29 Temmuz 2011 Cuma

"Amy’ye gönderdiği çiçeklerin içine uyuşturucu gizliyordu"

Daphne Barak’ın ‘Saving Amy’ adlı kitabı, Amy Winehouse’un, Blake Fielder-Civil ile tanıştıktan sonra hayatının en kötü günlerini geçirdiğini gözler önüne seriyor

İlgili Haberler"Damadımızın tek derdi Amy'nin çamaşırını indirmekti""Blake’le tanışana kadar bağımlılara ‘aptal’ derdi"

Tüm ilgili haberlerWinehouse’un annesi ve babası, “Blake hapishanedeyken bile kızımıza kötülük yapabiliyordu. Amy’ye içine uyuşturucu gizlenmiş çiçekler gönderdiği oldu” diyor.

AMY Winehouse'un aykırı yaşamı, herkesten çok ailesini etkiledi. Boşanmalarını hiç hazmedemediği babası Mitch ile annesi Janis, onun başta aşk ve uyuşturucu bağımlılığı olmak üzere her konuda yaşadığı travmalara şahitlik etti. Mitch Winehouse, hayatının en kötü gününü 2008 yılının nisan ayında, kızını bilekleri kesilmiş halde bulduğunda yaşadığını söylüyor ve ekliyor:

"PARASINI İSTİYORDU"

"Amy, intihara meyilli bir kız değildi. Kocası Blake, ona bileklerini keserse ruhuyla daha derin bir bağlantı kurabileceğini söylemiş, kızım da inanmış. Blake'le 2 yıl evli kaldılar. Bu süreçte kızım, dünyanın en kötü günlerini yaşadı. Blake, onun parasını ele geçirebilmek için kızımı uyuşturucuya alıştırdı ve akıl sağlığını elinden almaya kalktı. Onun kötülükleri yüzünden Amy uzun süre Harley Street'teki London Clinic'te yatıp, tedavi görmek zorunda kaldı."

Amy Winehouse'un rehabilitasyon gördüğü dönemde, Blake Fielder-Civil, hapishanedeydi. Hiç sevmediği damadının demir parmaklıklar arkasındayken bile, kızına zarar vermek için pusuda beklediğini belirten Mitch Winehouse, sözlerini şöyle sürdürüyor:

"Blake bana sürekli, 'Sen nasıl kızını hiç yalnız bırakmıyorsan, ben de onu hiç bensiz bırakmayacağım' diye tehdit mesajları atardı. Kızımın kendisinin yanı sıra, parasını da ondan korumalıydık. Bu süreçte Amy ile birlikte ben ve annesi de çok yıprandık."

"HASTANEYİ BASTI"

Mitch Winehouse, damadı yüzünden yaşadıkları en kötü deneyimleri ise şöyle özetliyor:

"Bir gün, Blake hapishaneden kaçıp hastaneye geldi. Biz orada değildik, aklımız başımızdan gitti. Amy'nin kocası olduğu için güvenlik onu içeriye almış. Çıkması saatler sürdü. O günden sonra Amy'nin zar zor düzelen psikolojisi yeniden bozuldu. Hatta hastane yönetimi onu kovmak istedi. Birkaç kez de hastaneye çiçek yolladı, toprağın içinden uyuşturucu çıktı. Kızımı zehirlemek istiyordu. Bizi üzecek düğmenin yerini bulmuştu ve canı sıkıldıkça o düğmeye basıyordu."

"UYUŞTURUCUNUN YERİNİ ALKOL ALDI"

Hastaneden çıktıktan sonra St. Lucia'ya yerleşen Amy, yeni dostlar edindi ve kariyerine yöneldi. Ancak bağımlılıklardan arınmış bir hayat sürmeyi başaramadı. Bir süre sonra uyuşturucunun yerini alkol aldı. Babası Mitch, "Bizi bu konuda hiç suçlamadı ama Amy'nin sağlıklı bir hayat sürememesinde ve Blake'e saplanıp kalmasında, Janis ve benim, o çok küçükken boşanmamız rol oynamış olabilir" diyor.

"BÜYÜMEYEN BİR BEBEKTİ"

AMY'NİN tedavi gördüğü dönemde, her sabah kızının en sevdiği yemekleri pişirerek hastaneye giden Janis, "Ne yaparsa yapsın, babası ve ben onu hiç suçlamadık" diyor ve ekliyor:

"Amy hastanede çok bunaldığında, benden tıpkı çocukken yaptığım gibi ona sarılarak uyumamı isterdi. Dediğini yapardım. O, her zaman benim biricik bebeğim oldu. Hiç büyümeyen, uslanmayan, ele avuca sığmayan bir bebek..."

"HAYATIMIN BÜTÜN KADINLARI KIZIM İÇİN BİRLEŞTİ"

Babası Mitch Winehouse, Amy’nin fırtınalarla dolu hayatında hem tutunacak bir dal rolü oynadığını hem de bir yaprak gibi savrulduğunu söylüyor. “Kızımı tedavi görmeye razı etmek çok zordu. Bu süreçte eski eşim Janis’in ve eşim Jane’in desteği olmasaydı, çok zorlandırdım” diyen Mitch ekliyor: “Bizim hikâyemizdeki belki de en şanssız kişi yeni eşim Jane’di. Sürekli Amy ile ilgilenmek zorunda olmam, zaman zaman aramıza girdi. Jane’i ikinci plana atmak zorunda kaldığım dönemler oldu. Kimi zaman beni çok iyi anladı, kimi zaman da tavır yaptı. Aslında Amy ile pek anlaşamazlardı, hatta Amy bir keresinde Jane’in parfümünü çalmıştı. Ama buna rağmen Jane bizim Amy’yi kurtarma çabamıza elinden geldiğince destek verdi. Bu süreçte eski karım Janis ile sık sık bir araya gelmemden de hiç şikâyetçi olmadı.”

"TEK DİLEĞİMİZ BLAKE'İN YOK OLUP GİTMESİYDİ"

AMY Winehouse'un annesi Janis, "Elimde sihirli bir değnek verseler ve tek dilek hakkım olduğunu söyleseler, Blake'in bu dünyadan yok olmasını isterdim" diyor ve ekliyor: "Kızım hastanedeyken, Blake'den defalarca boşanmak istediğine dair mektuplar aldık. Kızıma da bu tür mektuplar yazıyor ancak iş ciddiye bindiğinde vazgeçiyordu. Tek amacı psikolojimizi bozmaktı. Bu onun için bir oyun gibiydi."

Habertürk

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder