3 Ekim 2015 Cumartesi

Ne kadar müstehcenim TİB?

Bir gün hepimiz ‘müstehcen’ olacağız ve interneti internet yapan her şeyden uzak bir sanal alem serüveninde boğulacağız…

Geçici AKP Hükümeti’nin kararı ve TSK’nın 24 Temmuz’da hava harekatı ile başlayan çatışma sürecinin ilk sonuçlarından biri haber sitelerinin erişime engellenmesi oldu.

Gazetecilerin bir araya gelerek oluşturduğu Sansüre Karşı Dayanışma Ağı’nın raporuna göre 1 Eylül’e kadar 103 haber sitesi erişime engellendi.

Erişim engellerinin yoğunlaşmasıyla birlikte internet mevzuatı ve ifade özgürlüğü de daha sık tartışılır oldu. Bu tartışmalara eş zamanlı olarak geçtiğimiz günlerde Ankara’da Kaos GL Derneği “Sanalcılar Buluşuyor” başlığıyla bir etkinlik düzenledi. Etkinlikte derneğin bir yıldır üzerinde çalıştığı “İnternet Mevzuatı ve LGBTİ’lerin İfade Özgürlüğü” raporu sunuldu. Henüz basılarak dağıtımına başlanmayan rapordaki veriler sansür ve erişime engelleme meselesinin çok eski bir tarihi ve yöntemi olduğunu ortaya koyuyor.

Raporun tamamı yakın zamanda paylaşılacak ancak öncesinde güncel önemi nedeniyle rapordan bazı bilgileri aktarmakta fayda var. Araştırma sonucu LGBTİ içerikli web sitelerinin “müstehcenlik” olduğu tahmin edilen katalog suçtan kapatıldığını ortaya koyuyor. Tahmin edilen deniliyor çünkü internette erişime engellemelerle ilgili sağlıklı bilgiye ulaşmak mümkün değil.

Yasal olarak Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’nın (TİB) mahkeme kararı olmaksızın internet sitelerini erişime engelleme hakkı bulunuyor. Ancak engellemenin ardından mahkeme kararı çıkartılması gerekiyor. Bütün bu sürecin ise şeffaf ilerlemesi, site adminleri ve kamuoyuna bilgi verilmesi TİB’in “yapsa iyi olur” diyebileceğimiz bir uygulaması değil; aksine yasal yükümlülüğü. Ancak çoğu zaman internet sitelerinin hangi gerekçeyle ve hangi katalog suçtan engellendiğini öğrenmek mümkün olmuyor.

Bunun en yakın örneklerinden birisi Mayıs ayında LGBTİ içerikli beş ayrı internet sitesi kapatıldığında yaşandı. Eşcinsel ve trans mekan tanıtımlarının yer aldığı, çeşitli haber paylaşımlarının yapıldığı www.gaylez.com 9 Nisan’da,www.travestice.com 7 Mayıs’ta, www.travestisitesi.com ve www.turkgaybar.com siteleri 26 Mayıs’ta ve son olarak www.istanbulgay.com sitesi ise 27 Mayıs’ta TİB tarafından kapatıldı. İdari tedbir uygulanan sitelere Türkiye’den erişim tamamen engellendi. Engellemeden önce ve sonrasında site adminleri bilgilendirilmedi.

Daha yakın bir başka örnek ise eşcinsel magazin dergisi Gaymag’in internet sitesi erişime engellendiğinde yaşandı. Avukatlar, ilk etapta sitenin neden engellendiğini anlamak için bilgi edinme başvurusunda bulundu. Ardından dava açılması planlanıyordu ancak bilgi edinme başvurusu TİB’in eline ulaşır ulaşmaz sitenin engeli kaldırıldı. Keyfi kapama, keyfi açmayla sonuçlandı. Gaymag erişime açık ancak neden engellendiği sorusu hâlâ cevapsız. Aynı şekilde engellemenin siteye ve okurlarına olumsuz yansımalarının hesabının nasıl verileceği de bilinmiyor.

Bütün bu keyfiliğin arkasında TİB’in kurduğu erişime engelleme sistemi ve 5651 Sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun duruyor. TİB, kanun uyarınca Bilgi İhbar Merkezi adı verilen bir internet sitesi oluşturdu. İnternet kullanıcıları bu site vasıtasıyla katalog suçlardan birinin işlendiğini düşündüğü internet sitesini ihbar ediyor. TİB de bu ihbarı değerlendirip site hakkında karar veriyor. “Muhbir vatandaş” uygulamasının internet alanındaki öncüsü ihbar sitesi 2007 yılından beri yayında!

Peki, nedir bu katalog suçlar? İntihara yönlendirme, çocukların cinsel istismarı, uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını kolaylaştırma, sağlık için tehlikeli madde temini, müstehcenlik, fuhuş, kumar oynanması için yer ve imkân sağlama ve son olarak Atatürk aleyhine işlenen suçlar internet sitelerini erişime engellemek için yeterli sebep sayılıyor.

Her maddenin ayrı ayrı incelenmesi ve hem yasalar hem de TİB’teki uygulayıcılar açısından ne anlam ifade ettiğinin tartışılması önemli. Ancak LGBTİ içerikli websiteleri söz konusu olduğunda “müstehcenlik” meselesini öne almak gerekiyor.

Hukuksal, toplumsal ve kültürel olarak sınırları belli olmayan, kişi ve kurumların işgal ettikleri siyasi ve toplumsal pozisyonlara göre farklılık gösteren ‘müstehcenlik’ meselesi yıllardır sansürün gerekçesi olarak sunuluyor. Kitap ve dergiler “Muzır Neşriyat” olarak işaretleniyor. Bu işaretlemelerin en önemlilerinden birisi de Kaos GL dergisinin toplatılması kararıydı.

Sansürleme örneklerinden en bilineni; Kaos GL Dergisi’nin “Pornografi” dosya konulu 28. sayısına 2006 yılında el konulması. El koyma kararına itiraz o yıl reddedilmiş ve devamında Ankara Cumhuriyet Savcılığı yalnızca derginin toplatılması ile yetinmemiş, derginin sorumlu yazı işleri müdürü Umut Güner hakkında da, Türk Ceza Kanunu’nun 226. maddesinde düzenlenen “müstehcenlik” suçunu işlediği gerekçesi ile iddianame düzenleyerek yargılanmasını talep etmişti. Ankara 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2006/580 sayılı dosyası ile yapılan yargılama sonucunda, dergi dağıtıma sokulmadan savcılıkça toplatıldığı için suçun işlenmediği öne sürülerek Umut Güner’in beraatine karar verilmişti.

Basılı bir dergi için 2006 yılında verilen kararın etkileri; 2015 yılında internet ortamında devam ediyor. Sınırları belirsiz ve kişisel yorumlara açık “müstehcenlik suçtur” ısrarı ihbar edilen lezbiyen, gey, biseksüel ve trans içerikli her internet sitesinin kapatılma tehlikesine yol açıyor. Yasanın ahlakçı ve yasa uygulayıcıların homofobik tutumları LGBTİ var oluşların hepsini “müstehcen” olarak işaretlemeyle sonuçlanıyor.

Bu noktada iki temel soruyu yinelemekte fayda var:

1) Aynı içerikli yayın yapan ancak cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğine dayanmayan internet siteleri kapatılıyor mu? Yani, turizm siteleri kapatılmazken neden eşcinsel mekan tanıtım siteleri kapatılıyor?

2) Bir içeriğin “müstehcen” olup olmadığına kim karar veriyor? Hukukta “müstehcenlik” gibi sınırları belirsiz bir kavram olabilir mi? Bu kavram üzerinden insanların haber alma ve paylaşma gibi hakları kısıtlanabilir mi?

Bu iki soruyu ve daha fazlasını ivedilikle, bıkmadan usanmadan yinelemek gerekiyor. Aksi halde, LGBTİ’leri ‘müstehcenlik’ ile işaretleyen interneti düzenleme ve hizaya sokma çabaları burada bitmeyecek. Bir gün hepimiz ‘müstehcen’ olacağız ve interneti internet yapan her şeyden uzak bir ‘sanal alem’ serüveninde boğulacağız…

Yıldız Tar (Bianet)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder