17 Ağustos 2020 Pazartesi

GÜNÜN HOMOFOBİKLERİ!


LGBTİ’ler tepinse de sözleşmede değişiklik geliyor!
 
İstanbul Sözleşmesi’nin tartışılan maddeleri üzerinde, gazetemizde pazartesi ve cuma günleri yazıları yayınlanan Av. Yaşar Baş ile uzun zamandır istişare ediyoruz..

Sadece sözleşme değil, ayrıca 6284 sayılı kanundaki tartışmalı maddeler ile ilgili olarak da görüş alışverişinde bulunuyoruz.

Şahsi kanaatimi söyleyeyim; Türkiye’de mevzuata hakim, gerek düzenlemeleri gerekse içtihadları takip eden, okuduğunu anlayan ve yorumlayabilen, tartışmalı hususları araştıran ve hakkıyla değerlendirebilen, ben diyeyim 10, siz deyin 20 Yaşar Baş daha olsa, sadece Türkiye’deki iç hukukta yaşadığımız fındık kabuğunu doldurmayan ihtilafları değil, Akdeniz’deki aktüel sorunlardan başlayın, Lozan anlaşmasının özellikle Ege adaları konusunda Türkiye lehine tekrar tartışmaya açılmasına, Montrö Sözleşmesi’ndeki boğazlardan geçecek gemilerden alınacak “altına bağlı ücret”in tekrar yürürlüğe girmesine kadar onlarca konuda, Türkiye’nin elini güçlendiren ve ülkeye büyük kazançlar getirecek çözümler hayata geçirilebilir..

Bu işleri aslında, üniversite çatısı altında bilim adamlarının yapması, kamu imkanlarından da yararlanarak baroların hayata geçirmesi gerekir ama..

Onlar kadro işleri ile unvan alma ile  makam-mevki tartışmaları ile günlerini dolduruyorlar.. Barolar, siyasi tartışmalara müdahil olarak, kendi görüşlerini topluma dayatmakla meşgul oluyorlar..

Serbest avukatlık yapan Yaşar Baş’ın kafa yorduğu kadar, üniversitelerdeki hukukçu öğretim üyelerinin, siyasalcıların bu işe kafa yorduğunu sanmıyorum..

Baro yönetimlerinin, “Bu ülkenin hukuk kurumlarıyız. Ülkenin önünü açacak, elini güçlendirecek çözümler üretelim” gayretinde olduğunu, düşünmüyorum..

Yaşar beyin, aktüel tartışma konularına getirdiği çözümlerden birisi de İstanbul Sözleşmesi ile ilgili..

Yaşar bey, İstanbul Sözleşmesi’nin 72. Maddesi sayesinde, Türkiye’nin tartışmalı maddeler için değişiklik teklifinde bulunabileceği, bu değişiklik kabul edilirse sözleşmenin bizim açımızdan da tartışmasız maddeleri ile yürürlükte kalacağını, eğer teklifimiz kabul edilmezse, işte o dakikadan sonra sözleşmeden çekilme noktasında elimizin daha güçlü olacağını belirtiyor..

Bu vesile ile konu dünya gündemine de taşınmış olacak, “kimler, eşcinsellerden yana, kimler değil” konusu da aydınlığa kavuşmuş olacak..

Sözleşmede eşcinselliği meşrulaştırma tilkiliği gerçekten var mı, yok mu net olarak anlaşılacak..

Ben bu teklifi, Avrupa Konseyi’nin zamana yayarak, oyalama taktiği ile karşılama ihtimalini gözden kaçırmadan, denenmesinin Türkiye açısından bir zararı olmadığı kanaatindeyim..

Çünkü, Türkiye böyle bir değişiklik teklifi ile konuyu dünya gündemine taşıdığında, hem Türkiye’nin görüşü deklare edilmiş olacak, hem de mümzi devletler arasında da Türkiye gibi düşünenler varsa, onlara da öncülük-liderlik edilmiş olacaktır.

Ha, “Değişiklik teklifimiz kabul edilmezse” ihtimalini de şimdiden düşünelim..

İşte o zaman, yani değişiklik teklifi reddedildikten sonra, sözleşmeden tümü ile çekilmemiz, “8 yıl önce niye kabul ettiniz. 8 yıl sonra niye çıkıyorsunuz” eleştirisi getireceklere de açık bir cevap olacaktır..

Bu genel değerlendirme sonrasında, isterseniz, biraz da 72. Maddenin ayrıntısını vereyim..

İstanbul Sözleşmesi’nde, “Sözleşmede yapılacak değişiklikler” başlığı ile tek maddelik bir bölüm var.

Yani bugün bazı eşcinsel destekçileri ter ter tepiniyorlar ya, “Virgülüne dokundurtmayız” diyorlar ya…

Aslında, imza atan ülkeler bile, sözleşmeye bir madde koyup, “ilerde değiştirilmesi teklif edilirse, bunun nasıl yapılacağı” konusunda prosedür belirlemişler..

“Bu sözleşme yapıldı. Kimse noktasının yerini değiştiremez” demiyorlar..

Bizdeki şarlatanlara, bu ayrıntıyı hatırlatıp, 72. Maddenin, “Değişiklikler” başlıklı düzenlemesini size aktarayım:

“Taraflardan herhangi birinin bu Sözleşmede değişiklik yapmak üzere getireceği her teklif, Avrupa Konseyi Genel Sekreterine iletilecek ve Genel Sekreter tarafından Avrupa Konseyi üye Devletlerine, bütün imza sahiplerine, bütün Taraflara, Avrupa Birliğine, Madde 75’in hükümleri uyarıca bu Sözleşmeyi imzalamaya davet edilen Devletlere ve Madde 76’nın hükümleri uyarınca bu Sözleşmeyi kabul etmeye davet edilmiş bütün Devletlere gönderilecektir.”

Demek ki, tam da Tayyip Erdoğan’ın dediği gibi, “İstanbul Sözleşmesi nas değil”miş..

Yeter ki, biz kraldan fazla kralcı olmayalım..

Üç tane eşcinselin peşine takılıp, “İstanbul Sözleşmesi kadına şiddeti önlüyor. Sözleşmeye karşı çıkanlar, kadına şiddeti onaylayanlardır” aldatmacasına kapılmayalım.. Şiddet ile ilgili düzenlemeler kalsa da “cinsel yönelim” ve benzeri ifadelerle eşcinselliğin meşrulaştırıldığı içeriklerin sözleşmeden çıkarılması için gerekli adımları atalım..

İmzacı ülkeler bile sözleşme maddelerinin değiştirilmesinin mümkün olduğunu söylüyorlar..

Sonrasında da..

“Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin teklifi değerlendirmesi” ile başlayan bir prosedür ile teklifin kabul edilebilineceğini sisteme bağlıyorlar..

Türkiye; bilim adamları ile hukukçuları ile  din adamları ile kanaat önderleri ile çok hızlı bir şekilde, İstanbul Sözleşmesi’ndeki Türk toplumuna uymayan, inancımızla çelişen, örfümüze aykırı ifadeleri, bugüne kadar medya organlarında yapılan tartışmaları da dikkate alarak tespit etmeli.. Bunlarla ilgili değişiklik önerilerini bir metin haline getirmelidir.

Türkiye’nin, bu tartışmadan, bu yolla çıkması mümkündür..

https://www.yeniakit.com.tr/yazarlar/ali-karahasanoglu/lgbtiler-tepinse-de-sozlesmede-degisiklik-geliyor-33225.html


Disney, "The Owl House" dizisinde 14 yaşında LGBT-İ bir ana karakter oynatacak

ABD menşeli film şirketi Disney 'The Owl House' adlı çizgi film dizisinde 14 yaşında biseksüel bir baş karaktere oynatacağını açıkladı.

14 yaşındaki biseksüel karakter Disney'in ilk LGBTQ + karakteri değil.  Daha öncede kısa bir filmde eşcinsel bir ana karaktere oynatmıştı, ancak bu karakter, Disney'de bir televizyon dizisinde ilk kez sahneye çıkan ilk biseksüel karakter.

"The Owl House" dizisi, biseksüel karakter büyülü bir yeteneği olmamasına rağmen cadı olma hikayesini anlatıyor.

Filmin yapımcısı  Dana Terrace, bir tweet'te, bir LGBTQ + karakterine sahip olma fikrine pek düşkün olmadığını söyledi.

Dizide 14 yaşındaki bir çoçuğun biseksüel olarak oynatılması açıklamasından birçok aile LGBT bireyin diziden kaldırılması için ayağa kalktı. Aileler bir çizgi karakterde LGBT bir bireyin olmasının çoçuklar açısından çok tehlikeli bir şey olduğunu ve çoçuklarının bu tür bir şeyle karşı karşıya bırakmamak için sosyal medyada kampanya başlattı.

Aileler bu durumun çoçuklarının ahlaki yönünden bozukluk yaratacağını ve bu LGBT karaktere özeneceklerinden endişe duyduklarını açıkladı.

https://www.habervakti.com/gundem/disney-the-owl-house-dizisinde-14-yasinda-lgbt-i-bir-h119826.html

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder