19 Kasım 2019 Salı

Bir Anne Olarak Kızımın Lezbiyen Olduğunu Öğrendikten Sonra Verdiğim Tepkiler ve Sonrasında Yaşadıklarımız

Kızının lezbiyen olduğunu öğrenen ve ilk başta kabullenmekte gerçekten çok zorlanan bir annenin hikâyesi, bizim hikâyemiz bu...

Onedio editörünün notu: Bu içerik kullanıcı tarafından hazırlanmıştır ve imla kontrolü ile görsel desteği dışında herhangi bir müdahalede bulunulmamıştır.

40'lı yaşlarımın en güzel zamanlarındayım, özel bir şirkette kariyer sahibi bir yöneticiyim ve evliyim; yani pek çok insanın hayal ettiği hayatı yaşıyorum.

Çok geleneksel bir Türk kadını olmasam da üniversiteden mezun olduktan sonra yuvamı kurmayı, çoluk çocuğa karışmayı hep çok istedim. Şansım da yaver gitti. Üniversite son sınıfta kütüphanede çalışırken tanıştığım şu anki eşimle işimizi gücümüzü elimize aldıktan sonra evlendik.

Pek çok insanın hayal ettiği hayat derken gerçekten hiç abartmıyorum; rüya gibi başlayan ilişkimizin ardından evlendik, güzeller güzeli bir kız çocuğuna kavuştuk, onun hayatını kolaylaştırabilmek için canla başla çalıştık.

Anne-baba olanlar beni ve eşimi çok iyi anlayacaktır. Çocuğunuz olduktan sonra, tabii ki erkek ya da kız fark etmez, attığınız her adımı en doğru şekilde değerlendirmeye çalışıyorsunuz. Yetiştirdiğiniz bir insan sonuçta; onu hayatının her alanında 'o' yapacak bütün adımlar ister istemez sizden kaynaklanıyor.

Bu içeriği hazırlamamın nedeni de tam olarak şimdilerde kocaman bir genç kadın olan ama benim için hiç büyümeyen minik kızım, canımın içi yavrum...

Dedim ya, anne-babaları anlar beni diye... Kızımı olabildiğince en iyi şartlarda büyütmeye, kaynaklarımızın tamamını eğitimi, sağlığı ve geleceği için kullanmaya çalıştık. Başarılı olup olmamak önemli değil tabii ki, asıl mesele bir aile olmayı başardık. Kızım büyürken her zaman 'normal' olmaya çalıştık. Siz ne anlarsınız normal kavramından bilmiyorum ama hem toplumsal cinsiyet hem de etik değerler açısından üzerine titredik.

Olabildiğince yakın arkadaşı olmaya çalıştığım, anne olarak da disiplini elden bırakmadığım kızımda ergenliğiyle birlikte birtakım değişiklikler fark ettim.

Çok içine kapanmasa da ergenlik belirtilerini dibine kadar yaşayan kızım biraz isyankardı, ailedeki kadınlara -özellikle teyzelerine ve halasına- karşı çok sertti. İfade edemediği bir şeyler olduğunun farkındaydım ama benden uzaklaşmasını istemediğim için tam olarak derdinin ne olduğunu sormadım. Anlatacağı günü bekledim. Ve o gün geldiğinde hiç ama hiç beklemediğim bir şeyle karşılaştım.

16 yaşında, bana göre dünyanın en güzel çocuklarından biri olan ve gözümde asla büyümeyen kızım erkeklerden hoşlanmadığını, kadınlara ilgi duyduğunu ve bunu çok uzun zamandır hissettiğini söyledi.

Henüz çok küçükken keşfettiği yönelimini yıllarca içinde saklamış, yakın arkadaşı olduğunu düşündüğüm kızım hayatındaki en önemli şeyi benden gizlemişti. Ama bunun farkına tabii ki çok sonra varacaktım; çünkü ilk söylediğim şey "Saçmalama" oldu. Evet, kızımın bir arayış içinde olduğunu ve ergenlikten kaynaklanan duygu değişikliklerinden ötürü böyle hissettiğini düşündüm; bunu da açık bir şekilde ona söyledim.

Kapıyı sert bir şekilde çarparak odasına gitti, için için ağlama seslerine rağmen içeri giremedim; yapamadım, kabullenemedim.

Henüz o aşamada yaptığımın çok kötü olduğunu bilmesem de önce bir hata varmışcasına kusuru kendimde ve eşimde aradım. Mutlaka bir yerlerde yanlış yapmıştık, bu da o yanlışların bedeliydi. Eğitimli, beyaz yakalı, medeni bir kadın olarak bunu hata, kısır, yanlış, bedel gibi kelimelerle tanımlıyordum. Şimdi utanıyorum ama böyle...

Birkaç gün geçtiğinde hâlâ kafamı toparlayamamıştım, ne yapacağımı bilmiyordum, eşime anlatsam ne tepki vereceğini kestiremiyordum.

Bu nedenle terapiye gitmeye ve bir uzmandan yardım almaya karar verdim. Kafamdaki sorulara net cevaplar bulamasam bile en azından kendimi suçlamayı bırakabilirdim. Tabii bu süreçte kızımı yalnız bıraktığım için de kendimi çok kötü hissediyordum. Belgeseller izledim, eşcinsellerin kendi hikâyelerini anlattığı blog'ları okudum, bir şekilde içerik anlamında kendimi olabildiğince doldurmaya çalıştım. Terapinin ardından cesaret bulduğum ilk an günlük hayat dışında hiçbir konuda sohbet etmediğim kızımla konuşmak için harekete geçtim.

Hiç dolambaçlı yollara girmeden, kendini kötü hissetmesine yol açmadan, direkt olarak açılabilmesini sağlamak adına nasıl keşfettiğini sordum ilk olarak...

5-6 yaşlarındayken bile yaşıtı ya da kendinden büyük kız çocuklarını farklı bir şekilde gördüğünü söyledi. Ortaokulda en yakın arkadaşına bir şeyler hissettiğini, üstünü kapatmaya çalıştığını ama yine de başaramayarak asi bir hale büründüğünü anlattı. Erkekleri sordum, öyle ya, daha geçen sene biriyle görüşüyordu; hatta bir kez tesadüfen kahve bile içmiştik. Kendini zorladığını, 'normal'i kafasında oturtmaya çalıştığını ve bu süreçte de kaybolduğunu açık bir şekilde döktü. Yıkıldım, çok üzüldüm, kahroldum. Toplumun dayattığı 'normal' kalıplarına sığmaya çalışırken kızımı kaybedecekmişim neredeyse...

"Ben yine de senin kızınım, bu gerçeği değiştiremeyiz..."
Neden daha erken açılmadığını da sordum elbette, cevabı biliyordum ama yine de bir şeyler için geç kalmış olmayı istemiyordum. Korkmuştu. Hem toplum baskısından hem de onu sevmeyeceğimden, istemeyeceğimden çok korkmuştu. Kızıma kendimi ne kadar yanlış ifade etmişim, şimdi anlıyordum... Olgunlukla, sabırla ve gözlerinin içinden belli olan sevgisiyle elimi tuttu ve "Ben yine de senin kızınım, bu gerçeği değiştiremeyiz. Ne olmuş yani bir kadına aşık oluyorsam, ne fark eder ki senin için? Annemsin sen, hep de öyle kalacaksın" dedi. Evet, o benim kızım, ne olursa olsun...

Şimdilerde yirminci yaşına girmeye hazırlanan üniversiteli kızımın çok mutlu bir ilişkisi var ama hâlâ babasına açılması için yeterli cesareti bulamadı.

Onu desteklediğimi, birlikte konuşabileceğimizi, babasının da aynı şekilde kendisini anlayacağını söyledim aradan geçen yıllarda ama hayal kırıklığı yaratacağını ve babasıyla arasının açılacağını düşündüğü için saklıyor. Ama çok yakında onu ikna edeceğim, biliyorum...

https://onedio.com/haber/modern-bir-anne-olarak-kizimin-lezbiyen-oldugunu-ogrendikten-sonra-verdigim-tepkiler-ve-sonrasinda-yasadiklarimiz-889560

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder