19 Mayıs 2017 Cuma

Yeşim Salkım: Notayı tersten bile okurum, yüksek lisansımı Fransa'da psikoloji üzerine yaptım!

"30 yaşında Fransa'da psikoloji okumuş bir kadına dert anlatmasın kimse... Benim okuduklarım, onların aldığı yolu geçer. "


Yeşim Salkım 'Renkli Sayfalar' programına konuk oldu. Ünlü sanatçı yaşadığı zorlukları canlı yayında anlattı.

* Elimdeki yüzüğü satıp çocuğuma süt almış bir insanım.

* Helikopterden inip gemiye, gemiden inip uçağa bindiğim günler de oldu.

* Ben Ürdün Sarayı'nda evlenmiş bir insanım ama köpek çiftliğinde evlendiğim de oldu.

* Prens Charles'in düğün yemeğine katılmış biriyim. varlığı da gördüm, yokluğu da. O kadar doydum ki...

* İki senedir yatağımda yalnız yatıyorum, sabah nasıl uyanacağım endişem yok.Evde makyaj yapmayan, panduflarıyla gezen bir kadınım.

* Evliliklerimi istediğim için bitirdim. İstemesem yürütürdüm. Bakın insanlar bitiriyorlar mı? Kendin için, çevren için, çocukların için yürütürsün...

* Ölüm de insana dair, aşk da...

* Katıldığım bir düğünde davetlilerin tamamının 7 sülalesine bakacak yüzük takmıştım, isteyerek bıraktım o yüzüğü. Bu benim seçimimdi ve başıma neler geleceğini biliyordum.

* Bütün mücevherlerimi bırakıp evimden çıktım... Her yerde yasaklandığım günler oldu. Ne gazetelerde haberim çıktı, ne kliplerim döndü...

* Evimin kapısında siyah otomobiller bekliyordu.

* Bir şeyleri göstermiyoruz diye acı çekmiyorum anlamına gelmez.

* Kapalı kapılar arkasında neler yaşandığını kimse bilmedi.

* Çalınan mücevherlerim bulunamadı, çalan kişi dahi bulunamadı.

* Bazen dua ediyorum 'bana bu kötülüğü yapan insanın ölmeden önce sadece ismini duyayım' diyorum.

* Birkaç tahminim var ama günaha girmeyeyim. Kimsenin ahını almak istemiyorum.

* Bir kadının en büyük düşmanı yine bir kadındır.

* Perihan Mağden benim boşandığım yıl çıkardığı kitabında 13-14 sayfayı bana ayırmıştı. Hatta kitaba 'Erkekler bu kara kuru kadında ne buluyorlar' cümlesi ile başlıyordu...

* Şimdiki gençlere bakıyorum 'neler yapıyorlar, ben gençliğimde koca peşinde koşmuşum' diyorum kendi kendime...

* Fahriye Evcen'e bayılıyorum. Monica Belluci gibi kadın. Kimse hakkını yemesin.

* Ben o kadar çok hata yaptım ki, dönüp baktığımda o kadar çok düştüm kalktım kendimi duvardan duvara vurdum ki...

* Hem şöhretimde hem de evliliklerimde her şeyi elime yüzüme bulaştırmışım.

* Tükenmişlik sendromu çok komik... Ben o zaman yerlerdeyim! Saymadım ama çok depresyona girip çıktım.

* Bir kolyem vardı, parasıyla yalı alınırdı. Her şeyi bıraktım. Zaten adamı bırakıyorum, bir de üzerine 'al bunları da git' mi diyecek?

* Çok güçlü bir adama 'beni aldattın, boşanmak istiyorum' diyorsun. Adam bir de üzerine para mı verecek? Ben adamı seviyordum, adam da beni seviyordu.

* 48 kiloydum. günde 4 paket sigara içiyordum ve 4 yane antidepresan kullanıyordum. Ağlamaktan göz pınarım kurumuş.

* Allah insanı en çok istediği şeyle sınar. Ben de hayatım boyunca bir yuvam olsun, beni seven bir adam olsun, göğsünde yatayım saçlarımla oynasın istiyordum. Sonuç ortada... Bakın ortada yuva yok. Rabbim beni bunumla sınıyor.

* Benim annemle babamın yuvası ihanet yüzünden bitti.

* 26 senelik meslek hayatımda hiçbir zaman evli bir adamla olmadım. Kimsenin sevgilisini elinden almaya çalışmadım. Bunları yapmam. Ben bir tek şartta bir adamın hayatından giderim. O da ihanet...

* Yıllar önce dedektif tuttum, ihaneti belgelettim. O fotoğraflar hala duruyor. Eşimle bir kadın arabanın arka koltuğunda, restoranda, yurt dışında...Ara ara açıp o fotoğrafa bakıyorum. Düşmanımın ne kadar yakında olduğunu görmek için bakıyorum.

* Ben birçok kez ihanete uğradım. En son olan 'artık yeter' dediğim noktaydı.

* Bazıları şarkıcılık ağır geliyor diyebilir çünkü 16 yaşından beri şarkı söylüyorum. Bu işe böyle başladım. Konservatuvar mezunuyum, notayı tersten okurum! Nota okuyamayanlar bile 'Şarkı söylemekten keyif alıyorum' diyorsa, benim şarkıcılığı ikinci plana atmam zor. Bir de sahnedeyken, hep kendime şarkı söylerim ben. Anlatamadığım, söylemediğim bütün duygularımı, o şarkılarla öyle güzel anlatıyorum ki... Şarkıcılık benim için çok başka bir yerde. Oyunculuk ise duyguları ifade etme biçimim. İkisini ayırt etmiyorum.

* Sizin arkanızdan konuşup sonra ağzımı yüzümü kıvıracağıma, düşüncelerimi direkt yüzünüze söylerim. Ben Arnavut kızıyım; lafı ortaya koyarım, isteyen istediği kadarını alır. Hayatta saklanacağım, utanacağım hiçbir şeyim yok. Küçücük kızıma dahi, hayatımı tüm detaylarıyla anlatıyorum. Bana bir soru sorduğunda, cevap veremezsem "Bunu cevaplamadın, bana haksızlık ediyorsun" diyor.

* Giritli bir anneanne ile büyüdüm. Şu an anneannem 95 yaşında ve hâlâ bana şunu söyler; "Seyrek git dostuna, kalksın ayak üstüne..." Bu bir saygıdır. Ülkemizin kaybettiği en önemli değer, saygı...

* İnsanlar birbirini çok yalnız bırakıyor. Mesela bir işe girerken, herkes sorumlulukları birbirine atıyor. Artık sokakta birini gördüğümüzde dönüp bakmıyoruz bile. O yüzden Suriyeli çocukları gördüğümüzde, 'Bunların burada ne işi var?' diyebiliyoruz. Halbuki o çocukların hiçbir günahı yok.

* Varlığı da gördüm, yokluğu da... Çok iyi bir anne-babayla büyüdüm; babam tam bir öğretmendi. Asker bir dedem vardı. 4 yaşında Fransız anaokuluna gitmiş, el bebek gül bebek büyütülmüş bir kızım. Sonra annemle babam ayrılınca çok zor günler yaşadık. Hem okudum, hem çalıştım. Sonra hayatım değişti; şarkı söylemeye başladım, albümlerim milyon sattı. Sonra bir adamla tanıştım ve o adam bütün hayatımı değiştirdi. Ondan ayrıldım, gittim at çiftliğinde evlendim. Hayatın her yönünü tatmış, her şeyden nasibini almış, güzel bir hayat yaşamış bir kadınım.

* Yüksek lisansımı psikoloji üzerine yaptım. 30 yaşında Fransa'da psikoloji okumuş bir kadına dert anlatmasın kimse... Benim okuduklarım, onların aldığı yolu geçer.

* Annesiyle aynı evde yaşadığını söyleyen Yeşim Salkım, ailesiyle ilişkilerini şöyle anlatıyor: "Anneler Günü'nde laf olsun diye annemi yanıma alıp fotoğraf çektirmem arkadaş! Biz hep bir aradayız. Annemin, babamın, anneannemin beni görmeye ihtiyacı var. Tek gün izinli olsam bile fark etmez; o gün çocuğumu alıp anneanneme giderim. Beni görünce gözleri daha başka bakıyor. Hiçbir şeyi mış gibi yapmıyorum. Bir şeyi yapmış olmak için yapmak bana göre değil.

* Yurt dışında 10 yıl yaşadım ve gördüm ki, biz alkışlamayı bile bilmiyoruz. Bizdeki törenlerde herkes ödülünü alıp salonu terk eder. Kimse başkasının ödülünü almasını bekleyip onu alkışlamaz. Yahu gerçekten olmasa bile rol yap! Oscar töreninde bile oynuyorlar, sen de oyna be!"

* Bodrum'a yerleşiyorum. Kitabımı çıkardıktan sonra gitmeyi planlıyorum. Seneye Bağkur'dan emekli olacağım. Annemi ve Ada'yı alıp Bodrum'a gideceğim. Orada çocuklarla bir şeyler yapmak istiyorum. Herkese tavsiye ediyorum; belli bir zaman gelince emekliye ayrılın.

* Psikoloji üzerine kitap yazıyorum, seneye çıkacak inşallah. Bu kadar okuduk, bari diplomamızı arkaya koyup eğitim aldığım dalda bir şeyler yazayım... Hayatımı, anneliği, çocuk bakımını, kadın-erkek ilişkilerini kendi deneyimlerimle yazıyorum.

Hürriyet ve Sabah gazetelerinden derlenmiştir...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder