21 Nisan 2022 Perşembe

Yeni Akit'ten homofobi: Hangisi daha tehlikeli ey Milli Gazete ve Karamollaoğlu?

Hangisi daha tehlikeli ey Milli Gazete ve Karamollaoğlu?

Saadet Partisi’nin yayın organı olarak bilinen Milli Gazete, “Gençliği nereye sürüklüyorsunuz?” diyerek AK Parti’nin sahur programlarını eleştirdi. AK Parti’yi hedefe koyan Milli Gazete’nin, seçilmesi için destek verdiği CHP’li Ekrem İmamoğlu’nun alkol ve kadeh muhabbetinin yapıldığı İBB konserini görmezden geldi. Milli Gazete’nin iki yüzlü tutumunu görenler, “Hangisi daha tehlikeli ey Milli Gazete ve Temel Karamollaoğlu?’ sorusunu sordu.

Milli Gazete, destek vererek seçilmesine neden olduğu CHP’li Ekrem İmamoğlu’nun ‘pisliklerini’ görmemezlikten, duymamazlıktan gelmeyi sürdürüyor.

Milli Gazete haberinde bakın neler söyledi neler!

Saadet’in Milli Gazete’si “Gençliği nereye sürüklüyorsunuz?” başlığıyla bir habere yer verdi. Haberde, “20 yıllık iktidarın 20 yaşındaki gençlerinin geldiği nokta yürekleri burkuyor... Ramazan ayında her gün farklı bir ilden eğlence görüntüleri geliyor. AKP, iktidar olduğu yirmi yıl boyunca toplumsal ve manevi kalkınmayı sağlayamadığını en üst ağızdan birçok kez itiraf etmişti. “Dindar nesil yetiştireceğiz” söylemiyle yola çıkan AKP’nin iktidarı döneminde ortaya çıkan tabloda bırakın dindar nesli, gençlerimiz arasında ateistlik, deistlik, uyuşturucu madde kullanımı, LGBTİ gibi sapkın akımlar hiç olmadığı kadar arttı.” ifadelerine yer verdi.  Ancak Milli Gazete'nin eleştiri yaptığı görüntülerde LGBTİ ile uzaktan yakından ilgisi olmayan, sahur programı fotoğrafı ile tef müziği yer aldı..

CHP’li Ekrem’in yaptıklarını sürekli görmemezlikten geldiler

Haberinde LGBTİ gibi sapkınlara dikkat çeken Milli Gazete ve Saadet Partisi, CHP’li Ekrem İmamoğlu’nun yaptığı aymazlıkları hatta bu sapkınlara verdiği desteği bir türlü göremedi.  "Toplumu eşcinsel evliliklere hazırlıyoruz" açıklaması yapan Ekrem İmamoğlu'nun iftar yemeğine de katılan Milli Gazete yönetimi, okurlarını hayrete düşürdü.

İBB’nin skandal Ramazan etkinliğini görmediler, duymadılar!

CHP’li İBB yönetiminin geçtiğimiz günlerde ‘İstanbul’da Ramazan Etkinlikleri’ başlığıyla bir etkinlik düzenledi. Etkinlikte verilen konserde “Kaç kadeh kırıldı sarhoş gönlümde” şarkısı söylendi. CHP’li Ekrem’in Ramazan ayında dahi alkol propagandası yapması tepkilere neden olurken, Saadet’in Milli Gazete’si bu skandalı görmemezlikten, duymamazlıktan geldi. 

https://www.yeniakit.com.tr/haber/hangisi-daha-tehlikeli-ey-milli-gazete-ve-karamollaoglu-1648686.html

Kült oyun GTA 5, transfobi iddiaları nedeniyle değişikliğe uğradı

Kült aksiyon oyunu GTA 5 için değişiklikler nadir değildir. İlk olarak 2013 yılında PlayStation 3 ve Xbox 360 için piyasaya sürülen oyun, yıllar içinde birçok değişikliğe uğradı.

Birkaç yıldır LGBTİ+ dernekleri Rockstar oyunları Oyundan transfobik olduğunu düşündükleri malzemeleri kaldırın veya değiştirin Grand Theft Auto V - veya gezegen olarak bilinen GTA 5.

Bir zamanlar oyun birçok olumlu eleştiri alsa da, çoğu kadına yönelik işkence ve şiddetle ilgili olumsuz yorumlar da vardı. Gazeteci Carolyn Petit, oyun hakkında alenen konuşmaya, bunun bir kadın düşmanlığı olduğuna karar verdikten sonra olumsuz yorumlarla "bombalandı" ve satış devi "Target" onu pazarlarından çıkardı.

Ancak bu suçlamalar bu dönemde daha fazla görünürlük kazandı. Şimdi, oyunun son sürümünü oynayanlar, X5box için PlayStation 0 ve X/S serisi için yakın zamanda piyasaya sürülen oyunun güncellenmiş versiyonunda transeksüel insanları sunmaya gelince değişiklikleri fark ettiler, yazıyor. İngiltereGamingİncil.

GTA forumlarının yöneticisi KirstyCloud'un en son "tweetlenmiş" sürümündeki değişiklikler için:

Geçen yıl Eylül ayında OutMakingGames (LGBTI + İngiltere Birleşik Krallık oyun endüstrisi), Rockstar Games geliştiricilerine, trans ve cinsiyetin tasvir edilme şeklini yeniden gözden geçirmelerini isteyen bir genel mektup yazdı. Mektupta, oyunu GTA5'te bu tür karakterleri "iğrendirmeyi ve öldürmeyi" teşvik eden "son derece zararlı klişeleri" teşvik etmekle suçluyorlar.

Şimdiye kadar Rockstar Games'ten değişiklikler hakkında herhangi bir yorum yapılmadı ve bu güncellenmiş sürümün GTA5'in eski sürümlerini içerip içermeyeceği hala bilinmiyor.

https://www.slobodenpecat.mk/tr/kultnata-igra-gta-5-pretrpe-promeni-poradi-obvinuvanjata-za-transfobija/

Norveç, eşcinsel ilişkiyi suç sayan yasa için 50 yıl sonra vatandaşlarından özür diledi

Norveç hükümeti, çarşamba günü, 1902-1950 yılları arasında yaklaşık 119 kişinin hapis cezasına çarptırıldığı 'eşcinsel ilişkileri suç sayan' yasa için özür diledi. 

Yasanın kaldırılmasının 50'nci yıldönümünden bir gün önce, söz konusu yasa hakkında resmi bir özür yayınlatan Norveç Başbakanı Jonas Gahr Stoere, açıklamasında; "Yasama yoluyla, aynı zamanda bir yaptırım ağı aracılığıyla, bir ulus ve toplum olarak eşcinsel aşkları kabullenmediğimizi açıkça belirtmiştik. Hükümet, bunun için özür dilemek istiyor" ifadelerini kullandı. 

Eşcinsel olduğunu açıklayan Kültür ve Eşitlik Bakanı Annette Trettebergstuen ise, "Bu yasa, çok sayıda hayatı mahvetti" dedi.

Ne olmuştu? 

Eşcinsel ilişkilerin 21 Nisan 1972'de, suç sayılmaktan çıkarılmasının ardından 1993 yılında eşcinsellerin medeni birliktelikleri yasal hale getirildi. Norveç, Danimarka'dan sonra bu kararı alan ikinci ülke oldu.

2009 yılında da, eşcinsel evliliklere heteroseksüel evliliklerle aynı statü tanındı. 

https://t24.com.tr/haber/norvec-escinsel-seksi-suc-sayan-yasa-icin-50-yil-sonra-vatandaslarindan-ozur-diledi,1029121

Beyaz Saray Sözcüsü Psaki, Cumhuriyetçi eyaletlerdeki LGBTİ+'ye yönelik baskıdan bahsederken göz yaşlarını tutamadı

“Bunu özellikle çocuklara yönelik sert ve zalimce bir şekilde yapıyorlar"

Beyaz Saray Basın Sözcüsü Jen Psaki, katıldığı podcast programında Cumhuriyetçi eyaletlerde LGBTİ+’ları hedef alan yasaların “zalimce" olduğunu söylerken göz yaşlarını tutamadı.

The Guardian’da yer alan habere göre, Beyaz Saray’da günlük brifingler veren Basın Sözcüsü Jen Psaki, “News Not Noise” isimli podcast programına konuk oldu.

Programda Cumhuriyetçi eyaletlerde LGBTİ+’yi ötekileştiren yasalarla ilgili konuşan Psaki, göz yaşlarıyla “Bunu özellikle çocuklara yönelik sert ve zalimce bir şekilde yapıyorlar” dedi.

Psaki, “Bu konuda duygusallaşıyorum çünkü çok korkunç. Zorbalık görenler çocuklar ve tüm bu liderler onlara zarar verecek adımlar atıyor” dedi.

ABD’de son olarak Cumhuriyetçi Florida eyaletinde LGBTİ+ meselelerine ilişkin eğitimi yasaklayan “Dont say gay” yasası geçmişti.

https://t24.com.tr/haber/beyaz-saray-sozcusu-psaki-cumhuriyetci-eyaletlerdeki-lgbti-ye-yonelik-baskidan-bahsederken-goz-yaslarini-tutamadi,1029012

Kadıgil’den 'Bülent Ersoy' açıklaması: Erdoğan’dan Soylu’ya tokat gibi yanıt

Sera Kadıgil, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın iftarına katılan isimleri eleştirdi, “Erdoğan’ın Türkiye’nin en ünlü kadın transını sofrasında ağırlaması aslında Erdoğan’dan Soylu’ya tokat gibi yanıt" dedi.

ANKARA- Türkiye İşçi Partisi (TİP) Sözcüsü ve İstanbul Milletvekili Sera Kadıgil TBMM’de düzenlediği gündem değerlendirme toplantısında geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından verilen iftar yemeğine katılanları eleştirdi.

TİP Sözcüsü Kadıgil, iftarın "yandaş sanatçılarla" yapıldığını ifade ederek, "Evet Hülya Avşar’ın da salık verdiği üzere halk simide talim edecek ki Lale Devri'nin makbul sanatçıları saraylarda şatafat içinde ağırlanabilsinler, ejder meyveli smoothielerini içebilsinler. Kestane ballı manda yoğurdu ve hurmayla günü tamamlayabilsinler” dedi.

‘ERDOĞAN’DAN SOYLU’YA TOKAT GİBİ YANIT’

İftar yemeğine katılan sanatçılara, "Biriniz kültür sanat emekçilerinin gerçek dertlerini anlattınız mı? Kapanan sahnelerin ödeneme hale gelen faturaların hesabını sordunuz mu? Sanatçıların sosyal medya hesapları üzerinden tutulan kara listeleri sözleşmelere eklenen vallahi siyasi yorum yapmayacağım maddelerini konuşanınız oldu mu?” sorularını yönelten Kadıgil, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun LGBTİ+’ları hedef alan açıklamalarını hatırlattı.

İçişleri Bakanı Soylu’ya ilişkin, "Suçlularla fotoğraf çektirmeye ara verdiği zamanlarını LGBTİ+’lara saldırmakla değerlendiren Süleyman Soylu’nun bu yine bu ülkenin yurttaşlarının bir bölümünü cinsel yönelimleri ve cinsiyet kimlikleri nedeniyle hedefe koydu" ifadelerini kullanan TİP’li Kadıgil, iftar yemeğine katılan Bülent Ersoy’a hitaben şunları kaydetti:

“Sayın Ersoy’a açıkça sormak gerekir; LGBTİ+’lar hele hele trans kadınlar bu ülkede her gün olmadık zulme uğrarken bu zulmün baş müsebbipleriyle aynı masada oturmaya gerçekten hiç mi utanmıyor? Bu açıklamanın üzerine Tayyip Erdoğan’ın Türkiye’nin en ünlü kadın transını sofrasında ağırlaması aslında ‘Erdoğan’dan Soylu’ya tokat gibi yanıt’ olarak da yorumlanabilir elbet! Lakin gönül isterdi ki Bülent Ersoy tüm düşmanlaştırılan LGBTİ+lar için bir duruş sergileyebilseydi. Saraya da bir önerim var; madem yılgın bir hoşgörüyle de olsa bazı translara karşı toleransınız yüksek o halde. Bir gün de aynı Eryaman olayında olduğu gibi İzmir’de polis zoruyla evinden mahallesinden sürülmek istenen trans kadınları davet edin. Bir gün de katledilen Hande Kader’in yakınlarını, her gün öldürülme tehlikesi altında hayata tutunmaya çalışan arkadaşlarını davet edin. Etmezsiniz, çünkü belli ki trans kadınların da ancak zengini ve yandaşı makbul."

İSTANBUL SÖZLEŞMESİ ÇAĞRISI

28 Nisan 2022 Perşembe günü saat 09.45’te Danıştay 10’uncu Dairesi’nin, İstanbul Sözleşmesi’ne dair davaları esastan görüşeceğini hatırlatan Kadıgil, "Danıştay'ın vereceği karar; sadece İstanbul Sözleşmesi'nden çıkma kararının hukuksuzluğuna ve buna yönelik iptal taleplerimize ilişkin değil, aynı zamanda, Türkiye’nin geleceği ve hukukun üstünlüğü adına da belirleyici olacak. Hep birlikte orada olacağız" dedi.

Karadeniz Teknik Üniversitesi kampüsü içerisinde bulunan Kredi ve Yurtlar Kurumu'na (KYK) bağlı erkek öğrenci yurdunda yönetim tarafından öğrencilerin yemekhane ve kantine şort ve kısa pantolonla girmesinin yasaklanmasını da gündeme getiren Kadıgil, "Üniversitedeki dayılar tarafından yemekhane ve kantin girişlerine ‘Kantin ve yemekhaneye şortlu ve kısa pantolonlu girmek kesinlikle yasaktır’ yazılı uyarı metni asılmış. KYK yurdu çıkma ihtimali milli piyango çıkma ihtimalinden daha düşükken yasaklar bitmek bilmiyor. Koşullar berbat yemekler berbat. Öğrencilerin yurt sorunu için kanun teklifi verdik aylardır bekliyor bir adım atılmıyor" ifadelerini kullandı. (DUVAR)

https://www.gazeteduvar.com.tr/kadigilden-bulent-ersoy-aciklamasi-erdogandan-soyluya-tokat-gibi-yanit-haber-1561385


"Kravatlı mollaların yarattığı neo-şeriat düzenindeyiz"

TİP Sözcüsü Kadıgil’den Erdoğan’ın iftar yemeğine katılan sanatçılara sert sözler: “Halk simide talim edecek ki Lale Devri sanatçıları manda yoğurduyla iftar açabilsin”
Türkiye İşçi Partisi (TİP) Sözcüsü ve İstanbul Milletvekili Sera Kadıgil, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) düzenlediği basın toplantısıyla gündemi değerlendirdi. Konuşmasında önceki günlerde AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından bazı sanatçılara verilen iftar yemeğini sert sözlerle eleştiren Kadıgil, Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Derneği’ne (KCDP) açılan kapatma davasına ve Kredi ve Yurtlar Kurumu'na (KYK) bağlı bir yurtta öğrencilerin yemekhane ve kantine şort ve kısa pantolonla girmesinin yasaklanmasına tepki gösterdi.

Gıda ve tarım krizine karşı TİP’in düzenlediği I. Tarım Konferansı’nın sonuç bildirisindeki somut önerileri de paylaşan Kadıgil, ayrıca tüm yurttaşlara 1 Mayıs’ta TİP ile yürüme çağrısında bulundu.

Kadıgil, sözlerine başlarken “Saray, katlanarak artan örtülü ödeneğinin ve dudak uçuklatan masrafının hakkını vermek için iftarı vesile kılarak türlü alanlardan yandaşlarıyla bir araya geliyor” diyerek 2022 yılının ilk üç ayında 1 milyar 15 milyon liralık harcamayla rekor kıran örtülü ödeneği hatırlattı.

SARAY’IN SOFRASINDAKİLERİ TEK TEK SAYDI

Erdoğan’ın Saray’da düzenlediği iftar yemeğine katılan sanatçıları tek tek sıralayan Kadıgil şöyle konuştu:

“Kimler yoktu ki bu etkinlikte… Kendisi her fırsatta ne kadar özgür olduğumuzu anlatırken damadı ihalelere doyamayan Hülya Koçyiğit, simitin bile 4 lira olduğundan bihaber ‘gerekirse simit yeriz’ diye oturduğu malikaneden halka akıl vermeyi ihmal etmeyen Hülya Avşar, Tayyip Erdoğan sevgisini anlatmaya ara verdiği nadir anlarda kadın şarkıcılara edep dersi vermeye kalkan Orhan Gencebay, pandemide müzisyenler çaresizlikten intihar ederken, bilmiyoruz kaç milyon TL harcayıp bin kişinin izlemediği konserlerde ağırladıkları birtakım şarkıcılar. Sinema televizyon emekçilerinin değil ama patronlarının örgütünün yani Yapımcılar Derneği’nin Kurucu Başkanı Birol Güven. Tescilli kadın düşmanı, bütün yandaşlığına rağmen AKP’de aday adaylığından öteye gidemeyen İbrahim Tatlıses ve daha niceleri bir aradaydı bu iftarda.

'HALK SİMİDE TALİM EDECEK Kİ LALE DEVRİ’NİN SANATÇILARI MANDA YOĞURDUYLA İFTAR AÇABİLSİNLER'

Evet Hülya Avşar’ın da salık verdiği üzere halk simite talim edecek ki Lale Devri’nin makbul sanatçıları saraylarda şatafat içinde ağırlanabilsinler, ejder meyveli smoothielerini içebilsinler, kestane ballı manda yoğurdu ve hurmayla günü tamamlayabilsinler.”

KADIGİL’DEN LALE DEVRİ SANATÇILARINA ZOR SORULAR

Kadıgil, Saray’daki yemeğe katılan sanatçılara şu soruları yöneltti:

“Biriniz kültür sanat emekçilerinin gerçek dertlerini anlattınız mı? Kapanan sahnelerin, ödenemez hale gelen faturaların hesabını sordunuz mu? Sanatçıların sosyal medya hesapları üzerinden tutulan kara listeleri, sözleşmelere eklenen ‘vallahi siyasi yorum yapmayacağım’ maddelerini konuşanınız oldu mu? Mahkeme kapılarında süründürülen Metin Akpınar için, Genco Erkal için bir küçük sitem etmeye cesaret edeniniz oldu mu? Sahi merak ediyorum bu isminin başında müzisyen sıfatı taşıyanlar hiç mi utanmadılar sanatlarını yasaklayanın sofrasına oturmaya?  Yüzden fazla müzisyen intihar etti, binlercesi enstrümanını sattı, müzisyenliği bırakmak zorunda kaldı. Hiç mi içiniz yanmıyor?”

'KRAVATLI MOLLALAR İKTİDARININ YARATTIĞI NEO-ŞERİAT DÜZENİNDEYİZ'

Neredeyse her alandaki pandemi kısıtlamalarına son verilmesine rağmen müzik yasağının devam etmesinin esas olarak bir kesimin yaşam tarzına yönelik tercihlerinin baskılanması anlamına geldiğinin altını çizen Kadıgil şöyle konuştu:

“Son 2 yıldır, gece 12’den sonra müzik yasak bu ülkede!  Sadece müzik değil, yaşam tarzını yasaklamak dertleri! İçki içmeyelim, eğlenmeyelim gezmeyelim! Şeriata uygun yaşayalım yaşamayacaksak da şehir içi gettolara sıkışalım derdindeler! İran’daki gibi bir gecede gelmedi ama bizdeki de artık basbayağı neo-şeriat! Koca İstanbul’da Kadıköy gibi üç beş sınırlı semtte ne yapacaksanız yapın, onu da 12’ye kadar yapın şeklinde başlayan politika en son Kadıköy’e tebliğci yollama noktasına ulaştı! Sarıklı olmasa da ‘kravatlı mollalar iktidarı’ laikliğe açtığı savaşı gaz kesmeden başka kılıflar ardında sürdürüyor!”

’ERDOĞAN’DAN SOYLU’YA TOKAT GİBİ YANIT’ MANŞETİ

Kadıgil’in eleştirdiği bir diğer ünlü isim ise Bülent Ersoy oldu. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun LGBTİ+’ları hedef alan sözlerini hatırlatan Kadıgil, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Müzisyen kimliğini bir kenara koyuyorum. Daha 2 gün önce bey efendinin ‘suç işleri bakanının’ dediklerine bakın. Suçlularla fotoğraf çektirmeye ara verdiği zamanlarını LGBTİ+’lara saldırmakla değerlendiren Süleyman Soylu, yine bu ülkenin yurttaşlarının bir bölümünü cinsel yönelimleri ve cinsiyet kimlikleri nedeniyle hedefe koydu. Sayın Ersoy’a açıkça sormak gerekir: LGBTİ+’lar, hele hele trans kadınlar bu ülkede her gün olmadık zulme uğrarken, bu zulmün baş müsebbipleriyle aynı masada oturmaya gerçekten hiç mi utanmıyor?  Bu açıklamanın üzerine Tayyip Erdoğan’ın Türkiye’nin en ünlü trans kadınını sofrasında ağırlaması aslında ‘Erdoğan’dan Soylu’ya tokat gibi yanıt!’ olarak da manşetlerde yerini alabilir. Lâkin gönül isterdi ki Bülent Ersoy tüm düşmanlaştırılan LGBTİ+’lar için bir duruş sergileyebilseydi”

'SARAY’DA TRANS KADINLARIN ANCAK ZENGİNİ VE YANDAŞI MAKBUL'

Kadıgil, Bülent Ersoy’a Saray tarafından gösterilen hoşgörünün benzerini Türkiye’de eşit yurttaş olarak yaşamak isteyen ve temel hakları gasbedilen herkese gösterilmesi gerektiğini belirterek Erdoğan’a çağrı yaptı:

“Saray’a da bir önerim var: Madem yılgın bir hoşgörüyle de olsa bazı translara karşı toleransınız yüksek, o halde bir gün de aynı Eryaman Olayı’nda olduğu gibi İzmir’de polis zoruyla evinden mahallesinden sürülmek istenen trans kadınları davet edin. Bir gün de katledilen Hande Kader’in yakınlarını, her gün öldürülme tehlikesi altında hayata tutunmaya çalışan arkadaşlarını davet edin. Etmezsiniz, çünkü belli ki trans kadınların da ancak zengini ve yandaşı makbul.”

'ERDOĞAN TEK CÜMLEYE 4 YALAN SIĞDIRIYOR'

Erdoğan’ın “Korsanla mücadeleden telife, tiyatrodan sinemaya kadar pek çok farklı başlık altında verdiğimiz desteklerle sanatçılarımızın emeğine sahip çıkıyoruz” sözlerinin büyük bir yalan olduğunu belirten Kadıgil “Zat- ı şahaneleri bir cümleye 4 yalan sığdırmayı yine başarmış” diyerek sanatçılar ürettikleri eserlerden hala tek kuruş telif alamadıklarının altını çizdi.

'BİR MEMLEKET DOLUSU SANATÇIYA ÖDENEN PARA İKİ ÇAY BARDAĞI ETMİYOR'

Tiyatro ve sinema için sağlanan toplam destek miktarının 85 milyon TL olduğunu belirten Kadıgil; Rize’de çay bardağı şeklindeki kuleye 47 milyon lira ödenmesini eleştirerek “Yani bir memleket dolusu sanatçıya ödenen para iki çay bardağı etmiyor” dedi.

'TESLİM ALAMADIĞIN BİZLER İLK SEÇİMDE SANA NELER EDECEĞİZ'

Kadıgil, neo-şeriat düzeni olarak tarif ettiği düzene karşı TİP olarak laiklik mücadelesini sürdüreceklerini belirterek “Tüm baskılara inat hatırlatalım, seveceğiz, gezeceğiz, canımız isterse içeceğiz ve görürsün teslim alamadığın bizler ilk seçimde sana neler edeceğiz” ifadelerini kullandı.

KCDP’YE KAPATMA DAVASI: 'ELİNİZDEN GELENİ DE ARDINIZA KOYMAYIN!'

TİP Sözcüsü Kadıgil, Türkiye'de kadınlara yönelik cinayet ve saldırılarla mücadele etmek amacıyla 2010 yılında kurulan KCDP’ye "Kanuna ve ahlaka aykırı faaliyet yürütmek" suçlamasıyla kapatma davası açılmasına da tepki gösterdi. “’Yaşamak istiyorum’ diyen kadınların şikayet dilekçelerini işleme koymayan erkek yargı, 300 TL nafakasını bile ödemeyen AKP’li bir erkeğin şikayetini derhal işleme almış” ifadelerini kullanan Kadıgil, “Asıl ‘kanuna ve ahlaka’ aykırı faaliyet yürüten sizsiniz. Bir ahlaksızlık arıyorsanız uzaklarda değil, halkın parasını çalan saraylılarda arayacaksınız! Ve emin olun yargılanacaksınız!” dedi.

Kadıgil, KCDP’nin kapatılması için verilen dava gerekçesinde yer alan “Derneğin kadın haklarını koruma kisvesi altında aile mefhumunu yok sayarak aile yapısını parçaladığı, kadın ve çocuklar üzerinden menfaat elde ettikleri, kaos yaratıp mağduriyetleri arttırmayı amaçladığı" ifadelerine tepki göstererek,  “Nasıl leş bir aileyse bunların kafasındaki aile, günde 3 kadının katledilmesi, her gün yüzlercesinin evlilik içi istismara, türlü çeşitli tacize, tecavüze uğraması bu aileyi bozmuyor. Her gün onlarca çocuğun istismar edilmesi bu kutsal aileyi bozmuyor. Ama kadın cinayetleriyle mücadele etmek için on yıldır adliye adliye, meydan meydan gezen KCDP bozuyor!” şeklinde konuştu.

'KAPATIN DERNEKLERİ, PLATFORMLARI; BİZ YENİSİNİ KURARIZ!'

Kadıgil sözlerini şu şekilde sürdürdü:

“Yıllardır kadın mücadelesi yürüten Hülya Gülbahar’ın sözleriyle size cevap veriyoruz:

‘Kadınlar özgürlükleri için öldürülüyor. Çantalarında uzaklaştırma kararlarıyla öldürüleceklerini bile bile özgürlüklerini istiyor kadınlar… Dernek, vakıf, platform dediğin nedir ki? Kapatın, feshedin hepsini biz yenisini kurarız. Biz özgürlük için hayatlarımızı ortaya koyduk.’

Bir cümle de biz ekleyelim Hülya’nın sözlerine: Gelin; topunuzla, tüfeğinizle, yobaz yandaşınızla, trollerinizle, yargı kisvesi adı altında adliyelere yerleştirdiğiniz yandaşlarınızla gelin! Elinizden geleni de ardınıza koymayın!

Yoksullukla mücadele eden, belki iki çocuğun hayatını kurtarırız diye çırpınan Tarlabaşı Toplum Merkezi’ni ‘Çocuklara LGBTİ ve PKK propagandası’ yapıyor diyerek kapatın!

Rosa Kadın Derneği’ni kapatın! Şafak operasyonlarıyla basın evleri, kadınların iç çamaşırlarını saçın ortaya, ‘ince aramalarla’ alın gözaltına, o cahil cevvalliğinizle ‘Neden adınız Rosa diye sorgulayın’ belki bir başka iktibas bulursunuz Saray’a müjdeleyeceğiniz ve karşılığında ödüllendirileceğiniz!

'BİR AHLAKSIZLIK ARIYORSANIZ HALKIN PARASINI ÇALAN SARAYLILARDA ARAYACAKSINIZ!'

Sayın Yanık siz de müdahil olun; hiç ar etmeden sizin yapmadıklarınızı yapan derneğin aleyhinde müdahillik talep edin, hiç utanmayın!

Asıl ‘kanuna ve ahlaka’ aykırı faaliyet yürüten sizsiniz. Bir ahlaksızlık arıyorsanız uzaklarda değil halkın parasını çalan saraylılarda arayacaksınız! Ve emin olun yargılanacaksınız!

Hani bir zamanlar ‘Sizden hesap sormazsam namerdim’ diye kükreyen dünün yiğit oğlanı, bugünün ‘suç işleri bakanı’ gibi koftiden atmıyoruz; hesap sormazsak namerdiz!

İSTANBUL SÖZLEŞMESİ DAVASINA ÇAĞRI

28 Nisan 2022 Perşembe günü saat 09:45’te Danıştay 10. Dairesi, İstanbul Sözleşmesi’ne dair davaları esastan görüşecek. Danıştay'ın vereceği karar; sadece İstanbul Sözleşmesi'nden çıkma kararının hukuksuzluğuna ve buna yönelik iptal taleplerimize ilişkin değil, aynı zamanda, Türkiye’nin geleceği ve hukukun üstünlüğü adına da belirleyici olacak. Hep birlikte orada olacağız.”

KADIGİL’DEN KYK YURDU YEMEKHANESİNE ŞORTLA GİRİLMESİNİN YASAKLANMASINA TEPKİ

Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) kampüsü içerisinde bulunan KYK’ye bağlı erkek öğrenci yurdunda yönetim tarafından öğrencilerin yemekhane ve kantine şort ve kısa pantolonla girmesinin yasaklanmasını da gündeme getiren Kadıgil; “Üniversitedeki dayılar tarafından yemekhane ve kantin girişlerine ‘kantin ve yemekhaneye şortlu ve kısa pantolonlu girmek kesinlikle yasaktır’ yazılı uyarı metni asılmış. KYK yurdu çıkma ihtimali milli piyango çıkma ihtimalinden daha düşükken yasaklar bitmek bilmiyor. Koşullar berbat, yemekler berbat. Öğrencilerin yurt sorunu için kanun teklifi verdik, aylardır bekliyor bir adım atılmıyor” şeklinde konuştu.

GIDA KRİZİNE KARŞI TİP’TEN TARIM KONFERANSI

Türkiye’nin içine girdiği gıda ve tarım krizine karşı TİP’in geçen hafta sonu İzmir’de düzenlediği Tarım Konferası’na da değinen Kadıgil, konferansın sonuç bölümünde yer alan önerileri sıraladı:

“Bu memleketi talan eden piyasacı tarım politikalarına son verecek, Türkiye’yi kendi kendine yeten bir ülke olması için yeniden yapılandıracak; kamu yatırımları, sosyal hizmetler, teşvikler, toplumsal ve kültürel yaşamın inşası ile köylerimizi yeniden kuracağız.

Özal ile başlayıp Saray Rejimi ile doruk noktasına ulaşan kamu kaynaklarının yağmasına son vereceğiz. Çiftçilere kamusal destek sağlayacak, yeniden kamu iktisadi teşekkülleri ile köy-kent bağlantısını sağlayacağız.

Tarımda kayıt dışI, güvencesiz çalışmaya son vereceğiz; kadın ve göçmen emeği sömürüsü ile yoğunlaşan bu alanda güvenceli ve gelecekli bir istihdam ilişkisi yaratacağız. Tarladan tabağımıza uzanan gıda ağının her aşamasının takipçisi olacak, sağlıklı gıdayı herkes için erişilebilir kılacağız.

Özetle sermayenin kar hırsıyla yakıp yıktığı, dışa bağımlılıkla güçsüzleştirdiği, 20 yılın sonunda bizi bir Ayçiçek yağına muhtaç hale getirdiği bu piyasacı anlayışa karşı, yurttaşlarımızı ve doğayı önceleyen bir tarım için mücadele edeceğiz.”

Kadıgil sendikal örgütlenme hakları gasbedilerek işlerine son verilen Pas South İşçilerinin direnişlerini selamlayarak; geçen hafta TİP’in TBMM’ye sunduğu sendikal örgütlenmenin önündeki engellerin kaldırılmasına yönelik kanun teklifini hatırlattı.

'BİR GECEDE İDDİANAME YAZAN SAVCILAR 11 YILDIR BİR AİLEYE ZULÜM EDİYOR'

TİP Sözcüsü, Fettah Tamince'ye ait otelde staj yaparken yaşamını yitiren Burak Oğraş ile ilgili soruşturma dosyasının 11 yıldır sonuçlanmamasını da gündem getirerek “Ortada hiçbir neden yokken gencecik bir insanın intihar ettiğine tam 11 yıldır inanmamızı bekliyorlar. Deliller zamanında toplanmıyor, var olan delillerle yapılması gereken iki şüpheli tam 11 yıldır tutuklanamıyor ve bir türlü dava açılmıyor. Bir anne ve bir babaya yaşatılan zulüm tam 11 yıldır sürüyor. 11 yıldır bir aile yasını tutamıyor. Buradan bir gecede iddianame hazırlayan savcılara sesleniyorum: 11 yılın sonunda artık bir iddianame hazırlayın ve bu zulme son verin!” şeklinde konuştu.

'1 MAYIS’TA TÜRKİYE İŞÇİ PARTİSİ İLE YÜRÜNÜR'

Kadıgil açıklamasının sonunda 1 Mayıs İşçi Bayramı için de yurttaşlara şu sözlerle çağrıda bulundu:

“Bayram yaklaşıyor. 4 kişilik bir aile otobüsle memlekete gidip dönmeye kalksalar masrafı bir asgari ücrete denk geliyor. Maalesef bayramı bile sevdiklerimizle kutlamayı bu iktidar engelliyor! Gelin bu sene tam da bu sebeple bayramları birleştirelim! Ailenizle, sevdiklerinizle eşinizle, dostunuzla gelin; bu bayramı 1 Mayıs’ta meydanlarda başlatalım! Tüm bu anlattıklarıma hak verdiyseniz, daraldıysanız, seçimi bekleyecek lüksünüz kalmadıysa, 1 Mayıs’ta meydanlara, İstanbul’da Maltepe’ye. 1 Mayıs’ta Türkiye İşçi Partisiyle yürünür! Partinle yürü. Bu leş düzeni değiştir!”

CKD'den Disney'e (homofobik) tepki: Çocuk istismarına geçit vermeyeceğiz

 CKD'den Disney'e tepki: Çocuk istismarına geçit vermeyeceğiz

CKD Genel Başkanı Prof. Dr. Tülin Oygür, ‘Bölücü terör örgütü PKK’dan evlatlarımızı aldığımız gibi; uyuşturucuya karşı emniyet güçlerimizle birlikte annelerimizi harekete geçirerek mücadele ettiğimiz gibi, LGBT hareketine de direniyoruz, kapımızı yüzlerine kapıyoruz.’ dedi

Cumhuriyet Kadınları Derneği, Walt Disney Şirketinin Disney Plus isimli video servisi tarafından başlatılan ‘LGBT saldırısını’ yaptığı açıklamalarla protesto etti. Ankara’da derneğin genel merkezinde düzenlenen basın toplantısında CKD Genel Başkanı Prof. Dr. Tülin Oygür, LGBT hareketinin amacını “Cinsiyetinden başlayarak kendine yabancılaşmış, ailesine, toplumuna, milletine yabancılaşmış, değerleri alt üst olmuş, mutsuz ve uyuşmuş nesiller yaratarak milli devletleri ufalamak ve emperyalist hegemonyayı sürdürmek” sözleri ile özetledi. Oygür, bu amaçta çabalayanların başarılı olamayacaklarını söyledi.

Disney Plus yetkilileri içerik ve karakterlerin en az yarısının LGBT’lerden oluşacağını açıkladı. Açıklama büyük tepkiye neden oldu. CKD Genel Başkanı Tülin Oygür de bu yabancılaşmayla mücadele edeceklerini ifade etti. Oygür, CKD şubelerinin hafta boyunca basın açıklamaları yapacağını söyledi. Prof. Dr. Tülin Oygür özetle şöyle konuştu:

“Derneğimizin başarıyla yürüttüğü Uyuşturucuya Karşı Anneler Hareketi kampanyasında, çocuk ve gençlerimize yönelik emperyalist Batı’nın yozlaşmış kültürel saldırısına dikkatlerinizi çekmekteyiz. Batı hegemonyasının milli devletlerin halkları üzerindeki oyunları, uyuşturucu kullanımını özendirmekle sınırlı değildir. İnsanı, kendinden ve tüm değerlerinden uzaklaştırarak sistemin “kafasız” kölesi haline getirmeyi amaçlayan bu saldırı, çocuklarımızı “cinsiyetleri” üzerinden de hedefe almıştır. Eşcinsellik veya küreselleşme çağındaki adıyla LGBTIQA+ (ve aklımızın almayacağı yığınla sapkınlık) hareketi, yeni nesilleri tehdit eden emperyalist bir saldırıdır.

ŞEKERE BULANMIŞ ZEHİR

“Bu hareketin eşcinsel ve cinsiyet değiştirmiş yurttaşlarımızın haklarını korumakla uzaktan yakından ilgisi yoktur. Anayasamızda bütün yurttaşlarımız kayıtsız şartsız eşittir. LGBT yürüyüşlerinde çocukların olmadık giysi ve tavırlarla kullanılması, ‘trans çocuk vardır’ söylemleri, ‘LGBT eğitimi’ adıyla ilk ve ortaöğretim kurumlarımıza sızılması bizlere apaçık çocuklarımızın ve yeni nesillerin hedef alındığını göstermektedir.

“Nasıl bir çocuk, nasıl bir nesil hedefleniyor olabilir?

“Üç yaşında, beş yaşında ‘cinsel yönelimini keşfetmeye’ zorlanan çocuklarla yaratılan bir nesil… Kız veya erkek doğan çocuklarımıza, ‘Sen mecburen bu cinsiyetle doğdun, bu senin elinde değildi, böyle kalmak zorunda değilsin, öbür cinsiyetle yaşayabilirsin. Hatta bazen bu, bazen diğer cinsiyette olabilirsin veya cinsiyetsiz de olabilirsin’ deniyor. Bu lafların arasına mutluluk, özgürlük, farklılıkları benimsemek, barış, çiçek-böcek sözcükleri sokuşturuluyor; sözde mutlu dünya öğretiliyor. Son 10 yılda kaç çocuğun yaşamının alt üst olduğunu, yeni yeni Batı kaynaklı haberlerde okumaya başladık.

“Soruyoruz… Çocukların cinsiyetiyle oynamak insan hakkı olabilir mi, özgürlük olabilir mi? Bu yapılan çocuk istismarı değil de nedir?

 “LGBT hareketinin amacı bellidir… Cinsiyetinden başlayarak kendine yabancılaşmış, ailesine, toplumuna, milletine yabancılaşmış, değerleri alt üst olmuş, mutsuz ve uyuşmuş nesiller yaratarak milli devletleri ufalamak ve emperyalist hegemonyayı sürdürmek.

“LGBT hareketi şimdi de, yüzyıllık bir çocuk/eğlence markası olan Disney’de ve alenen boy göstermiş bulunuyor. Disney Şirketleri yönetimi, geçenlerde yaptığı açıklamayla, bundan sonra film ve dizilerinde, karakterlerin en az yarısının LGBT’lerden oluşacağını, anne-baba-kız-erkek gibi “cinsiyetçi” kelimelerin kullanılmayacağını bildirdi. Şimdilik ‘Disney Plus’ adlı video sistem için aldıkları bu kararı, toplumsal direnci kırdıkları anda tüm yapımlarda uygulamanın pususunda bekliyorlar.

CKD Genel Başkan Yardımcısı Av. Nuriye Kadan da İzmir Şubeleri adına Konak Meydanı’nda açıklama yaptı. CKD’lilerin açıklaması çevreden büyük ilgi gördü.

‘TÜRK MİLLETİ ÇOCUKLARINI YEDİRMEZ’

“Diyoruz ki; çok beklersiniz!

“Türk Milleti çocuklarını LGBT saldırısına yedirmeyecektir. Bölücü terör örgütü PKK’dan evlatlarımızı aldığımız, teröristlerin yeni eleman devşirmelerinin önünü kestiğimiz gibi; uyuşturucuya karşı emniyet güçlerimizle, narkotik birimlerimizin eğitimleriyle ve annelerimizi harekete geçirerek mücadele ettiğimiz gibi, LGBT hareketine de direniyoruz, kapımızı yüzlerine kapıyoruz. Türkiye’mizi Batı emperyalizminin her tür yozluğundan koruma görevimizin bilincinde olarak bu gerçekleri milletimizle paylaşıyor, anne babaları çok dikkatli olmaya çağırıyor, kurumlarımızı gerekli bütün önlemleri almaya davet ediyoruz.”

https://www.aydinlik.com.tr/haber/ckdden-disneye-tepki-cocuk-istismarina-gecit-vermeyecegiz-312069

Ertuğrul Özkök yazdı... COVID'in bitişini anlatan fotoğraf

Gazeteci Yazar Ertuğrul Özkök, Disneyland'de çekilen fotoğrafın hikayesini anlattı.

Gazeteci Yazar Ertuğrul Özkök'ün Tansu'ya Mektuplar'ı devam ediyor. 

Ertuğrul Özkök şunları yazdı: 

Bu fotoğraf önceki gün, yani Pazartesi, California’nın Anaheim şehrinde çekildi.

Tam yeriyle söylemek gerekirse, Anaheim’deki Disneyland’de…

İlk bakışta insana çok normal gibi görünüyor. Çünkü çocuklar bu parklarda 1950’li yıllardan beri Disney karakterleri ile böyle kucaklaşıyor ve fotoğraf çektiriyor. 

İKİ YILDAN BERİ İLK KUCAKLAŞMA BU

Ama bu fotoğrafın tarihi bir özelliği var.

Çünkü 2 yıldan beri çocukların Disney karakterleri ile kucaklaşmasına ilk defa izin verildi.

Öylesine önemli bir andı ki, İkinci Dünya Savaşının bitişini simgeleyen denizci ile genç kız öpüşmesi gibi, bu fotoğraf da New York Times gazetesinde Amerikalı bir çocuk için Miki Maus’la kucaklaşma, çocukluk döneminin en önemli hatıralarından biridir.

Gerçekten çok güzel bir fotoğraf ve belki de ilerde COVİD’in bitişini anlatan en önemli sembol olarak kalacak.

COVİD’İN BİTİŞİNİ BU KARE ANLATACAK AMA

Evet bu fotoğraf COVİD’in bitişini anlatıyor ama belki bugünü anlatacak asıl çocuk fotoğrafı bu olmayacak. 

O kare belki de Ukrayna’da tek başına yüzlerce kilometre yürüyen bir “Savaş çocuğu” olacak…

Dünyanın bir ucunda çocuklar Miki Maus’larına kavuşurken, öteki tarafında ise çocuklar annelerinden, babalarından, kardeşlerinden, vatanlarından kopuyorlar…

2022 yılının iki çocuk fotoğrafı bunlar olacak…

BU KARE MİKİ MAUS’UN GAY SORUNUN DA ÇÖZECEK Mİ

Disney’e gelince..

Bu fotoğraf dünyanın en büyük eğlence şirketi açısından bir başka anlam daha taşıyor.

Şirketin başı geçen Mart ayından beri kendi çalışanları ile dertte.

Disney parklarından birinin bulunduğu Florida’da Eyalet Meclisi ilkokullarda cinsiyet farklılığı ile ilgili bilgilerin verilmesini engelleyen bir kanun çıkarıyor.

Kanunun adı “Gay deme Kanunu…”

Adından da anlaşılacağı gibi, ilkokullarda çocuklara LGBT konularının anlatılmasını yasaklayan bir kanun bu.

Disney’in önde gelen birçok çalışanı, bu kanuna karşı açıklamalar yaptı. 

Ama bu yetmedi, şirketin resmi olarak da kanuna karşı çıkan bir açıklama yapmasını istiyorlar.

LGBT AÇIKLAMASI 26 MİLYAR DOLAR GELİRİ ETKİLER Mİ

Şirket ise buna yanaşmıyor. Haklı oldukları bir taraf da var. Çünkü Disney tematik parkları grubun en önemli gelir kaynaklarından biri. Covid öncesi, 2019 yılında bu parklardan 26 milyar dolar gelir elde etmişti. Parklar geçen yıl açıldı ama gelir 16 milyar doları geçemedi.

O parklara demokrat aileler gibi Cumhuriyetçiler de çocuklarını götürüyor. O nedenle şirket kamuoyunu bölen bu konuda resmi tavır almak istemiyor.

LUKA’NIN LEZBİYENİMSİ KIZLARI DEVREDE

Ama Disney’in artık en önemli çizgi film şirketi olan Pixar çalışanlarını ikna etmek kolay olmuyor. Pixar daha geçtiğimiz yıllarda LGBT konularını yaptığı çocuk filmlerine de hafifçe monte etmeye başlamıştı.

Mesela 2021 yılında gösterime çıkan “Luka” filminde iki kız arasında böyle bir yakınlaşma anlamına gelen sahneler vardı.

Disney’in bu en yaratıcı ekipleri karşı çıkıyor ama şirketin işi de hiç kolay değil.

Dediğim gibi resmi bir açıklama yapsalar bu defa Cumhuriyetçilerin önemli bir bölümü ayağa kalkacak.

Kültürünü aile filmleri üzerine kurmuş bir şirket için hiç te kolay bir şey değil.

MİKİ MAUS HERKESLE KUCAKLAŞMAYA HAZIR MI

İşte o nedenle Disney, Pazartesi günü yeniden başlayan bu kucaklaşma kararına özel bir anlam vermeye çalışıyor.

Bu kucaklaşmayı “Herkesle kucaklaşmaya hazırız” şeklinde yorumluyor.

Ama Trump sonrası iyice kutuplaşmış, iyice gerilmiş bir toplumu Miki Maus’la kucaklaşma kurtarır mı?

Müslümanın Müslümanı, Hristiyan’ın Hristiyanı  acımasızca katlettiği bir dünyada küçücük sempatik bir farenin kollarını herkese açması katilleri durdurur mu?

Böyle bir kucaklaşma Kılıçdaroğlu’nun “Hellaşme” çağrısından daha etkili olabilir mi…

Olmasa da umutlanalım…

Bazen bir kucaklaşma insan için küçük, ama insanlık için büyük bir adıma dönüşebilir…

O yüzden bu fotoğrafta umut var… 

Ertuğrul Özkök 

https://www.odatv4.com/guncel/ertugrul-ozkok-yazdi-covid-in-bitisini-anlatan-fotograf--236175

Yeni Akit'ten homofobi: Tek kullanımlık İmamoğlu efekti!

Zekeriya Say İletişim: zekeriyasay@yeniakit.com.tr

Yerel seçimler öncesi türbe türbe dolaşan, bir gecede 70 iftara katılan, iki rekât namaz kılmak için iki seccadeyi üst üste koyan CHP’li Ekrem İmamoğlu, sadece İstanbul’a değil, kimseye hayır getirmedi. 

Malatya ziyareti sırasında uğur getirsin diye atkısını takıp, “Göreceksiniz bu dokunuştan sonra Malatyaspor çok daha başarılı olacak” diyen İmamoğlu yüzünden, Yeni Malatyaspor daha ligin bitimine 6 hafta kala küme düşmeyi garantiledi.

İmamoğlu İBB’ye dokunduktan sonra, verilen namus sözlerine rağmen binlerce personel işten atıldı, Adalar’ın simgesi fayton atları öldü, Marmara’yı müsilaj kapladı, toplu ulaşım felç oldu, İBB’nin bütçesi sıfırlandı, borçları iki katlandı, kentin yeşili katledildi, cami inşaatları yıkılmaya çalışıldı, sosyal tesislere içki geldi, eşcinsel sapkınlar belediyede istihdam edildi, personele zorunlu olarak LGBTİ dersleri dayatıldı..

Hasılı..

“Her şey çok güzel olacak” diye bekleyenler büyük bir hayal kırıklığına uğradı.

İmamoğlu sadece İstanbul’a değil, dostlarına da uğursuz geldi.

İBB başkanlık koltuğuna oturduğunda Ekrem’i ilk tebrik eden yabancı isimler arasında yer alan ve ona, “Paris›in dostluğundan şüpheniz olmasın» mesajı gönderen Paris Belediye Başkanı Anne Hidalgo, İmamoğlu’na temas ettiği günden beri felaketi yaşıyor.

Hidalgo, canlı yayında “eşcinsel” olduğunu açıklayan Paris’in eski Belediye Başkanı Bertrand Delanoe’dan sonra bir ilki gerçekleştirerek Paris’in ilk kadın belediye başkanı seçilmişti.

11 yıl ‘Homo Başkan’ Delanoe’ın yardımcılığını yürüten Hidalgo’nun, “Paris’in ‘Aşk şehri’ yapma vaadi, onu başkanlık koltuğuna getirmeye yetmişti. Çünkü destekçilerinin gözünde, o tam bir aşk kadınıydı. İki kez evlenen ve “Siyasi Arenada Bir Kadın” başlıklı bir de kahramanlık kitabı olan Hidalgo, siyasi arenada “öteki kadın” olarak biliniyordu ve tıpkı Yeşilçam yıldızları gibi kariyerini yataklara borçluydu. Dört çocuk babası olan Eski Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande ile ilişki yaşadığı ve bu ilişkiden bir de “çocuk” peydahladığı bile ileri sürülmüştü.

Paris’in ilk eşcinsel belediye başkanının yardımcısı iken Paris’in ilk kadın belediye başkanı seçilen ve adına kahramanlık kitapları yazılan Hidalgo, yerel seçimlerde kazandığı zafere ve “İmamoğlu efekti”ne aldanarak, 10 Nisan 2022’de yapılan Fransa Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday oldu. 

İmamoğlu›nun, “Arkadaşım ve meslektaşım Paris Belediye Başkanı Anne Hidalgo’ya, Fransa cumhurbaşkanı adayı olarak yeni yolculuğunda başarılar diliyorum” mesajına rağmen Hidalgo, Macron ve Le Pen gibi faşist liderler karşısında bile ancak yüzde %1.7 oy alarak, tarihi bir hezimet yaşadı. İmamoğlu’nun başarı dilekleri ve Hidalgo’nun yataklarda biriktirdiği siyasi deneyimi(!) onu Elysee Sarayı’na taşımaya yetmedi.

İmamoğlu’nun sihirli dokunuşuyla kısa süreliğine parlayan ardından karanlığa gömülen yıldızlardan biri de Gergely Karacsony oldu.

Muhalefetin ortak adayı olarak girdiği 2019’daki yerel seçimlerinde, Macaristan Başbakanı Viktor Orban’ın adayını yenerek tarihi bir zafer kazanan ve başkent Budapeşte’nin Belediye Başkanı seçilen Karacsony, seçimden sonra yaptığı açıklamada, başarısını İmamoğlu’na borçlu olduğunu söylemişti. Ekrem’den «çok önemli tavsiyeler» aldığını itiraf eden Karacsony, “Sevgi Budapeşte’de de kazanır mı” sorusunu sorduğu İmamoğlu’nun kendisine, “Sevgi her yerde kazanır” cevabını verdiğini açıklamıştı.

“Sixtiin bilim pipılın” Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’ndan aldığı tavsiyelerle 19 yıllık Viktor Orban iktidarını sarsan ve Budapeşte’deki seçimlerden zaferle çıkan Karacsony, göreve gelir gelmez ilk iş olarak, tıpkı Ekrem gibi eşcinsel sapkınlara selam çakmıştı. İmamoğlu’nun tavsiye ve tebriklerine mazhar olan Karacsony, vatandaşa hizmet etmek yerine tarihe geçecek bir rezalete imza atarak Budapeşte Belediye binasının önüne LGBTİ sapkınlarının paçavrasını asarak,”Budapeşte herkesindir” mesajı vermişti. Bununla yetinmeyerek, LGBT yürüyüşüne katılmış ve eşcinselliğe meşruiyet kazandırmak için elinden geleni yapmıştı. 

Buradan aldığı gazın üstüne bir de “İmamoğlu efekti” eklenince, Karacsony de tıpkı Hidalgo gibi kendisini 2022 seçimlerinin favori adayları arasında gördü. Soros destekli Batı yanlısı 6’lı muhalefetin adayı olmaya çalıştı. Fakat ajans yapımı efekler ve astığı LGBTİ paçavraları onu daha ileriye götüremedi. Orban’ı devirmek isterken tarihi bir hezimetin parçası oldu.

Şovla, algıyla, ajans kurgusu efektlerle yerel seçimlerin kazanılabileceğini fakat lider olup milletin karşısına çıkılamayacağını acı bir şekilde anladı. Özetle, her sevginin değil ancak milletin sevgisinin zafer kazandıracağını büyük bir hezimetle öğrendi. 

https://www.yeniakit.com.tr/yazarlar/zekeriya-say/tek-kullanimlik-imamoglu-efekti-38828.html

Başkan Kılıç: Hedefimiz, eşitliği yaygınlaştırmak

İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Dilek Gappi, “Kadın ve LGBTİ+ Odaklı Şiddete Karşı Medya İletişim Projesi-NAR” hakkında Buca Belediye Başkanı Erhan Kılıç’ı bilgilendirdi. Başkan Kılıç, hedeflerinin cinsiyet eşitliğini yaygınlaştırmak olduğunu söyledi.

İzmir Gazeteciler Cemiyeti (İGC) tarafından yürütülen “Kadın ve LGBTİ+ Odaklı Şiddete Karşı Medya İletişim Projesi-NAR” kapsamında yapılan İzmir’de şiddet yoğun 5 mahallede nar buluşmaları düzenlenecek. İGC, ilk olarak Buca Belediyesi ile yol haritasını belirledi. Buca Belediye Başkanı Erhan Kılıç’ı ziyaret eden İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Dilek Gappi, Yönetim Kurulu üyeleri Mehlika Gökmen, Duygu Tuncer ve İGC Proje Koordinatörü Reyhan Şenay, Başkan Kılıç’a proje hakkında bilgi verdi.

Buca Belediye Başkanı Erhan Kılıç belediye olarak şiddete karşı etkin çalışmalar yürüttüklerini söyleyerek, Nar hareketine desteğe hazır olduklarını belirtti. Kılıç, öncelikli hedeflerinin Buca’da şiddeti sona erdirmek ve toplumsal cinsiyet eşitliğini yaygınlaştırmak olduğunu söyledi. İGC Nar Projesi şiddet haritasında belirlenen Buca mahallelerinde yapılacak etkinliklerde farkındalık çalışmaları yapılacak.

https://www.medyaege.com.tr/baskan-kilic-hedefimiz-esitligi-yayginlastirmak-195088h.htm