15 Temmuz 2018 Pazar

Mabel Matiz:Bana t.p denmesine cevap vermemden sonra artık ben başka biriydim!


◊ Bir takipçinizin homofobik ifadeler içeren mesajına verdiğiniz yanıt (...Şu konuda bir anlaşalım istiyorum artık sevgili arkadaşlar: T.p, tüfek, i.ne, d.nme ve benzeri hitap şekilleriyle insanları, beni, yaralayamazsınız...) çok etkileyiciydi. Ne olmuştu da siz o yazıyı yazmıştınız?
- Konya’da, Mevlana ziyaretimiz sırasında genç bir arkadaşım güler yüzle benimle fotoğraf çektirmek istediğini söylemişti. Daha sonra o fotoğrafı, ‘T.psun falan ama birkaç şarkın güzel’ diye paylaşmış. Benim de başka bir takipçim sayesinde haberim oldu. O kişinin 10 dakika önce yanıma gelip büyük bir kibarlıkla fotoğraf çektirmek isteyen çocuk olduğuna inanamamıştım.
◊ Travmatik bir deneyim...
- Şoke ediciydi. Tuhaf hissettirmişti. O yüzden bir şey söylemem gerektiğini düşündüm. Hem kendimle hem dinleyicilerimle muhabbetimin gereği olarak o yazıyı yazmam gerekiyordu. Yazıyı yazıp Instagram hesabımdan post ettiğimde kızgınlığım, hayal kırıklığım, üzüntüm geçmişti. Çünkü artık onu bir şeye dönüştürmüştüm. O yazı da son albümün duraklarından biridir. O yazıdan sonra ben artık başka biriydim.

Onaylanma hissini hiç yaşamamış bir çocuktum

◊ LGBTİ hareketine verdiğiniz desteği, cinsiyet kimliğinizi hep açıkça ifade ettiniz. Türkiye söz konusu olduğunda bu çok ciddi bir cesaret gerektiriyor. Tepkilerden korkmuyor musunuz?
- Korku denen şey, kendini tanımayla çok ilgili. Korkmuyorum. Ona yakın bir şeyler hissettiğimde de kendimle kurduğum ilişkiye bakıyorum. “Bunu gerçekten istiyor musun” diye soruyorum. O, bana cevabı veriyor her zaman. Ben onaylanma hissini neredeyse hiç yaşayamamış bir çocuktum. Zor bir şeydir. Özellikle konuşma bozukluğunun getirdiği bir kendini ifade edememe ve dünyayla ilişki kuramama durumu söz konusuydu. Dayatılan bir sürü eril rol, toplumsal kalıp vardı. Hepsi kâbusumdu. Sanırım biraz da bunlara tepki olarak hep çok çalıştım, çok okudum, kendimi ve dışarıyı daha çok keşfedebilmek için elimden geleni yaptım. Hâlâ öyle... Neticede bunun adı cesaret mi bilmiyorum, bir adı olması gerekmiyor. Şükran doluyum hayata. Şanslıyım bunlarla sınandığım, aklımı ta buraya getirebildiğim için. Dahası bütün bunları insanlığa aktaracak bir kanal bulduğum için. O noktada dürüst olmaktan, bir işe yaramaya çalışmaktan, doğru bildiğimi savunmaktan başka seçeneğim olamaz. Sevgiyi, özgürlüğü, evrensel olanı tabii ki savunacağım. Eşitliğe ihtiyacımız var; insan temel hak ve özgürlükleri bunu gerektiriyor. Irk, cinsiyet, cinsiyet kimliği... Bunlar çok genel tanımlar. Bir hikâyeyi, bir ruhu anlamak için yeterli değiller. Ezber bilgi iyi bir şey değil. Niyetle, kalple ilgiliyim ben. Beni ve söyleyeceklerimi de buradan anlasınlar,
hissetsinler isterim.

Neden erotizmden de bahsetmeyeyim?

◊ Albümünüzün dijital versiyonunda iki şarkı var: ‘Comme un Animal’ ve ‘Canki’. Buraya gelmeden önce konuştuğum müzik yazarları Türkiye’de daha önce bu kadar erotik sözleri olan şarkı yapılmadığını söyledi. Nasıl karar verdiniz bu iki şarkıyı yapmaya?
- Onları da diğer bütün şarkılarla aynı kanaldan yazdım aslında. Müziğim hayatın bütün anlarını ele alıyor. Neden erotizmden de bahsetmeyeyim? ‘Comme un Animal’ bir önsevişmeyi anlatıyor. Nakaratta oldukça erotik, daha önce hiç söylenmemiş tarzda cümleler var, evet. Ama asıl başka bir şey daha var o şarkıda: “Ölüm ya da doğum kadar yüksek bir duyguya ihtiyacım var” diyorum. Bu cümleyle aslında bazı duyguları sırf ihtiyaçtan kovalıyor olmamızla dalga geçiyorum.
◊ Şarkıdaki en erotik sözler neden Fransızca?
- Fransızca söyleyince daha erotik ve estetik tınladı bence.
◊ Bir çeşit otosansür de uygulamış olabilir misiniz? Şarkı sözleri yüzünden sanatçılar hakkında davalar açılıyor...
- Bazen beynimin arkalarında öyle mekanizmalar işliyor olabilir. Bilinçdışı çok karmaşık ve geniş bir alan. Ne de olsa ben de ezberlerle büyütüldüm. Onların ne kadarını temizledim bilemiyorum. Normal şartlar altında otosansürle işim olmaz. Şarkıda da neler diyorum... Daha ne yapayım? Seksin hâlâ bu kadar büyük bir tabu olmasına, seksten bahseden şarkıların bu kadar şaşırtıcı gelmesine şaşırıyorum. Seks hayata,
sevgiye dahil bir şey.

Travmalarımdan arınabilmiş değilim
◊ Her fırsatta cinsiyetçilikten arınmış, özgür aşka inancınızı vurguluyorsunuz. Aşk şimdi hayatınızda nasıl bir yerde?
- Şu an hayatımda aşk yok. Ama albümü yaparken âşık oldum. Bu da albümün kimyasına yansıdı bence.
◊ Ayrılık?
- O da yansıdı. Aşk güzel, çok yüksek bir şey. Ama ben bize kodlanan aşk tanımının bir yanılgı olduğunu düşünüyorum. Birini sevdiğimizi zannederken aslında içimizdeki bir soru işaretine ortak arıyoruz, karşımızdaki kişiden bir yaramızı iyileştirmesini istiyoruz. Maalesef modern çağda aşk olarak adlandırılıyor ama aslında bu bir illüzyon. Halüsinatif bir şey. Ve psikolojinin alanına giriyor. Ben daha çok sevgiyle ilgileniyorum. Asıl sonsuz ve kucaklayıcı şeyin, iyileştirici olanın sevgi olduğunu düşünüyorum. Ama tabii ki ben de kendi travmalarımdan yüzde yüz arınabilmiş değilim.

◊ Bugün bu röportajı okuyan, cinsiyet kimliği nedeniyle kendini ezilmiş, baskı altında hisseden, duygularını ifade edemeyen, yorulmuş, kırılmış ve birinin elini omzunda hissetmeye çok ihtiyaç duyan birine ne söylemek istersiniz?
- Kim olursan ol bugün ve her gün kendinle gurur duy ve dünyanın bütün sokaklarında gururla yürü. Sen evrenin saf bir parçası olarak sonradan icat edilmiş kuru gürültü sistemlerden ve kurallardan çok daha güçlüsün, unutma. Sevgi senin içinde. Hep hatırla!

http://www.hurriyet.com.tr/kelebek/hurriyet-pazar/mabel-matiz-o-yaziyi-yazdiktan-sonra-ben-artik-baska-biriydim-40896802

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder