kadarıyla kimse bu düzene itiraz etmedi. Öyle olunca nedir bu 'panpiş' telaşı anlamadım.

Sosyal medyayı biraz bilenler için bunun bu derecede önemsenmesi gerçekten şaşırıtıcı. Erotik site diye bir olgu var internet dünyasında. İnsanlar cinsel hayatlarını hiçbir kısıtlamaya tabi kılmadan oralarda 'gösteriyor'. Bedenlerin nötr bir görüntü olarak sergilenmesi artık çoktan aşıldı, çok ileriye götürüldü. Beden bugün bir meta olmanın öncesinde bir nesne. Onun da dışında bir iletişim aracı. Reklamlara bakmak yeterli şu söylediğimi somutlaştırmak için. Dağ taş, yer gök, nesnelerin yarı çıplak, erotik ifadesi somut bir bedenle ve cinsel bir içerikle bütünleştirilerek sunulan reklam görüntüleriyle dolu. "O zaten bilinen bir şey," diyorsanız, görselleştirilen cinselliğin şimdi çok katmerli bir boyut kazandığını işaret edeyim. Biraz dibi kurcalanırsa o görüntülerde, cinselliğin 'doğal' kabul edilen çapraz nesnelerle bile özdeşleştirilmediği görülecektir. Şunu söylemek istiyorum: 'Doğal' cinsellik karşı cinsle kurulan cinsel ilişki diye kabul edilir. Oysa erkek parfüm reklamlarında erkek, kadın güzellik ürünlerinde gene kadın kullanılıyor. Biz de izleyerek kendimizi erkeksek o erkek, kadınsak o kadınla özdeşleştiriyoruz, onları güzel, onları çekici buluyoruz. Bunun daha önceki Viktoryen kabulleri ne kadar aştığını bulmak için dahi olmaya gerek yok.

Kaldı ki, beden dediğimiz şu çok katmanlı, çok karmaşık olgu sadece bu daha çapraşık alanların konusu değil. Son 20 yıldır giderek artan bir şiddette ebedi güzelliğin peşine düştük. Spor bu kovalamacanın en masum alanı. Sonra 'estetik operasyonlar' geliyor. Yeme içme, daha doğrusu yiyip içmeme, vitamin ve detoks kürleri, gene gece gündüz beden dediğimiz varlıkla yatıp kalktığımızın başka başka göstergeleri. Hepimiz derece derece kendi bedeniyle büyülenmiş, kendi bedenini ve dolayısıyla cinsini nesneleştirmiş, derece derece narsisizme bulaşmış durumdayız.

20. yüzyılın ikinci yarısı, cinselliği keşfedip gündelik hayatın bir parçası haline getirdi. Bu yüzyıl o yatakta kendisini akıtmayı sürdürüyor. Bütün giz, şu yukarıda vurguladığım narsisizmde ve onun uzantısı olan narsisitik bakışta düğümleniyor.

Bu oluşumun kaçınılmaz biçimde manipule edilen bir yanı var.

Kaçınılmaz yanını, cinselliğin görsellikle olan ilişkisi meydana getiriyor. Cinsellik aynı zamanda görsel bir edim. Dikizcilik, röntgencilik yani voyorizm cinselliğin ayrılmaz bir parçası, onu oluşturan bir unsur.

Yönlendirilen yanı ise narsisizim. Reklamlar, beden politikaları narsisizmi hayatımıza derinden derine yerleştirdi. Ama sadece o kadar değil. Son 20-30 yıldır bir tüketim, dolayısıyla bir kapitalizm politikası olarak yaşıyoruz narsisizmi. Her şeye sahip olmak isteyen, kendinde her şeye hak gören insan farkındadır veya değildir narsisizmin çukuruna yuvarlanıyor. Cinsellik gelip bu niteliği taşıyan insanla bütünleşiyor.

Hasan Bülent Kahraman - Sabah

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder