2 Mayıs 2018 Çarşamba

Atilla Dorsay’la kuşak farkı

ATİLLA Dorsay’ın transfobi dosyası kabarıyor, bu da yıllarca LGBT hareketine sempatiyle bakmış, eşcinsel onur yürüyüşleri hakkında yazı yazmış, vizyona giren gay temalı filmleri yazarak insanların izlemesini sağlamış bir eleştirmenin üzerinde tuhaf duruyor.

Dorsay geleneksel anlamda bir LGBT düşmanı ya da homofobik değil aslında. Ama ne zamandır “yaşlı bir amca” gibi davranıyor ve dünyanın değiştiğini, kendisini güncellemesi gerektiğini bir türlü kabul edemiyor. Belki defalarca yaptığı “Emekli oldum” açıklamasını yürürlüğe koymanın zamanı geldi. Son zamanlarda ne yazık ki Fatih Terim’in çarpık İngilizce’siyle literatüre armağan ettiği bir lafı Heidegger’e mal edecek kadar gerçeklikten koptu.

LGBT konularında her kalem oynattığındaysa biraz daha göze batıyor; çünkü her yeni örnekte dildeki nefret dozunu sanırım bilmeden artırıyor.

ÖRNEKLER ÇOK

“Call Me By Your Name” için “Bir aşk hikâyesi ama eşcinsel türden” yazıyor, neden bu aşkın ama’sını vurgulamak zorunda belli değil.

Fransa’daki AIDS aktivistlerinin mücadelesini anlatan “120 BPM” filminin başlığı “Gay’ler için çok önemli olmaya aday bir film”. Geçen senenin en çok konuşulan filmlerinden biriydi “120 BPM” ve eşcinsel olmayan birçok eleştirmenin en iyiler listesine girdi. Neden sadece gay’ler için çok önemli bir film olsun? Sanırım Dorsay hikâyedeki aktivistlerin cinsel kimliğini kendi büyüdüğü yıllarda öğrendiği eşcinsellik ezberleriyle birleştirip okuyor filmi; “AIDS eşcinsel hastalığıdır” yalanının 2018’de sinema eleştirmenince paketlenmiş hali.

Tabii Dorsay’ın alt metne bile gizlemeye çalışmadığı nefret söylemi listesinde en unutulmazı ve utanç verici olanı “Cloud Atlas” filminin “dağınıklığını” filmin yönetmenlerinden Wachowski kardeşlerin cinsiyet değiştirme ameliyatına bağlaması.

Son vukuatı Oscar alan Şili filmi “Muhteşem Kadın” hakkında.

“O genç kız aslında erkektir. Yani günümüzde sokak lehçesiyle ‘dönme’, kibar deyişle ‘trans’, en amiyane tabirle erkek-kadın diye adlandırılan türden” diye yazıyor.

YAŞ DEĞİL

“Dönme” sözcüğünün alelade kullanılması bir yana, Dorsay’ın mantığı tam olarak trans kimliğini anlamadığını, anlamak için de hiç uğraşmadığını gösteriyor. Beyoğlu’nda trans bireyleri polis otobüsüne dolduran, kafalarını kazıtan kafa bu. Konu hiçbir zaman “erkek-kadın diye adlandırılan bir tür” diye özetlenecek kadar basit olmadı.

Ama sistematik bir şekilde fışkırttığı transfobi sadece dersini çalışmamaktan ya da yaşı epey ilerlemiş bir erkeğin günümüz hassasiyetlerine adapte olamamasından değil. Bu bir “siyasal doğruculuk” dersi de değil, “O kuşak öyle öğrenmiş” demek de hafifletici neden sayılamaz.

Daha çok hep periferide kalmaya mecbur hissettiği ama bir yandan gizli, bastırılmış bir merakla gözünü ayıramadığı bir dünyaya, o kapıyı bir türlü açıp içeri girememesinin doğurduğu bilinçaltındaki öfke. Oysa her zaman daha kolay bir seçenek vardır.

Oray Eğin

http://www.haberturk.com/yazarlar/oray-egin/1943322-atilla-dorsayla-kusak-farki

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder