
Erkek Merkezli Cinsiyet Rolleri…
Toplumsal normlar, din ve ahlak kuralları ve güncel yaşam pratiklerinin neredeyse tümü erkek iktidarını sağlamlaştırmaya yöneliktir. Cinsiyet rolleri de bu bağlamda erkek kimliği merkeze alınarak tüm bireylere giydirilmeye çalışılır. Kadının yeri bellidir, erkeğin karşısında konumlanır, peki ya eşcinseller? Kadın ve erkeklerin birbirleri için yaratıldıkları düşüncesinden hareketle, cinselliğin meşru biçimi olarak sadece karşı cinsellik görülmekte, bu görüş eşcinsellere yapılan önyargı, ayrımcılık ve damgalamayı ideolojik olarak haklı kılmaktadır. Bu ideolojik sistem, karşı cinselleri eşcinsellerden daha üst konumda algılayan hiyerarşik bir yapıyı içinde barındırmaktadır (Tin, 2008). Yani teokratik sistem ve eril algı biçimi birbirini besleyerek aynı düzlemde yol almakta ve yerlerini sağlamlaştırmaktadırlar. Maryam Keshavarz’ın “Koşul” adlı filmi de bu soruna olabildiğince eğilmektedir.
Baskının Düzene Karşı Dışavurumu…
İran’ın teokratik düzeninin ortasında, tabulara, baskılara ve eril zihniyete karşı duran iki lezbiyenin hikayesini konu edinen “Koşul” oldukça çarpıcı bir sinema örneğidir. Muhalif sinemacı Keshavar’ın bu filmi İran toplumsal yaşamına uzak olmakla ve pembe dizilerden çıkma aile yaşamlarındaki çıkarımlara odaklanmakla eleştirilse de (buna katılmakla beraber) sisteme karşı sert eleştiriler içermesi bakımından oldukça cesur bir filmdir. Genel olarak, teokratik sistem içerisinde birbirine aşık olan lezbiyen çiftin yaşadığı dayatmalar ve sıkışmışlığı konu edinen film, erkek egemen zihniyetin cinsiyet üzerindeki boğucu baskısına da işaret etmektedir. İki baş karakter Atafeh ve Shıreen’in içinde bulunduğu baskının dışa vurumudur filmin ana teması. Zorunlu bölgelerde başını kapatan Atafeh ve Shıreen’in her fırsatta örtülerini çıkarmaları, şarkı söylemek için eşinden ya da babasından izin almak zorunda kalmaları ya da ailece denize gittiklerinde sadece abisi ve babasının(erkeklerin) denize girip eğlenmesini izlemek zorunda kalıp, gün doğumunda, etrafta kimse yokken, gizli gizli denize girmeleridir gözler önüne serilmek istenen ve bu gerçekle karşılaşıldığında iç burkan…
Cinsel Bastırılmışlık Üzerine…
Cinsel bastırılmışlığın dışa vurumunun şiddeti de bir o kadar can yakıcıdır. Ana karakterlerin filmin bir bölümünde “Milk” filmine seslendirme yaparken çıkardıkları iniltilerle dolu orgazm taklit sesleri, tüm vücutları kapalı olarak evden çıkıp bara geldiklerinde bir o kadar soyunarak karşı cinsle “yasak” olanı yapmaları, otostop yolculuğunda şoförün Shreen’in ayağıyla kendini tatmin etmesi, ve eşcinselliğin ölümle cezalandırıldığı ülkede lezbiyen çiftin dolu dizgin aşk yaşaması, üstelik kameraların karşısında…
Atafeh ve Shireen kameraların karşısında yaşar aşklarını. Baskıcı, zorba, gözetleyici bir ağabey karakteri yaratmıştır Keshavarz. Ağabeyden ziyade zaten “erkek”te olması gereken özellikleri yüklemiştir ona yönetmen; kadınları koruyan, onları yanlış yollardan çevirmeye çalışan ve bunu gerekiyorsa zorbalıkla yapan… Aslında erkeğe sunulan bu üstünlük sağlayıcı rol kalıbı bir açıdan erkeği de mağdur etmektedir. Çünkü ona bu üstünlüğü atfeden toplum, bu kez ondan bunu “hak etmesini” bekler. O artık erkekliğin gerekliliklerini yerine getirmelidir…
“Büyük Birader Her Yerde”
Ağabey evin her yerine kamera yerleştirir ve herkesin hayatının içindedir artık, o her yerdedir tıpkı George Orwell’in “1984” adlı kitabındaki Büyük Birader gibi… Büyük birader baskının kendisidir, güçtür, korkuyu yaratmak için somutlaştırılmıştır. Diktatörlük rejimlerinde korku ve şiddetin uygulayıcıları genellikle resmi görevlilerdir. Zaten filmde de “ağabey” sık sık ahlak polisleriyle işbirliği halindedir. Gerçi birçok dinde aykırı davranışlara müdahale etmek herkesin “insanlık” görevidir. Bu da korkunun, korku yayıcısının, çehresinin değişmesi anlamına gelir ki bu en tehlikelisidir, çünkü artık sokaklar, ev, her yer tehlikelidir;
“Büyük Birader her yerdedir”[1]. Ve Büyük Birader eril zihniyette yetişmiştir…
[1] Orwell George, Bin Dokuz Yüz Seksen Dört, Çev. N. Akgören,Can Yayınları,2006
Filmin Künyesi:
Yönetmen: Maryam Keshavarz
Yapımcılar: Marakesh Films, A Space Between, Bago Pictures, The Menagerie (as Menagerie Productions), Neon Productions,
Senaryo: Maryam Keshavarz
Oyuncular: Nikohl Boosheri, Sarah Kazemy, Reza Sixo Safai, Soheil Parsa, Nasrin Pakkho
Süre: 107 dk.
Yıl: 2011
Ödüller:
•2011 Sundance Film Festival-Audience Award
•2011 Outfest-Audience Award
•2011 Rome International Film Festival-Best First Film
•2011 New Directors New Films-Closing Night Film
•2012 Film Independent Spirit Awards-John Cassavettes Award Nominee
www.sinemasaldunya.com
Şahnaz Civelek / Şubat 2012
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder